11-20-2007, Saat: 10:58 PM
Batan güne karıştı umutlarım. Sana doğru yürüdüğüm sokaklarda; katranlı gecelere yol alan zamansız raysız bir unutuluş treni aldı beni. İki şehrin arasındayım şimdi… Biri hiç bilmiyor beni, öteki artık tanımıyor. Dedim ya bir unutuluş yolculuğu bu. Yokluğun acısında kim hatırlar ki beni ?
Dünyadaki bütün sevdalar beni içlerinden attılar. Diyelim ki sen, eksik parçam. Şimdi odana girmişsin, başka bir kadın girmiş düşlerine… Kıskanmıyorum hayır, asabi de değilim. Senin suçun yok ki, benim alnımın yazısı bu hiçlik. Ağır ağır yol alıyorum onurumla, her saniye dönmek istiyorum ama dönmüyorum sevgili.
Sevdanın has bahçelerinde büyüttüğüm gonca güllerimi derleyip topladım. Savurdum yapraklarımı derin acılara, hicranı yükledim narin dallarıma, şiirleri küstürdüm, bağrımı çizdirdi gazellerin sevgili… Dokunduğun goncalarım; ıssız göl’lerin koyu gölgelerindeki hazin bir nilüferle kucaklaştı… Ne kadar serpsen de üzerime beyazları, kayıp gecelerin karanlığını atamadım üzerimden.
Senin için ağlayan her dizemi astım damla damla çoğalan nehirlere. Bunca çiçek aldandı baharına. Gözlerimden yaşlar akarken boğuk bir ses dudaklarımda adın. Ağır adımlarla uzaklaşıyor koskoca sevda. Dudaklarım acıyor, canım acıyor gitmem gerek senden. İçimdeki sevdalı şarkılarını bastırmasaydı yıkılan duvarların katışıksız acısı, unutulmuş sevdaların sancısı sevinçlerimi gecelere ekmeseydi, yılların öcünü alırdım elbet içimdeki depremlerden…
Parlak bir acı doğdu geceme… İçim kamaştı. Kupkuru katışıksız bir acı aldı beni. Aynada koyu renkli bir leke varlığım. Bir orak gibi kesip attın tatlı yakınlığımı ve dünya hala dönüyor sevgili… Şarkımızı çalan televizyona kızıp kırsan da yok etmiş sayılmazsın beni. Radyo da yankılanırken o melodi, şarkıcı kadın ölse de sevda bozuk bir plak gibi cızırdayıp durur yüreğinde… Yüreğinden aldım bıçağın ağzına sürdüğün yüreğimi. Yalnızlığıma uzattığın ellerine göz yaşlarımı koydum al hadi. Çamurlu hatıralara, karanlık umutsuz sokaklara uğurla beni… Anılara mıhlanıp kalsam da kurtarma.
[b]yarası içinde saklı bir bedenin son duaları
1 Ekim 2007 Pazartesi | Kategori : Aşk Yorum Yok
Yar.. Bakma gözlerime öyle.. Göremezsin orada savaştan öte bir şey. Okunmaz bende mutluluğun izi.. Saçlarımdan süzülür ayrılığın tadı. Gitmeler yer tutmuştur yüreğimde, hasret delip geçmekte ruhumu..
Ve aklım terk etti beni, senin ardından..
Yar.. Susma bana öyle , bir şey de.. Gel de geleyim, git de gideyim. Ama batırma içime bu sessizliği..
Şimdi hangi şehre sığınırım, hangi kapılarda bulurum izini..
Hayat küsmüş, seninle basıyor üstüme, ölüm uzuyor içimdeki yollara. Ve ben yavaş yavaş düşüyorum gidişine astığın uçuruma.. Şimdi ne okunur, ucuna kan bıraktığın dudağımda. Gözlerime yuva yapmış hüzün kırıkları, bata çıka yaşıyorum bu koca yalnızlığı.. En keskin susmalarda öldürdün beni, harflerimi de adıma gömdün. Kara yazılarda okudum hikayemi..
Duvarlarda çürüdü parmak uçlarım. Soğuk bir hücre ayazına gömdüm, yüzümde açan gölgeni..
Yar.. Durma öyle uzakta, öteden estirme ayrılık rüzgarını. Hazan değdirme yaralarıma. Şimdi yalvarışlar dizilmiştir gözlerime, yüzüme bir bıçak gibi bakma! Vurma içime bu soğuk sabahı. Unut gecenin en derin yaralarını. Varlığınla ört yüreğimi, uykuma geçit ver. Solgun düşler derledim yarına, aklımda büyüttüm ismini..
Yokuşlara dayanmaz ömrüm, idam et bu ayrılığı..
Yol ver gideyim, içimin en titrek yanına seni nöbet bileyim. Hem daha mı çok benden kanayan yaraların ?.. Bir yol ver, bir şey de ama susma!
İniltisinden durulmaz yoksa bu ayrılığın. Ve dokunmaz ellerim sana, sen aldırmasan da..
Gözlerindeki kor acıtmasın yüreğimi, ben unuttururum varlığımı..
Yar.. Yakma bu sonbahar düşkünü hayatımı, gömerim geçmişe adımı. Ama bitmesin bu ayrılığın son mısraları. Çünkü bu; yarası içinde saklı bir bedenin son duaları..
[/b]