10-21-2007, Saat: 06:42 PM
Ne yalnızlığımı benimle paylaşacak kadar mağrur,
Sen Ordasın Biliyorum
Sen Ordasın Biliyorum
bildiğim bütün şarkıların sözlerini unuttum
yüzümde
sevinç ve keder yan yana resim çiziyor
elim kolum bağlı
sessiz çığlıklarım duvarlardan geçmiyor
dokunsalar kırılacak cam gibi
sen oradasın biliyorum
ne zaman
sokağın köşesinde bir çingene
soğuğa ve kalabalığa aldırmadan
akortsuz
yaşlı ve yorgun sesiyle
eski bir aşk şarkısı söylese
en körpe dal gibi
sen oradasın biliyorum
sokak lambalarının aydınlattığı caddede
bir kadın çiçek uzatır
kışa inat bahar çiçeklenir elinde
yalnızlığın temel attığı kaldırımlardan
içlerinde sevgiyi büyütenler geçer
sahile vuran dalgaları duyarım
yazılmamış şiirler ve söylenmemiş sözler
cebimde, özlenen bahar gibi
sen oradasın biliyorum
bir rüzgar eser
son otobüsler geçer yanımdan
gece içimi ürpertir
terk edilişlerimi ve yalnızlığımı
bir köşeye bırakırım
eski fotoğrafların sararmış yüzleri kadar canlı
buz kesmiş ayrılıklar kovalasa da
beklenen şafak gibi
sen oradasın biliyorum
Hani o bırakıp giderken seni
Bu öksüz tavrını takmayacaktın
Alnına koyarken Veda busemi
Yüzüme bu türlü bakmayacaktın
Gelse de en acı sözler dilime
Uçacak sanırım birkaç kelime
Bir alev halinde düştün elime
Hani ey gözyaşı akmayacaktın
''gidersen, iyiye dair ne varsa içimde yitireceğim hepsini.
Gidersen, sönecek içimdeki ateş ve bir daha hiç kimse yakamayacak.
Gidersen, karanlığa mahkum edeceksin günlerimi.
O karanlıkta yolumu kaybedeceğim...'' diyecektim sana.
Konuşamadım...
Bana bir resim çiz,
Mum ışığında aydınlanmayı bekleyen geceler.
Kapkara gözyüzünde kaybolmuş yıldızlar,
Acıyan yüreğimde olsun içinde.
Acıyı çiz bana…
Sensizliği çiz bana…
Sessiz çığlıkları çiz…
Yalnızlığı çiz…
Nede yalnız rıhtımıma yanaşacak kadar yüreklisin,
Sen Ordasın Biliyorum
Sen Ordasın Biliyorum
bildiğim bütün şarkıların sözlerini unuttum
yüzümde
sevinç ve keder yan yana resim çiziyor
elim kolum bağlı
sessiz çığlıklarım duvarlardan geçmiyor
dokunsalar kırılacak cam gibi
sen oradasın biliyorum
ne zaman
sokağın köşesinde bir çingene
soğuğa ve kalabalığa aldırmadan
akortsuz
yaşlı ve yorgun sesiyle
eski bir aşk şarkısı söylese
en körpe dal gibi
sen oradasın biliyorum
sokak lambalarının aydınlattığı caddede
bir kadın çiçek uzatır
kışa inat bahar çiçeklenir elinde
yalnızlığın temel attığı kaldırımlardan
içlerinde sevgiyi büyütenler geçer
sahile vuran dalgaları duyarım
yazılmamış şiirler ve söylenmemiş sözler
cebimde, özlenen bahar gibi
sen oradasın biliyorum
bir rüzgar eser
son otobüsler geçer yanımdan
gece içimi ürpertir
terk edilişlerimi ve yalnızlığımı
bir köşeye bırakırım
eski fotoğrafların sararmış yüzleri kadar canlı
buz kesmiş ayrılıklar kovalasa da
beklenen şafak gibi
sen oradasın biliyorum
Hani o bırakıp giderken seni
Bu öksüz tavrını takmayacaktın
Alnına koyarken Veda busemi
Yüzüme bu türlü bakmayacaktın
Gelse de en acı sözler dilime
Uçacak sanırım birkaç kelime
Bir alev halinde düştün elime
Hani ey gözyaşı akmayacaktın
''gidersen, iyiye dair ne varsa içimde yitireceğim hepsini.
Gidersen, sönecek içimdeki ateş ve bir daha hiç kimse yakamayacak.
Gidersen, karanlığa mahkum edeceksin günlerimi.
O karanlıkta yolumu kaybedeceğim...'' diyecektim sana.
Konuşamadım...
Bana bir resim çiz,
Mum ışığında aydınlanmayı bekleyen geceler.
Kapkara gözyüzünde kaybolmuş yıldızlar,
Acıyan yüreğimde olsun içinde.
Acıyı çiz bana…
Sensizliği çiz bana…
Sessiz çığlıkları çiz…
Yalnızlığı çiz…