:: Duygusuz.com - Dostluk ve Arkadaşlık Sitesi

Orjinalini görmek için tıklayınız: Hiç gitmişliğiniz varmı.?
Şu anda (Arşiv) modunu görüntülemektesiniz. Orjinal Sürümü Görüntüle internal link
Otuz iki virajları aşıp,
Kaymakam çeşmenin soğuk suyunu hiç içmişliğiniz var mı ? Her
sabah uyandığınızda size merhaba diyen Efkâr tepeyi, Gomane tepeyi gezdiniz mi, karış, karış ?

Mayına basan aracın içinden, tam on dört metre uzağa
fırlayan bir arkadaşınız oldu mu sizin ? "Yenge, vallahi az önce yanımda oturuyordu, şimdi dışarı çıktı." diye yalan söylediniz mi karısına ? Dükkânına girip alışveriş yaptınız mı bir esnafın ?

Gomane tepenin zirvesinden, içinde eşinizin, çocuğunuzun bulunduğu lojmana doğru yanarak gidip evinizin duvarında patlayan RPG-7'leri izlediniz mi siz ?

Ama yine de bulunduğunuz görev yerini terk etmeden, acaba öldüler mi, yaralandılar mı, diye sabaha kadar hiçbir haber alamadan beklediniz mi?

"Ben bu insanlar rahat uyusun diye buradayım, ama neden benim aileme saldırıyorlar ?" diye düşündünüz mü hiç.

Evinizin roketlendiği mahalleden ve hatta roketin atıldığı, makineli tüfeğin yanı başında çalıştığı evin sakinlerinden, "Vallahi, biz bir şey görmedik." dediklerini duydunuz mu, kulaklarınızla ?

Her şeye rağmen deyip görevinize devam ettiniz mi ? O
patlamalardan dolayı yllardır psikolojik tedavi gören bir çocuğunuz veya çocuğu bu yüzden tedavi gören bir tanıdığınız oldu mu ? Hiç böyle bir baba'nın veya anne'nin yüz ifadesini gördünüz mü ?

Tabancanızı evinizde bırakıp, "Bir şey olursa, eve girmeye çalışırlarsa gerekeni yap, son iki mermiyi de kendinize ayır,ellerine sağ geçme." diyerek her defasında eşinizle helalleşip çıktınız mı evden, ya da böyle bir tanıdığınız oldu mu ?

Sürekli telsiz anonslarını dinlediği için, ilk kurduğu cümle "atışlar
normal" olan bir çocuğunuz oldu mu sizin ?

Lojman'ın emniyetini sağlayan silahlı nöbetçilerin yanında mı oynadı çocuklarınız ve uzaktan dahi gelse, her silah sesinde o çocukların evlere, mevzilere nasıl koşturduğunu, koşarken düşenlerin nasıl yerlerde sürüklendiğini, nasıl hıçkırarak ağladıklarını gördünüz mü hiç ?

Bu gün yaşanan olayların, ilk olduğunu mu sanıyorsunuz ?

Bunları yapmadı ve yaşamadıysanız eğer, orası hakkında
bildiklerinizin hiç bir kıymeti harbiyesi yoktur, efendiler.

Affedersiniz, bu kadar net konuşmak istemezdim, ama ne yazık ki sabrım tükendi artık.

Siz oturduğunuz ceylan derisi koltuklarda belki farkında değilsiniz, belki de umurunuzda değil, ama orada görev yapan insanların öncelik sıralarında, ailelerinden önce vatanları geliyor, yeminleri geliyor. İşte bu yüzden mevzilerini terk edip ailelerinin yanına koşmuyorlar. Biz de onun için koşmadık zamanında, görevimizi bırakarak. Yüreğimiz titreyerek bekledik ama
görevimizin başında, dağda, hudutta bekledik, efendiler, görevimiz bitene kadar bekledik.

Bu insanlar tüm bunlara vatanları için, üstüne el koyup yemin ettikleri bayrakları için katlanıyorlar, sizin başınızın üzerindeki, ama nasıl sağlandığını bile bilmediğiniz [SIZE=4]"egemenlik örtüsü"'nün bekası için katlanıyorlar.[/SIZE]

Peki, onlar bu şartlar altında görev yaparken siz veya sizden
öncekiler bu fedakârlıklara liyakat gösterebilmek için, geçmişte ne yaptınız ?
Şimdi ne yapıyorsunuz?

Anıtlaştırılan terörist mezarlarının hesabını mı soruyorsunuz ?

O cenaze araçlarının görevlendirme emrinde kimlerin imzasının
olduğunu mu araştırdınız?

Başbakana güç gösterisi yaparak "Uçaklardan ve validen
hoşlanmadık, ayrıca dağdakilerden vazgeçmeyiz." diyenlere mi hesap sordunuz yoksa?

Ya bütün kutsal değerlerimize söverek ayaklanan kalabalıklar, onlara devlet'in varlığını mı hissettirdiniz?

Baldırı çıplak peşmergelerden tutun da, Danimarkalı'sından,
Hollandalı'sından, Rum'undan duyduğunuz her türlü hakaret ve
aşağılamaya cevap mı verdiniz ?

Roj TV muhabirlerinin nasıl olup ta olaylardan 3 dakika sonra canlı yayın yaptığını mı buldunuz ?

Bir el bombasının nasıl olup ta o kadar hasar meydana getirdiğini mi, Almanya ile yapılan telefon konuşmasını mı, okalabalığın nasıl bir anda örgütlendiğini mi, araştırdınız ?

Arabası parçalanarak yakıldıktan sonra, şerefsizce ve insafsızca
dövülerek komaya sokulan uzman çavuşu mu, evi kurşunlanan polisi mi, okulunda tartaklanıp kovalanan asker çocuklarını mı,
araştırdınız ?

Bütün bu eylemleri kimin planladığını ya da organizasyonu kimin veya kimlerin yaptığını mı, o gün halkı, sürüsünü idare eden bir çoban maharetiyle kimlerin idare ettiğini mi araştırdınız ?

[SIZE=4]Hayır, bunların hiç birisini yapmadınız. Siz ne yaptınız, peki?

Sizin farkında bile olmadığınız değerler için orada görev yapan bir
astsubay ve bir uzman çavuş bulup, sonra bütün aydıncıklar,
sağduyucular,mozaikçiler, üst kimliği, yan kimliği, alt kimliği
olanlar ve hatta kimliksizler,sonra dalkavuklar, sendikacılar, Susurluk paranoidleri, Soroscu'lar, hülasa ne idüğü belirsiz, ne kadar adam varsa etrafınızda, bila istisna topunuz bir koro
nizamında toplanıp, koroyu kimin yönettiğine bile bakmadan - ki
ben bundan emin değilim -" Vurun Kahpeye" konseri verdiniz.

Yanlış şarkıyı çalıyordunuz, ama çaldıgınız, sesler, akortlar,
notalar hep bozuktu. Ama yinede çaldınız, orkestra şefi, "müzik"
demişti nasılsa.

Şimdi yapılan araştırmalar neticesinde şu anda bile kuvvetle muhtemel olan sonuç çıkarsa ki, bu sonuç, olayların altından
terör örgütü ve onunla beraber bazı gizli servislerin çıkmasından doğacak sonuçtur, o vakit ne yapacaksınız?

Allanıp pullanıp önüne çıkarak tek, tek arzı endam ettiğiniz o
basına(!)bu defa ne söyleyeceksiniz ? Acaba yapacağınız hangi
açıklama ile durumu kurtarmaya çalışacaksınız ?

Bir açıklamanız var mı, efendiler? Daha doğrusu bir "B" planınız var mı ?

Ama bana sorarsanız, sizin minik kafalarınızı böyle şeylerle yormanıza gerekde yok zaten. Zira sizin adınıza orkestra şefi düşünür, besteler,önünüze koyar ve size de yine icra-i sanat etmek kalır ki, bu, yani başkalarının bestelerini okumak, zaten sizin en iyi yaptığınız şey değil midir ?
Ne demişler, "gözlerimi kaparım, vazifemi yaparım".

Yapın, efendiler; vazifenizi yapın, hem de gözünüz kapalı yapın.
Açarsanız gözünüzü belki Türk Bayrağına sarılı tabutları görürsünüz, ağlayan ailelerini, yetim çocuklarını görürsünüz de vicdanınız depreşir, vazifeniz yarım kalır. Sonra ne der Avrupalı, değil mi?

Hatta, bakın ne diyeceğim, asın gitsin o astsubayla uzman çavuş'u. Şemdinli'yi, Yüksekova'yı, Hakkâri'yi de belediye
başkanlarına teslim edin, seçilmiştir nihayet, atanmış değil. Öyle
Vali'ye filan da gerek yok canım, boşa zahmet. Tayin et, beğenmediler değiştir, ne lüzum var, efendim. Bir belediye başkanı ile ulemadan bir zat-ı muhterem yeter de artar bile.

Siz de bu arada sanatsal sergiler açın, fotoğraf
çekin, resim yapın, medeniyetleri buluşturun, dinlere diyalog kurdurun.

Değil mi ki ateş düştüğü yeri yakar. Ateş sizin yüreğinize mi düştü sanki ? Bölen bölsün, satan satsın, Avşar'ı da ayırsınlar,
Yörüğü de ayırsınlar,dadaşı da, sarışını da, esmeri de.

Şehirleri, köyleri, mahalleleri, hatta ev ev ayırsınlar Türk Milletini,
size ne gam, efendiler.

Siz fotoğraf çekmeye devam edin. Fakat unutmayın ki, bir gün sizin de bir fotoğrafınızı çeken çıkar elbet. Ama o fotoğraf
hangi salonlarda,nasıl teşhir edilir bilemem. Malum ya, yaşlı tarih
fotoğrafları çekilip, tozlu sayfalarında bir yerlere asılmış liderlerin, fotoğrafları ile doludur.
[/SIZE]
"VARLIÄžIM, TÜRK VARLIÄžINA ARMAÄžAN OLSUN !"
vatanfo9.gif
yazılacak bişey yok vatandaş uyanıcak bigün gaflet uykusundann Allah verede geç olmayaa...
HİÇ GİTMİŞLİGİNİZ VAR MI? tesekkürler... guzeldi!
paylaşım için saoll..qüseldii..eline sağlık