01-22-2008, Saat: 08:55 PM
RÜZGARIN GÖLGESİ
Carlos Ruiz Zafon
“Burada artık hiç kimsenin hatırlamadığı,
zaman içerisinde sonsuza dek unutulan kitaplar,
günün birinde okurların eline düşecekleri saati bekliyorlardı.” [Unutulmuş Kitaplar Mezarlığı]
Tutkulu bir gerilim romanı olan ‘Rüzgarın Gölgesi’,
İsyanya’da Franco devrinde geçen güçlü bir edebi yapıt.
İspanya’da üç yıl önce yayımlanır yayımlanmaz büyük
yankılar uyandıran ‘Rüzgarın Gölgesi’, kısa bir süre sonra
en çok satan kitaplar listesine girmeyi başarır.
Roman, Almanya ve İngiltere baskılarında da büyük başarı kazanır.
Alman Dışişleri Bakanı Joschka Fischer,
Zafon’un eseri için “Herşeyi bir kenara atıp bir gecede
soluksuz okunacak bir roman...
Büyük bir zevkle okunuyor” diyor.
Barcelona’da bir kitapçının oğlu olan Daniel’den
dinlediğimiz romanın konusu, harika bir buluşla açılır:
“Unutulmuş Kitaplar Mezarlığı”.
Romanın kahramanı Daniel, 1945 yılında,
on yaşındayken kitapların esrarengiz dünyası ile tanışır.
Bu fantastik yerin tarifinden sonra Ruiz Zafon ustalıklı
bir dönüş ile romanın akışını devam ettirecektir.
Roman, Daniel’in babasının oğluna yaptığı şu açıklama
ile devam eder: “Geleneğe göre Unutulmuş Kitaplar Mezarlığı’nı
ilk kez ziyaret eden kişi bir kitap seçmek zorundadır ve
herhangi bir kitabı evlat edinen, onun kaybolmasına asla izin vermez;
onun her zaman yaşamasını sağlar.”
İspanya’daki İç Savaş’tan birkaç yıl sonra Barcelona’da
kitapçı Daniel Sempere’nin oğlu Unutulmuş Kitaplar Mezarlığı’nda
‘Rüzgarın Gölgesi’ adlı uzun yıllardır unutulmuş bir roman bulur.
Kitabı okuduktan sonra esrarengiz bir düelloda öldüğü söylenen
yazar Julian Carax hakkında bilgi edinmek genç çocukta
bir saplantı haline gelir...
Roman; ihtiras, intikam, karşılık görmeyen aşk,
düş kırıklıkları ve biraz da kefaret ödemeden oluşuyor.
Daniel, müthiş bir kahraman değil, ama sempatik bir figür...
Fazla hırsı olmayan, hataları fazlasıyla insancıl olan biri...
Fermin ise herşeye çare bulan harika bir arkadaş...
Romandaki diğer karakterler de tam yerlerine oturuyor.
Gercekten cok mukemmel bir roman,
herkesin okumasini tavsiye ederim......
Bir oturusta kitabin yarisini bitirdim, birakmak cok zor oluyor.....
umarim okuyanlar begenirler.......
Carlos Ruiz Zafon
“Burada artık hiç kimsenin hatırlamadığı,
zaman içerisinde sonsuza dek unutulan kitaplar,
günün birinde okurların eline düşecekleri saati bekliyorlardı.” [Unutulmuş Kitaplar Mezarlığı]
Tutkulu bir gerilim romanı olan ‘Rüzgarın Gölgesi’,
İsyanya’da Franco devrinde geçen güçlü bir edebi yapıt.
İspanya’da üç yıl önce yayımlanır yayımlanmaz büyük
yankılar uyandıran ‘Rüzgarın Gölgesi’, kısa bir süre sonra
en çok satan kitaplar listesine girmeyi başarır.
Roman, Almanya ve İngiltere baskılarında da büyük başarı kazanır.
Alman Dışişleri Bakanı Joschka Fischer,
Zafon’un eseri için “Herşeyi bir kenara atıp bir gecede
soluksuz okunacak bir roman...
Büyük bir zevkle okunuyor” diyor.
Barcelona’da bir kitapçının oğlu olan Daniel’den
dinlediğimiz romanın konusu, harika bir buluşla açılır:
“Unutulmuş Kitaplar Mezarlığı”.
Romanın kahramanı Daniel, 1945 yılında,
on yaşındayken kitapların esrarengiz dünyası ile tanışır.
Bu fantastik yerin tarifinden sonra Ruiz Zafon ustalıklı
bir dönüş ile romanın akışını devam ettirecektir.
Roman, Daniel’in babasının oğluna yaptığı şu açıklama
ile devam eder: “Geleneğe göre Unutulmuş Kitaplar Mezarlığı’nı
ilk kez ziyaret eden kişi bir kitap seçmek zorundadır ve
herhangi bir kitabı evlat edinen, onun kaybolmasına asla izin vermez;
onun her zaman yaşamasını sağlar.”
İspanya’daki İç Savaş’tan birkaç yıl sonra Barcelona’da
kitapçı Daniel Sempere’nin oğlu Unutulmuş Kitaplar Mezarlığı’nda
‘Rüzgarın Gölgesi’ adlı uzun yıllardır unutulmuş bir roman bulur.
Kitabı okuduktan sonra esrarengiz bir düelloda öldüğü söylenen
yazar Julian Carax hakkında bilgi edinmek genç çocukta
bir saplantı haline gelir...
Roman; ihtiras, intikam, karşılık görmeyen aşk,
düş kırıklıkları ve biraz da kefaret ödemeden oluşuyor.
Daniel, müthiş bir kahraman değil, ama sempatik bir figür...
Fazla hırsı olmayan, hataları fazlasıyla insancıl olan biri...
Fermin ise herşeye çare bulan harika bir arkadaş...
Romandaki diğer karakterler de tam yerlerine oturuyor.
Gercekten cok mukemmel bir roman,
herkesin okumasini tavsiye ederim......
Bir oturusta kitabin yarisini bitirdim, birakmak cok zor oluyor.....
umarim okuyanlar begenirler.......