Kara bulutların gölgelendiği hayat penceresine gömüyorum beyin
hücrelerimi.Ve dikizliyorum hayat serüveninin tos pembe gizlerini.Yüreğim
paramparça...
Gözlerim dağılan cam kırıklarını;kulaklarım iğrenç sesleri soluyor.Hayata
umutla bakarken,birden umutsuzluk giriyor görüş alanıma.Ya da,mutsuzluk
deryasında kulaç atıyorum....
Yaratılan kadar,yaratmış yaratan dünyalar..İnsanların dünyalarını
keşfetmeye usum müsait değil.Zorluyorum yüreğimi ince acı tünelinde yol
alırken.Ya da
dağılıyorum sessiz sedasız buzullar arasında.
Farklı yaratığın emareleri var üzerimde konmuş tozlarda.Gene de
tutamıyorum kendimi ateş çemberinin tozlu kordonunda.Kelebekler uçuşuyor
alevli feryatlara...
Alevlerde kıpkızıl bir el...Ben o muyum acaba?Ya da alevlere uçuşan
mahluklara koruyucu zırh...
Kıyasıya çarpışıyor duygularım.Boğuşuyor evrensel arenada
boğalarım.Galibiyet yok...Beraberlikte..Sonsuza uzanan bir film...Karelerini
tek tek dolduruyor
uzun yürüyüşün sessiz izleri.
Fıtrat,aykırı seslere kapatır kulaklarını her zaman.İç dinamiği harekete
geçiren güç,her an tetikte.İfadeler anlamsız kalır bu atmosferde.
Ruhum yabancı hala bu şehrin gecelerine.Ve de gecelerin yerin merkezine
doğru akan naralarına.Feryatlar kısıklaşmış,uzanan sihirli eller bekliyor.
Hüzünleniyor yüreğim,hayatta yaşanan acı tecrübelerin yanık
bakışlarına.Tebessümleri ağlamaklı insanların.Mutsuzluk yüzünden
akıyor.Ahlar bizi affetmeye yetmiyor.
Pişmanlık dil ucunda...
Yutkunuyorum tövbe kapılarını zorlayarak.Ya da seyre dalıyorum aşk
nehrinin kıvrımlı akışlarını.Gene de göremiyorum narin bakışların filizlenen
aşklarını.
Belki de, kararmaya yüz tutmuşken,aydınlanan ruhumun ziyasıdır beni hayal
dünyasında duygularımla çarpıştıran.Ya da içimdeki yanardağları
alevlendiren,içime
sığmayan sevdamın büyüklüğüdür.
Anmak istemezdim,umutsuzluklardan bir buketle güzelim seni.Toprağımın
yabanileşmiş kokularını tütsülüyorsun.Ya da varlığımın damarlarına mutluluk
damıtıyorsun.
Ama yakaramıyorum,hüznün sevgi deryasınsa buharlaşması için.
Özenle duracaksın Özenç'im karantiya alınmış kasabanın hücresinde.Sabah
salasında uyanınca mahluklar,bulacaklar seni parıldayan nurunla mihrap
namazgahında.İşte mutluluk,
o zaman akacak hayat damarlarımdan ve belki de bahtiyar olacağım sonsuzluk
ummanında.....
Yürek penceremin tüllerinden açık-seçik beliren aşkımın silüetine kandı ama
gözlerim.Usulca doğan güneşin desenlerden sızan ışıltıları çarpıyor
yüreğime.Sızlanıyor ince ruhum.
Göz kapaklarımı kırpmadan seyre dalmanın zevkini yaşıyorum.
Öyküme figüran olacak kalp kıpırtılarıyla donanıyor ruhum.Aşk
bahçemde,isyan çiçekleri filizleniyor.Varlığa isyanın asi çiçeklerinde
okuyorum sonsuz aşk fermanımı.
Fallarda geçiyor adım.
Ah!...Sen değil miyidin kırlardaki çiçeklerle gönlüme konan.İsyanı
yazdım,aşkı,acıyı,hüznü ve ateşi sönmeyen umudu..Yetmedi kelimelerle
içimdeki acıyı ifadelendirmem.Belki,ruhuma değersin diye bekledim bunca yıl
yol geçmeyen bekleme durağında.Uçan bütün kuşlara senin adını
heceledim.Bütün rüzgarlar,yüzünü yalayıp bana getiriyordu kokunu.
Yine de çaresizim her umut fakiri gibi.
Ama olsun!...Ben gene de kır çiçeklerinden buketler suncağım görünmeyen
silüetine.Rüzgar,varlığının habercisidir benim için.Duraklar sabit
farkirhanem.
Senin varlık umudundur beni ayakta tutan.
Çelişkilerin ayyuka çıktığı bir alemde arşınlıyorum sokakları.Ben yine
erimimin kıyısında...Boylu boyunca sahillerindeyim.Acım içime boşanıyor.
Sevgim mağrur.Kahrın eşiğinde kulaç atıyorum sürekli.
Eksilerde seyreden gecelerin lapa lapa atan karına hasretim.Gülümseyen pamuk
gözlerine vuruldum.Kaşların,mürekkebime boyandı.Dudakların,hala o ilk
morlukta.
Oysa ben,saçlarının sırmalığında dalgalanıyorum.
Ben seni hiç böyle görmedim güzelim.Paradokslarla dolu bir dünyanın çapraz
ateşindeyim.Delik deşik aşk naaşımla musalladayım.İçilecek kanım kalmadı
artık.
Kemiklerimin tozlarını serpsinler gözlerine.
Ah...İşte her gece,saat on ikiyibeş geçe,aşkın esaretini
soluyorum.Sırılsıklam kekeme ruhumla buhranlardayım.
Bir şarkı mırıldamasıyla anıyorum seni sevdiğim.Bu koskoca şehirde aralıksız
seni arıyorum.Unuttukça içime doğuyor.Doğdukça parıldıyorsun yüreğimde.
Şiirler yazıyor,şarkılar besteliyorum senin için.
''Nerelere gidersin sevdiğim yalnızken yatağında''
Şehirler yetmiyor yalnızlığımı paylaşmaya.Anladım ki; sen şimdi bütün
şehirlerdesin,bütün vahalarda,çöllerde, nehirlerde.denizlerde..Sen her
yerdesin.
Bense; varlığında yok olan bir biçare....
Seni uzaklara götüreceğim güzelim.Kimsenin olmadığı ıssız sessiz
diyarlara...
Karanlık dehlizleri yarıp.dikenli yolları aşacağız.
Yavaş yürü,kalbin çizilmesin sevgilim.Cepkenlerini da sıkı tut.Ay ışığı
girmesin oralara.
Nefesini yavaş al,tütsüyle yaka paça sürüklenmeyelim..
Çoz uzaklara,çok uzaklara götüreceğim seni meleğim.Uzaklarda vurgun yiyen
yüreğimin aşkında yanıyorsun çünkü.Güneş umurumda değil senin varlığında.
Sen ve ben,bir de alevlenen aşkımız...
Bütün hayallerimi yıkıp savurdun
Aklımı başımdan alıp sonsuzluğa gittin
Ve unutma, içimdeki kız çocuğunuda öldürdün...