12-20-2007, Saat: 10:26 PM
Sessiz çığlıklar atıyorum duyuyor musun? Bütün umudumla sana uzandım. Ellerimi boşlukta bırakıp gittin. Yar kokuna hasret kaldım. Sevgine muhtaç bıraktın beni. Oysa ki hayallerimde ayrılık yoktu. Koyu bir yalnızlık ve özlem dolu sabahlar da…
Şimdiler de gözlerinin güneşine ihtiyacım var. Öylesine koyu ki bu karanlık boğuluyorum. Senin ışığın öyle güçlüydü ki, şimdiler de zayıf mum ışığıyla sana doğru geliyorum. Umut ışığım git gide zayıflıyor. Bir rüzgar esse hazan mevsiminden sönecek. Oysaki bu yola çıkarken her yer aydınlıktı. Şimdi yolun neresinde olduğumu bilmiyorum. İlerliyorum önümü bile göremeden. Kim bilir nereye çıkar bu yol? Dönmek istesem de dönemem, gerisi de karanlık. Ortada kaldım. Aç sus 6 ay geçirdim bu yolda. Bu yol ne zaman bitecek? Gözlerim ışığını ne zaman görecek? Artık şuna emin oldum ki yolun sonunda sen yoksun. Peki kim var? Ne var yolun sonunda? Ne kadar daha yara alacağım? Kim bilir nerelere çarpacak ayaklarım ? ne kadar daha kan kaybedeceğim…..
Yar! Gel de son bulsun karanlığım. Aşkına hapsolmuş, esaretinde yüreğim. Hiç mi özlemedin? Hiç mi sevmedin beni? Ben aklına geldiğim de ne haldesin yar…..
“unut” diyorsun. Bu kadar kolay mıydı unutmak? Bir kelimede bitecek kadar kolay mıydı sende “aşk”…
Dipsiz bir kuyu içindeyim sanki. İlerliyorum , sonumun ne olduğunu bilmeden. Gücüm tükeniyor, ayaklarımda derman kalmadı. Neredeysen çık gel artık…
Kimin yoluna ışıksın? Kime aşıksın? Kimin gözlerine bakıp hayallere dalıyorsun? O güzel gözlerin kimi kandırıyor? Tatlı dilin kime ne yalanlar söylüyor? Bitmedi mi esaretim? Beraat ne zaman yar…?
Keşke pencerene konan minik serçe olsaydım. En azından aç kalmayım diye bana yem verirdin. Bana bakan gözlerinde şefkat olurdu.
İçimde en derin ızdırabın yakar beni. İçim kanlı yaş dolu. İçimde umudun zerresi yok. İçimde kapıları sıkı sıkıya kapalı bir kalp var. İçimde seni sevgiyle büyüten “ben” var. İçimde çığ gibi büyüyen “sen” varsın, sen….