08-16-2007, Saat: 03:26 PM
Gothic, bir stilden cok icinde bulundugun atmosferin durumudur. icine kapali karamsar bir hava tasiyip herseyi grinin tonlari ve siyah gormek olarak nitelendirilebilir.
Kelimenin etimolojik olarak Miladdan sonra 5. yüzyıl civarlarında İskandinavya dolaylarından çıkıp gelen ve Roma imparatorluğu'na bir süre kök söktüren (ve böylece kendi sonlarını da hazırlayan) Germenik ırk Goth'lardan geldiği aşikardır, fakat bu kelime sonraları farklı anlamlar da kazanmıştır. İngiliz medeniyeti politik anlamda rakipleri olan Fransa ve İspanya'ya olan köksel ve ruhsal üstünlüğünü kanıtlamak için "gothic"i kendine sıfat bile yapmıştır. (Tabi İngiliz ırkının ataları kahraman jutelar ya da gete'lerden de ilham alınmış olabilir burda) ama yine de gotik kelimesi tarihte uzun bir süre "barbar", "yaban", "sivilize olamamış" anlamlarında olumsuz bir sıfat olarak kullanılmıştır. İlkel ve dar kafalı insanlarla/ülkelerle özdeşleştirilmiştir. Özellikle sonraları 18. yüzyılda rasyonalizm ve sanayileşmeyle beraber gotik artık olumsuzdan da çıkıp küçük düşürücü bir sıfat olarak kullanılmıştır. o dönemde kendilerini medeniyetin doruklarında, "biz olduk artık" havalarında gören avrupa toplumları, kendilerini fazla kaptırdıkları bu mantık ve bilim gerçekleriyle gotik edebiyatı (ya da daha genel anlamıyla "romans"ları) yerin yedi kat dibine gömmüştür. Okumanın bir insan ihtiyacından ziyade toplumsal sınıflara göre yazıldığı çizildiği bu dönemde burjuvazi, tıpkı kendi akıllarının erdiği tek şey gibi "yararcılık" kokan romanlara yönelmiş, romanlar neredeyse "standart edebi eser"ler konumuna gelmiştir. (Hatta ilk dönem romanlarında protagonist bir hana girerken yazar "şu han bilmemne şehrinin bilmem ne sokağında, konaklamak için ideal gidin görün." gibisinden direk okuyucunun gerçek hayatında işine yarayacak notlar yazarmış.) Ama bu aşırı gerçekçilik ve "ne görüyorsam o var"cılık bir süre sonra insanoğlunu tatmin edemeyecek düzeye gelmiştir. Çünkü insanlar maneviyatlarını, hayalgüçlerini ve yaratıcılıklarını daha fazla aç bırakamamıştır. (Bir nevi sentimentalizm ya da agnostizme yönelme isteği) edebiyat ve genel olarak sanat kendini bu açmazdan kurtaracak yollar ararken romantizm gümbür gümbür gelmiştir. Endüstriyel şehir hayatının, bununla beraber doğan toplumsal sınıf ayrılıklarının ve haddinden fazla yararcılığın insan ruhunu bozduğuna, toplumları giderek çürüttüğüne inanan bu edebi akım giderek yayılmış, çoğunluğun genel tavrı haline gelmiştir. Hayalgücü ve duyguların tekrar yükseğe çıkmaya başlamasıyla gotik edebiyat da uyarılıp yattığı mezardan çıkmıştır nihayet. En fazla Amerika olmak üzere Avrupa'da bu yazına gereken önem verilmeye başlanmıştır artık. Bu periyoddan Viktorya dönemine kadar özellikle İngiltere'de çok güzel tadından yenmez eserler çıkmıştır. Sonraları yine ait olduğu gölgeye çekilecekken yirminci yüzyılda yeni bir ivme kazanmıştır gotik. Çernobiller, kirlilik problemleri, dünya savaşları derken tüm dünya toplumlarının kapıldığı karamsarlık havasından kaynaklanıyor olsa gerektir bu. Çünkü gotik bu yaşamı sorguladığı gibi ölümü ve diğer dünyaları da merak eder. Meraktan da öte bundan haz duyar. İnsanın görünen kısmından ziyade sinik ve kaotik yüzlerini irdeler. Bu yüzden yirminci yüzyılda karamsarlığın ve içselliğin sembolu haline gelmiştir gotik. Sadece edebiyatla kalmamış, sinemaya (malum, tonlarca gotik film), müziğe (gotik rock, gotik ****l, endüstriyel gotik vesaire) ve modaya da (taş gibi gotik hatunlar, kendilerini crow sanan satanist zibidiler) sıçramıştır. Günümüzde "Gotik nedir?" sorusuna insanların önce bir afallaması, "nasıl anlatsam?" demesi de bu yüzden zaten.
* Got Sanatı ya da Barbar Sanatı olarak da anlamı vardır. İtalyanlar Roma İmparatorluğu döneminde dünyanın bir numaralı gücüyken, Alman kabileleri got ve vandalların topraklarını işgali nedeniyle büyük bir öfke duymaktaydılar. Bu yüzden aydınlanma devri yani Rönesans ile yıkılış dönemi arasındaki döneme, buna sebep olanların isimlerini, got ve vandalları koydular. Got Sanatının dışında, güzel şeylerin yıkılıp yakılmasına da vandallık demişlerdir.
* Gothic mimari 12-16. yüzyıllar arasında avrupada kullanılan, sivri kemerler, kaburgalı kubbeler ve ayrıntılı süslemeleri ile hemen tanınan mimaki akıma ve bu tarz mimariye benzeyen diğer mimari akımlara verilen isimdir. Gotik edebiyat özellikle 18. yy sonunda popüler olan, karanlık, grotesk ve doğaüstü olayları işleyen edebi türe zaman zaman verilen isimdir. En belli başlı örnekler için (bkz: frankenstein) (bkz: dracula) (bkz: dr jeykll mr hyde)
Gotik müzik heavy ****l ve punk arasında bir tarzdır: "Gotik muzik heavy ****l olmakla beraber punk ile ilişkisi oldukça zayıftır. Daha çok orta çağ ve barok döneme ait klasik müziğin heavy ****l'le iç içe geçtiği estetik yönden kuvvetli bir tarza sahip olup bu yönden punkın tam tersi bir duruş sergiler."
Gotik moda ise genelde her nedense özellikle teenage kızların, özellikle de The Crow filmlerinden sonra daha da benimsediği bir moda. tercihen deri, siyah giysiler giyilir ve ceset gibi, vampir gibi bembeyaz makyaj yapılır, saçlar uzun, çeşitli renklerde, tırnaklar da bir o kadar uzun ve renk renktir. Kollarda boyunda boş yer kalmayana kadar takılar istenirse takılabilir, vaciptir. Her gothic genç kızın gönlünde pumpkin king jack gibi bir sevgili sahibi olma hayalleri vardır. Gothic komünity üyelerinin milli bayramı helloween, milli içecekleri red wine, başkentleri gotham city'dir.
* "Gotik italyanların rönesansda kuzey ortaçağ sanatını tanımlamak için kullandıkları kelimedir. Bu, onlar için barbarlık anlamına gelen bir kelimeydi. Gotiğe korkunç, şatafatlı ve grotesk gözüyle bakılırdı. Aslında bir çok durumda öyleydir, ancak bazılarına göre hayatın kendisinin korkunç, şatafatlı ve groteks olduğu bir dünyada o mükemmeldir. Dualizm ön plandadır, her şeyin iki yüzü olduğu insanlar beden ve ruh, iyi ve şeytan oldukları, tozdan yaratıldıkları halde cenneti isteyebildikleri savunulur. Esas olarak onca yıl boyunca çok sayıda insanın üstünde çalışması ve farklı fikirlerin kaynaşması sonucu ortaya çıkan korkunç görünümlü ve şatafatlı mimari akımın hayranlıkla karşılanıp yaşam tarzı olarak belirlenmesidir. Çok fazla fikirin kaynaşmasıyla oluşan bir tarzı insanlar sadece peşinden gitmek için standartlara sokmuştur; gotik siyahdır (kötülük ve çirkinliğin temsilcisi şeytani olan), gotik kandır (siyah üstüne kırmızı yazılı web siteleri, siyah deri giysili kırmızı saçlı kırmızı rujlu genç kızlar), gotik şatafattır (boş yer bırakmayan takılar) demişlerdir...
Kelimenin etimolojik olarak Miladdan sonra 5. yüzyıl civarlarında İskandinavya dolaylarından çıkıp gelen ve Roma imparatorluğu'na bir süre kök söktüren (ve böylece kendi sonlarını da hazırlayan) Germenik ırk Goth'lardan geldiği aşikardır, fakat bu kelime sonraları farklı anlamlar da kazanmıştır. İngiliz medeniyeti politik anlamda rakipleri olan Fransa ve İspanya'ya olan köksel ve ruhsal üstünlüğünü kanıtlamak için "gothic"i kendine sıfat bile yapmıştır. (Tabi İngiliz ırkının ataları kahraman jutelar ya da gete'lerden de ilham alınmış olabilir burda) ama yine de gotik kelimesi tarihte uzun bir süre "barbar", "yaban", "sivilize olamamış" anlamlarında olumsuz bir sıfat olarak kullanılmıştır. İlkel ve dar kafalı insanlarla/ülkelerle özdeşleştirilmiştir. Özellikle sonraları 18. yüzyılda rasyonalizm ve sanayileşmeyle beraber gotik artık olumsuzdan da çıkıp küçük düşürücü bir sıfat olarak kullanılmıştır. o dönemde kendilerini medeniyetin doruklarında, "biz olduk artık" havalarında gören avrupa toplumları, kendilerini fazla kaptırdıkları bu mantık ve bilim gerçekleriyle gotik edebiyatı (ya da daha genel anlamıyla "romans"ları) yerin yedi kat dibine gömmüştür. Okumanın bir insan ihtiyacından ziyade toplumsal sınıflara göre yazıldığı çizildiği bu dönemde burjuvazi, tıpkı kendi akıllarının erdiği tek şey gibi "yararcılık" kokan romanlara yönelmiş, romanlar neredeyse "standart edebi eser"ler konumuna gelmiştir. (Hatta ilk dönem romanlarında protagonist bir hana girerken yazar "şu han bilmemne şehrinin bilmem ne sokağında, konaklamak için ideal gidin görün." gibisinden direk okuyucunun gerçek hayatında işine yarayacak notlar yazarmış.) Ama bu aşırı gerçekçilik ve "ne görüyorsam o var"cılık bir süre sonra insanoğlunu tatmin edemeyecek düzeye gelmiştir. Çünkü insanlar maneviyatlarını, hayalgüçlerini ve yaratıcılıklarını daha fazla aç bırakamamıştır. (Bir nevi sentimentalizm ya da agnostizme yönelme isteği) edebiyat ve genel olarak sanat kendini bu açmazdan kurtaracak yollar ararken romantizm gümbür gümbür gelmiştir. Endüstriyel şehir hayatının, bununla beraber doğan toplumsal sınıf ayrılıklarının ve haddinden fazla yararcılığın insan ruhunu bozduğuna, toplumları giderek çürüttüğüne inanan bu edebi akım giderek yayılmış, çoğunluğun genel tavrı haline gelmiştir. Hayalgücü ve duyguların tekrar yükseğe çıkmaya başlamasıyla gotik edebiyat da uyarılıp yattığı mezardan çıkmıştır nihayet. En fazla Amerika olmak üzere Avrupa'da bu yazına gereken önem verilmeye başlanmıştır artık. Bu periyoddan Viktorya dönemine kadar özellikle İngiltere'de çok güzel tadından yenmez eserler çıkmıştır. Sonraları yine ait olduğu gölgeye çekilecekken yirminci yüzyılda yeni bir ivme kazanmıştır gotik. Çernobiller, kirlilik problemleri, dünya savaşları derken tüm dünya toplumlarının kapıldığı karamsarlık havasından kaynaklanıyor olsa gerektir bu. Çünkü gotik bu yaşamı sorguladığı gibi ölümü ve diğer dünyaları da merak eder. Meraktan da öte bundan haz duyar. İnsanın görünen kısmından ziyade sinik ve kaotik yüzlerini irdeler. Bu yüzden yirminci yüzyılda karamsarlığın ve içselliğin sembolu haline gelmiştir gotik. Sadece edebiyatla kalmamış, sinemaya (malum, tonlarca gotik film), müziğe (gotik rock, gotik ****l, endüstriyel gotik vesaire) ve modaya da (taş gibi gotik hatunlar, kendilerini crow sanan satanist zibidiler) sıçramıştır. Günümüzde "Gotik nedir?" sorusuna insanların önce bir afallaması, "nasıl anlatsam?" demesi de bu yüzden zaten.
* Got Sanatı ya da Barbar Sanatı olarak da anlamı vardır. İtalyanlar Roma İmparatorluğu döneminde dünyanın bir numaralı gücüyken, Alman kabileleri got ve vandalların topraklarını işgali nedeniyle büyük bir öfke duymaktaydılar. Bu yüzden aydınlanma devri yani Rönesans ile yıkılış dönemi arasındaki döneme, buna sebep olanların isimlerini, got ve vandalları koydular. Got Sanatının dışında, güzel şeylerin yıkılıp yakılmasına da vandallık demişlerdir.
* Gothic mimari 12-16. yüzyıllar arasında avrupada kullanılan, sivri kemerler, kaburgalı kubbeler ve ayrıntılı süslemeleri ile hemen tanınan mimaki akıma ve bu tarz mimariye benzeyen diğer mimari akımlara verilen isimdir. Gotik edebiyat özellikle 18. yy sonunda popüler olan, karanlık, grotesk ve doğaüstü olayları işleyen edebi türe zaman zaman verilen isimdir. En belli başlı örnekler için (bkz: frankenstein) (bkz: dracula) (bkz: dr jeykll mr hyde)
Gotik müzik heavy ****l ve punk arasında bir tarzdır: "Gotik muzik heavy ****l olmakla beraber punk ile ilişkisi oldukça zayıftır. Daha çok orta çağ ve barok döneme ait klasik müziğin heavy ****l'le iç içe geçtiği estetik yönden kuvvetli bir tarza sahip olup bu yönden punkın tam tersi bir duruş sergiler."
Gotik moda ise genelde her nedense özellikle teenage kızların, özellikle de The Crow filmlerinden sonra daha da benimsediği bir moda. tercihen deri, siyah giysiler giyilir ve ceset gibi, vampir gibi bembeyaz makyaj yapılır, saçlar uzun, çeşitli renklerde, tırnaklar da bir o kadar uzun ve renk renktir. Kollarda boyunda boş yer kalmayana kadar takılar istenirse takılabilir, vaciptir. Her gothic genç kızın gönlünde pumpkin king jack gibi bir sevgili sahibi olma hayalleri vardır. Gothic komünity üyelerinin milli bayramı helloween, milli içecekleri red wine, başkentleri gotham city'dir.
* "Gotik italyanların rönesansda kuzey ortaçağ sanatını tanımlamak için kullandıkları kelimedir. Bu, onlar için barbarlık anlamına gelen bir kelimeydi. Gotiğe korkunç, şatafatlı ve grotesk gözüyle bakılırdı. Aslında bir çok durumda öyleydir, ancak bazılarına göre hayatın kendisinin korkunç, şatafatlı ve groteks olduğu bir dünyada o mükemmeldir. Dualizm ön plandadır, her şeyin iki yüzü olduğu insanlar beden ve ruh, iyi ve şeytan oldukları, tozdan yaratıldıkları halde cenneti isteyebildikleri savunulur. Esas olarak onca yıl boyunca çok sayıda insanın üstünde çalışması ve farklı fikirlerin kaynaşması sonucu ortaya çıkan korkunç görünümlü ve şatafatlı mimari akımın hayranlıkla karşılanıp yaşam tarzı olarak belirlenmesidir. Çok fazla fikirin kaynaşmasıyla oluşan bir tarzı insanlar sadece peşinden gitmek için standartlara sokmuştur; gotik siyahdır (kötülük ve çirkinliğin temsilcisi şeytani olan), gotik kandır (siyah üstüne kırmızı yazılı web siteleri, siyah deri giysili kırmızı saçlı kırmızı rujlu genç kızlar), gotik şatafattır (boş yer bırakmayan takılar) demişlerdir...