08-04-2007, Saat: 02:38 PM
[COLOR="DarkSlateGray"][SIZE="3"]I.
Sofia, bir deli bakış,
Kızgın çöl tanesi.
Namludan çıkan bir kurşun,
Kurşun ki, gülüşleri kadar ağır.
Sofia, bir memleket rüyası,
En dipsiz yerinden vurur hasreti.
Sofia, dilsiz yürek,
Emre amade yakarış,
İlahi varoluşun resmi.
Namludan çıkan bir kurşun,
Kurşun ki, nemleri kadar ağır.
Sofia, özlem muamması,
En derin yerinden yakar kasveti.
Kıvrımında nazen,
Dillerinde onlarca sazen,
Korkudur, tırsınımdır bazen.
Kaynağından çıkan deli pınar,
Sinede beslenen sokaklar kadar.
Sofia, adımların iz düşeni,
Oyun havaları kadar kederli,
Arabesk şarkılar kadar sevinçtir.
II.
Gurubun rengine al beni
Titresin yüreğim.
Falların ön yüzüne bak!
Kendinden geçsin hüzünlerim.
Savrulan iklimlerin çare bebeği,
Yağmurlarınla ısıt beni,
Hıçkırıklarıma boğumlar at,
Yüzümün iksirine şerefe desin
Masamda yığılıp kalan anılar.
Bir telli uçuş sakla umutlarına,
Memleketimden bulutlar gönder,
Havar, oyyyy!!
Gizinde şarkılar söylesin
Dağlarım.
Dağlarımdan sarı meşeler yüklensin
Susuz dokunuşlarıma.
Ellerimde kalsın sonbahar,
Takvimlerde umutlarını yırttılar,
Göçüp gitmekte daha bir ilkbahar.
Ağlamaklı seslerde sivri dilli
Nehirler;
Nehirlerde dünü gizlediler.
Pınarlarından okşayan deltaların
Yavru çıkmazlarında
Nice anılar da saklandılar.
III.
Göçebe titremelerin uykusundan al beni,
Savur ellerini, köpüren suları topla,
Vur alnının çatından ayrılık türkülerini,
Yakmasın özlemlerim Roma’nın orta yerinde,
Gülüşlerin bile ıslak!
Bakışlarımı topla ellerinle.
Bu memleket başka memleket Sofia,
Uykusuzluk değil titreten,
Dayanıksızlığım değil belimi büktüren,
Şu kuru öksürüğümü bile söktüren
Apansız vurgunundur,
Açıkta vurgun yemek zordur gülüm..
IV.
Sinsi kucaklamalarda kalmasın,
Poyrazlarına selam ilet memleketimin,
Erguvanlarını topla Ankara’mın.
Ilıklarını sür tırnaklarına
Eylül akşamlarının,
Ruhunla dans et bir an
Soluk almaksızın, öpüşlerimin durağında.
Kadrini ilet yakarışlarımın gün doğumlarına,
İzzet-i ikramını esirgeme hayallerinden,
Bilirsin, en çok ben özlerim hayallerini,
Bir de gözlerimden ak pak alnıma geçişlerini.
Dinginsiz rüzgarlarda yalar gibi dokun saçlarıma,
Donuk resmimde tüttür içli cıgarayı,
Memleketimin harmanından çek içli içli.
Dokunuşun kadar yakın tut kederlerimi,
Entarinden bir parça kes yolla gurbetteki
Resmime.
Bibi’ye sarıl bir akşamın hüzün kokan
Baharatında.
Özledim bebeğim, özlemlediğin kadar
Çok özledim.
Sarıl ruhumun elem dolu hasretine.
V.
Oyyy! Havar! Oyy dikenli öpüşlerim,
Oyy ki ne oyyy!
Ben boşuna sevmem ki güzelim.
Gözümde bir sen, bir de sen yerine memleketim,
Sen toprağım kadar kutsal,
Sen niyaz kadar kabulkar.
Ben boşuna sevmem ki Sofia’m,
Yüreğinde biriktirdiğini savuracak kadar
Rahmetkar bebek..
Gözlerinde ibadete kalkacak kadar
Sabah ver bana,
Titresin yüreğim.
Titresin yarının hazan kokulu bakışları..
Cumhur Karaca
[/SIZE][/COLOR]
[SES]http://www.edebiyatdefteri.com/sesli_siirler/35864.wma[/SES]
Sofia, bir deli bakış,
Kızgın çöl tanesi.
Namludan çıkan bir kurşun,
Kurşun ki, gülüşleri kadar ağır.
Sofia, bir memleket rüyası,
En dipsiz yerinden vurur hasreti.
Sofia, dilsiz yürek,
Emre amade yakarış,
İlahi varoluşun resmi.
Namludan çıkan bir kurşun,
Kurşun ki, nemleri kadar ağır.
Sofia, özlem muamması,
En derin yerinden yakar kasveti.
Kıvrımında nazen,
Dillerinde onlarca sazen,
Korkudur, tırsınımdır bazen.
Kaynağından çıkan deli pınar,
Sinede beslenen sokaklar kadar.
Sofia, adımların iz düşeni,
Oyun havaları kadar kederli,
Arabesk şarkılar kadar sevinçtir.
II.
Gurubun rengine al beni
Titresin yüreğim.
Falların ön yüzüne bak!
Kendinden geçsin hüzünlerim.
Savrulan iklimlerin çare bebeği,
Yağmurlarınla ısıt beni,
Hıçkırıklarıma boğumlar at,
Yüzümün iksirine şerefe desin
Masamda yığılıp kalan anılar.
Bir telli uçuş sakla umutlarına,
Memleketimden bulutlar gönder,
Havar, oyyyy!!
Gizinde şarkılar söylesin
Dağlarım.
Dağlarımdan sarı meşeler yüklensin
Susuz dokunuşlarıma.
Ellerimde kalsın sonbahar,
Takvimlerde umutlarını yırttılar,
Göçüp gitmekte daha bir ilkbahar.
Ağlamaklı seslerde sivri dilli
Nehirler;
Nehirlerde dünü gizlediler.
Pınarlarından okşayan deltaların
Yavru çıkmazlarında
Nice anılar da saklandılar.
III.
Göçebe titremelerin uykusundan al beni,
Savur ellerini, köpüren suları topla,
Vur alnının çatından ayrılık türkülerini,
Yakmasın özlemlerim Roma’nın orta yerinde,
Gülüşlerin bile ıslak!
Bakışlarımı topla ellerinle.
Bu memleket başka memleket Sofia,
Uykusuzluk değil titreten,
Dayanıksızlığım değil belimi büktüren,
Şu kuru öksürüğümü bile söktüren
Apansız vurgunundur,
Açıkta vurgun yemek zordur gülüm..
IV.
Sinsi kucaklamalarda kalmasın,
Poyrazlarına selam ilet memleketimin,
Erguvanlarını topla Ankara’mın.
Ilıklarını sür tırnaklarına
Eylül akşamlarının,
Ruhunla dans et bir an
Soluk almaksızın, öpüşlerimin durağında.
Kadrini ilet yakarışlarımın gün doğumlarına,
İzzet-i ikramını esirgeme hayallerinden,
Bilirsin, en çok ben özlerim hayallerini,
Bir de gözlerimden ak pak alnıma geçişlerini.
Dinginsiz rüzgarlarda yalar gibi dokun saçlarıma,
Donuk resmimde tüttür içli cıgarayı,
Memleketimin harmanından çek içli içli.
Dokunuşun kadar yakın tut kederlerimi,
Entarinden bir parça kes yolla gurbetteki
Resmime.
Bibi’ye sarıl bir akşamın hüzün kokan
Baharatında.
Özledim bebeğim, özlemlediğin kadar
Çok özledim.
Sarıl ruhumun elem dolu hasretine.
V.
Oyyy! Havar! Oyy dikenli öpüşlerim,
Oyy ki ne oyyy!
Ben boşuna sevmem ki güzelim.
Gözümde bir sen, bir de sen yerine memleketim,
Sen toprağım kadar kutsal,
Sen niyaz kadar kabulkar.
Ben boşuna sevmem ki Sofia’m,
Yüreğinde biriktirdiğini savuracak kadar
Rahmetkar bebek..
Gözlerinde ibadete kalkacak kadar
Sabah ver bana,
Titresin yüreğim.
Titresin yarının hazan kokulu bakışları..
Cumhur Karaca
[/SIZE][/COLOR]
[SES]http://www.edebiyatdefteri.com/sesli_siirler/35864.wma[/SES]