02-10-2008, Saat: 03:10 PM
Gitme sırası kalbine geldiğinde alır kalemi susa susa yazarsın,
dert bu ya söyletir..
Herhangi bir gecenin koynunda suyla ihanete uğramış bir kadeh rakı varsa,
nefretle aşkı meze yapıp yuvarladınmı dibine,
''Gel keyfim gel'' diye bir şarkı düşmez insanın diline..
''Hiç bir yara hiç bir zaman tam olarak iyileşmez'' derken
haybeye konuşmamış Yılmaz Abi..
Sen kalbimden geçtin, sırtımı parçalayıp çıkan kurşun misali..
Sen bana benimle ihanet ettin!
Gözlerinde beş vakit aşk kılmaya niyetlenmiştim oysa.
Ama herşey birbirinin aynısı.
Bu şarkıya ağlamıştım daha önce mesela,
kendimi şarkılara, rakıya ve hüzünlere vurmak,
en nadide alışkanlık bünyemde.
O gün de böyleydi işte,
birileri kapımdan inadına yeni bir gece daha atarken,
yapmayın diye avaz avaz susmuştum,
sonra sen gitmiştin,
ben çaresiz..
Hayat işte..
Başımı ellerimin arasına alıp, ne yapsam başa çıkılmayan silüetin cebimde,
cebin ve cepkenin delik olmadığı aşikar üstelik.
Bir nevi yürünmüyor yüreğimde eski sen'lerin leşinden..
Ahh içimdeki kamyon..
Biliyorum konuşacak bir şeyimiz kalmadı artık,
zamanlar haindir ama,
sen yine de en güzel anılarımızı kap gel yanıma demeyeceğim,
yüzündeki pavyon sarışını ihanete sövmeyeceğim,
ömrümden düşe kalka sildin kendini.
İşte bu yüzden suskunken çıldırmayı biriktirmem,
işte bu yüzden kalbim kalbinin kapılarını çarparak gitmek istiyor şimdi!
Ellerin aşkı kaçmış senin gözlerine..
Bu defa ''bana'' müsade..