01-03-2008, Saat: 02:47 PM
Kocaman bir sessizlikti yaşamlarımız, çoğu zaman kimse birbirinin sesini duymadı, aslında duyuyor dediklerimiz bile çok uzaktaydı...
Ben, bir tek sana sesleniyorum tüm gücümle ve şimdi duymanı istiyorum ne olur dur dinle...
Kaç mevsim sığar bir ömre yada bir ömür kaç mevsimliktir.?
Sen, yaşadığım en güzel dört mevsim, yüreğime ekip, göz yaşlarımla beslediğim en büyük sevdasın.
Bazen kilometrelerce uzak, bazen aldığım nefes kadar yakınsın...
Uzak diyarlardan gelen sesinin merhabasıyla gelir konar yüreğime yaz mevsimi...
Engin denizlerin ortasında, yunuslarla yarışır, deniz kızlarıyla dertleşir bulurum kendimi.
Korkutmaz suların rengi ve derinliği, tıpkı sana duyduğum sevgi gibi..
Nice bir zaman sonra, dans ettiğim beyaz köpüklü dalgalar, bilmediğim bir çölün kızgın kumlarına bırakır beni.. Kervanlarla yolculuk ederken bulurum kendimi.. Sen uçsuz bucaksız çöllerin ateş’ den prensi ben gölgene ve sana muhtaç bir kum tanesi....
Bir an, bir Dua sesi getirir kendime beni... Kurduğum hayal sona erer, gerçeğe dönüşür duygular, sen yoksun , yaşadığım hayal kırıklığıyla, hüzün yine kapımı çalar... Gözlerimde dolu misali birikir yaşlar ve sen bilmezsin,
Yüreğime yağmurlar yağar...
Yağan yağmurlarla gelen sonbaharda , daracık bir patika yolunda yürür bulurum kendimi.. Ağaçlar yapraksız kalmış yine, sensiz ben gibi.. Üzerine basmaya kıyamadığım sarı, kırmızı yaprakların sesleri, alır götürür geçmiş zamanlara beni... Yeşile bürünmüş dallar, Alnina kondurduğum buseler, heyecanla elime tutuşturduğum gül goncaları gelir aklıma... Düşen bir dal parçasıyla boğazımda düğümlenir tarifsiz duygular ve gözlerimde birikir yaşlar , Yüreğime yeniden yağmurlar yağar...
Eteklerine kardelenler serpilmiş beyaz gelinliğiyle, dört başı mağrur gelinlere benzeyen bir dağın zirvesindeyim şimdi..
Bir dağ başı yalnızlığı yaşıyor yüreğim... Dağ başı yalnızlığı ölümden beter…Yumruklarımı sıkıyor, avazım çıktığı kadar bağırıyorum.. “SENİ ÇOK SEVİYORUM”
Sesimin yankısıyla çığlar düşüyor eteklerime… Yollarımda karlar, yollarımda kara yazım var.
Gel desem, gelemezsin…. Gel desen ayaklarımda buzdan prangalar….
Gözlerime hapsettiğim yaşlar,
Ve yüreğime yeniden yağmurlar yağar...
Tüm cömertliğiyle gelen bahar.. çağıldayan dereler, el ele dolaşan sevgililer, bir yanda uçurtma kuyruğuna asılı kalmış çocuk sesleri, Taze bahar çiçekleri, çiğ taneleri, başımda eser kavak yelleri ve dilimde uzak diyarların sevda türküleri…
Mevsimler geliyor ve geçiyor hayatımdan…
Bir yarım hep eksik..Bir yanım hep sensiz kalıyor…
Görmüyorsun..!
Duymuyorsun..!
Yüreğime yağmurlar yağıyor…
Yağmurlar yüreğime ağlıyor,
SEN, BİLMİYORSUN……………
Ben, bir tek sana sesleniyorum tüm gücümle ve şimdi duymanı istiyorum ne olur dur dinle...
Kaç mevsim sığar bir ömre yada bir ömür kaç mevsimliktir.?
Sen, yaşadığım en güzel dört mevsim, yüreğime ekip, göz yaşlarımla beslediğim en büyük sevdasın.
Bazen kilometrelerce uzak, bazen aldığım nefes kadar yakınsın...
Uzak diyarlardan gelen sesinin merhabasıyla gelir konar yüreğime yaz mevsimi...
Engin denizlerin ortasında, yunuslarla yarışır, deniz kızlarıyla dertleşir bulurum kendimi.
Korkutmaz suların rengi ve derinliği, tıpkı sana duyduğum sevgi gibi..
Nice bir zaman sonra, dans ettiğim beyaz köpüklü dalgalar, bilmediğim bir çölün kızgın kumlarına bırakır beni.. Kervanlarla yolculuk ederken bulurum kendimi.. Sen uçsuz bucaksız çöllerin ateş’ den prensi ben gölgene ve sana muhtaç bir kum tanesi....
Bir an, bir Dua sesi getirir kendime beni... Kurduğum hayal sona erer, gerçeğe dönüşür duygular, sen yoksun , yaşadığım hayal kırıklığıyla, hüzün yine kapımı çalar... Gözlerimde dolu misali birikir yaşlar ve sen bilmezsin,
Yüreğime yağmurlar yağar...
Yağan yağmurlarla gelen sonbaharda , daracık bir patika yolunda yürür bulurum kendimi.. Ağaçlar yapraksız kalmış yine, sensiz ben gibi.. Üzerine basmaya kıyamadığım sarı, kırmızı yaprakların sesleri, alır götürür geçmiş zamanlara beni... Yeşile bürünmüş dallar, Alnina kondurduğum buseler, heyecanla elime tutuşturduğum gül goncaları gelir aklıma... Düşen bir dal parçasıyla boğazımda düğümlenir tarifsiz duygular ve gözlerimde birikir yaşlar , Yüreğime yeniden yağmurlar yağar...
Eteklerine kardelenler serpilmiş beyaz gelinliğiyle, dört başı mağrur gelinlere benzeyen bir dağın zirvesindeyim şimdi..
Bir dağ başı yalnızlığı yaşıyor yüreğim... Dağ başı yalnızlığı ölümden beter…Yumruklarımı sıkıyor, avazım çıktığı kadar bağırıyorum.. “SENİ ÇOK SEVİYORUM”
Sesimin yankısıyla çığlar düşüyor eteklerime… Yollarımda karlar, yollarımda kara yazım var.
Gel desem, gelemezsin…. Gel desen ayaklarımda buzdan prangalar….
Gözlerime hapsettiğim yaşlar,
Ve yüreğime yeniden yağmurlar yağar...
Tüm cömertliğiyle gelen bahar.. çağıldayan dereler, el ele dolaşan sevgililer, bir yanda uçurtma kuyruğuna asılı kalmış çocuk sesleri, Taze bahar çiçekleri, çiğ taneleri, başımda eser kavak yelleri ve dilimde uzak diyarların sevda türküleri…
Mevsimler geliyor ve geçiyor hayatımdan…
Bir yarım hep eksik..Bir yanım hep sensiz kalıyor…
Görmüyorsun..!
Duymuyorsun..!
Yüreğime yağmurlar yağıyor…
Yağmurlar yüreğime ağlıyor,
SEN, BİLMİYORSUN……………