08-09-2007, Saat: 12:23 PM
Neyin intikamıydı bu…?Ya da intikam mı bunun adı neyse…Yüreğim ağır bu gece.Gecenin koynunda, düşlediklerime nefretlerimi büyütüyorum,yanıma çocukluğumu da alarak.Nefretlerime düşlediklerimi ya da...Öylesi saftı oysa sevdalar,ölesi bir gururdu ayaklara dolanan…Şaşkın ördekler gibi,etekleri ellerinde,oraya buraya koşuşturuyor şimdi ayrılıklar…Satır aralarında kendilerine mesken tutmaya değer mekanlar bakınıyorlar.
Yüzüme şiirler çarpıyor,ağlayamıyorum…
Vefasına eş bulamadığım hüznüm en narin kılığına bürünmüş,sedefli nakışlarını işliyor gecemin kenarına.Ben hala ismini sormaktan da,koymaktan da çekiniyorum beni önüne katıp,bilmediğim şehirlere selam verdirten rüzgarın…Doğrular pazara çıkarılmış kimi şehir meydanlarında.Oldukça da makûl bir fiyatla sunulmuşlar.Ama gel gör ki,rağbet gören,el yakmasına rağmen riya ile yalanlar olmuş yine…Reva imiş,değilmiş;kime ne!Yok,şaşırmadım…Üzülmedim de…O bilindik düzene tükürmeyip bu sefer,selam verip geçtim sadece.Susmalarımı öfkemle beziyorum her seferinde,canım acıyor.
Yüzüme illalar çarpıyor,ağlayamıyorum…
Sorgusuz sualsiz,el değmeden tükeniyor zaman.Ne zaman zamanlığından geçiyor,ne de ben serimden.Ser bende kaldıkça yar imkansızları giyiniyor;ben yarda kaldıkça,ser alıp başını gidiyor.Bir yanımda ser kalsın diyorum,bir yanımda yar;olmuyor…
Küçük kız hep ağlıyor köşesinde ve hep iç sızlatıyor o bilindik keman sesi.Keşkeler başa bela olmuş,gün kendini yeniledikçe,onlar da türüyor.Yalnızlık ayyuka çıkıyor en mahrem satır aralarında yine…Ve ben yine…Susuyorum…(!)
Yüzüme gidişler çarpıyor,ağlayamıyorum…
İnanası gelmiyor insanın, artık olmayacak olanlara…Yokluk…Hiçlik…Kazanıldığı sanılan noktada kendini fark ettiren kayıplar…Meğer yalnızlık ötesiymiş bunların göbek adları.Meğer ne koyarmış adama,o ana kadar hayatı olan;ama artık hayatında hiç olmayacak olan bir şehre dönüp yüzünü,son bir kez bakmak…
Ben şimdi…Acılarımın bana bahşiş bıraktığı cümleleri tükürüyorum, gecenin loş ışıklarının yaladığı sokaklarıma.
…
İçime gözlerin akıyor bir an...
Ağlıyorum…(?)
…
Varlığın da senin olsun,yokluğun da;
İstemiyorum..!!!
Yüzüme şiirler çarpıyor,ağlayamıyorum…
Vefasına eş bulamadığım hüznüm en narin kılığına bürünmüş,sedefli nakışlarını işliyor gecemin kenarına.Ben hala ismini sormaktan da,koymaktan da çekiniyorum beni önüne katıp,bilmediğim şehirlere selam verdirten rüzgarın…Doğrular pazara çıkarılmış kimi şehir meydanlarında.Oldukça da makûl bir fiyatla sunulmuşlar.Ama gel gör ki,rağbet gören,el yakmasına rağmen riya ile yalanlar olmuş yine…Reva imiş,değilmiş;kime ne!Yok,şaşırmadım…Üzülmedim de…O bilindik düzene tükürmeyip bu sefer,selam verip geçtim sadece.Susmalarımı öfkemle beziyorum her seferinde,canım acıyor.
Yüzüme illalar çarpıyor,ağlayamıyorum…
Sorgusuz sualsiz,el değmeden tükeniyor zaman.Ne zaman zamanlığından geçiyor,ne de ben serimden.Ser bende kaldıkça yar imkansızları giyiniyor;ben yarda kaldıkça,ser alıp başını gidiyor.Bir yanımda ser kalsın diyorum,bir yanımda yar;olmuyor…
Küçük kız hep ağlıyor köşesinde ve hep iç sızlatıyor o bilindik keman sesi.Keşkeler başa bela olmuş,gün kendini yeniledikçe,onlar da türüyor.Yalnızlık ayyuka çıkıyor en mahrem satır aralarında yine…Ve ben yine…Susuyorum…(!)
Yüzüme gidişler çarpıyor,ağlayamıyorum…
İnanası gelmiyor insanın, artık olmayacak olanlara…Yokluk…Hiçlik…Kazanıldığı sanılan noktada kendini fark ettiren kayıplar…Meğer yalnızlık ötesiymiş bunların göbek adları.Meğer ne koyarmış adama,o ana kadar hayatı olan;ama artık hayatında hiç olmayacak olan bir şehre dönüp yüzünü,son bir kez bakmak…
Ben şimdi…Acılarımın bana bahşiş bıraktığı cümleleri tükürüyorum, gecenin loş ışıklarının yaladığı sokaklarıma.
…
İçime gözlerin akıyor bir an...
Ağlıyorum…(?)
…
Varlığın da senin olsun,yokluğun da;
İstemiyorum..!!!