12-16-2007, Saat: 12:15 PM
Sally, küçük kardeşi George hakkında anne ve babasının konuşmalarını duyduğu zaman yalnızca sekiz yaşındaydı. Kardeşi çok hastaydı ve onu kurtarabilmek
için ellerinden gelen herşeyi yapmışlardı, Georgi’nin yalnızca çok pahalıya
malolacak bir ameliyatla kurtulma şansı vardı fakat bunun için yeterli
paraları yoktu. Babasının, umutsuz bir biçimde annesine şöyle fısıldadığını
duymuştu Sally: “Yalnızca bir mucize onu kurtarabilir.” Bu sözleri duyar
duymaz, usulca kendi odasına yürüdü Sally. Domuz biçimindeki kumbarasını
gizlediği yerden çıkartarak içindeki paraları yavaşça yere dökerek saymaya
başladı. Yanılgıya düşmemek için tam üç kez saydı kumbaradan çıkardığı bozuk
paraları. Sonra hepsini cebine koyarak aceleyle evden çıkıp, köşedeki
eczaneye gitti. Eczacının dikkatini çekebilmek için büyük bir sabırla
bekledi. Eczacı çok yoğundu ve bir adama ilaçlarını nasıl kullanacağını
anlatıyordu. Bu yoğun çalışmanın arasında sekiz yaşındaki bir çocukla
ilgilenmeye hiç niyeti yoktu ama Sally’nin beklediğini görünce “Evet, ne
istiyorsun söyle bakalım” dedi. “Biraz acele et, gördüğün gibi beyefendiyle
ilgileniyorum” diyerek yanındaki şık giyimli adamı gösterdi. Sally
“Kardeşim” dedi. Sessizce yutkunduktan sonra devam etti: “Kardeşim çok
hasta, bir mucize almak istiyorum.” Eczacı Sally’e bakarak “Anlayamadım”
dedi. “Şeyy, babam ‘Onu ancak bir mucize kurtarabilir’ dedi, bir
mucize kaç paradır, bayım?” Eczacı Sally’e sevgi ve acımayla baktı bu kez:
“Üzgünüm küçük kız, biz burada mucize satmıyoruz, sana yardımcı
olamayacağım” dedi. Sally o kadar kolay vazgeçmek istemedi. Eczacının
gözlerinin içine bakarak “Karşılığını ödemek için param var benim, bana
yalnızca fiyatını söylemeniz yeterli” dedi. Bu arada Sally ve eczacının
yanında bekleyen iyi giyimli bey Sally’e dönerek “Ne tür bir mucize
gerekiyor
kardeşin için küçük hanım? diye sordu. “Bilmiyorum” dedi Sally. Sonra
gözlerinden aşağı süzülen yaşlara aldırmaksızın devam etti: “Tek bildiğim, o
çok hasta ve annem ameliyat olmazsa kurtulamayacağını söyledi ve ailemin de
ameliyat için ödeyebilecekleri paraları yok. Ama babam ‘Onu ancak bir mucize
kurtarabilir’ deyince ben de paramı alıp buraya geldim.” “Ne kadar paran
var?” diye sordu iyi giyimli adam. “Bir dolar ve onbir sent” dedi Sally. “Ve
dünyadaki tüm param bu!” “Bu iyi bir şans, küçük kardeşini kurtarmak için
gerekli olan mucize için yeterli bu para” dedi, iyi giyimli adam. Adam bir
eline parayı aldı, öteki eliyle de Sally’nin elini tutarak “Beni yaşadığın
yere götürür müsün lütfen?” diye sordu. “Küçük kardeşini ve aileni tanımak
istiyorum” dedi. İyi giyimli adam Dr. Carlton Armstrong’du ve George için
gerekli olan ameliyatı yapabilecek tanınmış bir cerrahtı. Ameliyat başarıyla
sonuçlanmış ve aile hiçbir ödeme yapmamıştı. Hep birlikte mutluluk içinde
evlerine döndükleri zaman hâlâ yaşadıkları olayların etkisinden
kurtulamamışlardı. Anne “Hâlâ inanamıyorum. Bu ameliyat bir mucize! Doğrusu
maliyeti ne kadardır merak ediyorum” dedi. Sally kendi kendine gülümsedi. O
bir mucizenin kaça malolduğunu çok iyi biliyordu. Tam tamına bir dolar ve
onbir sent!…
için ellerinden gelen herşeyi yapmışlardı, Georgi’nin yalnızca çok pahalıya
malolacak bir ameliyatla kurtulma şansı vardı fakat bunun için yeterli
paraları yoktu. Babasının, umutsuz bir biçimde annesine şöyle fısıldadığını
duymuştu Sally: “Yalnızca bir mucize onu kurtarabilir.” Bu sözleri duyar
duymaz, usulca kendi odasına yürüdü Sally. Domuz biçimindeki kumbarasını
gizlediği yerden çıkartarak içindeki paraları yavaşça yere dökerek saymaya
başladı. Yanılgıya düşmemek için tam üç kez saydı kumbaradan çıkardığı bozuk
paraları. Sonra hepsini cebine koyarak aceleyle evden çıkıp, köşedeki
eczaneye gitti. Eczacının dikkatini çekebilmek için büyük bir sabırla
bekledi. Eczacı çok yoğundu ve bir adama ilaçlarını nasıl kullanacağını
anlatıyordu. Bu yoğun çalışmanın arasında sekiz yaşındaki bir çocukla
ilgilenmeye hiç niyeti yoktu ama Sally’nin beklediğini görünce “Evet, ne
istiyorsun söyle bakalım” dedi. “Biraz acele et, gördüğün gibi beyefendiyle
ilgileniyorum” diyerek yanındaki şık giyimli adamı gösterdi. Sally
“Kardeşim” dedi. Sessizce yutkunduktan sonra devam etti: “Kardeşim çok
hasta, bir mucize almak istiyorum.” Eczacı Sally’e bakarak “Anlayamadım”
dedi. “Şeyy, babam ‘Onu ancak bir mucize kurtarabilir’ dedi, bir
mucize kaç paradır, bayım?” Eczacı Sally’e sevgi ve acımayla baktı bu kez:
“Üzgünüm küçük kız, biz burada mucize satmıyoruz, sana yardımcı
olamayacağım” dedi. Sally o kadar kolay vazgeçmek istemedi. Eczacının
gözlerinin içine bakarak “Karşılığını ödemek için param var benim, bana
yalnızca fiyatını söylemeniz yeterli” dedi. Bu arada Sally ve eczacının
yanında bekleyen iyi giyimli bey Sally’e dönerek “Ne tür bir mucize
gerekiyor
kardeşin için küçük hanım? diye sordu. “Bilmiyorum” dedi Sally. Sonra
gözlerinden aşağı süzülen yaşlara aldırmaksızın devam etti: “Tek bildiğim, o
çok hasta ve annem ameliyat olmazsa kurtulamayacağını söyledi ve ailemin de
ameliyat için ödeyebilecekleri paraları yok. Ama babam ‘Onu ancak bir mucize
kurtarabilir’ deyince ben de paramı alıp buraya geldim.” “Ne kadar paran
var?” diye sordu iyi giyimli adam. “Bir dolar ve onbir sent” dedi Sally. “Ve
dünyadaki tüm param bu!” “Bu iyi bir şans, küçük kardeşini kurtarmak için
gerekli olan mucize için yeterli bu para” dedi, iyi giyimli adam. Adam bir
eline parayı aldı, öteki eliyle de Sally’nin elini tutarak “Beni yaşadığın
yere götürür müsün lütfen?” diye sordu. “Küçük kardeşini ve aileni tanımak
istiyorum” dedi. İyi giyimli adam Dr. Carlton Armstrong’du ve George için
gerekli olan ameliyatı yapabilecek tanınmış bir cerrahtı. Ameliyat başarıyla
sonuçlanmış ve aile hiçbir ödeme yapmamıştı. Hep birlikte mutluluk içinde
evlerine döndükleri zaman hâlâ yaşadıkları olayların etkisinden
kurtulamamışlardı. Anne “Hâlâ inanamıyorum. Bu ameliyat bir mucize! Doğrusu
maliyeti ne kadardır merak ediyorum” dedi. Sally kendi kendine gülümsedi. O
bir mucizenin kaça malolduğunu çok iyi biliyordu. Tam tamına bir dolar ve
onbir sent!…