08-31-2007, Saat: 06:16 AM
İmâm Ahmed İbn Hanbel Müsned'inde Hz. Âişe (r.a.)'den nakleder ki Rasûlullah (s.a.)'ın yanında bir gün yahûdiler anılmış da şöyle buyurmuş :
"Onlar (Yahudiler) ALLAH'ın bize gösterdiği ve kendilerini sapıttığı cuma konusunda bizi kıskandıkları gibi hiçbir şeyi kıskanmazlar. ALLAH'ın bizi hidâyet edip onları sapıttığı kıble konusunda da, imâmın arkasındaki âmîn sözümüzde de bizi kıskanırlar.»
İbn Mâce de aynı hadîsi rivayet eder.
Onunkinin lafzı şöyledir :
«Yahûdîler sizin âmîn sözünüzü kıskandıkları kadar hiçbir şeyi kıskanmazlar.»
İbn Abbâs'tan nakledilir ki; Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur.
«Yahûdîler sizin âmîn sözünüzü kıskandıkları kadar hiçbir şeyi kıskanmazlar. Onun için âmîn sözünü çok söyleyin.» İbn Mâce'in isnadında râvî olarak Talha İbn Amr zikredilir ki bu zayıftır.
İbn Merdûyeh, Ebu Hüreyre (r.a.)'den nakleder ki Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuş :
«Âmîn âlemlerin Rabbinin mü'min kullan üzerindeki mührüdür.»
Enes İbn Mâlik nakleder ki;
Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuş :
«Bana namazda ve duâ esnasında âmîn verildi ki benden önce hiçbir kimseye verilmemiştir. Ancak Mûsâ müstesnadır. Çünkü Mûsâ duâ ederdi, Hârûn da âmîn derdi. Binâenaleyh siz de duanızı âmîn ile sona erdiriniz, muhakkak ki ALLAH duanıza icabet eder.»
Ben derim ki; bu âyet-i kerîme'nin delâleti konusunu bazıları tartışmışlardır :
«Mûsâ dedi ki: < Rabbimiz, Sen Firavun'a ve adamlarına dünya hayatında zînet ve mallar verdin, Rabbimiz bizi senin yolundan sapıtsınlar diye mi?»
Burada yalnız Musa'nın duası zikredilmiştir, sözün akışından ise Harun'un âmîn dediğine dair delâlet vardır ve o da duâ eden menzilesine konmuştur.
Çünkü ALLAH Teâlâ : «İkinizin duası kabul edilmiştir» buyuruyor. Bu da gösteriyor ki bir duaya âmîn diyen kimse o duayı okumuş gibidir. Bunun içindir ki imâma uyan duâ okumaz, çünkü onun fâtiha'dan sonra âmîn demesi okuması demektir. Bunun için hadîste şöyle buyurulmuştur: «Kimin imâmı varsa, imâmın okuyuşu onun için okumadır.» Bilâl'da şöyle diyordu : «Ey ALLAH'ın Rasûlü beni âmîn'de geri bırakma.» Bu da gösteriyor ki cehri namazda imâma uyanların okuması gerekmez. En iyisini ALLAH bilir.
Bunun için İbn Merdûyeh der ki, bize Ahmed İbn Hasan, Ebu Hüreyre (r.a.)'dan nakleder ki, Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur:
İmâm ( ) deyince cemâat «âmîn» dediklerinde yeryüzü halkının âmîn'i gökyüzü halkının âmîni ile uyuşur ve ALLAH, kulun geçmiş günahlarım bağışlar. «Âmîn» demeyenin misâli; bir toplulukla birlikte savaşa çıkıpta ganimet için kur'a atıldığında herkesin payı çıkıp onun, payının çıkmaması gibidir. O, benim payım neye çıkmadı dediğinde kendisine, «Sen Âmîn demedin» denilir
"Onlar (Yahudiler) ALLAH'ın bize gösterdiği ve kendilerini sapıttığı cuma konusunda bizi kıskandıkları gibi hiçbir şeyi kıskanmazlar. ALLAH'ın bizi hidâyet edip onları sapıttığı kıble konusunda da, imâmın arkasındaki âmîn sözümüzde de bizi kıskanırlar.»
İbn Mâce de aynı hadîsi rivayet eder.
Onunkinin lafzı şöyledir :
«Yahûdîler sizin âmîn sözünüzü kıskandıkları kadar hiçbir şeyi kıskanmazlar.»
İbn Abbâs'tan nakledilir ki; Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur.
«Yahûdîler sizin âmîn sözünüzü kıskandıkları kadar hiçbir şeyi kıskanmazlar. Onun için âmîn sözünü çok söyleyin.» İbn Mâce'in isnadında râvî olarak Talha İbn Amr zikredilir ki bu zayıftır.
İbn Merdûyeh, Ebu Hüreyre (r.a.)'den nakleder ki Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuş :
«Âmîn âlemlerin Rabbinin mü'min kullan üzerindeki mührüdür.»
Enes İbn Mâlik nakleder ki;
Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuş :
«Bana namazda ve duâ esnasında âmîn verildi ki benden önce hiçbir kimseye verilmemiştir. Ancak Mûsâ müstesnadır. Çünkü Mûsâ duâ ederdi, Hârûn da âmîn derdi. Binâenaleyh siz de duanızı âmîn ile sona erdiriniz, muhakkak ki ALLAH duanıza icabet eder.»
Ben derim ki; bu âyet-i kerîme'nin delâleti konusunu bazıları tartışmışlardır :
«Mûsâ dedi ki: < Rabbimiz, Sen Firavun'a ve adamlarına dünya hayatında zînet ve mallar verdin, Rabbimiz bizi senin yolundan sapıtsınlar diye mi?»
Burada yalnız Musa'nın duası zikredilmiştir, sözün akışından ise Harun'un âmîn dediğine dair delâlet vardır ve o da duâ eden menzilesine konmuştur.
Çünkü ALLAH Teâlâ : «İkinizin duası kabul edilmiştir» buyuruyor. Bu da gösteriyor ki bir duaya âmîn diyen kimse o duayı okumuş gibidir. Bunun içindir ki imâma uyan duâ okumaz, çünkü onun fâtiha'dan sonra âmîn demesi okuması demektir. Bunun için hadîste şöyle buyurulmuştur: «Kimin imâmı varsa, imâmın okuyuşu onun için okumadır.» Bilâl'da şöyle diyordu : «Ey ALLAH'ın Rasûlü beni âmîn'de geri bırakma.» Bu da gösteriyor ki cehri namazda imâma uyanların okuması gerekmez. En iyisini ALLAH bilir.
Bunun için İbn Merdûyeh der ki, bize Ahmed İbn Hasan, Ebu Hüreyre (r.a.)'dan nakleder ki, Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur:
İmâm ( ) deyince cemâat «âmîn» dediklerinde yeryüzü halkının âmîn'i gökyüzü halkının âmîni ile uyuşur ve ALLAH, kulun geçmiş günahlarım bağışlar. «Âmîn» demeyenin misâli; bir toplulukla birlikte savaşa çıkıpta ganimet için kur'a atıldığında herkesin payı çıkıp onun, payının çıkmaması gibidir. O, benim payım neye çıkmadı dediğinde kendisine, «Sen Âmîn demedin» denilir