:: Duygusuz.com - Dostluk ve Arkadaşlık Sitesi

Orjinalini görmek için tıklayınız: Gitmek
Şu anda (Arşiv) modunu görüntülemektesiniz. Orjinal Sürümü Görüntüle internal link
Gitmek; beden, zihin ve ruh olarak her şeyi ile insanın bulunduğu mekandan ayrılarak farklı bir mekana geçişidir. Doğarken, yaşarken, ölürken, tekrar dirilirken hep farklı mekanlar arası adeta mekik dokuruz. Gidişimiz bazen bize yakışır bazen de üstümüzde ölçüsüz kıyafetler gibi iğreti durarak yakışmaz. Gittiğimizde memnun oluruz ya da huzursuz... Gitme eyleminden önce düşünme aşamamız vardır. Bazen hiç düşünmeden aniden alınan bir karar sonrasında gideriz. Her nasılsa fark etmez. Tüm gidişlerimiz sancılıdır. Bu sancıyı bilerek yada bilmeksizin gideriz. Güle oynaya gideriz ve arkasından ağlarız. Ağlayarak gideriz fakat sonunda bize gülmek kısmet olur. Aslında neyin bizim için hayırlı ve neyin de şer olduğunu anlamadan gideriz. Her halükarda gitmek bir cesaret işidir ve her babayiğidin harcı değildir.
Yeni Türkü Grubunun ‘Günebakan Dünyanın Kapıları’ adlı albümünde ‘terk eden’ adındaki şarkılarının sözleri çok manidardır. Burada terk edenin ifade edilişinde sıra dışı orijinal bir bakış açısı yakalanmıştır. “Kimdi giden kimdi kalan/giden mi suçludur her zaman/ne zaman başlar ayrılıklar/dostluklar biter ne zaman/ ne zaman başlar ayrılıklar/dostluklar biter ne zaman/kimdi giden kimdi kalan/aslında giden değil kalandır terk eden/giden de bu yüzden gitmiştir zaten...”
Gitmek; çoğu kez insanın kendisi için var olmaya çalışması, başkaları için yok olması ya da uzaklaşmasıdır. Başkaları için yok olmak, genellikle terk edilmiş olanların kesin kararını gösterir. Giden belki de yok olmak maksadıyla gitmemiştir. İnsan sağlıklı bir akılla yaşarken, kendisinin kendisi ve başkaları için yok olmasını istemez zaten... Bunu ısrarlı bir şekilde isteyen, ciddi olarak hastalanmış demektir. İntihar ederek yaşamına son verenler; sadece kendilerini değil başkalarını da kendileri ile birlikte yokluğa bırakma telaşından dolayı canlarına kıyarlar. Oysa bilmezler ki dünyaya doğan asla yok olmayacaktır...

[b]Gitmek; kimi zaman olgunlaşmayı başkaları ile paylaşmayı kabul etmemektir. Giden ayrıldığı yerin kokusunu üstünde taşıyarak olgunlaşır. Üzerindeki koku ve gidenin gitme eyleminden dolayı yaşadığı acı aynı zamanda dağılır. Koku ile acı; yarı görünür bir sis bulutu gibi insanın ruhunda akrobasi yapar. Bunlar aslında insanın ruhunda hissettiği onu zenginleştiren aksesuarlardır. Kokunun ve acının ruh da yaşanması; ruhla hem hal olarak iyice karışıp bütünleşmesi olgunluğu pekiştirir. Olgunluk; duygulardan yararlanma becerisi kazanmaktır. Bu beceri gençlerin yapabilecekleri bir beceri değildir. Yaşlanmayla kendiliğinden ortaya çıkar. Olgun insan; duyguları kendi yararı için öyle bir kullanır ki korku rehavete, öfke mutluluğa, çaresizlik ümide dönüşür.




Gitmek; aslında bile bile lades diyerek acıyı kendine mıknatıs gibi çekmektir. Acılar sanki demir bizler ise mıknatıs olmuşuzdur. Acılar evrenin çok uzak köşelerinde olsa bile gidiş anında insana sinsice sokularak yaklaşır ve onu en güçsüz yerinden avlayarak kıskaca alır. Gerçek anlamın özünde; yürüyüp giderken adımını açan fakat bununla birlikte acılarını bir pergel gibi kapamaya çalışan insan vardır. Oysa çoğunlukla yaşanan aldanışlarla dolu hayal kırıklığından farklı bir şey değildir. İnsanın bu durumda suyunun suyu çıkar, yedi denizin attığı, yeri yurdu belirsiz göçebe bir muhacire döner.

Gitmek; kısmen geriye dönüşümlü intihardır. Bu dönüşüm olduğu için insanlar daha bir cesurca karar alırlar. Geriye dönerek intihar durdurulabilir. Bazen insan geriye dönmeyi gururuna yediremez. İşte o zaman kendisini, yaşadığı korkunç acılara pisipisine mahkum etmiş demektir. Köklerini söküp gitmiştir de fakat bu gidiş onun intiharı olmuştur. İnsan kolay unutamayan zayıf bir canlıdır...

Gitmek; kalmamaktır. Kendini başkalarından sakınmaktır. Gitmek diğerlerinin sisli beyinlerinden, devinip duran huysuzluklarından, dinelip ayakta zor duran omurgalarındaki çaresizliklerinden, müziğin zirvesi Pink Floyd’un nağmelerinden uzaklaşarak ayrılmaktır. Bir bakıma aslında bencilliğin şakırdayarak yere yuvarlanmış çeşididir. Yere yuvarlanan ayağa kalkar belki fakat üzerine yerin tozu, çamuru ve kokusu bulaşmıştır artık... Yerin kokusunun içinde ise gidenlerin burcu burcu tenlerinden çıkararak arkalarında bıraktıkları terlerinin kokusu vardır. Yer ve ter kokusu bir birlerine tüm imtiyazları sağlayarak bir ve bütün olmuşlardır.

Gitmek; sadece terk etmek değildir. Aynı zamanda terk edilmektir. Çünkü arkada bırakılan gelmemiştir. Gelmeyi istememiştir. Gelmeye cesaret edememiştir. Gelmeye gerek duymamıştır. Gidene refakat edecek kadar onu benimsememiştir. Sevgili, aşık, kan kardeş, dost, ahbap olamamıştır. Bu yüzden arkada kalır... Zaman, mekan, hatıra, duygulanım olarak belki çok yakın yada artık çok uzak, hayatın öylesine bilinen veya bilinmeyen bir köşesinde kalakalmıştır

Gitmek ayrılmaktır... Sevgiliden, köyden, ülkeden, dünyadan... Yaşanan her yerden, ana kucağından, baba ocağından, eskide kalmış neşeli ve hüzünlü tüm ruh hallerinden uzaklaşarak ayrılmaktır...


Gitmek; bir bakıma insanın kendisinin değerleneceği zamanı bekleme girişimidir. İnsan mutlaka değerinin anlaşılacağını düşünerek gider. Kimi zaman hakikaten anlaşılır kimi zamanda tarihin susuz topraklarına karışarak izbeliğin rutubeti ile bütünleşir. Kitaplar, şiirler, resimler, tüm sanatsal eserler değerleneceği zamanı bekler. Tıpkı insan gibi... seyrettirilecektir... Unuttuklarımızı gözlerimiz yaşlı ve derin pişmanlıklarla izlemek zorunda kalacağız... Bu pişmanlıkların hiç birisinin zerre kadar bizlere faydası olmayacaktır... Tüm bunlar bizi hayatın büyülü hengamesinden gitmenin büyülü gerçeğine ulaştırır...
[/b]




Sizce ?
Gitmeler olmasın diyorum ............. SadSad

Sevg ...
Teşekkürler, bende dilerimmm