Her gidişin ardından bakakalır gözyaşlarım. Öyle ki neden döküldüklerini bile anlamadan, yere bile düşmeden gitmiştir giden. Hep böyle olmuştur; ani (ve sebepsiz). Hiç anlamadım neden gittiklerini. Belki de ben aradığımı bulayım diye gitmeyi seçtiler.. Ne kadar nahifim.
Biliyor musun, hiç endişelenmedim terkedilirken. Üzülmedim dersem yalan olur, kimseler bilmeden ağlamadım belki, bir kaç damla göz yaşı ile geçiştirdim gidişleri; ama çok kıymetli bir kaç damla. Hep söylemişimdir, ben ağlayamam. Endişelenmedim, çünkü giden biliyordur, kalırsa huzursuz geceler beklemektedir bizi. Üzüldüm, çünkü hiç anlamadım neden gittiklerini; bilsem üzülmezdim belki.
Her gideni kalbimin bir köşesine koyayım dedim, beceremedim. Giden gittiğiyle bitmiştir hep. Bir kaç mutlu anı dışında ne varsa götürmüştür yanında her seferinde. Sanırım eski şeyleri tutmayı sevmediğimden pek; onlar da biliyor huyumu. Zaten kalan oldu mu, hemen başlıyorum temizliğe. Düzen hastası olmak ne fena.
Şimdi düşünüyorum da.. Sayamıyorum bile gidenleri. Aklımda bir kaç isim ve gözümün önünde bir kaç flu yüz var.
...:
Hiç birini küçümsemiyorum; ama huyum kurusun, unutmazsam olmuyor. Sebepsiz gidişlerden nasıl yorulduysam, dayanılır gelmiyor anımsamak. O kadarcık da olsun, değil mi?
Sen.. Seni unutmak istemiyorum. Senin gidişini izlemek istemiyorum. Tükeneceğimi biliyorum. İlk kez korkuyorum. Hem de çok korkuyorum. Zayıflık dersen de, ne yapayım? Sana yaranmak değil ki bunları yazarken niyetim. Şu alkolden dönen başımı durdurup 2 satır yazabiliyor olmamın sebebini ne ben biliyorum, ne bir başkası. Anlatıyorum işte. Korkuyorum, çünkü kendimi kandıracak değilim, senin gitmeni kaldıramam. Söylemekten korkmuyorum, bak. [b]Seni seviyorum.
[/b]Sen gitme, olur mu? Hele sebepsiz, hiç gitme.
Ateşe değmiş rüyalarına çağırma beni
Sensizlikte yarı uykularımı bölüp
Mehtabın altında ellerini tutsam da
Bir sabah doğan güneşle gideceğim
Sürgün yemiş düşlerine çağırma beni
Yıldız misali avuçlarında sönüp
Hançerli sırtımla sana koşsam da
Bir Temmuz akşamında ayazlarıma döneceğim
Ağıtlarınla yıkanmış yollarına çağırma beni
Çileye adanmış umutlarımla gözlerine düşüp
Hüznün aynasına düşen gülüşlerinde asılı kalsam da
Hoyrat rüzgarın kanadında sensizliğe sürüleceğim
İntihar kokan ellerine çağırma beni
Gözlerinin alevinde avuçlarına gömülüp
Son nefesimde adını dudaklarıma bıraksam da
Sen yaşarken ben sensizlikte çürüyeceğim
Çağıracaksan
Senle ölümsüzlüğe
Bahar tadındaki gülüşlerine çağır beni
Alacaksan sensiz nefesimi
Gözlerinde pervaneyken al bedenimi
Kapatacaksan gözlerimi
Gözyaşımla yüreğine sığınmışken
Sonsuzluğa kapat yorgun güneşimi
Ve çağıracaksın beni
Mutluluğun bestesinde
Yüreğine çağır beni...
Beni Unutma
Bir gün gelir de unuturmuş insan
En sevdiği hatıraları bile
Bari sen her gece yorgun sesiyle
Saat on ikiyi vurduğu zaman
Beni unutma
Çünkü ben her gece o saatlerde
Seni yaşar ve seni düşünürüm
Hayal içinde perişan yürürüm
Sen de karanlığın sustuğu yerde
Beni unutma
O saatlerde serpilir gülüşün
Bir avuç su gibi içime, ey yar
Senin de başında o çılgın rüzgar
Deli deli esiverirse bir gün
Beni unutma
Ben ayağımda çarık, elimde asa
Senin için şu yollara düşmüşüm
Senelerce sonra sana dönüşüm
Bir mahşar gününe de rastlasa
Beni unutma
Diyemedim
Umutlarını bir torbaya doldurdun mu hiç?
Bıraktın mı sonra metruk bir viraneye…?
Düştü mü omuzların ?
Kaldı mı içinde sevinç ?
Güldüler mi ardından ?
Bakın derken divaneye…!
Oysa arı bir sevgi.
Yalnızca ardımda kalan.
İki güzel gün değimli ki.
Ta yüreğimi böylesi yakan.
Kırık bir yaşam, umudun tükendiği.
Korku aşktan bile kaçan.
Yılgınlık sevgiden.
Ve yorgunluk fesat yüzlerden.
Haykırmak isterdim hem de delice.
Haykırmak ölümüne.
Seni seviyorum diye.
Diyemedim…!
Değil haykırmak kendime bile
……diyemedim
En güzel selviyi senin için diktim.
En güzel yeri sana verdim.
Yüreğime gömerken.
En çok seni sevdim.
Tebessümün mavzer.
Mahcubiyetin hançer.
Yarası ağır.
Kim diyorsa geçer.
Yalan…!
“Ne geçmesini istiyorum sevdamın.
Ne iyileşmesini istiyorum yaramın”.
Özüme köz düşerken lütfundan.
Yanacak Yürek benden.
Harlanacaksa gönül.
Sadrıma alaz senden..
Yanacaksa bu yürek harlanacaksa gönül.
İlişme bırak…!
Budur senden alacağım büyük ödül…!
KESKELERİ CIKARDIM
Keşkeleri çıkardım hayatımdan
Eyvahlar bana göre değil artık
Bana göre değil pişmanlıklar
Ben seni unuturum sevdiğim
Yeşil gözlerini bir bardak rakıya gömerim
Anıları içime
Yıllar önce bir temmuz gecesinde
Zamansız bir yağmur altında başlayan
O zamansız aşkı unuturum
Zamanlara sığmayan
Zaten hayat bir yalan
Gece ağır ağır sırtını vermekte sabaha
Üzerimde eskiden kalma bir sevdanın yorgunluğu
Yüreğimin kara kaplı defterinde
Sararmış sayfaların arasında
Bir adamın yıllar arkasında kalmış suskunluğu var ve küskünlüğü hayata
O ki kapanmış bir kapı umutlarıma
Çaresizliğe bir geçit
Durma hadi gözlerimden de çekip git
Çek git gecelerimden
Bir daha girme düşlerime
Kanıma girme artık
Yeter git
Kimseler bilmez geceden başka
Yine yalnızım
Sokaklar dolusu insan içinde
Bir ben yalnızım
Gece ağır ağır sırtını vermekte sabaha
Ne fırtınalar kopar yine içimde
Bu sevda yakar yüreğimi
Yıkar derinden
Susar içimdeki ağıtlar
Geceler inadına susar ben susarım
An gelir zamanlar dolusu ağlarım
Ağlarım çocuk gibi
İhanet karası gecelerde kıvrandırır bu sancı
Kahpe bir kurşun gibi arkadan vurur yalnızlık
Sabahlara kadar ağlarım
Ağlarım ölesiye
Neden içi bu kadar karanlıktır gecelerin
Neden geceler umut taşımaz sabaha
Ve neden ağlatır beni bu uzun yolculuklar
Yeter artık yeter buraya kadar
Keşkeleri çıkardım hayatımdan
Eyvahlar bana göre değil
Bana göre değil yerli yersiz ağlamak
Madem ki bir kez yaşanıyor bu hayat
Kılıcımı çektim kınından
Kuşandım cesareti ve bitirdim esareti
Gömdüm denizlere
Keşkeleri çıkardım hayatımdan
Eyvahlar bana göre değil artık
Anladım ki insan her an sevebilir
Mevsimsiz açan bir çiçek gibi dirilir yeniden
Keşkeleri çıkardım hayatımdan
Ben seni unuturum sevdiğim
Yıllar önce bir temmuz gecesinde
Zamansız bir yağmur altında başlayan
O zamansız aşkı unuturum
Zamanlara sığmayan
Keşkeleri çıkardım hayatımdan
Geleceksen bugün gel
Yarın çok geç olabilir...
Bütün Siirler birbirinden güzel Deryalim..
Emegine sagLik..Tesekkürler..
ben teşekkür ederim sevda yüreklim...
beyenmene sevindim...
Sana Büyük Bir Sir Söyleyecegim
Sana büyük bir sır söyleyeceğim
Zaman sensin
Zaman kadındır ister ki hep okşansın
Diz çökülsün hep
Dökülmesi gereken bir giysi gibi ayaklarına.
Bir taranmış
Bir upuzun saç gibi zaman
Soluğun buğulandırıp sildiğin ayna gibi.
Zaman sensin, uyuyan sen
Şafakta ben uykusuz seni beklerken
Sensin gırtlağıma dalan, bir bıçak gibi...
Ah bu söyleyemediğim işkencesi hiç geçmeyen zamanın
Bu mavi çanaklarda kan gibi
Durdurulmuş zamanın işkencesi
Ah bu daha beter işkence hiç mi hiç giderilmemiş istekten
Bu göz susuzluğundan sen yürürken odada
Bense bilirim büyüyü bozmamak gerektiğini
Daha beter seni kaçak
Seni yabancı bilmekten
Aklın ayrı bir yerde gönlün ayrı bir yüzyılda kalmaktan
Tanrım ne ağırdır sözcükler
Asıl demek istediğim bu.
Hazzın ötesinde sevgim
Hiç bir zararın erişemeyeceği yerde bugün
Sevgim
Sen ki benim saat-şakağimda vurursun
Bogulurum soluk alıp vermesen
Tenimde bir duraksar ve yerleşir adımın.
......
Sana büyük bir sır söyleyeceğim
Korkuyorum senden
Korkuyorum yanın sıra gidenden pencerelere doğru akşam üzeri
El kol oynatışından söylenmeyen sözlerden
Korkuyorum hızlı ve yavaş zamandan
Korkuyorum senden.
Sana büyük bir sır söyleyeceğim
Kapat kapıları
Ölmek daha kolaydır sevmekten
Bundandır işte benim yaşamaya katlanmam
Sevgilim. ALINTI
Begenilmeyecek gibi degil hepsi çok güzel emegine saglik
beyendiysen ne mutlu bana janım....
Hepsi birbirinden guzel...Yuregin dert gormesin...