07-23-2007, Saat: 07:56 PM
[b]Eğlenmek için ne müziğe ne de dansa ihtiyacım vardı. Odamın tüm camlarını açıp, gün ışığının odama rengarenk süzülmesinden oyunlar yaratırdım kendime. Ellerime garip şekiller verir, duvara yansıyan gölgesinde renkli ışıklarla giydirirdim parmaktan bebekleri. Yollara düştüğünde ayaklarım, bulutların arkasında ki güneşi bile görebilecek kadar dolu bakıyordum dünyaya. Ufuklara daldığında gözlerim, dolmuyor, aksine ışıl ışıl parlıyordu. Ne mazi vardı içimde, ne de yarın... O an seni seviyordum ya, bu bir ömre bedeldi.
Seni sevdikçe kendimi daha çok hayata dost eder olmuştum. Tüm kırgınlıklarımı, tüm kızgınlıklarımı, kadere küslüğümü bile unutmuştum. Nefes alıyor ve seviyordum işte... Ne ekmek ne de su... Sadece aşk... Sadece sevgili...
Günler geceler öylece akıp gidiyordu. İçimde hakim olmadığım bir duyguyla nereye gittiğimi görmeden, sarhoş gibi dolanıp duruyordum. Zamanın hainliğini, kurduğu tuzakları göremeyecek kadar kaptırmıştım kendimi sevdaya.Aşk dolu bahar bitmiş, acımasız kışa terk etmişti yüreğimi.
Sevgili hiç olmadığı kadar uzaklara düşmüş, gözlerim ufuklarda yalnızlıkla oynaşır olmuştu. Tükenmişti... Bitmişti... Doyuma ulaşmış olmalıydı sevgilinin yüreği. Daha fazlası yoktu işte. Hepsi bir bahara sığacak kadardı. Oysa benim yüreğim, dört mevsim açtırırdı çiçekleri. Buzları kırar, altından taptaze filizlere ulaşırdı. Sevda demek, yürekli olmak demekti, mert olmak, dimdik durmak demekti... Emek isterdi... Sıcaklık isterdi... Ama kutup yıldızlarına kanmıştı bir kere sevgilinin yüreği...
Yalnızlığa alışmaya çabaladım önceleri... Bahar tekrar gelir de beni yine sever diye umuyordum. Oysa her geçen gün daha çok sarmalıyordu yalnızlığın dikenli sarmaşıkları bedenimi. Canım acıyordu, etim kanıyordu ama hala seviyordum... Vazgeçmek bu kadar kolay olmamalıydı... Gök-gündüzde yıldızları görebilirsem ancak sevdaya olan borcumu ödeyebilirdim. İsyan etmemeli, beklemeliydim...
Ve bekledim... Ömrümden binlerce ömürler çalarak bekledim... Ne mevsimler geldi geçti, ama sevgili asla gelmedi. Baharları yapayalnız geçirdi sevdaya aç yüreğim. Ama yine gelmedi... Biliyordum artık gelmeyeceğini... Beklediğim ne varsa hepsi umutsuzluğun en diplerine gömülmüştü. Birlikte geçirdiğimiz anları, dokunuşları, bin bir anlamı koynunda besleyen bakışları düşledikçe, sızlayan yüreğimi satmayı bile denedim. Ama kimse almadı...
Şimdi bir ben, bir de sızlayan yüreğim var... Ne o beni avutabilir, ne de ben onun sızısını dindirebilirim. Tüm güzellikler şimdi uzanıp dokunamayacağım kadar geride kaldı. Aşk bitti, yerini çaresizliğe bıraktı.
“ Şimdi söyle bana sevgili... Bir zamanlar hayat dolu olan bu kalbi sızıdan kurtarabilir misin... Bana gülen gözlerimi tekrar verebilir misin... Beni tekrar sevmesen de olur; bu yüreğe yeniden umudu, bu yüreğe yeniden aşkı tattırabilir misin... “[/b]
Seni sevdikçe kendimi daha çok hayata dost eder olmuştum. Tüm kırgınlıklarımı, tüm kızgınlıklarımı, kadere küslüğümü bile unutmuştum. Nefes alıyor ve seviyordum işte... Ne ekmek ne de su... Sadece aşk... Sadece sevgili...
Günler geceler öylece akıp gidiyordu. İçimde hakim olmadığım bir duyguyla nereye gittiğimi görmeden, sarhoş gibi dolanıp duruyordum. Zamanın hainliğini, kurduğu tuzakları göremeyecek kadar kaptırmıştım kendimi sevdaya.Aşk dolu bahar bitmiş, acımasız kışa terk etmişti yüreğimi.
Sevgili hiç olmadığı kadar uzaklara düşmüş, gözlerim ufuklarda yalnızlıkla oynaşır olmuştu. Tükenmişti... Bitmişti... Doyuma ulaşmış olmalıydı sevgilinin yüreği. Daha fazlası yoktu işte. Hepsi bir bahara sığacak kadardı. Oysa benim yüreğim, dört mevsim açtırırdı çiçekleri. Buzları kırar, altından taptaze filizlere ulaşırdı. Sevda demek, yürekli olmak demekti, mert olmak, dimdik durmak demekti... Emek isterdi... Sıcaklık isterdi... Ama kutup yıldızlarına kanmıştı bir kere sevgilinin yüreği...
Yalnızlığa alışmaya çabaladım önceleri... Bahar tekrar gelir de beni yine sever diye umuyordum. Oysa her geçen gün daha çok sarmalıyordu yalnızlığın dikenli sarmaşıkları bedenimi. Canım acıyordu, etim kanıyordu ama hala seviyordum... Vazgeçmek bu kadar kolay olmamalıydı... Gök-gündüzde yıldızları görebilirsem ancak sevdaya olan borcumu ödeyebilirdim. İsyan etmemeli, beklemeliydim...
Ve bekledim... Ömrümden binlerce ömürler çalarak bekledim... Ne mevsimler geldi geçti, ama sevgili asla gelmedi. Baharları yapayalnız geçirdi sevdaya aç yüreğim. Ama yine gelmedi... Biliyordum artık gelmeyeceğini... Beklediğim ne varsa hepsi umutsuzluğun en diplerine gömülmüştü. Birlikte geçirdiğimiz anları, dokunuşları, bin bir anlamı koynunda besleyen bakışları düşledikçe, sızlayan yüreğimi satmayı bile denedim. Ama kimse almadı...
Şimdi bir ben, bir de sızlayan yüreğim var... Ne o beni avutabilir, ne de ben onun sızısını dindirebilirim. Tüm güzellikler şimdi uzanıp dokunamayacağım kadar geride kaldı. Aşk bitti, yerini çaresizliğe bıraktı.
“ Şimdi söyle bana sevgili... Bir zamanlar hayat dolu olan bu kalbi sızıdan kurtarabilir misin... Bana gülen gözlerimi tekrar verebilir misin... Beni tekrar sevmesen de olur; bu yüreğe yeniden umudu, bu yüreğe yeniden aşkı tattırabilir misin... “[/b]