07-21-2007, Saat: 02:13 AM
Gidiyor musun diye sorma bana.Gönderen sensin. Ne terk etmeyi istedim seni,Ne de daha yaşamadığımız bu aşkı toprağa gömmeyi. Senin kadar öfkeliyim ben de.Senin kadar endişeli...
Bir dokunuşunla bin kenti yıkacak güç verirdin banaAma inandıramadım seni. Sen, sorgularken beni kafandaBen, gözlerinin içine bakıyordum kuşkuyla.Bir tek sözün bağlardı beni sana, Oysa sen hep susmanın koynunda.Aşkın içine bir kez girdi mi kuşku,Teslim alır bedenleri de. Sütten çıkmış ak kaşık değildimAma yalanı sokmadım iki kişilik dünyamıza. O dünya ki bazen minicik bir odadaBazen kentin ortasında şekillendi.
Nasıl da güzeldi...Zaten varsın diye her şey güzeldi amaSen buna inanmadın. Ah bu sorular...
Yaşamak varken sevdayı delice,Niye boğarız sorularla?Nasıl ikna edebilirdim seni?
Ben, aşk dedikçe sen, dur dedin. Ben, seninleyim dedikçeSen, hayır dedin. Zaten az konuşan senOlumsuz ne kadar sözcük varsaBulup çıkardın ortaya.Bense hiç bir şey diyemedim.Ne kadar zarar vermişim sana meğer.Nasıl değiştirmişim seni. Oysa hiç böyle düşünmemiştim. Kimseye zarar vermek istemem ben. Kimseyi olduğundan farklı bir hale getirmek istemem. Ama öyle oldu işte. Demek ki; gitmelerin zamanı şimdi.
Çocukluğuna sığınır atlatırsın bu acıyı. Ne sevişmelerimiz kalır aklında, ne sevda sözlerimiz. Rahat değilim diyordun ya, rahat ol artık. Gülüşlerini saklaman için bir neden kalmadı. Tedirginliğinin sebebi de kalktı ortadan.Biliyor musun bir tanem!Gidişim yürekten değil, zorunluluktan.Sanma ki, bu toy sevdayı başka kimliklere taşırım. Sanma ki, benden sakladığın gülüşleriyalancı yüzlerde ararım. Seni de götürürüm yüreğimde.
Her zaman yokluğunu taşırım.
Bulup, bulup kaybettim seni bitanem. Ne yazık ki, tozduman edemedim kuşkularını.Ne yazık ki, kalamadın bana. Öpücüğümün kokusu kalacak kapının eşiğinde. Kokladıkça; bizi bir yanlışa mahkum ettiğini anlayacaksın.
Bir dokunuşunla bin kenti yıkacak güç verirdin banaAma inandıramadım seni. Sen, sorgularken beni kafandaBen, gözlerinin içine bakıyordum kuşkuyla.Bir tek sözün bağlardı beni sana, Oysa sen hep susmanın koynunda.Aşkın içine bir kez girdi mi kuşku,Teslim alır bedenleri de. Sütten çıkmış ak kaşık değildimAma yalanı sokmadım iki kişilik dünyamıza. O dünya ki bazen minicik bir odadaBazen kentin ortasında şekillendi.
Nasıl da güzeldi...Zaten varsın diye her şey güzeldi amaSen buna inanmadın. Ah bu sorular...
Yaşamak varken sevdayı delice,Niye boğarız sorularla?Nasıl ikna edebilirdim seni?
Ben, aşk dedikçe sen, dur dedin. Ben, seninleyim dedikçeSen, hayır dedin. Zaten az konuşan senOlumsuz ne kadar sözcük varsaBulup çıkardın ortaya.Bense hiç bir şey diyemedim.Ne kadar zarar vermişim sana meğer.Nasıl değiştirmişim seni. Oysa hiç böyle düşünmemiştim. Kimseye zarar vermek istemem ben. Kimseyi olduğundan farklı bir hale getirmek istemem. Ama öyle oldu işte. Demek ki; gitmelerin zamanı şimdi.
Çocukluğuna sığınır atlatırsın bu acıyı. Ne sevişmelerimiz kalır aklında, ne sevda sözlerimiz. Rahat değilim diyordun ya, rahat ol artık. Gülüşlerini saklaman için bir neden kalmadı. Tedirginliğinin sebebi de kalktı ortadan.Biliyor musun bir tanem!Gidişim yürekten değil, zorunluluktan.Sanma ki, bu toy sevdayı başka kimliklere taşırım. Sanma ki, benden sakladığın gülüşleriyalancı yüzlerde ararım. Seni de götürürüm yüreğimde.
Her zaman yokluğunu taşırım.
Bulup, bulup kaybettim seni bitanem. Ne yazık ki, tozduman edemedim kuşkularını.Ne yazık ki, kalamadın bana. Öpücüğümün kokusu kalacak kapının eşiğinde. Kokladıkça; bizi bir yanlışa mahkum ettiğini anlayacaksın.