:: Duygusuz.com - Dostluk ve Arkadaşlık Sitesi

Orjinalini görmek için tıklayınız: Kalbime Ilk Kez Yalan Söylüyorum.!!!
Şu anda (Arşiv) modunu görüntülemektesiniz. Orjinal Sürümü Görüntüle internal link
anel1xg71yc5.jpg

Biliyorum, konuşacak bir şeyimiz kalmadı, paylaşacak hiçbir şeyimiz yok ortada. Yine de yüreğimden, gücümün yettiği yere kadar sana sesleniyorum, seninle konuşuyorum. Bugün sana olan kırgınlığımı rafa kaldırdım, sevgimi aldım avuçlarımın arasına, ona sığınıyorum. Cümlelerimi kısalttım, kelimelerim buruk, gülüşlerim istenmeyen evlat dudaklarımda. Bir ihtimal gelişine sığındığımı fark ettiysem de, engel olmadım gurursuz ama umutlu ve sabırlı hasretine. Anlık hayaller anlık mutluluklara gebe kalıyor..bugün gönlümü hoş tutmak istiyorum...imkansız olan her rüyaya inanasım geliyor. Bir çocuk gibi, isteklerimi bastıramıyorum. Çalmayan telefonuma elim gidiyor, sana hala bende olduğunu ısrarla yazmaya çalışıyorum. Bende olan seni hiç kırmadım, değiştirmedim ve hep korudum desem de, sendeki benin nasıl olduğunu, gülüp gülmediğini, anlamsız bir sıkıntıyla merak ediyorum. İçimdeki güzelliğine inanıp inanmamanı artık umursamıyorum..!

Bulutlar yağmurunu toprakla öpüştürebilseydi bugün, bana o verdiğin ama tutmadığın sözünü sahiplenerek, dans edebilirdim ıslaklığıma aldırmadan. Ki aslında ıslanan sadece yüreğim olurdu, bedenim değil...Üşüyorum, bu üşüme yalnızlığımdan geliyor ve sarıyor her tarafımı. Tutunabileceğim hiçbir güzellik yok, hatırlamaktan usanmayacağım anılarım dışında. Isınabilmek için onlara sarılıyorum. Anlamsız ve cevapsız sorular hınzırca sırıtıyor, ben görmemeye çalışıyorum.

Düşler uzak gibi görünüyordu ama yakındı. Belki de görmeyi istemek gerekiyordu. Gözlerini aç desem kapatacaksın ama kapatma gözlerini..! Biliyorum levrekler derinlerde ve dalgalı denizlerde yaşar. Levrekler uzak bir düş gibi zor yakalanır. Ama sen becerirsin düşleri yakalamayı, derinlere dalmayı, uzaklara kavuşmayı..Sahi, becerebilir misin..?

Kendime bir demet papatya aldım ama bakmadım falıma. Gözlerimi gelişlere verdim, gözlerimdeki hüzün bile seni özlemiş, kafayı bulunca itiraf etti sonunda. Düşüncelerim gururlu, hayallerim ve sevdam değil. Gelseydin; kendimi unutup sana akacaktım, susturacaktım içindeki isyanı, kavgaların ortasında bir güneş gibi doğup ısıtacaktım yüreğini, sevinçten ağlayacaktım bu defa, mutluyken hemen sarhoş oluşum gibi, dokunacaktım, kusacaktım birikmişliğimi, hasretimi ama gelmedin, gelmezdin, gelmeye hiç de niyetin yoktu aslında. Kendimi kandırdığımı anladığımda, ağlıyordum...

Eskiden kimi şarkıların ne kadar anlamlı olduğunu düşünürken, şimdi ayrılığın ardından çalınan her şarkı umutsuzluğumu ve sevgimi anlatıyormuş gibi geliyor. Sevdiğim ne çok şarkı varmış, bunu senin gidişin gösterdi bana. Her şarkıda sen varsın, her yerde, her gördüğüm insanda, denizde, gecede, uykumda...Nasıl beceriyorsun her yerde olabilmeyi. Bu bir marifetse eğer, niye benim yanımda değilsin ki...?

Göz yaşlarım asilliğini yitiriyor ve yenik düşüyorum sevdana. Gittin..belki de hiç gelmemiştin, ben geldiğini sandım. Ayak uyduramadım yorgunluğuna. Dudaklarına, düşlerindeki öpüşü konduramadım. Kimi zaman bir çocuk oldum gülüşlerinde şımaran, kimi zaman bir kadın dokunuşlarında kendini bulan. Ama en çok da imkansızın oldum, hırçınlığın, yirmi yaşın, gecikmişliğin...Her gelişimde bir kez daha gönderdiğin oldum. İnanamadığın, yenemediğin, üzerinden atlayamadığın korkuların oldum. Ağladığın, bağırdığın ya da sustuğun isyanın oldum. Aşk pazarında harcadığın mevsimler oldum, sessizce boşalan gözyaşların,birikmişliğin oldum. Son ses dinlediğin bir şarkının nakaratı oldum, dilinin ucuna gelip de söyleyemediğin kelimeler, ister istemez yaşadığın talihsizlikler oldum. Yüreğindeki kadın ben olmak isterken, yüreğine sığınan ve tozlanacak olan bir anı oldum. Hak etmediklerin, artık yeter dediklerin ve herşeyin olmak isterken belki de hiçbir şeyin oldum. Söylesene, ben gerçekte senin neyin oldum...? Sesin hep uzakları çağırıyordu, ben üstüme alındım, sana geldim. Bilseydim, bana ait olmayan bir seslenişi sahiplenir miydim..? Şimdi bir mevsimlik aşk kaldı avuçlarımda. Sadece bir mevsim yaşanan ama bir ömür gibi gelen aşk...Kalbime henüz söylemedim gittiğini. Öğrenirse onun da acı çekmesinden korkuyorum. Seni hala benimle biliyor ve seviyor ama ben kalbime ilk defa yalan söylüyorum.

Gittin...sevdamın öksüzlüğüne alışabilirim belki ama sesinin uzak yolların sonunda olması acıtıyor içimi. Suskunluğun en büyük silahındı, suskunluğunla vurdun beni. Ben alışkınım kendi yaralarımı kendim sarmaya. Asıl acı olan ve kanatan unutulmak aslında. Söylesene, unutulmak kime yakışıyor..? Unutan sen olsan da, sana bile yakışmıyor..Merak etme, üstüne giydirmedim bu duyguyu, unutulmayan olmak sende daha güzel duruyor. Görüyorsun işte, aşka ve sana ihanet etmiyorum ben, ki kırgınlığım aşka.Sen üstüne alındın...Bir sonbahar’da, güneş hala daha ısıtırken bedenimi seni çıkarttı karşıma. Sen “bitti” dediğinde yağmur yağıyordu, aşkın canı sıkıldı, seni aldı
Ben Senin Gerçeğinim...




Uzak bir ülkesindeydin hayatın… İlk kez benimkinden sıcak bir iklimin kollarında, kimbilir hangi efkârın büyüsünde acı dolu ayinler düzenlemekteydin düşlerine; kim bilir hangi yürek atışıyla terliyordu avuçların…

Ben, ıssız deniz kenarlarına taşlar biriktiriyordum sessiz fırtınanın sözsüz acı dalgalarıyla... "Yenilgiler yalnız yaşanır" dı ve sen yine kendine has bir terk edişle, her zamankinden elzem, yoktun!
Üşüyordum...
Sonbahardı...
Son!bahar gibi kokuyordu...
Ama kısır bir doğurganlıkla bir kez daha kışı erken yağdırmıştık damlarımıza. Kimin ne kadar çok soğuduğu değildi önemli olan..birbirimize sığınıp ısınmaktansa, yabanıl soluklarda bambaşka üşüyorduk. Birbirimizi cezalandırdığımızı düşünürken en çok da kendimizi acıtıyorduk... Zaman kaybetmek istiyorduk sanki, "ne olacaksa olsun" du çabasızlığımız...
Kazanacak maçlarımız vardı ama kaybetmeye razı oynuyorduk; ve bu cüretkârlığımız intikam alıyordu daha uyuyamadan esir olunduğumuz kabuslarımızda…
Geçmişten bugüne tepmeye her an hazır, eski[meyen] tecrübeler zembereğinden boşalmış ve yazık, kabuğunu kaldırmıştı zar zor yunduğumuz acıların...
Çatlıyorduk en güçlü yerimizden... Farkında değildik kan kaybettiğimizin!
Öperiz ve iyileşir sanıyorduk!

İlk geceler kalbim ufkuna battı uysal salınışlarla. Çiğnemeden yuttum kırgınlığımı... "Uyurum ve geçer" di; hep öyle olmadı mı? Ama insanı uykusundan eden o sancılı hazımsızlık başladı...
Tek nefeste içime çektiğim bu rutin kabulleniş kronik astıma çevirdi kendini; ne zaman aklıma gelsen, soluksuz kalıyordum!
Çaresizliğin öfkesi infilâk başkaldırısıyla kabarıyordu ciğerlerimde.
Her ağlayışım ayrı bir umudun ırzına geçiyordu, her iç çekişte kanımı zehirliyordu yokluğun!
Seni düşünmek yoksunluğumu azaltmıyordu hiç, ilk kez, kendi sesimde yankı buluyordu yok olmuşluğ·um·un·umuz…

Sanrılarımdan silinmiyordu öfkemin rengi. Yaşamadığın bütün kışlar adına ayaza bileyerek yüreğini, sokulduğun sessizliği sırtına sapla¤¤¤¤¤, arkamda gece bırakıp gitmeyi isteyecek kadar...
Gerçekten acı istiyordum.
Yapamadım.
Sessizlik gitmekle eküriydi nasılsa... Sustum… Severken susabiliyor da, sevdiğini kasten yaralayamıyor insan. Hayatımı sensizliğin, yüreğimi öfkemin hışmından, seni can havlimden sakınmaya çalışıyordum. Ama unutuşla çaktığım tüm isyanlar bir bir çıkıyordu yerinden; sadece izi kalan eski yaralar da sızlıyordu ince ince. Kime baksa azarlıyordu gözlerim, sana bilediğim bıçaklar başkalarının vücudunda kan buluyordu…
Ya bitmeliydi!
Ya bitmeliydin!
Yıllık iznimi aldım hayattan. Günlerce süren bir gece yarattım ikimize kapalı perdelerin ardında... Işıkları hiç açmadım, içinde titreyen mumu yaktım baş ucuma... Haberin bile yoktu; seni, harflerini, göz dizimlerini yatırdım uykuya yasak yatağıma. Koca yudumlar aldım tek buzlu rakılardan ve kesif soluklar, yıllanmış anılardan... Tutunmak lazımdı bize bir yerinden, tutmalıydın beni. Dilimin ucundaydı gözyaşlarım; hani kendimi tutamayıp bıraksam, yüzünü dökecekti o küçük kız…
Boğulacaktık!

O korkunç sessizlik beynimde kaçıncı kez yankılanıyordu hatırlamıyorum, içimdeki çaresiz umuda bu kez sarılamayacak kadar uyuşmuştu kollarım...

"Senin adın 'aşk', dar ağacında bile gülümsemeyi bilen küçük kız", diye fısıldadı akvaryumdan sözsüz bir ses...
Balık olmayı bile beceremediğini reddettim; fırtınasız deniz mi vardı!…
Cam kırılınca başlamayacak mıydı hayat balıklara? Camı kırdım!
"Sevmek mi, sevilmek mi?" diye sordu, belki son bir kez daha, içimdeki direniş…

_ _Perdeleri açtım, rakıyı lavaboya, cam kırıklarını çöpe döktüm, balıkların suyunu değiştirdim; mumu söndürmedim, seni uyandırmadım. Vazodaki gülü kurumaya, mektupları hep kapanan bavuluma bıraktım. Balkona çıktım, güneşin parmak uçları dokunmaya çalışıyordu geceme bir yerinden. Bir sigara yaktım, omuzlarımda ürperirken sabah serinliği, kafamı gökyüzüne yaslayıp "sevmek" diye bağıra bağıra ağladım. Özge bir dirilişle.. dün/doğdu; sen, var oldun._ _

Sen penceresiz bir duvar / ben duvarsız bir pencere…
Öncesi denizdi / ötesi okyanusun bir adım gerisi…
Ama burası çok önemliydi. Marjlar ve boşluklar dahil, satır aralarını da oku diye...
Burada susuyorum!


Peki niye mi yazdım bu satırları?
- Seni ne kadar sevdiğimi bir tek sen bil[iyorsun], ama seni sevdiğimi herkes bilsin istedim...

Peki kime mi yazdım tüm bunları?
- Uzak kıyıların lirik nefesine... Yüreği kaleminden, bakışları sözlerinden daha derin, daha benim olana...

Kim miyim?
- Hüzün rakımı yüksek her şehirde denizim, her denizde mavi bakan kırmızı balığım...


Yürek gerçeğinizle kalın... Sev[g]ilerimle...
Severken susabiliyor da, sevdiğini kasten yaralayamıyor insan. Hayatımı sensizliğin, yüreğimi öfkemin hışmından, seni can havlimden sakınmaya çalışıyordum. Ama unutuşla çaktığım tüm isyanlar bir bir çıkıyordu yerinden; sadece izi kalan eski yaralar da sızlıyordu ince ince. Kime baksa azarlıyordu gözlerim, sana bilediğim bıçaklar başkalarının vücudunda kan buluyordu…

yuregine saglik Smile
sagol Seninde CanimSmile
Sustum… Severken susabiliyor da, sevdiğini kasten yaralayamıyor insan. Hayatımı sensizliğin, yüreğimi öfkemin hışmından, seni can havlimden sakınmaya çalışıyordum. Ama unutuşla çaktığım tüm isyanlar bir bir çıkıyordu yerinden; sadece izi kalan eski yaralar da sızlıyordu ince ince. Kime baksa azarlıyordu gözlerim, sana bilediğim bıçaklar başkalarının vücudunda kan buluyordu…
Ya bitmeliydi!
Ya bitmeliydin!


Güzel yüreğin dert görmesin canım..Sağol..
Yine cok güzel bir Yazi Cilegim Smile
O güzel yüregin, kaldiramayacagin büyük dert görmesin Biricigim ..


Sevgiyle Kal ..
SAGOL CİMCİMESmile
Sagol sevda yüreklim kimseye vermesin insana kaldıramıcagı dert....sonsuz tşkler benden sizlere.....
sevgilerimleSmile