08-06-2007, Saat: 05:07 PM
Gece bütün ruhumu saran özlemin uyutmuyor beni, gözlerim yorgun, ağlamaklı.
Sağıma dönüyorum sen varsın, soluma dönüyorum sen varsın. Gözlerimin uyku ile buluşmasını isterken, her defasında senin gözlerine değiyor gözlerim. Bir anda sen oluyorsun gözlerimin en parlak yerlerinde.
Düşlerime gelesin diye dualar ediyorum, bir kerecikte olsa gülümseyerek gözlerime bakmanı…
Gece seni düşündürüyor çaresiz, gecenin karanlığında uyuyamıyorum bu kaskatı kesilmiş yokluğunun girdabında.
Bazen uyuduğum uykularda uyanmak istemiyorum, doğan güneşi görmek bile her gün ızdırapların en acısını yaşatıyor bana.
Yüreğime akıtıyorum gözyaşlarımı gizlice. Yanında olmak, omzunda ağlamak, her seferinde gecenin şahit olduğu gözyaşlarıma senin şahit olmanı isterdim.
Yüreğime yaşattığın bu acıyı, bu yalnızlığı yanaklarımdan süzülen gözyaşlarını yüreğinde hissetmeni isterdim.
Sevmek ve sevilmek umudu ile seninle yola çıktım ben.
Sana gelirken çantama “aşkımı, sevdamı, sevgimi, hayallerimi” aldım. Geride bıraktıklarım senin ve benim dünyama ait olmayan duygulardı…
”Hüzün, keder, gözyaşı, acı…” yanıldım ey sevgili çok yanıldım bana bu aşktan kalanlardı bu duygular.
Sen benim yüreğime “hüzünü, gözyaşını, kederi, yalnızlığı” ektin. Bu kadar acı yaşatırken sen bana; neden halen yanındayım? Neden delice seviyorum? Neden özlemin bu kadar ağır? Neden?
Gecenin ilerleyen saatleri ağlamaktan yorgun düşmüş gözlerimle yine sana sesleniyorum sevgilim, söylediklerimi bir ben duyuyorum, sarf ettiğim kelimeler gecenin soğuğunda duvarlarıma çarpıp yine bana dönüyor çaresizce…
İlerleyen saatlere özlemini ekliyorum ardı ardına. Her geçen saniye yüreğimde açmış olduğun derin yaraya bir kez daha bıçağını batırıyor.
Kalbimde ki yara yokluğunda daha da kanıyor, daha da çok canım yanıyor. Yüreğim çığlıklar atıyor her defasında bu yaşanılmaz olan yokluğunda.
Sensizlikten nasır tutmuş yüreğimi varlığınla dolduramıyorum.
“Varlığın beni çok mutlu ediyor” diyorum ama yüreğim kabullenemiyor bu varlığında yokluğuna mahkûm olmayı. Yüreğim artık seni hissetmek istiyor. Ellerini, gözlerini, gülüşlerini, öpüşlerini arıyor yüreğim, oyuncağını kaybetmiş küçük bir kız çocuğu gibi…
Seni sensizlikte yaşatan yüreğim suya hasret kalmış çorak topraklar gibi. Sevgine susayan yüreğim senin yokluğunda bir gülüşünü arıyor çaresizce.
Her yokluğunu düşündüğümde binlerce iğne yüreğime saplanıyor daha bir canım yanıyor. Bazen ölümü düşünüyorum sana saplantılı olan, senin yüreğine demir atan yüreğimle.
Sensizlikten boğulup ölmektense, bir kere ölmeye razıyım sevgili. Yokluğunu yüreğime sarıp, seni yüreğimde saklayıp yaşamaktan vazgeçmeye hazırım. Sensizlikten nasır bağlamış yüreğimi kara toprakta ölümsüzlüğe taşımaya hazırım ben…
Sağıma dönüyorum sen varsın, soluma dönüyorum sen varsın. Gözlerimin uyku ile buluşmasını isterken, her defasında senin gözlerine değiyor gözlerim. Bir anda sen oluyorsun gözlerimin en parlak yerlerinde.
Düşlerime gelesin diye dualar ediyorum, bir kerecikte olsa gülümseyerek gözlerime bakmanı…
Gece seni düşündürüyor çaresiz, gecenin karanlığında uyuyamıyorum bu kaskatı kesilmiş yokluğunun girdabında.
Bazen uyuduğum uykularda uyanmak istemiyorum, doğan güneşi görmek bile her gün ızdırapların en acısını yaşatıyor bana.
Yüreğime akıtıyorum gözyaşlarımı gizlice. Yanında olmak, omzunda ağlamak, her seferinde gecenin şahit olduğu gözyaşlarıma senin şahit olmanı isterdim.
Yüreğime yaşattığın bu acıyı, bu yalnızlığı yanaklarımdan süzülen gözyaşlarını yüreğinde hissetmeni isterdim.
Sevmek ve sevilmek umudu ile seninle yola çıktım ben.
Sana gelirken çantama “aşkımı, sevdamı, sevgimi, hayallerimi” aldım. Geride bıraktıklarım senin ve benim dünyama ait olmayan duygulardı…
”Hüzün, keder, gözyaşı, acı…” yanıldım ey sevgili çok yanıldım bana bu aşktan kalanlardı bu duygular.
Sen benim yüreğime “hüzünü, gözyaşını, kederi, yalnızlığı” ektin. Bu kadar acı yaşatırken sen bana; neden halen yanındayım? Neden delice seviyorum? Neden özlemin bu kadar ağır? Neden?
Gecenin ilerleyen saatleri ağlamaktan yorgun düşmüş gözlerimle yine sana sesleniyorum sevgilim, söylediklerimi bir ben duyuyorum, sarf ettiğim kelimeler gecenin soğuğunda duvarlarıma çarpıp yine bana dönüyor çaresizce…
İlerleyen saatlere özlemini ekliyorum ardı ardına. Her geçen saniye yüreğimde açmış olduğun derin yaraya bir kez daha bıçağını batırıyor.
Kalbimde ki yara yokluğunda daha da kanıyor, daha da çok canım yanıyor. Yüreğim çığlıklar atıyor her defasında bu yaşanılmaz olan yokluğunda.
Sensizlikten nasır tutmuş yüreğimi varlığınla dolduramıyorum.
“Varlığın beni çok mutlu ediyor” diyorum ama yüreğim kabullenemiyor bu varlığında yokluğuna mahkûm olmayı. Yüreğim artık seni hissetmek istiyor. Ellerini, gözlerini, gülüşlerini, öpüşlerini arıyor yüreğim, oyuncağını kaybetmiş küçük bir kız çocuğu gibi…
Seni sensizlikte yaşatan yüreğim suya hasret kalmış çorak topraklar gibi. Sevgine susayan yüreğim senin yokluğunda bir gülüşünü arıyor çaresizce.
Her yokluğunu düşündüğümde binlerce iğne yüreğime saplanıyor daha bir canım yanıyor. Bazen ölümü düşünüyorum sana saplantılı olan, senin yüreğine demir atan yüreğimle.
Sensizlikten boğulup ölmektense, bir kere ölmeye razıyım sevgili. Yokluğunu yüreğime sarıp, seni yüreğimde saklayıp yaşamaktan vazgeçmeye hazırım. Sensizlikten nasır bağlamış yüreğimi kara toprakta ölümsüzlüğe taşımaya hazırım ben…