10-04-2007, Saat: 09:04 PM
"...Ayrılık değil,özlemek hiç değil;en büyük acı,bu giderek büyüyen boşlukmuş...En büyük dert kimi özlediğini,kimi sevdiğini bilememekmiş...En büyük kayboluş sevip sevip sonunda kimi sevdiğini bilememekmiş...İçimde bir ses durmadan,dünyanın sonu geldi, diyor.Dünyanın sonu bu halime öyle çok uyuyor ki,hiç üzülmeden,hiç korkmadan kabulleniyorum onu.Öylesine bencilim ki,dünyanın sonunu kendim gibi çok seviyorum.
Kendim,diyorum;oysa kendim diye bir şey var mı gerçekten,işte onu hiç bilmiyorum.Kendim deyince aklıma o sahipsiz sızı geliyor.Kendim deyince,sen artık yaşama,sen artık bütün duygularını yitirdin,bir daha hiçbir zaman eskisi gibi sevemeyeceksin,diyen o ses geliyor aklıma.Kendim deyince,kimse beni bilmesin,tanımasın istiyorum.O büyük yanlışlarım,o büyük yanılgılarım aklıma gelince,sonsuza dek evime kapanmak istiyorum.Evimde kalıp,o büyük boşluğumu kapatmak istiyorum.Çünkü,o büyük boşlukla saldırıya çok açık hissediyorum kendimi.Çünkü,beni böyle herkes yaralayabilir.Evinde kal ve öleceksen inleye inleye evinde öl,diyorum kendime.Ama kalamıyorum evimde...Gecenin bir yarısında sokaklara atıyorum kendimi.Gözlerime vuruyor içimin boşluğu.Bir sancı gibi...Ruhumu yeraltına kapatarak dışarı çıkıyorum.Bu yokluğu ben hazırladım kendime.Şimdi hiçbir yere ait değilim...
Oysa çok eski bir masaldı inandığım;ben ancak herkesin mutlu olduğu bir dünyada kavuşabilirdim sevdiğim insana.Çok eski bir masaldı inandığım.Çocuktum o zamanlar...Yalan nedir bilmezdim...Görünen,bana söylenen neyse en çok ona inanırdım.İnsanların sadece bir yüzü var sanırdım.Ve ben ömrümün o en saf yıllarında en çok o yüze sarıldım.O yüze inandım.Sonra o yüzü,o biricik,o vazgeçilmez yüzü kalbimdeki en gizli,en derin yere sakladım.Beni öyle küçümsemişler,öyle kırmışlardı ki,o yüzü hakedebilmek için onu bu dünyadan gizleyip en derinime saklamam gerektiğini öğrenmiştim.Tek bildiğim savaşmam gerektiğiydi ve kazanmam...Duygularımı,hayallerimi gizleyip kazanmam...
Gittin...Seni sevmek,bensiz akıp giden hayatına bir yabancı gibi uzaktan bakmak oldu çoktandır...Seni sevmek,hayatına tanıklık etmekti benim için çünkü...Gittin...Bir yabancı gibi uzaktan hayatını seyretmek oldu çoktandır seni sevmek...Yabani bir ot gibi ruhumu sarıp sarmalayan öfke ve kıskançlık duygularıyla benliğimden uzaklaşmayı kendime yakıştıramamak;sıkışıp kaldığım bu karanlık dehlizde kendi kalbimde,yalnızlığımda,sensizliğimde kendi aşkımla delirmek oldu artık seni sevmek...
Şimdi,bu acıya bir son vermesi,kendisini terk etmesi,sonsuzluğa bırakıp gitmesi için birbirine yalvaran iki yüreğiz artık..."Ayazda İki Yürek" gibiyiz...Sen benim şizofren aşkımsın...Ben senin sızlayan vicdanın...Affet beni...Verdiğim sözleri tutamadım..."
Cezmi Ersöz..
Kendim,diyorum;oysa kendim diye bir şey var mı gerçekten,işte onu hiç bilmiyorum.Kendim deyince aklıma o sahipsiz sızı geliyor.Kendim deyince,sen artık yaşama,sen artık bütün duygularını yitirdin,bir daha hiçbir zaman eskisi gibi sevemeyeceksin,diyen o ses geliyor aklıma.Kendim deyince,kimse beni bilmesin,tanımasın istiyorum.O büyük yanlışlarım,o büyük yanılgılarım aklıma gelince,sonsuza dek evime kapanmak istiyorum.Evimde kalıp,o büyük boşluğumu kapatmak istiyorum.Çünkü,o büyük boşlukla saldırıya çok açık hissediyorum kendimi.Çünkü,beni böyle herkes yaralayabilir.Evinde kal ve öleceksen inleye inleye evinde öl,diyorum kendime.Ama kalamıyorum evimde...Gecenin bir yarısında sokaklara atıyorum kendimi.Gözlerime vuruyor içimin boşluğu.Bir sancı gibi...Ruhumu yeraltına kapatarak dışarı çıkıyorum.Bu yokluğu ben hazırladım kendime.Şimdi hiçbir yere ait değilim...
Oysa çok eski bir masaldı inandığım;ben ancak herkesin mutlu olduğu bir dünyada kavuşabilirdim sevdiğim insana.Çok eski bir masaldı inandığım.Çocuktum o zamanlar...Yalan nedir bilmezdim...Görünen,bana söylenen neyse en çok ona inanırdım.İnsanların sadece bir yüzü var sanırdım.Ve ben ömrümün o en saf yıllarında en çok o yüze sarıldım.O yüze inandım.Sonra o yüzü,o biricik,o vazgeçilmez yüzü kalbimdeki en gizli,en derin yere sakladım.Beni öyle küçümsemişler,öyle kırmışlardı ki,o yüzü hakedebilmek için onu bu dünyadan gizleyip en derinime saklamam gerektiğini öğrenmiştim.Tek bildiğim savaşmam gerektiğiydi ve kazanmam...Duygularımı,hayallerimi gizleyip kazanmam...
Gittin...Seni sevmek,bensiz akıp giden hayatına bir yabancı gibi uzaktan bakmak oldu çoktandır...Seni sevmek,hayatına tanıklık etmekti benim için çünkü...Gittin...Bir yabancı gibi uzaktan hayatını seyretmek oldu çoktandır seni sevmek...Yabani bir ot gibi ruhumu sarıp sarmalayan öfke ve kıskançlık duygularıyla benliğimden uzaklaşmayı kendime yakıştıramamak;sıkışıp kaldığım bu karanlık dehlizde kendi kalbimde,yalnızlığımda,sensizliğimde kendi aşkımla delirmek oldu artık seni sevmek...
Şimdi,bu acıya bir son vermesi,kendisini terk etmesi,sonsuzluğa bırakıp gitmesi için birbirine yalvaran iki yüreğiz artık..."Ayazda İki Yürek" gibiyiz...Sen benim şizofren aşkımsın...Ben senin sızlayan vicdanın...Affet beni...Verdiğim sözleri tutamadım..."
Cezmi Ersöz..