12-21-2007, Saat: 08:07 PM
Gece ...ben...
Ben...gece...bilirdim eskiden ,
Oysa;
Gece...sen...
Sen...gece...imişsin meğer... "
Dediğim an,düşmüştün yürek pencereme...Çok değil bir kaç saat sonra,yürek yurdunun bildik sokağından yol bularak gelmiştin kapıma...
"-Merhaba nazlı gece"
-Merhaba gecemin öteki yüzü..
-"Nasıl kıvrandım bilsen gelmemek için..."
-İyi ki geldin...
Gecemize düşen ilk sözdü bunlar ,İkimizide geceden eden...Kaç vakit durduk bilmiyorum ,güne dönmüş gecenin kuytusunda.Hatırladığım tek şey gün o saatten sonra bir daha hiç doğmadı yürek yurduma...
Oysa karanlıkları ışıtan sahipsiz sevdamızdı, yıllarca birbirimizi aratan...Ve sevdalılığımızın işiydi bizi geceyle buluşturan...İkimizde biliyorduk hangi kentin sokaklarında doğduğumuzu ve hangi bağın şarabından sarhoş olduğumuzu...
Bu bilmelerdi önce ,seni vuran ,sonrada seni bilmemdendi sana vurulmam...
İkimizde aynı hızla gecede yol alan birer yıldızdık , birbirinden uzak ve sahipsiz...Zaman ,girdabına düştüğünde ,tarih biribiriyle çarpışan iki yıldızın tozu dumana katan yok oluşlarına şahit olmak için, saliseleri sayıyordu gecenin sonuna ramak kala...
Ve biz,feleklerden bin yılda bir geçen iki yıldızdık ,binlerce yıl evrene savurduğumuz sözlerimizden kuyruklu yalanlar yaratan...İki kuyruklu yıldızın biribirine dolanışıydı ,geceye düşmüş şiirler ve dilde kalmış tüm ezgiler...
Hızdı tek ölüm nedenimiz...Oysa biliyorduk ki ;ikimizinde yükü ağırdı ve ikimizde aynı hızla geceye sokuluyorduk her günün sonunda...Birbirimize çarptıktan sonra tozu dumana katan dağılmışlığımızda hızdandı...
Oysa yavaş yavaş..ağır ağır ...sindire sindire ...sessizce geçişmeliydik birbirimize...
O zaman ne sen darma duman halinle savrulup giderdin ufkumdan...Ne de ben bir daha hiç göremeyecek bir âmâya dönüşürdüm gözlerime değen ışığından...
Keşke'ye değil isyanım...
Neden?
Sadece Neden!
Ben...gece...bilirdim eskiden ,
Oysa;
Gece...sen...
Sen...gece...imişsin meğer... "
Dediğim an,düşmüştün yürek pencereme...Çok değil bir kaç saat sonra,yürek yurdunun bildik sokağından yol bularak gelmiştin kapıma...
"-Merhaba nazlı gece"
-Merhaba gecemin öteki yüzü..
-"Nasıl kıvrandım bilsen gelmemek için..."
-İyi ki geldin...
Gecemize düşen ilk sözdü bunlar ,İkimizide geceden eden...Kaç vakit durduk bilmiyorum ,güne dönmüş gecenin kuytusunda.Hatırladığım tek şey gün o saatten sonra bir daha hiç doğmadı yürek yurduma...
Oysa karanlıkları ışıtan sahipsiz sevdamızdı, yıllarca birbirimizi aratan...Ve sevdalılığımızın işiydi bizi geceyle buluşturan...İkimizde biliyorduk hangi kentin sokaklarında doğduğumuzu ve hangi bağın şarabından sarhoş olduğumuzu...
Bu bilmelerdi önce ,seni vuran ,sonrada seni bilmemdendi sana vurulmam...
İkimizde aynı hızla gecede yol alan birer yıldızdık , birbirinden uzak ve sahipsiz...Zaman ,girdabına düştüğünde ,tarih biribiriyle çarpışan iki yıldızın tozu dumana katan yok oluşlarına şahit olmak için, saliseleri sayıyordu gecenin sonuna ramak kala...
Ve biz,feleklerden bin yılda bir geçen iki yıldızdık ,binlerce yıl evrene savurduğumuz sözlerimizden kuyruklu yalanlar yaratan...İki kuyruklu yıldızın biribirine dolanışıydı ,geceye düşmüş şiirler ve dilde kalmış tüm ezgiler...
Hızdı tek ölüm nedenimiz...Oysa biliyorduk ki ;ikimizinde yükü ağırdı ve ikimizde aynı hızla geceye sokuluyorduk her günün sonunda...Birbirimize çarptıktan sonra tozu dumana katan dağılmışlığımızda hızdandı...
Oysa yavaş yavaş..ağır ağır ...sindire sindire ...sessizce geçişmeliydik birbirimize...
O zaman ne sen darma duman halinle savrulup giderdin ufkumdan...Ne de ben bir daha hiç göremeyecek bir âmâya dönüşürdüm gözlerime değen ışığından...
Keşke'ye değil isyanım...
Neden?
Sadece Neden!