09-27-2007, Saat: 02:41 PM
Ağzında bulunan son harfleri döktün dilinden. Şimdi gidebilirsin bir cümlelik yanımdaydın zaten..
Gitmeyi göze alana “KAL” diyememki “kal” desem kalan sen olmazsın. Sen gitmeyi göze almışsın. Zoraki kalmalar gitmekten kötüdür. Bir “git” dememe bakıyorsa gözlerin gidebilirsin.. elbet bir sabır dikilir alın yazıma. Kaf dağından ödünç aldığım gülmelerimi oturturum yanaklarıma. Sana söylenecek tüm sözlerimin celladı olurum. Öldürürüm kelimelerimi. Gidebilirsin.. Kasvete bulanmış bir hava çökse de yarınlarıma ben dünlerime sarılırım. Oysa kahrı karalamıştık birliğimizde şimdi gitmeler sıkıştıysa düşlerine gidebilirsin..
…
zaman bir meltem hızında üst üste devriliyor ve gidiyorsun.. gidişinle hayat istasyonumdan mutluluğa giden trenler arasındaki yerim siliniyor. Dev günler ardında bir karınca gibi yok oluyorsun
düşlerimden vurgun yedim. Şimdi ne İstanbul u konuşturacak kadar güçlüyüm ne de içimdeki yarayı susturabilecek kadar deli. Gözyaşlarımı ceplerimden çıkarıp gözlerime astıysam kime ne ki? Ben ki; yitirdiğimi bulmak için yumdum gözlerimi. Senden önce çakıldı yüreğim yere. TERS NOKTASINDAN HAYATA SOBE..
iyi de ben seni yakalamak için oynadım bu saklambacı. Karşıma yakalanmış durumda çıkan hayat niye? Yitirdiğim bu saklambacın neresinde?
Hecelerimde saklı birisin artık . harfsiz bir isim , en bildiğim yanımın en meçhul ünlemi.. gitmeliydin.. Nefeslerimin yarım ve hayatın un ufak olduğu bir anda HİÇ GELMEDİÄžİNİ öğrendim. Ve siyah beyaz hüsran doldu avuçlarıma. gidişinin şarkısı çalınmaz artık; gelmeyişinin ağıtları yakılır mısralarımda. Peki bu gelmeyiş neden gelmişlikleri barındırdı yüreğimde? Yoksa gelmemiştin de benden mi gizlemiştin ? yada geldin sandığımda sen çoktan gitmiş miydin??
Gitmeyi göze alana “KAL” diyememki “kal” desem kalan sen olmazsın. Sen gitmeyi göze almışsın. Zoraki kalmalar gitmekten kötüdür. Bir “git” dememe bakıyorsa gözlerin gidebilirsin.. elbet bir sabır dikilir alın yazıma. Kaf dağından ödünç aldığım gülmelerimi oturturum yanaklarıma. Sana söylenecek tüm sözlerimin celladı olurum. Öldürürüm kelimelerimi. Gidebilirsin.. Kasvete bulanmış bir hava çökse de yarınlarıma ben dünlerime sarılırım. Oysa kahrı karalamıştık birliğimizde şimdi gitmeler sıkıştıysa düşlerine gidebilirsin..
…
zaman bir meltem hızında üst üste devriliyor ve gidiyorsun.. gidişinle hayat istasyonumdan mutluluğa giden trenler arasındaki yerim siliniyor. Dev günler ardında bir karınca gibi yok oluyorsun
düşlerimden vurgun yedim. Şimdi ne İstanbul u konuşturacak kadar güçlüyüm ne de içimdeki yarayı susturabilecek kadar deli. Gözyaşlarımı ceplerimden çıkarıp gözlerime astıysam kime ne ki? Ben ki; yitirdiğimi bulmak için yumdum gözlerimi. Senden önce çakıldı yüreğim yere. TERS NOKTASINDAN HAYATA SOBE..
iyi de ben seni yakalamak için oynadım bu saklambacı. Karşıma yakalanmış durumda çıkan hayat niye? Yitirdiğim bu saklambacın neresinde?
Hecelerimde saklı birisin artık . harfsiz bir isim , en bildiğim yanımın en meçhul ünlemi.. gitmeliydin.. Nefeslerimin yarım ve hayatın un ufak olduğu bir anda HİÇ GELMEDİÄžİNİ öğrendim. Ve siyah beyaz hüsran doldu avuçlarıma. gidişinin şarkısı çalınmaz artık; gelmeyişinin ağıtları yakılır mısralarımda. Peki bu gelmeyiş neden gelmişlikleri barındırdı yüreğimde? Yoksa gelmemiştin de benden mi gizlemiştin ? yada geldin sandığımda sen çoktan gitmiş miydin??