02-03-2008, Saat: 08:55 PM
Ben yine bir ayrılık türküsü tutturdum. Dilime de sesime de yakıştı. Bilirsin ayrılık şarkıları dinlemeyi benden. O kadar çok dinledin ki…
Her birinin sözcükleri farklı olsa da müzikleri birbirine benzerdi. Sen bu müziği duyduğunda gözlerin dolmaya başlardı hep yüreğini tutardın. Öylece bakıyorsun gözlerime ve ben yine aynı türküleri söylüyorum sana. Sen ayrılık türkülerini sevmezsin halbuki. Ama ben söylediğim zaman dinlemekten başka bir çaren de kalmıyor sonuna kadar…
Yalvaran gözlerle bakıyorsun yine bana; ne türküyü susturmak istiyorsun ne de devamını dinlemeye gücün var. Ben inatla sana ayrılık türküleri söylüyorum yıllardır yaptığım gibi. Sözlerini sorguluyorsun nedenini anlamaya çalışıyorsun öylesine sessiz öylesine çaresiz.
Dudaklarına değen kadehte sanki bütün zamanların en acılı içkisini yudumluyorsun ama kulaklarından beynine süzülen zehir kadehteki içkiden çok daha beter.
Arada ney taksimi uzuyor, sen sonrasında duyacağın sözlere mi daldın yoksa suskunluğun korkusuna mı belli değil. Ben sustum yine gözlerim dolmuyor her zamanki gibi. Olanca kederiyle gözlerim simsiyah bakıyor gözbebeklerine. Sen hayallerde misin yoksa gerçeklerin kâbusu mu var gözlerinde belli değil.
Bu türküyü sen öğretmiştin bana o zaman 15 yaşımdaydım. Gözyaşları içinde dinlemiştim. Susman için yalvarmıştım. Başka türküler söyleyelim sevdaya dair ne olur yeter demiştim. Sen uzatmamıştın. Çünkü gözyaşlarıma hiç dayanamazdın. Bitirdin söylemeyi başka bir şeye de gerek görmemiştin sırtını dönüp çekip gitmiştin. Son defa gözlerine baktığımda yine yalvardım gitme dedim ne olur bu şekilde gitme daha bu türküden sonrasını bilmiyordum. Öğrendim ki özlem ve hasret türküleri gelirmiş sonrasında. Uzunca bir zaman da tek başıma mırıldandım yeni öğrendiğim bu türküleri.
Dedim ya senden öğrendim ben ayrılık türküsünü. Ama senin gibi bir defa söylemedim. Sayısını bilmediğim defa ayrılık türküleri söyledim sana hatta nedenini bilmediğim defa ayrılık…
Sonra daha bir güçlü oldum daha dayanıklı. Artık yeni bir ayrılık türküsü ağlatmıyor beni. Yeni bir sevda türküsünde içim kıpırdanmıyor, bir hasret türküsü burnumu sızlatmıyor. Her seferinde boğazım düğüm düğüm oluyor. Ben ağlayamıyorum ben gülemiyorum ben özleyemiyorum…
Söylediğim türkülere bakma sen benim. Hâlbuki ben sana bundan sonra ayrılık türküleri söylememeye yemin etmiştim. Ama yine bozdum yeminimi.
Affet beni sana yine bu hüznü yaşattığım için.
Bak yanındayım dizinin dibine oturmuş saçlarımı okşamanı bekliyorum, bir kedi gibi kıvrılıp kucağında uyumayı. Benim hayallerim yok biliyorsun ama senin hayallerini dinlemek istiyorum. Hadi bana yeni bir türkü söyle. Unutalım ayrılığı. Beni yeni bir dünyaya inandır, kimsenin üzmesine izin verme.
-alıntı-
Her birinin sözcükleri farklı olsa da müzikleri birbirine benzerdi. Sen bu müziği duyduğunda gözlerin dolmaya başlardı hep yüreğini tutardın. Öylece bakıyorsun gözlerime ve ben yine aynı türküleri söylüyorum sana. Sen ayrılık türkülerini sevmezsin halbuki. Ama ben söylediğim zaman dinlemekten başka bir çaren de kalmıyor sonuna kadar…
Yalvaran gözlerle bakıyorsun yine bana; ne türküyü susturmak istiyorsun ne de devamını dinlemeye gücün var. Ben inatla sana ayrılık türküleri söylüyorum yıllardır yaptığım gibi. Sözlerini sorguluyorsun nedenini anlamaya çalışıyorsun öylesine sessiz öylesine çaresiz.
Dudaklarına değen kadehte sanki bütün zamanların en acılı içkisini yudumluyorsun ama kulaklarından beynine süzülen zehir kadehteki içkiden çok daha beter.
Arada ney taksimi uzuyor, sen sonrasında duyacağın sözlere mi daldın yoksa suskunluğun korkusuna mı belli değil. Ben sustum yine gözlerim dolmuyor her zamanki gibi. Olanca kederiyle gözlerim simsiyah bakıyor gözbebeklerine. Sen hayallerde misin yoksa gerçeklerin kâbusu mu var gözlerinde belli değil.
Bu türküyü sen öğretmiştin bana o zaman 15 yaşımdaydım. Gözyaşları içinde dinlemiştim. Susman için yalvarmıştım. Başka türküler söyleyelim sevdaya dair ne olur yeter demiştim. Sen uzatmamıştın. Çünkü gözyaşlarıma hiç dayanamazdın. Bitirdin söylemeyi başka bir şeye de gerek görmemiştin sırtını dönüp çekip gitmiştin. Son defa gözlerine baktığımda yine yalvardım gitme dedim ne olur bu şekilde gitme daha bu türküden sonrasını bilmiyordum. Öğrendim ki özlem ve hasret türküleri gelirmiş sonrasında. Uzunca bir zaman da tek başıma mırıldandım yeni öğrendiğim bu türküleri.
Dedim ya senden öğrendim ben ayrılık türküsünü. Ama senin gibi bir defa söylemedim. Sayısını bilmediğim defa ayrılık türküleri söyledim sana hatta nedenini bilmediğim defa ayrılık…
Sonra daha bir güçlü oldum daha dayanıklı. Artık yeni bir ayrılık türküsü ağlatmıyor beni. Yeni bir sevda türküsünde içim kıpırdanmıyor, bir hasret türküsü burnumu sızlatmıyor. Her seferinde boğazım düğüm düğüm oluyor. Ben ağlayamıyorum ben gülemiyorum ben özleyemiyorum…
Söylediğim türkülere bakma sen benim. Hâlbuki ben sana bundan sonra ayrılık türküleri söylememeye yemin etmiştim. Ama yine bozdum yeminimi.
Affet beni sana yine bu hüznü yaşattığım için.
Bak yanındayım dizinin dibine oturmuş saçlarımı okşamanı bekliyorum, bir kedi gibi kıvrılıp kucağında uyumayı. Benim hayallerim yok biliyorsun ama senin hayallerini dinlemek istiyorum. Hadi bana yeni bir türkü söyle. Unutalım ayrılığı. Beni yeni bir dünyaya inandır, kimsenin üzmesine izin verme.
-alıntı-