sana hic alinti yapmadan birilerinin birilerine yazdiklarindan kopyalamadan yazdim hep...icimden ne geciyorsa onu yazdim...ne calinmis sözcüklere sigindim..ne de calinmis bir aska benim diye sahip ciktim...
yüregimden ,hayallerimden asla taviz vermedim...vermiyecegimde..
karsinda herseye gögüs germesini bilen,askini kale yapmis o bende ,ben icinde olduktan sonra diyen bir kadin vardi...seni seven...sevmekten hic vazgecmeyen...
iyiki varsin diyordun...iyi ki rastlamisim sana...ne kadar uzun zaman oldu degilmi... bu sözleri senden duydugum günden bu yana ...icinde parlayan o sevgi yildizi hep senindi cünkü----
kapat gözlerini....o koskoca dünya kaybolsun...
ac gözlerini....bak bir yildiz kaymis....göremedin....ask böyle iste....gözlerini kapadigin an okocaman sevgi bir den yok oluveriyor,,,aciyorsun..dünya ayni...ama yüreginden bir yildiz kayip gidiyor...
---yürekten alkisliyorum...
sevgimi böyle kolay harcadigin icin...yürekten alkisliyorum ...calinti bir aska böylesine sahip cikabildigi icin...
hadi simdi korkusuzca söyleyin askinizi...
ben gözlerimi kapatiyorum....
Ben teşekkür ederim cadım okuyan gözlerine sağlık....
üstüm basim hep sen...
cirpindikca sana bulaniyorum...
duygularim yasamak kadar güzel..
hep "sen"nefes aliyorum...
gözyaslarim "sen" akiyor
"sen" gülüyorum..
yoklugunda, "sen"sizlige karisip
"sen "siz ölüyorum...
Aslında biten değil, bitmeyen aşklar acı verirler...
Aslında, dibine kadar yaşadığın değil, doymadan kalktığın aşklar ızdırap verirler...
Aslında, karşındakinin suçlu olduğuna değil, kendinin
suçlu olduğuna inandığın aşklar, hayatı mahvederler...
Sorumluluğu karşı tarafa değil, kendine de yıktığın aşklar, içini acıtırlar...Cız ettirirler...
Aşkın acısı, keşkelerin sayısıyla orantılıdır...
Keşkeler fazlaysa, aşkın acısı çoktur..
Keşkeler yoksa, artık aşk da yoktur...
Aşkı bitirmek, suçun karşı tarafta olduğuna inanmaktan geçer...
Suçun karşı tarafta olduğuna inanamayanlar, keşke şunu da yapsaydım diyenler, aşkı bitiremezler...
Aşkı bitirmiş gözükseler de, acıyı yok edemezler...
Aslında biten değil, bitmeyen aşklar acı verirler...
Kalbin çok önemli gördüğü birini, sevme, arzulama ve içinde hissetme durumudur aşk...
Dibine kadar yaşayıp tükettiğin değil, doymadan kalktığın, hala arzuladığın aşklar ızdırap verirler...
Artık ulaşamazsın...
Oysa hala ulaşmak istersin...
Aşk ya direkten dönmüştür...
Ya da bir nebze yaşanıp, yarım kalmıştır...
O durumda yarım kalan ya da direkten dönen sevgiliyi görmek istemez insan...
Umudu yoksa görmek istemez...
Umudu varsa, yarım kalan aşkı takip etmeye devam eder...
Kadın ve erkeğin yarım kalan aşkları değişiktir...
Kadın yarım kalan aşkının, bir başka kadınla mutlu olmasını hiç istemez...
Onu biriyle görmek istemez...
Mutluluk haberini duymak istemez...
Hele hele evlendiğini hiç işitmek istemez...
Acı çeker...
Acı öfkeyi biriktirir...
İntikamı çağırır...
İntikam, nispet yapacak erkekleri buldurur...
Yarım kalan aşklar, ihtiras ve intikamlarla dolu egolarca yerlerde sürüklenir...
Çamura bulanır, balçıkla sıvanır...
hayatta vazgeçemeyeceğiniz şeyleri
sıralarken sevgilinizin adını
söyleyebiliyor musunuz?Her şeyden vazgeçerim ama ondan asla
diyebiliyor musunuz? İşte ancak o zaman gerçekten seviyorsunuz demektir.
Çok sevin, çok sevmekten korkmadan sevin. Korkuyla aşk bir arda olmaz.
Korkunun başladığı yerde aşk biter.
Öyle çok sevin ki güne onunla başlayın. Yanınızdaysa, uykudan uyanır
uyanmaz deyip sarılın. Öyle çok sevin ki yanınızda
değilse uyanınca aklınıza gelen ilk düşünce o olsun. Yatağınızdan kalkıp
güne doğru ilk adımlarınızı attığınızda dudaklarınızda onun adı olsun.
Yüreğiniz gün boyu sadece onun için çarpsın.
Öyle çok sevin ki pencerenizi açtığınızda onun kokusu girsin içeri.
Doğadaki tüm çiçekler sevgiliniz koksun. Çekin içinize kokusunu,
hücrelerinize yayılsın.
Öyle çok sevin ki rüzgar olsun essin, güneş olsun açsın, yağmur olsun
yağsın. Bugününüz olsun, yarınınız olsun, her şeyiniz olsun. Siz onsuz
olmayın, o da sizsiz. Ağladığınızda, güldüğünüzde yanınızda olsun. Öyle
çok sevin ki kaybetme korkusu sizi deli etsin.Sen gidersen ruhum
da seninle birlikte gider diyecek kadar çok sevin. Onu her şeyiyle
kabul edecek kadar çok sevin.
Öyle çok sevin ki yıllar yıllara eklenirken, şöyle bir geçmişi yoklamak
için geriye dönüp baktığınızda başınıza gelen iyi şeyin o olduğunu
düşünebilin.Ya o olmasaydı, nasıl geçerdi bu hayat
diyebilin.
Öyle çok sevin ki ömrünüzü onun yoluna adayabilme cesaretini bulun
kendinizde.Yoksan, yokum bende diyecek kadar çok sevin.
Öyle çok sevin ki onsuz geçirdiğiniz her gün kaybınız olsun. Geri dönüp o
günleri getirmeniz mümkün değil ama, bir sonra ki günü iki günlük
yaşayın. O olmadan geçirdiğiniz zamana hep yanın.
Kimi severseniz sevin, ama çok sevin. Yarım yamalak sevdalar uzak olsun
size. Bir koca yıl var önünüzde. Sevmeyi seçmek sizin elinizde. Aşk, bir
yere gitmiyor, dibinizde sizi bekliyor. Bu yıl hayatınızda sevebileceğiniz
biri olsun. Aşk olsun....
Sizi sizin kadar tanıyan biri
sizi düşünen, düşünmeyi öğrenmiş,
sakin, uslu, efendi, oturmayı kalkmayı bilen,
sevmeden edemediğiniz biri
size sizi anlatmayı herşeyden çok seven,
sizin için çok şey başarmaya hazır biri
bazen biraz fazla konuştuğundan yakındığınız ama ne söylediğini
bildiğinden hep emin olduğunuz,
sizi tanıdığı kadar kendini ve hayatı tanıyan biri
yalnızca eşinize anlatabildiğiniz sırlarınızı anlatmaktaN çekinmediginiz,
bazen düşüncesine şiddetle ihtiyaç duyduğunuz biri
sabahın üçünde ´ayıp olur mu´ diye endişelenmeden arayabildiğiniz
ve
üçüne beşine bakmadan size duymanız gerekenleri söyleyen,
gecenin o karanlığında kalkıp ışığı yakan,
masasının başına geçen biri
kaleminiz, kağıdınız,
aynanız, saatiniz, kravatınız olan,
bazen gölgeniz olan biri
ve
bazen vicdanımız,
bazen de uykusuz bıraktıgınız için,
vicdan azabınız olan biri...
Hayatınız da böyle biri ... var mı ?
Varsa,kıymetini bilin
saygılar.....
Yıldızlar Büyütüyorum Hasretin Koynunda
Aşka adanmış bir ömürden geliyorum...
Bu kez yitiklerin kayıpların ve viran olmuş gönüllerin şehri İSTANBUL’ dan sesleniyorum sana! Gece zifiri karanlık sokaklar alabildiğine ıslak, yıldızlara dokunsam sanki avuçlarıma dökülecekler. Çoluk, çocuk, herkes keşfedemedikleri bir dünyaya dalmışlar bile! Saat bilmem kaçı kaç geçiyor, akrep ile yelkovan neden düşmanlar bana bilmiyorum? Gün ise, sahi bugün günlerden ney? Pazartesi, Çarşamba, Cuma ne fark eder ki onlarda unuttular beni, tıpkı senin gibi!
Sanki zamanın içinde kaybolmuş tarihten gelen bir masal perisiyim,sonbaharda dökülen yapraklar gibi oradan oraya savruluyorum dört mevsimi sensiz yaşıyorum şimdi! Yüzüm hazan mevsimini andırıyor adeta,zamanın içine zamana sığamıyorum, yağmurlar vuruyor pencereme, gönül kıyılarımda dolaşıyorlar,geceyle yağmur dans ediyor inadına, sensiz odamda sana sesleniyorum yine, zamanda kavramını yitirdi gözümde,ötelerden ve uzaklardan gelen bir ses bozuyor yürek iklimimi, birazdan zaman duracak, saat 12 ‘ yi vuracak ve bu rüya sona erecek! Aslında bir masal bu,hiç yaşanmamış! Ama bu masalın sonu ne pamuk prenses ve yedi cüceler gibi bitiyor, nede külkedisi gibi, bu masalın sonu her yol gibi sana çıkıyor, her yol diyorum çünkü mutlu olmak için hangi yola girsem devrilmez bir sütun olarak çıkıyorsun karşıma, hayalimi sükuta uğratıyorsun adeta! Gözlerine bakıyorum bakmaya bile kıyamadığım o gözlerine! Usulca sesleniyorum yine;
EY SEVGİLİ, ölü toprağımı serpildi yüreğine,işitmez mi oldu feryadımı kulakların duymaz mı oldu? ya gözlerin görmez mi oldu? Sonra yine sessizliğe bürünüyorsun, bu sessizlik bir gün beni de sevdamı da uzaklara götürecek biliyorum.Susuyorsun!
EY SEVGİLİ, yaşarken ölmek buysa sensiz doğan günde ben her gün ölüyorum, güller bile avuçlarımda solmuyor artık, sevdam ölüm sessizliğini çağrıştırıyor ruhumda,gemiler bile senelik seferlerine çıktılar sensiz limanda! Umut treni yolcularını yeni sevdalara yelken açmak üzere çoktan yol aldı bile ve yeni bir gün doğuyor yine! Sonra sana sesleniyorum! Ey yeni doğan gün, sevdaların bitmesine izin verme! Verme ki, parçalanmış ümitlerimden kalan son bir ümit kırıntısıyla geleyim sana, yollarına güller seremesem de pelinlerle ve erguvanlarla, geliyorum sana! İzin ver!
EY SEVGİLİ, yıldızlara dokunamasam da, sana layık yıldızlar getirip bırakayım avuçlarına..
Son sözümdü, bir aLacakaranLık vakti söyLenen.
DinLemedin, dinLeyemedin!
Sen de Ben de tükenmiştik... Tıkamıştık kuLakLarımızı, ne duyabiLirdik ki?
Hiç… Koca bir hiç!
UmutLar, umutLarımız vardı bizim. OnLar bir pencereden qirip öbür pencereden kaçamak yapıyordu, yakaLayamadık umutLarımızın cereyanını...
Sen izin vermedin...
YaLvarmıştım sana, hatırLar mısın?
Hadi hatırLa !
Tut, tut onLarı, hadi sevqiLim!
Tutamadın! Bıraktın, üsteLik tam da yakaLamıştın ensesinden..
Uçtum! Uçurdun!
KanatLarım benden habersizdi, çırptı, çırpıLdı.. Hem de kara kışı biLe umursamadı. ÖyLe qüçLüydü, öyLe qururLuydu ki ve bir o kadar üzqündü.
En uzaqa çırpındı durdu.
Uçtum...
BeLki korku sinmişti, biLmiştin ama biLmemezLiqe qeLmiştin. BiLinç aLtına yerLeşmiş bir korkun var mıydı senin?
Hani ben qidersem, qidebiLirim, gittim işte!!!
BiLemedim...
BiLemedin...
BiLemedik...
Şaşkın, suskun öyLece daLdık derin suLara, deniz soquktu... Buz qibi.
Üzerimizden kayıyordu daLqaLar.
Titriyordum, titriyorduk!
Bütün duyquLarı saLdık, hatırLar mısın ?
Önce sen bırakmıştın, sonra da ben.
Senin bırakmanı bekLedim, sabırLıydım....
BeLki de haLa bir umut mu taşıyordum?
Bırakır mı?
Bıraktın!
Sonra;
Bende bıraktım!
Tek başıma sensiz umudu ne yapabiLirdim ki?
DaqıLdık koca denizin koLLarına. Her bir duyqumuzu aLdı qizemLi efsaneLerin baLıkLarı.
Bir seni yuttu bir beni…
Öncesi sonrası yoktu asLında bizi yutmaLarının... Eşit davrandı bize, hakkını yeme denizin. SırayLa yuttu, bir seni bir beni... Hem seni hem beni...
Bir senin duyqunu bir benim duyqumu…
Hem baLıkLar hem deniz,
ALdı bizi…
Sonra mı?
KesiLdik öLüme...
SözLeştik o bekLediqimiz an’a,
Bittik, Bitirdik.
Ama yine eL eLeydik
Sonsuzduk, artık o biLinmeyen yerde.
EL eLe...
...
UmutLar, umutLarımız vardı bizim.
çok anlamlı ve çok güzel sağol..