:: Duygusuz.com - Dostluk ve Arkadaşlık Sitesi

Orjinalini görmek için tıklayınız: ki?@...ki?@...
Şu anda (Arşiv) modunu görüntülemektesiniz. Orjinal Sürümü Görüntüle internal link
Sayfalar: 1 2
ABD'de suçlu sayısı artıyor

00083204.jpgAmerika’da şiddete dayalı suçlarda, bir önceki yıla göre yüzde iki oranında artış olduğu açıklandı.

Federal Soruşturma Bürosu FBI’ın yıllık suç raporuna göre, geçen yıl yaklaşık 17 bin kişi cinayete kurban gitti. Cinayet yüzünden tutuklanan 18 yaş altı gençlerin sayısında da bir önceki yıla göre yüzde 20 artış gözlendi.

Rapora göre yalnızca ırza geçme olaylarında yüzde iki buçukluk bir düşüş kaydedildi.

Yetkililer, şiddete dayalı suçların son bir yılda artmasına rağmen, bugünkü rakamların 2001 yılına kıyasla yüzde üç; 1996 yılına kıyasla da yüzde 17 daha düşük olduğunu belirtiyor.


VOA TÜRKÇEYayın Tarihi : 20 Eylül 2006 ÇarşambaGüncelleme :20 Eylül 2006 Çarşamba 5:51
Şehir eşkiyaları polisle çatıştı

00083194.jpgİzmir'in Konak İlçesi'nde bir barda çıkan ve 2 kişinin yaralandığı silahlı kavganın ardından kaçan zanlılar ile polis arasında silahlı çatışma çıktı. Çatışmada 2'si polis toplam 4 kişi yaralandı.

Edinilen bilgiye göre, akşam saatlerinde Pasaport Semti Kantar Polis Karakolu'nun karşısında bulunan Carnevale Bar'a gelen Big Boss adlı barın çalışanları olduğu öğrenilen silahlı 2 kişi, bar çalışanlarıyla tartışmaya başladı. Kavganın büyümesi üzerine çıkan silahlı kavgada bar sahibi Şenol Nar ve bar müdürü Murat Doğan yaralandı. İhbar üzerine gelen polis ekipleri, olayın ardından kaçan zanlıları takibe aldı. Şehit Fethibey Caddesi'ne gelindiğinde polis tarafından sıkıştırılan şüpheliler, ekiplere ateş açtı. Çıkan çatışmada, Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'nde görevli polis memuru Bayram Kayalar, Konak Asayiş Ekipler Amirliği'nde görevli polis memuru Ünal Kocasarı ile zanlılar Muhammet Recep Arıkan ve Ali Sarıtaş yaralandı.

Ambulanslarla çeşitli hastanelere kaldırılan yaralıların hayati tehlikesinin bulunmadığı öğrenilirken, olayla ilgili soruşturma başlatıldı. ihaYayın Tarihi : 20 Eylül 2006 Çarşamba
Adana'da otomatik tüfek dehşeti

00083314.jpgAdana'da kimliği belirsiz kişilerin otomatik tüfekle açtığı ateş sonucu 1'i ağır olmak üzere 3 kişi yaralandı.

Alınan bilgiye göre olay, Gürselpaşa Mahallesi 154. sokak 14 numaralı evin önünde meydana geldi. Evlerinin önünde oturan Murat Topal (25), Ömer Faruk Kiper (21) ve Hüseyin Bellurkan (25) adlı 3 arkadaş, henüz kimliği belirlenemeyen şahısların otomobil içerisinden otomatik tüfekle açtığı ateş sonucu çeşitli yerlerinden yaralandı.

Yaralılar, ambulans ile Adana Numune Hastanesi ve Çukurova Devlet Hastanesi'ne kaldırılarak tedavi altına alınırken, saldırganlar olay yerinden hızla uzaklaşarak kayıplara karıştı. Aldığı kurşun darbeleri nedeniyle ayak bileği kopmak üzere olduğu belirlenen Bellurkan, ilk müdahalenin ardından Çukurova Üniversitesi Balcalı Hastanesi'ne sevk edildi.

Olayla ilgili soruşturmanın devam ettiği bildirildi. İHAYayın Tarihi : 20 Eylül 2006 Çarşamba
Viagra kuşağı ve boşanmalar

00083319.jpgHürriyet köşe yazarı Ayşe Arman, küllenmiş evlileklerde yaşanan boşanma nedeninin viagra olduğunu yazdı. Ayşe Arman'ın yazısını aynen alıntılıyoruz.

Generation Viagra mı dediniz?

Kızımın anaokulu maceraları yüzünden, ortalıktaki 25-30 yıllık evlilikten sonra bol dedikodulu ayrılıkları kaçırdım. Arayı kapatmak için, derhal olaya balıklama atlıyorum...

Bir insanın, evinde çalıştırdığı yardımcısına áşık olmasına şaşırmadım. Ben asıl, "Bula bula evin hizmetçisini mi bulmuş?!" diyenlere şaşırdım.

Tabii ki insan dibindekine, yanındakine aşık olacak.

Ben de bunun uzaklarda aranmasını anlamıyorum.

İlla bir "dış mihrak" olacak, ne dış mihrakı?

Mihrak içeride, senin haberin yok...

Durum şu kadar basit aslında: Eşinizden şüpheleniyorsanız önce dibinize bakın. Gitmeyin öyle uzaklara. Sekreterler, asistanlar, ortaklar, mesai arkadaşları, bakıcılar, dadılar, yakın dostlar, en samimi çiftler, arkadaşlar, komşular ve eski sevgililer...

Her daim potansiyel tehlikelidir.

Ama normal.

Bu insanlarla bir şeyler paylaşılmış ve paylaşılıyor. Dış kapının dış mandalıyla, siz de takdir edersiniz ki, zor. Önce tanışacaksınız, yatırım yapacaksınız, bekleyeceksiniz, punduna getireceksiniz...

Ölme eşeğim ölme!

Yakınızdaki, her zaman daha kolay.

Kolayı, "ucuz" anlamında kullanmıyorum. Koşulların elverişliliğini anlatmak için söylüyorum. Eski veya yeni bir temel ilişkinin üzerine daha ileri seviyede bir şey inşa etmek çok daha kolay elbette. Ya da az sorunlu diyelim.

Peki yapacak bir şey var mı? Hayır. Adamın tepesine çökemezsiniz. "Sekreterini işten çıkar, onunla bununla da görüşme" diyemezsiniz.

Bana sorarsanız, yakışık almaz.

Kendi isteğiyle size gelmiyorsa, zaten sizin değildir.

Geliyorsa ne ala...

Yoksa...

Kör olsun Viagra!

Hop! Bir dakika.

Öyle hemen atlamayın, "Viagra yokken de, adamlar 20-30 yıl evlilikten sonra karılarını terk edip, genç kadınlara gidiyorlardı..." demeyin.

Doğru ama Viagra, belli bir yaşı aşmış erkeklere farklı bir güven verdi. Gittikleri o genç kadın karşısında, mahcup olmalarını engellendi.

Ve ortaya "Generation Viagra" (Viagra kuşağıWink diye tanım çıktı.

Gerçi, yaşı genç olan adamların, bu konuda yazıp çizmesini biraz acımasız buluyorum.

"Bizim Viagra’ya ihtiyacımız yok. Onlar yaşlı, ancak Viagara’yla kendilerine güvenlerini sağlayabilirler!" demeye getiriyorlar. İçinde bir küçümseme, kibir ve "Ben kullanmıyorum" göndermesi var. Unutmamak gerekir ki, böyle düşünenlerin de Viagra kullanacağı yaşlar gelebilir!

Bir kadın olarak bana gelince, Vigara kullanmayı ne onaylıyorum ne de yargılıyorum. Herkesin hangi yaşında ne yapacağı, sadece kendilerini ilgilendirir. Ama yine de bir tespit olarak, şu aşağıdaki şıklardan hangisi, söz konusu evliliklerin yıkılmasına sebep olmuştur diye soracak olursanız: a-) Evlilikteki elektriğin bitmesi b-) Yeni kadının çok daha genç olması c-) Bir kadınla bir ömrün geçmemesi d-) Biraz nefes almak istiyorum gerekçesi e-) Ferrari’mi satmak istiyorum f-) Sağ olsun Viagra, artık kim tutar beni!

Bu tür şeyler genellemeye gelmez tabii...

Yine de kim ne derse desin, gerçeğe ne yakın şık, f şıkkı...

Gidenlerin bu kadar çoğalmasının nedeni, bence de o küçük hapların etkisi...

Alöööööööööööööööööö

"Alo" deyip geçmeyin.

Mühim meseledir. Bir şirketin, bir kurumun telefonunu çevirdiğiniz zaman karşınıza çıkan baygın, bayık alo’lar, aradığınız o yer hakkında, insana fevkalade önemli ip uçları verir. Sadece bir "alo" bile, ne tür bir zihniyetle, yaşam anlayışıyla karşı karşıya olduğunuzu gösteriverir. O yüzdendir ki, ilk "alo" benim için çok tayin edicidir...

* * *

Mesela Cem Ulusoy. Bizim Cem. Şahanedir. Beni gazeteden aradığınızda, karşınıza o çıkar. Tek bir "alo"su şunların hepsini içerir:

"Nasıl yardımcı olabilirim?"

"Sorununuzu nasıl çözebilirim"

"Siz yeter ki söyleyin, ben hallederim!"

Sizi bilmem ama ben enerjik "alo"ları severim. Genç, dinamik, meydan okuyan, ama küstah olmayan "alo"lar. Cem’inki öyledir. Ve hızlıdır. Vaktinizi çalmaz. Laf kalabalığı yapmaz. Sizi doğrudan sonuca ulaştırır.

* * *

İnsanların "telefondaki karşılama sesi" meselesini es geçmesini ya da önemsememesini kesinlikle anlamıyorum. Bazen birini, bir yeri arıyorsunuz, bir şirketi mesela. Uykudan henüz yeni kalkmış gibi bir ses cevap veriyor:

"Alöööööööööööööö"

Nasıl olabilir?

Sizin, o şirket hakkındaki izleniminiz ne olabilir?

Hayatı, telefonda iş halletmek olan biri için, can alıcı bir mesele bu. Tamamen o sese göre şekilleniyor ilişkiler, düşünceler...

Santralda çalışanlar, asistanlar, sekreterler... Bir şirketi, bir insanı temsilen oradalar. Temsilen dediysem söz gelişi değil, hakiki manada. İşleri bu. Hızlı, düzgün diksiyonlu, dinamik, ve pozitif olmalılar. Ben kendi evimi aradığım zaman bile pozitif bir "alo" duymak istiyorum. Hayat enerjisi olan bir "alo..."

* * *

Hürriyet’in santralı mesela, bu konuda olağanüstüdür.

Üstüne tanımam. Ne zaman ararsanız arayın, orada her derdinize koşan ve halleden kadınlar vardır. Hepsi son derece tecrübeli ve duruma hákimdir. Üstelik sesleri insana müthiş güven verir. Bir gün dahi o telefonu "Yeter artık aramayın!" havasında açtıklarına tanık olmadım. Bu vesileyle, onlara da teşekkür etmek istiyorum...

HAMİŞ: Bir de İngilizce meselesi var. Koskoca bir şirketin numarasını çeviriyorsunuz, karşınıza sesli bir mesaj çıkıyor. Önce Türkçe sonra İngilizce şöyle diyor: "Dahili numarayı biliyorsanız tuşlayın, bilmiyorsanız operatöre bağlanmayı bekleyin..." Ama felaket bir İngilizce ile söylüyor. Çok mu zordur bu sesli mesajlarda ya da çeşitli anonslarda iyi İngilizce konuşan insanların seslerini kullanmak? Hürriyet/ Ayşe ArmanYayın Tarihi : 20 Eylül 2006 Çarşamba
Bush'a n?kleer hat?rlatmalar...

00083450.jpg?ran Cumhurba?kan? Mahmud Ahmedinejad, ?lkesinin n?kleer ?al??malar?n?n ?effaf, bar?? ama?l? ve g?zetim alt?nda s?rd?r?ld???n? s?yledi. Ahmedinejad, ABD'yi ima ederek, baz? ?lkelerin n?kleer bombalar? insanl??a kar?? kulland???n? an?msatt?.

BM Genel Kurulu'nda yapt??? konu?mada, ABD'yi ima ederek, BM G?venlik Konseyi'nin baz? daimi ?yelerini, BM'yi tehdit ve bask? unsuru olarak kullanmakla su?lad?. ?lkesinin, n?kleer silahs?zlanma anla?malar?na uygun davrand???n? belirten Ahmedinejad, "N?kleer ?al??malar?m?z?n tamam? ?effaf, bar?? ama?l? ve Uluslararas? Atom Enerjisi Kurumu denet?ilerinin g?zetimi alt?nda y?r?t?l?yor" diye konu?tu.

Ahmedinejad, ?ngiltere ile ABD'ye y?nelik sert ele?tiriler i?eren konu?mas?n?n b?y?k b?l?m?nde, G?venlik Konseyi'nin suiistimal edildi?ini iddia etti ve ba?ka bir ?lke veya ulus ile ters d??meleri halinde, veto hakk?na sahip baz? daimi ?yelerin, davac?, yarg?? ve cellat olarak konuyu G?venlik Konseyi'ne ta??d?klar?n? ileri s?rd?. Ahmedinejad, uranyum zenginle?tirme ?al??malar?n? ask?ya alarak G?venlik Konseyi talimatlar?na uyacaklar?na dair ise bir i?aret vermedi.

ABD Ba?kan? George Bush'un, BM Genel Kurulu'nda yapt??? konu?mada ?ran'?, "ter?ristlere kaynak ay?rma ve n?kleer silah yapmaya ?al??makla" su?lamas?na cevap veren Ahmedinejad, ABD ve ?ngiltere ile birlikte baz? ?lkelerin, n?kleer enerji ve yak?t d?n??t?rme i?leminden faydaland???n? belirterek, "Baz?lar?, n?kleer teknolojiden, n?kleer bomba ?retimi de dahil olmak ?zere bar?? ama?l? olmayan sonu?lar ??kard?lar. Baz?lar?n?n, n?kleer bombalar? insanl??a kar?? kulland?klar?na dair tats?z ge?mi?leri var" dedi.

IRAK'TAK? ??DDET VE TER?R?ZM

Konu?mas?nda, Irak'taki duruma da de?inen Ahmedinejad, artan d??manl?klar? ve ter?rizmi, bu ?lkedeki koalisyon kuvvetlerinin devam eden bask?s?na bir vesile olarak g?rd???n? s?yledi. ?ok uluslu kuvvetlerin, Irak'?n istikrara kavu?turulmas? amac?n? yerine getirmekte ba?ar?s?z oldu?unu belirten Ahmedinejad, ABD'nin, bu ?lkede kalmak i?in ?iddeti k?r?kledi?ini ima etti.

Koalisyon askerlerinin yakla??k 3 y?ld?r Irak'ta bulunduklar?n? hat?rlatan Ahmedinejad, "??galci ?lkelerin bu ?lkede g?venli?i sa?lamakta yetersiz kald???n?, her g?n y?zlerce insan?n ?ld?r?ld???n?" belirtti. "Hukuk devletinin ve ulusal meclisin kurulmas?na ra?men Irak'ta g?venli?i bozmak, toplumlar aras?ndaki ayr?l?klar? art?rmak ve sivil s?rt??meleri k?r?klemek i?in a??ktan veya gizli ?al??malar yap?l?yor" diyen Ahmedinejad, i?galci ?lkelerin, g?venli?i sa?lama amac?na ili?kin gerekli siyasi ad?mlar? att?klar?na dair bir i?aret bulunmad???n? kaydetti.

00083453.jpg"?SRA?L, G?VENS?ZL?K VE TEHD?T KAYNA?I"

Konu?mas?nda, ?srail'e de y?klenen Ahmedinejad, ?srail'i Orta Do?u'da, "g?vensizlik ve tehdit kayna??" olarak g?sterdi.
Ahmedinejad, "soyk?r?m" kelimesini kullanmadan, ?srail'in, ?kinci D?nya Sava??'ndan sonra, "arkada kalanlar? korumak" bahanesiyle Filistin topraklar?nda kuruldu?unu s?yledi ve "Bu rejim, kuruldu?undan bu yana, sava?lar ba?latarak, kan ak?tarak, b?lge ?lkelerinin kalk?nmalar?n? engelleyerek, Orta Do?u'da tehdit ve g?vensizlik kayna?? olmu?tur" diye konu?tu.

"BM G?VENL?K KONSEY?, L?BNAN'DA ?NSANLAR ?L?RKEN BO? BO? OTURDU"

Ahmedinejad, L?bnan konusuna da de?inerek, BM G?venlik Konseyi'ni, ?srail ile Hizbullah aras?ndaki sava?? sona erdirmek i?in derhal ate?kes ?a?r?s? bulunmakta ba?ar?s?z olmakla su?lad?.

"G?venlik Konseyi, L?bnanl?lara kar?? gaddarl??a ve zalim sahnelere ?ahitlik ederek g?nlerce bo? bo? oturdu" diyen Ahmedinejad, "Neden?" diye sordu. ?ran Cumhurba?kan? Ahmedinejad, ABD'yi su?layarak, "D??manl?klar?n ard?ndaki g??, G?venlik Konseyi'nin daimi ?yesinin kendisi. Bu durumda konseyin sorumluluklar?n? yerine getirmesini nas?l beklersiniz?" dedi.
aaYay?n Tarihi : 20 Eyl?l 2006 ?ar?amba
abtrbayrak.jpg "TÜRKİYE'NİN ÜYELİK SÜRECİ SIKINTILI"
İngiltere'de yayımlanan günlük ekonomi ve siyaset gazetesi Financial Times'ta çıkan "Boğaz'ın kıyısında medeniyetler çatışması" başlıklı yazıda, "Türkiye'nin AB başvurusunun başarıyla sonuçlanacağı garanti değil, ama başarısızlıkla sonuçlanacağının garantisi de yok" denildi.
Gideon Rachman tarafından kaleme alınan makalede, "Türk hükümeti, AB üyeliği hedefinin peşinden gitmenin ülke çıkarlarına uygun olduğunu düşündüğü sürece, görüşmeleri sürdürmek Avrupa'nın çıkarına olacaktır" görüşüne yer verildi.
Papa ile ilgili olarak ortaya çıkan sert eleştirilere dikkat çekerek makalesine başlayan yazar, laik ve Batılı Türkiye'den de bu konuda sivri açıklamalar çıktığını belirtti.
İslam ile Batı arasındaki ilişkileri geliştirmek isteyen siyasetçiler için Türkiye'nin hep büyük bir umut oluşturduğuna işaret edilen yazıda, ABD Başkanı George Bush'un da Türkiye'nin AB üyeliğinin İslam ile Batı arasındaki ilişkilerin geliştirilmesinde önemli bir avantaj sağlayacağına dikkati çektiği bildirildi.
Aynı yorumların Türk siyasetçiler tarafından da yapıldığı belirtilen yazıda, "ancak Türkiye'nin AB sürecinin askıda olduğu'' iddia edildi.
Kıbrıs meselesinin görüşmelerin askıya alınması riskini ortaya çıkardığı öne sürülen yazıda, "Kıbrıs meselesi bir şekilde çözülse de Türkiye'nin birliğe katılma çabası yine de sorunlarla boğulacak. Zira AB genişleme sancıları çekiyor" denildi.
Yazar, "topraklarının çoğu Asya'da olan büyük ve fakirce bir Müslüman toplumun Avrupa'ya kabulü fikrinin Avrupa'da büyük bir isteklilikle kabul görmediğini" de öne sürerken, Müslümanların Avrupa'ya entegrasyonuna ilişkin hassas tartışmaların devam ettiği bir dönemde, Türk insanına Avrupa'da serbest dolaşım hakkı verecek üyeliği kabul ettirmenin zor olacağını savundu.
"Türkiye'nin üyeliği konusunda Avrupa'daki soğumanın Türk halkı üzerinde bir karşı reaksiyon doğurduğuna" da işaret edilen yazıda, bazı Batılı diplomatların da "Avrupa'dan kaynaklanacak bir reddin, ülkeyi Arap dünyasına dönmek zorunda bırakmasından ve iç politikada daha radikal bir İslami çizgiye itmesinden çekindikleri" öne sürüldü.
Yazar, "buna karşılık kendini laikliğin garantisi olarak gören ordunun müdahaleye kalkışabileceği" iddiasına da yer verdi. "Türkiye'nin AB üyeliği hiçbir zaman gerçekleşmese bile, sürecin Türkiye'de özgürlük ve zenginlikleri artıracağını" da kaydeden yazar, sürecin başlı başına bir transformasyon yaratacağına dair görüşlere dikkat çekti.


Kaynak: tv8
19.09.2006 16:05:56
32569831.jpg MACARİSTAN'DA KRİZ
Macaristan Başbakanı Ferenc Gyurcsany'nin ülke ekonomisi hakkında yetkililerin yalan söylediğini kabul etmesinin ardından başkent Budapeşte'de başlayan gösterilerde şu ana kadar 10 kişinin yaralandığı bildirildi. Kurtarma görevlileri, arabaları ateşe veren göstericilerin devlet televizyonun merkez binasını basmaları sırasında çıkan çatışmalarda en az 10 kişinin yaralandığını belirttiler.


Macaristan parlamentosunun önünde dün akşam saatlerinde başlayan gösterilerde Gyurcsany'nin istifasını isteyen göstericilerin, işten çıkanların da katılımıyla sayılarının daha da arttığını kaydeden yetkililer, gece yarısına doğru parlamento binası önünde gösteri düzenleyen ana gruptan ayrılan yüzlerce göstericinin devlet televizyonunun merkez binasının yakınlarına doğru yürüyüşe geçtiklerini ifade ettiler. Taleplerini televizyondan duyurmak amacıyla polis kordonunu yararak binaya girmeye çalışan göstericilerden bazıları ile polis arasında çıkan çatışmalarda, polisin tazyikli su ve göz yaşartıcı gaz kullanarak göstericileri dağıttığı belirtildi.
AB'NİN TÜRKİYE UZMANI DİPLOMATI FAS'TA ÖLDÜRÜLDÜ
AB Komisyonu'nun üst düzey memuru, Türkiye dosyası uzmanı Alessandro Missir de Lusignano ile Belçikalı eşi Ariane Lagasse de Locht'un Fas'ta öldürülmesi, Brüksel'de AB ve Türk çevrelerinde büyük üzüntü yarattı. Uzun yıllar AB Komisyonunun Türkiye Masasında görev yapan, genişlemeden sorumlu üyeler Günter Verheugen ve Olli Rehn'in danışmanlığını üstlenen ve Türkiye dosyasında tarafsız tavırlarıyla büyük saygınlık kazanan Missir de Lusignano, 3 hafta önce Fas'a tayin olmuştu.


Elde edilen ilk bilgilere göre, başkent Rabat'taki evlerine 4 çocuklarıyla yeni yerleşen çift, geçen pazarı pazartesiye bağlayan gece eve giren kişiler tarafından öldürüldü. Cinayeti, çiftin 10 yaşındaki büyük erkek çocuğu, bir süre anne ve babanın cesedinin yanında kaldıktan sonra polise haber verdi.
Fas polisi, cinayetin hırsızlar tarafından işlendiğini, ailenin arabasının ve ev anahtarlarının kaybolduğunu bildiriyor.

-TÜRKİYE UZMANI-

AB çevrelerinde "çok yetenekli, uzman ve çok kibar" olarak tanınan Allessandro Missir de Lusignano, Türkiye'den, Levanten bir aileden geliyordu ve çok iyi Türkçe konuşuyordu.
Türkiye'nin AB'ye katılım dosyasında ve sürecinde çok etkin bir rol oynayan Missir de Lusignano, Ankara ile diyaloğun ve Türkiye'nin AB üyeliğinin önemi ve gerekliliği üzerinde duruyor, mantık ve ikna gücüyle etkin oluyordu.
AB Komisyonuna 1991'de giren ve süratle üst kademelere yükselen, 2001'den itibaren Türkiye Masasında görev alan Missir de Lusignano, Türkiye'yi ve Türkleri en iyi tanıyan üst düzey AB memuru olarak biliniyordu.
Missir de Lusignano, Fas'taki görevine dün resmen başlayacaktı. AB Komisyonunun dış ilişkilerden sorumlu üyesi Benita Ferrero-Waldner, konuya ilişkin açıklamasında, cinayetten duyulan büyük üzüntüyü yansıttı ve katillerin yakalanarak yargılanması için tüm çabanın harcanacağını bildirdi.
Kaynak: tv8
19.09.2006 10:44:54
Sayfalar: 1 2