07-22-2007, Saat: 03:47 AM
Geriye dönüp bakıyorum, her şeyi uzun süre önce kaybettiğimi, içimi sızlatan, başımı iki yana sallatan, buz kestiren sözlerini, tutamadığım ellerini düşününce, bir şimşek çakıyorum içimde, yıldırımdan kaçıyorum, bir kanadın altına sığınıyorum.
“Teselli”m seni bekliyorum. Çabamı neye harcadığımı bilmiyorum
Tükenen o kadar şey var ki. Bugün kısa bir yürüyüşte şunları duydum “Sen sevdiğinde ruhunu verirsin” iki ruhla yaşaman zor olmalı, her gece ruhumu çağırıyorum, kimseye vermediysen, onu geri istiyorum.
Sessizce, kimseye belli etmeden içimdekileri yaşamam gerek. Özledim ya, diye yüksek sesle söylenen her düşüncede, imkansız mı diye soruyorlar.
Ben bütün kahkahalarımı kaybettim. Farkında olmadığımdan değil bu tükenmeyen duygular. İçimi titreten gerçeklere tahammül edemiyorum..
Senin için cümleler kurmaya, sonra silmeye devam edeceğim.Ama sadece senin için. Sessizce bir köşeye oturup aynı soruyu tekrarladım kendime, neden şikayet ediyorum, itirazlarım kime. Çok tövbe etmem gerek, biliyorum…
İçimde saklı tuttuğum büyük buluşmanın küllerini savuruyorum, olup biten ne varsa anlam aramadan yaşamaya çalışıyorum. Bu benim gibi her şeyde anlam arayan biri için çok zor oluyor. Seni hatırlatan en küçük sesi duyduğumda, bu ses hücrelerimde sakladığım sana ait anıyla buluştuğunda eskisi gibi iç çekmiyorum. Aksine uzun zamandır bekliyormuş gibi karşılıyorum onu, hiç bırakmamak üzere sarılıyorum ona. Sana sarılamadım ama taze anılara sarılıyorum.
Rüyalarımda tutuyorum senin temiz ellerini,Onu da çok görme ne olur, aşka buz kesen ellerime ...
Bir rüya gördüm diyorum senle,karıştırsam ne var onu da bitmeyen hayallerime ...
Rüyalarımda tutuyorum senin temiz ellerini ...
Aslında ;Rüyada diyemem, senden uyanamam ki...