02-13-2008, Saat: 04:56 PM
2005 Yılı Ağustos ayının 16 ncı yani salıyı çarşambaya bağlayan günde başladı her şey. Kitabın ismindeki gibi adı geçen gencimiz hiçbir zaman aşkım dememişti ona. Onun için “aşkım” kelimesi hiçbir anlam ifade etmiyor çok basit geliyordu. Çünkü çevresinde gördüğü ve tanıdığı ilişkilerde “aşkım” kelimesinin her 5 kelimede bir söylendiğini görüyordu. Aşkım demiyordu çünkü diğer aşkım diyenlerden kıskanıyordu onu gencimiz.
İlişkiye başladıkları gün onlar için unutulmaz bir acı olacaktır. Her ikisi de bunun farkında olmadan bu oyunu sürdürmeye devam ederler. Gencimiz bilgisayar konusunda çok deneyimi olan yakışıklı, kendine güvenen, alımlı ve gururlu bir insan olarak kız arkadaşına bu internet salonu bizim der. Bu yalanı söylemesinde ki amaç sadece onu internette arayış içinde olan her gün internete para verip kız ayarlamaya çalışan biri olarak görmesini istememesidir. Daha sonra doğruyu söylese de Bu yalanı uzun zaman sürdürür. ilişkilerinin boyutu daha küçücüktür kendilerini tanıma aşamasına gelmeden büyük işlere kalkışırlar. Hayaller kurmak geleceğe dair planlar yapmak ve buna benzer bir sürü şeyden söz ederler. Her şey o kadar güzel gidiyordur ki, ikisinin gözlerinin içinde parlayan o ışık Yüce tanrının onlara bahşettiği bir nimet gibidir. Aralarındaki tek sorun gencin Türkiye kızımızın da yurt dışında olmasıdır. Bu zor durumu fark ettiklerinde ise artık ikisi içinde çok geçtir. Ama yılmadılar devam ettiler. Hiçbir zaman birbirlerinden vazgeçmeyeceklerine dair bir birlerine sözler verdiler yeminler ettiler. Bu aşk o kadar güzel o kadar anlamlıydı ki, hiçbir yerde görülmemiş beklide hiç kimsenin bu şekilde yaşamadığı yaşayamayacağı ve yaşatamayacağı bir şeydir. Ve artık isimleri de vardır. Birisi karım der diğeri ise kocam der. Her gün birbirlerini görürler konuşurlar ve ertesi gün görüşebilmek için zamanın geçmesini beklerlerdi. Artık telefonlaşıyorlardı da. Bazen heyecandan söyleyecek cümleler bulamıyorlar telefonun o bomboş anlamsız sesini dinliyor birbirlerini hissediyorlardı. Durum böyle olunca planları da değişti henüz kızımızın ailesi bu durumu bilmiyordu. Yaşının küçük olmasından dolayı bu ilişkileri için sorun olabilirdi. Bunun olmaması için bir süre saklamak zorunda kaldılar. Sakladılar evet yaklaşık 8 ay.
Bütün dramda burada başlıyor ya. Gencimizin askerlik çağı geliyor ve erken tarihte askere gideceğini öğreniyor. Vatani hizmetini tamamlamak için can atıyor fakat içindeki o inanılmaz hüzün zaten zor bir şekilde görüştüğü ve askerde ona olan özleminin daha da artacağını biliyor, kendini biraz uzak tutmak istiyordu bu ilişkiden. Artık vazgeçmek istiyordu. Kızımızı düşünerek onunda geleceğinle oynamamak ve ilişkisine son vermek istiyordu. Bunun için çeşitli bahaneler uydurup ayrılma kararını öne sürüyordu. Birkaç küçük ayrılıktan sonra dayanamayıp tekrardan birlikte olma kararı aldıklarında gerçekten onları çok zor bir dönem bekliyordu. Askere gideceğine çok az bir zaman kalan gencimiz kızımıza jestler yapıyor çiçekler alıyor ve internet ortamında kameradan ona gösteriyordu. Çünkü iltifat etmeyi sevmez düşüncelerini ve duygularını saklayan birisi idi. Bir gün hafta sonu gencimiz dayısının evine gider. İnternette gezinirken kızımız gelir. Tabi artık gencin ailesi dayısı ve yakın çevresi bu ilişkiden haberdar olurlar. Bu ikisi içinde çok iyi olmuştur. Evet gencimiz ve dayısı internette gezerken kızımız online olur. Konuşmaya başlarlar ve sorar her zaman ki gibi nasılsın hayatım? Neler yaptın diye? Kızımız anlatır o gün yurt dışında düzenlenen ve ara sıra oradaki Türk vatandaşların katıldığı dini sohbet ten geldiğini söyler. Gencimizde akıllı ya sen oraya başın açık mı gidiyorsun der!! Hayır oraya gittiğimde türban takıyorum der kızımız. Ve bunu merak eder gencimiz , seni öyle görmek istiyorum takar mısın türbanını der? Kız hemen gidip türbanını takıp gelir. O renk kırmızı tam ifadeyle bir melek gibi görür gencimiz sevdiğini ve bir kat daha aşık olur ona.
Günler hızlı bir şekilde geçer ve gencimizin askere gideceği tarih yaklaşır. Şans orada da gülmüştür yüzlerine. Acemi birliğini yapacağı askeriye ablası kadar sevdiği birisine 15 dakika uzaklıkta bir yerdir. Hem hüzün hem mutluluk derken o gün gelir. İkisinin de kalbi buruk internetten ağlaşırlar. Bu güzel sevginin belkide burada biteceğini düşünseler de yinede her zaman ki gibi sözler verirler bir birlerine.
Gencimiz hem ailesinden hem de sevdiğinden uzak kalacağı için çok mutsuzdur. Eğlencesi yapılır ve 20 Şubat 2006 tarihinde Antalya’ ya doğru yola çıkar. Arkasında bıraktıklarına mı üzülsün yoksa sevdiğine mi? 21 şubat günü ablası karşılar kendisini ve 3 gün ablasında kalıp daha sonra vatani görevine başlamak için birliğine teslim olacaktır gencimiz. Antalya ‘da ki o 3 gün çok çabuk geçer.
Gencimiz askeriyeye girdiğinde artık hiç bir şeyi yoktur. Ne internet ne haber verebilecek bir telefon nede artık o hayaller. Bir sürü karmaşalık içinde göğsünü gererek yepyeni yeşil kamuflajlarını giyer ve bekleyenlerim var ölmeyeceğim diye kendisine söz verir. O gün onun için bir cehennemden farksızdır akşama kadar komutanları tarafından oradan oraya götürülür ve askeriye için gerekli malzemeleri temin edilir. Ama aklı hep geride bıraktıklarında kalmış onların sesini duyabilmek için sabırsızlık başlamıştır. Askeriyede telefon kullanılmadığından dolayı gece vakti ankesörlü telefonlara gider ama o kadar kalabalıktır ki. Sıra beklerken tırnaklarını yemesi onun ne kadar acı bir durumda olduğunu gösterdiğinin bir kanıtıdır. Ve ilk önce sevdiğini arar. Ben teslim oldum aklım kalbim her şeyim seninle der beni bekle ne olursun yaşayacağımız daha çok güzel günler var der ve kapatır. O cümlelerden sonra gözlerinden süzülen o yaşlar yıldırmaz onu , ardından ailesini arar ağlamaklı ama güzel bir dille anneciğim ben birliğime teslim oldum merak etmeyin çok güzel bir yer der ve kapatır. Daha sonra komutanlarının burada toplanın dediği yere gider ve ardından yatakhane ye. Askeriyeye o kadar çok asker gelmiştir ki gencimiz sonradan teslim olduğundan onun gibi 20 30 arkadaşı ile birlikte şubat ayında askeriyenin bahçesinde şezlong a benzer bir yatakta yatırılır. Yattığında tek yapabildiği çantasından sevdiğinin resmini alıp sabaha kadar bakıp ağlamak yanı sıra hayal kurmak olur.
Zaman ilerledikçe askeriyeye alışır gencimiz. Telefona istediği zaman gidebilmekte ve istediği zaman sevdiklerine haber verme imkanı olmuştur. Tam 3 ay boyunca Antalya’ da kalacaktır. Ama genç kızımız sözünde durur her zaman onu haberdar eder her zaman onun ailesini arar hal hatır sorar ona olan sevgisini o şekilde göstermeye çalışmıştır. 1 hafta iki hafta 3 hafta derken yemin töreni gelir çatar. Gencimizin ailesi de o törene katılacağından uzun zaman sonra ailesini görmenin mutluluğunu ve dışarıya çıkma imkanı olacağını sevdiğini internette görebileceğini düşünür yine hayaller alemine dalar. Yemin törenine ayrılmış gencimiz ailesini görmüş ve 1 ay sonra ilk defa sivil insanları görmenin mutluluğunu yaşarken tek isteği bir an önce sevdiğini görmek istemesidir. 2 gün boyunca ailesi ile birlikte olacak ve 2 gün sevdiği ile rahat görüşebilecektir. Onu ilk kamerada gördüğünde o gözündeki parıltı içinden gelip te dışarı vuran karım seni çok özledim güzel meleğim cümlesi azından çıkar..
Gerçekten onu çok özlemiştir, konuşurlar konuşurlar 2 gün çok çabuk gelip geçmiştir. Gencin aklında şahane ama hayatını riske atacak bir fikir vardır. Askeriyeye telefon sokmak. Ve bir telefon alır onu çok güzel saklar ailesi ile vedalaşır helallik alır ve askeriyeye tekrardan geri döner. Artık bir telefonu vardır fakat onu nerde ne zaman kullanacağı konusunda hiçbir fikri yoktur gencimizin. Zaten kimse ile konuşmaz herkesin dikkatini üstüne toplamıştır. Birde telefon ile askeriye bölge içerisinde yakalanmak onun için hayatına mal olacaktır. Çok dikkatli şekilde kendine bir iki arkadaş edinir. Kendi gibi gördüğü sırrını paylaşabileceği ve dürüst iki üç arkadaş seçer. Telefona gelince artık kullanabiliyor ve sevdiği ile hemen hemen hergün konuşabiliyordur. Çok mutludur uzaklar sanki ona çok yakın olmuştur. Tek tesellisi telefon…
Telefon…
Eğitimde mola verildiğinde kendisini tuvalete kilitler bir mesaj bir mesajdır der ve sevdiğine mesaj atar. Daha sonra telefonu kapatır eğitimine geri döner. Ama aklı bir saat sonraki molada kendisini tekrardan kilitlediği tuvalette açacağı telefonuna gelecek mesajdadır. Bu böyle günlerce sürer mesajlaşmalar , konuşmalar hatta ve hatta ağacın tepelerinde telefonda söz edilen romantik cümleler…
Dağıtım gününe gelinmiştir. Ve gencimiz Doğu Anadolu bölgesinde terörizmin yoğun olduğu bir ile çıkmıştır. Psikolojisi o kadar bozulmuştur ki. Dağlarda operasyonlarda olup ta acemi birliğinde yakaladığı fırsatların olmayacağını düşünür. 7 Günlük dağıtım iznine gelir ve ailesine sürpriz yapar. Ailesi şaşırır çünkü daha geç geleceklerini düşünürler. Gencimiz günlerini sevdiği ile konuşarak zamanının tümünü ona ayırarak geçirir. Günler sanki kabustur onun için 7 nci günün sonuna gelinmiştir. Ve son gün görüşmesi…
Gencimiz kız arkadaşına bir gül alır ve yine her zaman ki gibi internetten ona jest yapar. Ama bu ayrılık daha da farklıdır onlar için. İlişkileri o kadar güzeldir ki buraya kadar gelmeleri bile mucizedir onlar için. Yılmadan usanmadan…. Devam ederler yollarına. Gencimiz sabah 06:30 uçağı ile Anadolu ya gelir ve tek başına askeriyeye gitmek ister. Fakat bu yasaktır. Askerler Kabul Toplama Merkezinde toplanır konvoy halinde birliklerine teslim edilir. Fakat gencimiz Kabul Toplama Merkezi ne katılmak yerine kendi imkanlarıyla gitmek ister…. Ve askeriyeye gidecek olan otobüse biner. Yaklaşık 2 saat lik bir yola doğru umut ve acı dolu gözlerle yolda çevresine bakarak ilerler… Varacağı yere 30 dakika kala bir jandarma karakolunda durdurulur araba. Ve içinde asker olup olmadığı sorulur. Gencimizin asker olduğu anlaşılınca arabadan indirilir ve ertesi gün oradan geçecek konvoyu beklemesi için misafir ederler. Her taraf dağ her taraf taş nereye baksa o gözler nereye baksa o kaşlar aklı hep orda. Bir fırsatını bulur ve kız arkadaşını arar. Fakat telefonu kapalıdır yine yine yine yine arar ama telefon kapalıdır. Neden kapalı? Benim bu gün ona çok ihtiyacım olduğunu bilmiyor mu diye düşünür? Neden ? Sebep ne? Korkmaya başlar…. Daha sonra dayısını arar ve yine aynı şekilde ben teslim oldum merak etmeyin daha sonra ararım der ve kapatır. Ertesi gün askeriyenin yolunu tutar konvoyla birlikte ve askeriyeye gelirler 4 dağın arasında bir kutu düşünün öyle bir yere düşmüştür. Diğer askerlerin ona bakışları kendisini tedirgin eder. Oraya yerleştikten sonra telefona koşar direk… Sevdiğinin telefonu hala kapalı !!! Ne oluyor güzel karım neden açmıyorsun? Ve o günün akşamı telefonuna mesajlar gelir kızımızla artık görüşmeni istemiyoruz ve tanımadığı bir sürü telefondan tehdit mesajları artık istemiyoruz tekrar arama. Askeriyeye girdiği ilk gün yıkılmıştır. Fakat yine Allah büyük ki diğer askerlere nazaran çok iyi bir görev almıştır. Kendisine ait bir odası ona ait bir bilgisayarı ve onun emrinde iş yapan 1 kaç asker vardır. Bu inanılmaz bir şanstır mucizedir onun için. Üzülsün mü sevinsin mi? Psikolojisi değişmiştir aklı karışmış unutkanlık başlamıştır. Kimse ile konuşamaz derdini anlatamaz adeta bir zavallı olmuştur. Yüzlerce askerin arasında kendini en mutsuz olarak görür. Zaman akmaya devam eder ne yapsa ne etse artık onun için boştur. 4 ay boyunca her gün ağlamış her dakika her saniye sevdiğini düşünmüştür. 4 Ay diyorum çünkü dört ay sonra sevdiği çıkagelir karşısına internette. Hem de hiç beklemediği bir anda. Onca askerin arasında ona kamerasını açmasını söyler ve ona öylece bakakalır . Çevresinde duran onlarca askerden utanmayarak hıçkıra hıçkıra ağlar ve konuşmaya başlar… Her şey düzelmiştir , yine eskisi gibi ilişkilerine devam ederler , ama bu sefer daha dikkatli ikisi de geçmişte yaşananlardan söz etmek istemezler. Onlar için o an önemlidir sadece. Birbirlerini yeniden buldukları o an. Gencimiz iyi kötü askerliğinin son dönemine gelir ve askerliğini bitirir. Askerliği boyunca her zaman ona destek veren her zaman onu bekleyen bir sevdiği olduğu için gurur duyar göğsünü kabartır. Artık askerlikte bitmiştir. Gencimiz İstanbul a ailesinin yanına dönmüş biraz kendine zaman ayırmış daha sonra sevdiği ile birlikte yolun yarısına geldik artık bundan sonra ne yaparsak kendimiz için yapacağız bizi hiçbir şey ayıramaz derler ve devam ederler…
Aradan zaman geçtikten sonra kızımızın annesi ilişkiyi duyar fakat artık karışmak istemez oda anlamıştır ilişkinin ne denli büyük olduğunu bu ilişkiyi kimsenin bitiremeyeceğini. Gencimiz ne kadar onu sevse de içindeki bir acı onu hep yanıltır. Hiçbir zaman evlenemeyeceklerine inanır ve her bunu aklına getirdiğinde gözleri yaşla dolar. Kendisine sorar madem inanıyorsun neden devam ediyorsun diye? Ama o da bilmez…. Kızımız yaz tatili için Türkiye ye gelecektir ve bu tatil onlar için muhteşem bir şey olacaktır. Gencimiz kızın annesi ile tanışacaktır çünkü. İkisi de o kadar heyecanlıdırlar ki …
Ve 18 Temmuz 2007 de kızımız Türkiye ye bir tatil beldesine gelir. Ve gencimizde o gün oraya gelmiştir. Fakat kızımızın ailesi gencin 2 gün sonra orada olacağını sanıyorlar. Fakat plan çok önceden yapılmıştır.
Ve o ilk görüş sahilde kumsalda o ilk bakış o ilk dokunuş ikisinin içinde olan o ilk heyecan…
Tatil boyunca her gün görüşmüşler her görüştüklerinde bir birlerine olan yakınlıkları fazlasıyla artmıştır. Gencimiz artık sevdiğinin annesi ile tanışmış konuşmuştur. Kızın annesi ona ne kadar sert baksa da iyi birisi olduğunu sezmiştir. 12 Numaralı oda çift kişilik televizyonu ve kliması olmayan ama içinde bir ömrün yattığı 12 numaralı oda. Göz yaşının mutluluğun sevginin aşkın yaşandığı o oda…
12 numaralı oda.
Ve birkaç aksaklıktan dolayı gencimiz tatilini yarıda bırakıp İstanbul a dönmek zorunda kalır. Ama o son gün onun için ömrünün sonuna dek yaşadığı en mutlu ama aynı anda en acı gündür. Artık gitme vakti gelmiş bavul hazırlanmış son kez birbirlerine sarılmış son kez bir birlerini öpmüşlerdir. Ve kızımızın pencereden o son bakışı kalmıştır geriye…
Tarih 08 Ağustos 2007
Artık kızımızın da tatili bitmiş ve ülkesine geri dönmüştür. Konuşmalar sevmeler hayaller eskiden olduğu gibi devam eder. Her şeyde bu sıralar olmuştur ya. Bir birlerini gördükten sonra daha da çok bağlanmışlardır. Ve bununla beraberde bir sürü sorun ortaya çıkmıştır. Kavgalar, ayrılmalar barışmalar… Gencimizin üstesinden gelemediği atlatamadığı traji korkunç olaylar bunlarla beraber başlayan korkunç tehditler kavgalar güvensizlik. Her şeye rağmen yine devam ederler yine barışırlar yine küserler hep böyle devam edecektir artık. Ayrılmalar barışmalar klasik alışılmış olmuştur her ikisi içinde. Gencimiz her gece ölebilmek için dua eder her gece onu unutmak için yalvarır onu unutabilmek ona daha fazla zarar vermemek için kendi mutluluğunu hiçe sayar hep aklında o vardır onun mutlu olması. Ağlar ağlar ağlar…… Bu düşünceleri çok duygusal olduğundan sevdiğini gerçekten sevdiğinden kaynaklanıyordu onun için. Sadece tek bir hedef. Sevdiğinin mutlu olabilmesi. Onu mutlu edebilmek. Her şeye rağmen sevdiği onun arkasındadır. Kızımız o kadar fedakar o kadar akıllı ve sevdiğine o kadar bağlıdır ki. Her zaman doğruyu görmek ister ama gördüğü doğrular hep bir yanlış getirir. Gencimizin yeniden ondan ayrılacağı korkusu hep içindedir. Korku korku korku….
Kızımızın bu korkuları başına çok şey getirmiştir artık korkudan yalan söylemeye alışmış nasıl kandırabilirim diye düşüncelere kapılmıştır artık. Gencimiz bu olanları gördükçe kendinden nefret eder insanlığından utanır. Bu kadar iyi yürekli bu kadar saf kalpli seni bu kadar seven bir insana bunu nasıl yaparsın diyerek kendinden utanır. Çok sevdiği karısına nasıl bu şekilde davrandığını sorar kendine… Bilemez yaşadıkları sorunları problemleri ve o umutsuz düşünceler onun peşini bırakmaz. Artık bir sonuca gelmek ister ya ailesi onu isteyecek. Yada bu ilişki bitecek… Ve arar sevdiğinin yakınlarını duydukları tekrar askerdeki gibidir. Onca yıllık emek onca yıllık göz yaşı bu kadar güzel bir sevgi artık onun için umuttan çıkmıştır. Ve sevdiği de askerde yaptığı gibi gence hiçbir haber vermemiş söz verdiği halde tek bir cümle söylememiştir. Artık kızımızda yorulmuştur söz konusu gencimizde.
Genç kız haklıdır belki, gerçekten onun için en iyisi olmuştur. O elbet hak ettiği yere gelecektir. Çünkü onun o tertemiz kalbi ona tertemiz sayfalar açacaktır.
Diğer i ise yine aynı …
Eskiden olduğu gibi yaşamaya devam etmek zorunda kalmış kendinden bezmiştir. Sevdiğini unutmak onun için hiçte kolay olmayacaktır. Ama bu yolun bir daha geri dönüşünde olmadığından kesinlikle emindir. Belki hatalıydı belki de haklıydı. Ama bu ilişkiye son vermekle her ikisi içinde çok iyi olacağını düşündüğü için çok mutlu hisseder kendini.
Artık onlar için her şey hayallerdedir. Genç adam haklı çıkar. Hiçbir zaman evlenemeyeceğiz güzel karım..!! Hiçbir zaman evlenemeyeceğiz güzel meleğim. Dediğinde gerçekten doğru söylediğini anlar..
Doğruyu söylediği gibi verdiği sözü de tutacaktır.
Ve en son kızımızın ablasına şu maili yollar genç adam;
Bana kızgın olduğunuzu düşünüyorum haklısınız. Bundan ötürü sizden özür dilerim. Zaten bu size son yazışım olacaktır. Ben yaklaşık 2,5 -3 senemi kız kardeşiniz için harcadım. Ve bu zaman zarfı içerisinde nasıl mutlu edebilirim nasıl bu ilişkiyi daha iyi bir yere getirebilirim diye düşündüm durdum. Fakat sonucunda gördüm ki bu çabalarımın hepsi boşa imiş. Sözlerimi çok fazla uzatmak ve sizin başınızı daha fazla ağrıtmak istemiyorum. Ben yaptığım hiç birşeyden ve kız kardeşiniz ile yaşadığım hiç bir günden pişman değilim.
Ben artık hayatımı bir düzene sokmak istiyor geleceğe ait planlar yapmak istiyor ve onu aklımdan çıkarmak istiyorum.
Bunu kendisinede açıkladım. Ama hala benim bulunduğum yerlerde geziyor beni kazanmak ve herşeyi düzeltmek istiyor. Bu bir şikayet değildir. Onun iyiliğini istiyorum
Onun hak ettiği insanı bulmasını istiyorum artık ona zarar vermekten kaçmak istiyorum ben. O günden sonra kendisi ile hiç konuşmadım görüşmedim artık bunların hiç birinide istemiyorum. Sadece beni takip etmekten vazgeçmesini sağlayın. Kaçtığım her yerde karşıma çıkmamasını sağlayın. Bu elbet benim için kolay bir şey değil fakat daha öncelerden olması gereken birşeydi diye düşünüyorum.
Size tekrardan insifiyatiniz için teşekkür ediyorum.
Ne olursunuz ablacığım bende insanoğluyum artık benden vazgeçmesini sağlayın bunu üzülerek söylüyorum size .
Hoşçakalın yüce Rabbime emanet olun.
Der ve bu maili yollar….
Artık bir geçmişi kalmamıştır. O göz yaşlarını o yılları helal etmekten başka bir şey kalmamamıştır.
Artık yapacağı işlerden de vazgeçer ve en kısa zamanda evlenmek ister gencimiz…Başkalarının mutlu olabilesi için kendi mutluluğunu hiçe saymanın ne demek olduğunu öğretmiştir. Hem sevdiğine hem cümle aleme. Anlı açık çeker ve arkasına bakmadan gider…… Elveda güzel karım benim diyerek …
Altindir...
İlişkiye başladıkları gün onlar için unutulmaz bir acı olacaktır. Her ikisi de bunun farkında olmadan bu oyunu sürdürmeye devam ederler. Gencimiz bilgisayar konusunda çok deneyimi olan yakışıklı, kendine güvenen, alımlı ve gururlu bir insan olarak kız arkadaşına bu internet salonu bizim der. Bu yalanı söylemesinde ki amaç sadece onu internette arayış içinde olan her gün internete para verip kız ayarlamaya çalışan biri olarak görmesini istememesidir. Daha sonra doğruyu söylese de Bu yalanı uzun zaman sürdürür. ilişkilerinin boyutu daha küçücüktür kendilerini tanıma aşamasına gelmeden büyük işlere kalkışırlar. Hayaller kurmak geleceğe dair planlar yapmak ve buna benzer bir sürü şeyden söz ederler. Her şey o kadar güzel gidiyordur ki, ikisinin gözlerinin içinde parlayan o ışık Yüce tanrının onlara bahşettiği bir nimet gibidir. Aralarındaki tek sorun gencin Türkiye kızımızın da yurt dışında olmasıdır. Bu zor durumu fark ettiklerinde ise artık ikisi içinde çok geçtir. Ama yılmadılar devam ettiler. Hiçbir zaman birbirlerinden vazgeçmeyeceklerine dair bir birlerine sözler verdiler yeminler ettiler. Bu aşk o kadar güzel o kadar anlamlıydı ki, hiçbir yerde görülmemiş beklide hiç kimsenin bu şekilde yaşamadığı yaşayamayacağı ve yaşatamayacağı bir şeydir. Ve artık isimleri de vardır. Birisi karım der diğeri ise kocam der. Her gün birbirlerini görürler konuşurlar ve ertesi gün görüşebilmek için zamanın geçmesini beklerlerdi. Artık telefonlaşıyorlardı da. Bazen heyecandan söyleyecek cümleler bulamıyorlar telefonun o bomboş anlamsız sesini dinliyor birbirlerini hissediyorlardı. Durum böyle olunca planları da değişti henüz kızımızın ailesi bu durumu bilmiyordu. Yaşının küçük olmasından dolayı bu ilişkileri için sorun olabilirdi. Bunun olmaması için bir süre saklamak zorunda kaldılar. Sakladılar evet yaklaşık 8 ay.
Bütün dramda burada başlıyor ya. Gencimizin askerlik çağı geliyor ve erken tarihte askere gideceğini öğreniyor. Vatani hizmetini tamamlamak için can atıyor fakat içindeki o inanılmaz hüzün zaten zor bir şekilde görüştüğü ve askerde ona olan özleminin daha da artacağını biliyor, kendini biraz uzak tutmak istiyordu bu ilişkiden. Artık vazgeçmek istiyordu. Kızımızı düşünerek onunda geleceğinle oynamamak ve ilişkisine son vermek istiyordu. Bunun için çeşitli bahaneler uydurup ayrılma kararını öne sürüyordu. Birkaç küçük ayrılıktan sonra dayanamayıp tekrardan birlikte olma kararı aldıklarında gerçekten onları çok zor bir dönem bekliyordu. Askere gideceğine çok az bir zaman kalan gencimiz kızımıza jestler yapıyor çiçekler alıyor ve internet ortamında kameradan ona gösteriyordu. Çünkü iltifat etmeyi sevmez düşüncelerini ve duygularını saklayan birisi idi. Bir gün hafta sonu gencimiz dayısının evine gider. İnternette gezinirken kızımız gelir. Tabi artık gencin ailesi dayısı ve yakın çevresi bu ilişkiden haberdar olurlar. Bu ikisi içinde çok iyi olmuştur. Evet gencimiz ve dayısı internette gezerken kızımız online olur. Konuşmaya başlarlar ve sorar her zaman ki gibi nasılsın hayatım? Neler yaptın diye? Kızımız anlatır o gün yurt dışında düzenlenen ve ara sıra oradaki Türk vatandaşların katıldığı dini sohbet ten geldiğini söyler. Gencimizde akıllı ya sen oraya başın açık mı gidiyorsun der!! Hayır oraya gittiğimde türban takıyorum der kızımız. Ve bunu merak eder gencimiz , seni öyle görmek istiyorum takar mısın türbanını der? Kız hemen gidip türbanını takıp gelir. O renk kırmızı tam ifadeyle bir melek gibi görür gencimiz sevdiğini ve bir kat daha aşık olur ona.
Günler hızlı bir şekilde geçer ve gencimizin askere gideceği tarih yaklaşır. Şans orada da gülmüştür yüzlerine. Acemi birliğini yapacağı askeriye ablası kadar sevdiği birisine 15 dakika uzaklıkta bir yerdir. Hem hüzün hem mutluluk derken o gün gelir. İkisinin de kalbi buruk internetten ağlaşırlar. Bu güzel sevginin belkide burada biteceğini düşünseler de yinede her zaman ki gibi sözler verirler bir birlerine.
Gencimiz hem ailesinden hem de sevdiğinden uzak kalacağı için çok mutsuzdur. Eğlencesi yapılır ve 20 Şubat 2006 tarihinde Antalya’ ya doğru yola çıkar. Arkasında bıraktıklarına mı üzülsün yoksa sevdiğine mi? 21 şubat günü ablası karşılar kendisini ve 3 gün ablasında kalıp daha sonra vatani görevine başlamak için birliğine teslim olacaktır gencimiz. Antalya ‘da ki o 3 gün çok çabuk geçer.
Gencimiz askeriyeye girdiğinde artık hiç bir şeyi yoktur. Ne internet ne haber verebilecek bir telefon nede artık o hayaller. Bir sürü karmaşalık içinde göğsünü gererek yepyeni yeşil kamuflajlarını giyer ve bekleyenlerim var ölmeyeceğim diye kendisine söz verir. O gün onun için bir cehennemden farksızdır akşama kadar komutanları tarafından oradan oraya götürülür ve askeriye için gerekli malzemeleri temin edilir. Ama aklı hep geride bıraktıklarında kalmış onların sesini duyabilmek için sabırsızlık başlamıştır. Askeriyede telefon kullanılmadığından dolayı gece vakti ankesörlü telefonlara gider ama o kadar kalabalıktır ki. Sıra beklerken tırnaklarını yemesi onun ne kadar acı bir durumda olduğunu gösterdiğinin bir kanıtıdır. Ve ilk önce sevdiğini arar. Ben teslim oldum aklım kalbim her şeyim seninle der beni bekle ne olursun yaşayacağımız daha çok güzel günler var der ve kapatır. O cümlelerden sonra gözlerinden süzülen o yaşlar yıldırmaz onu , ardından ailesini arar ağlamaklı ama güzel bir dille anneciğim ben birliğime teslim oldum merak etmeyin çok güzel bir yer der ve kapatır. Daha sonra komutanlarının burada toplanın dediği yere gider ve ardından yatakhane ye. Askeriyeye o kadar çok asker gelmiştir ki gencimiz sonradan teslim olduğundan onun gibi 20 30 arkadaşı ile birlikte şubat ayında askeriyenin bahçesinde şezlong a benzer bir yatakta yatırılır. Yattığında tek yapabildiği çantasından sevdiğinin resmini alıp sabaha kadar bakıp ağlamak yanı sıra hayal kurmak olur.
Zaman ilerledikçe askeriyeye alışır gencimiz. Telefona istediği zaman gidebilmekte ve istediği zaman sevdiklerine haber verme imkanı olmuştur. Tam 3 ay boyunca Antalya’ da kalacaktır. Ama genç kızımız sözünde durur her zaman onu haberdar eder her zaman onun ailesini arar hal hatır sorar ona olan sevgisini o şekilde göstermeye çalışmıştır. 1 hafta iki hafta 3 hafta derken yemin töreni gelir çatar. Gencimizin ailesi de o törene katılacağından uzun zaman sonra ailesini görmenin mutluluğunu ve dışarıya çıkma imkanı olacağını sevdiğini internette görebileceğini düşünür yine hayaller alemine dalar. Yemin törenine ayrılmış gencimiz ailesini görmüş ve 1 ay sonra ilk defa sivil insanları görmenin mutluluğunu yaşarken tek isteği bir an önce sevdiğini görmek istemesidir. 2 gün boyunca ailesi ile birlikte olacak ve 2 gün sevdiği ile rahat görüşebilecektir. Onu ilk kamerada gördüğünde o gözündeki parıltı içinden gelip te dışarı vuran karım seni çok özledim güzel meleğim cümlesi azından çıkar..
Gerçekten onu çok özlemiştir, konuşurlar konuşurlar 2 gün çok çabuk gelip geçmiştir. Gencin aklında şahane ama hayatını riske atacak bir fikir vardır. Askeriyeye telefon sokmak. Ve bir telefon alır onu çok güzel saklar ailesi ile vedalaşır helallik alır ve askeriyeye tekrardan geri döner. Artık bir telefonu vardır fakat onu nerde ne zaman kullanacağı konusunda hiçbir fikri yoktur gencimizin. Zaten kimse ile konuşmaz herkesin dikkatini üstüne toplamıştır. Birde telefon ile askeriye bölge içerisinde yakalanmak onun için hayatına mal olacaktır. Çok dikkatli şekilde kendine bir iki arkadaş edinir. Kendi gibi gördüğü sırrını paylaşabileceği ve dürüst iki üç arkadaş seçer. Telefona gelince artık kullanabiliyor ve sevdiği ile hemen hemen hergün konuşabiliyordur. Çok mutludur uzaklar sanki ona çok yakın olmuştur. Tek tesellisi telefon…
Telefon…
Eğitimde mola verildiğinde kendisini tuvalete kilitler bir mesaj bir mesajdır der ve sevdiğine mesaj atar. Daha sonra telefonu kapatır eğitimine geri döner. Ama aklı bir saat sonraki molada kendisini tekrardan kilitlediği tuvalette açacağı telefonuna gelecek mesajdadır. Bu böyle günlerce sürer mesajlaşmalar , konuşmalar hatta ve hatta ağacın tepelerinde telefonda söz edilen romantik cümleler…
Dağıtım gününe gelinmiştir. Ve gencimiz Doğu Anadolu bölgesinde terörizmin yoğun olduğu bir ile çıkmıştır. Psikolojisi o kadar bozulmuştur ki. Dağlarda operasyonlarda olup ta acemi birliğinde yakaladığı fırsatların olmayacağını düşünür. 7 Günlük dağıtım iznine gelir ve ailesine sürpriz yapar. Ailesi şaşırır çünkü daha geç geleceklerini düşünürler. Gencimiz günlerini sevdiği ile konuşarak zamanının tümünü ona ayırarak geçirir. Günler sanki kabustur onun için 7 nci günün sonuna gelinmiştir. Ve son gün görüşmesi…
Gencimiz kız arkadaşına bir gül alır ve yine her zaman ki gibi internetten ona jest yapar. Ama bu ayrılık daha da farklıdır onlar için. İlişkileri o kadar güzeldir ki buraya kadar gelmeleri bile mucizedir onlar için. Yılmadan usanmadan…. Devam ederler yollarına. Gencimiz sabah 06:30 uçağı ile Anadolu ya gelir ve tek başına askeriyeye gitmek ister. Fakat bu yasaktır. Askerler Kabul Toplama Merkezinde toplanır konvoy halinde birliklerine teslim edilir. Fakat gencimiz Kabul Toplama Merkezi ne katılmak yerine kendi imkanlarıyla gitmek ister…. Ve askeriyeye gidecek olan otobüse biner. Yaklaşık 2 saat lik bir yola doğru umut ve acı dolu gözlerle yolda çevresine bakarak ilerler… Varacağı yere 30 dakika kala bir jandarma karakolunda durdurulur araba. Ve içinde asker olup olmadığı sorulur. Gencimizin asker olduğu anlaşılınca arabadan indirilir ve ertesi gün oradan geçecek konvoyu beklemesi için misafir ederler. Her taraf dağ her taraf taş nereye baksa o gözler nereye baksa o kaşlar aklı hep orda. Bir fırsatını bulur ve kız arkadaşını arar. Fakat telefonu kapalıdır yine yine yine yine arar ama telefon kapalıdır. Neden kapalı? Benim bu gün ona çok ihtiyacım olduğunu bilmiyor mu diye düşünür? Neden ? Sebep ne? Korkmaya başlar…. Daha sonra dayısını arar ve yine aynı şekilde ben teslim oldum merak etmeyin daha sonra ararım der ve kapatır. Ertesi gün askeriyenin yolunu tutar konvoyla birlikte ve askeriyeye gelirler 4 dağın arasında bir kutu düşünün öyle bir yere düşmüştür. Diğer askerlerin ona bakışları kendisini tedirgin eder. Oraya yerleştikten sonra telefona koşar direk… Sevdiğinin telefonu hala kapalı !!! Ne oluyor güzel karım neden açmıyorsun? Ve o günün akşamı telefonuna mesajlar gelir kızımızla artık görüşmeni istemiyoruz ve tanımadığı bir sürü telefondan tehdit mesajları artık istemiyoruz tekrar arama. Askeriyeye girdiği ilk gün yıkılmıştır. Fakat yine Allah büyük ki diğer askerlere nazaran çok iyi bir görev almıştır. Kendisine ait bir odası ona ait bir bilgisayarı ve onun emrinde iş yapan 1 kaç asker vardır. Bu inanılmaz bir şanstır mucizedir onun için. Üzülsün mü sevinsin mi? Psikolojisi değişmiştir aklı karışmış unutkanlık başlamıştır. Kimse ile konuşamaz derdini anlatamaz adeta bir zavallı olmuştur. Yüzlerce askerin arasında kendini en mutsuz olarak görür. Zaman akmaya devam eder ne yapsa ne etse artık onun için boştur. 4 ay boyunca her gün ağlamış her dakika her saniye sevdiğini düşünmüştür. 4 Ay diyorum çünkü dört ay sonra sevdiği çıkagelir karşısına internette. Hem de hiç beklemediği bir anda. Onca askerin arasında ona kamerasını açmasını söyler ve ona öylece bakakalır . Çevresinde duran onlarca askerden utanmayarak hıçkıra hıçkıra ağlar ve konuşmaya başlar… Her şey düzelmiştir , yine eskisi gibi ilişkilerine devam ederler , ama bu sefer daha dikkatli ikisi de geçmişte yaşananlardan söz etmek istemezler. Onlar için o an önemlidir sadece. Birbirlerini yeniden buldukları o an. Gencimiz iyi kötü askerliğinin son dönemine gelir ve askerliğini bitirir. Askerliği boyunca her zaman ona destek veren her zaman onu bekleyen bir sevdiği olduğu için gurur duyar göğsünü kabartır. Artık askerlikte bitmiştir. Gencimiz İstanbul a ailesinin yanına dönmüş biraz kendine zaman ayırmış daha sonra sevdiği ile birlikte yolun yarısına geldik artık bundan sonra ne yaparsak kendimiz için yapacağız bizi hiçbir şey ayıramaz derler ve devam ederler…
Aradan zaman geçtikten sonra kızımızın annesi ilişkiyi duyar fakat artık karışmak istemez oda anlamıştır ilişkinin ne denli büyük olduğunu bu ilişkiyi kimsenin bitiremeyeceğini. Gencimiz ne kadar onu sevse de içindeki bir acı onu hep yanıltır. Hiçbir zaman evlenemeyeceklerine inanır ve her bunu aklına getirdiğinde gözleri yaşla dolar. Kendisine sorar madem inanıyorsun neden devam ediyorsun diye? Ama o da bilmez…. Kızımız yaz tatili için Türkiye ye gelecektir ve bu tatil onlar için muhteşem bir şey olacaktır. Gencimiz kızın annesi ile tanışacaktır çünkü. İkisi de o kadar heyecanlıdırlar ki …
Ve 18 Temmuz 2007 de kızımız Türkiye ye bir tatil beldesine gelir. Ve gencimizde o gün oraya gelmiştir. Fakat kızımızın ailesi gencin 2 gün sonra orada olacağını sanıyorlar. Fakat plan çok önceden yapılmıştır.
Ve o ilk görüş sahilde kumsalda o ilk bakış o ilk dokunuş ikisinin içinde olan o ilk heyecan…
Tatil boyunca her gün görüşmüşler her görüştüklerinde bir birlerine olan yakınlıkları fazlasıyla artmıştır. Gencimiz artık sevdiğinin annesi ile tanışmış konuşmuştur. Kızın annesi ona ne kadar sert baksa da iyi birisi olduğunu sezmiştir. 12 Numaralı oda çift kişilik televizyonu ve kliması olmayan ama içinde bir ömrün yattığı 12 numaralı oda. Göz yaşının mutluluğun sevginin aşkın yaşandığı o oda…
12 numaralı oda.
Ve birkaç aksaklıktan dolayı gencimiz tatilini yarıda bırakıp İstanbul a dönmek zorunda kalır. Ama o son gün onun için ömrünün sonuna dek yaşadığı en mutlu ama aynı anda en acı gündür. Artık gitme vakti gelmiş bavul hazırlanmış son kez birbirlerine sarılmış son kez bir birlerini öpmüşlerdir. Ve kızımızın pencereden o son bakışı kalmıştır geriye…
Tarih 08 Ağustos 2007
Artık kızımızın da tatili bitmiş ve ülkesine geri dönmüştür. Konuşmalar sevmeler hayaller eskiden olduğu gibi devam eder. Her şeyde bu sıralar olmuştur ya. Bir birlerini gördükten sonra daha da çok bağlanmışlardır. Ve bununla beraberde bir sürü sorun ortaya çıkmıştır. Kavgalar, ayrılmalar barışmalar… Gencimizin üstesinden gelemediği atlatamadığı traji korkunç olaylar bunlarla beraber başlayan korkunç tehditler kavgalar güvensizlik. Her şeye rağmen yine devam ederler yine barışırlar yine küserler hep böyle devam edecektir artık. Ayrılmalar barışmalar klasik alışılmış olmuştur her ikisi içinde. Gencimiz her gece ölebilmek için dua eder her gece onu unutmak için yalvarır onu unutabilmek ona daha fazla zarar vermemek için kendi mutluluğunu hiçe sayar hep aklında o vardır onun mutlu olması. Ağlar ağlar ağlar…… Bu düşünceleri çok duygusal olduğundan sevdiğini gerçekten sevdiğinden kaynaklanıyordu onun için. Sadece tek bir hedef. Sevdiğinin mutlu olabilmesi. Onu mutlu edebilmek. Her şeye rağmen sevdiği onun arkasındadır. Kızımız o kadar fedakar o kadar akıllı ve sevdiğine o kadar bağlıdır ki. Her zaman doğruyu görmek ister ama gördüğü doğrular hep bir yanlış getirir. Gencimizin yeniden ondan ayrılacağı korkusu hep içindedir. Korku korku korku….
Kızımızın bu korkuları başına çok şey getirmiştir artık korkudan yalan söylemeye alışmış nasıl kandırabilirim diye düşüncelere kapılmıştır artık. Gencimiz bu olanları gördükçe kendinden nefret eder insanlığından utanır. Bu kadar iyi yürekli bu kadar saf kalpli seni bu kadar seven bir insana bunu nasıl yaparsın diyerek kendinden utanır. Çok sevdiği karısına nasıl bu şekilde davrandığını sorar kendine… Bilemez yaşadıkları sorunları problemleri ve o umutsuz düşünceler onun peşini bırakmaz. Artık bir sonuca gelmek ister ya ailesi onu isteyecek. Yada bu ilişki bitecek… Ve arar sevdiğinin yakınlarını duydukları tekrar askerdeki gibidir. Onca yıllık emek onca yıllık göz yaşı bu kadar güzel bir sevgi artık onun için umuttan çıkmıştır. Ve sevdiği de askerde yaptığı gibi gence hiçbir haber vermemiş söz verdiği halde tek bir cümle söylememiştir. Artık kızımızda yorulmuştur söz konusu gencimizde.
Genç kız haklıdır belki, gerçekten onun için en iyisi olmuştur. O elbet hak ettiği yere gelecektir. Çünkü onun o tertemiz kalbi ona tertemiz sayfalar açacaktır.
Diğer i ise yine aynı …
Eskiden olduğu gibi yaşamaya devam etmek zorunda kalmış kendinden bezmiştir. Sevdiğini unutmak onun için hiçte kolay olmayacaktır. Ama bu yolun bir daha geri dönüşünde olmadığından kesinlikle emindir. Belki hatalıydı belki de haklıydı. Ama bu ilişkiye son vermekle her ikisi içinde çok iyi olacağını düşündüğü için çok mutlu hisseder kendini.
Artık onlar için her şey hayallerdedir. Genç adam haklı çıkar. Hiçbir zaman evlenemeyeceğiz güzel karım..!! Hiçbir zaman evlenemeyeceğiz güzel meleğim. Dediğinde gerçekten doğru söylediğini anlar..
Doğruyu söylediği gibi verdiği sözü de tutacaktır.
Ve en son kızımızın ablasına şu maili yollar genç adam;
Bana kızgın olduğunuzu düşünüyorum haklısınız. Bundan ötürü sizden özür dilerim. Zaten bu size son yazışım olacaktır. Ben yaklaşık 2,5 -3 senemi kız kardeşiniz için harcadım. Ve bu zaman zarfı içerisinde nasıl mutlu edebilirim nasıl bu ilişkiyi daha iyi bir yere getirebilirim diye düşündüm durdum. Fakat sonucunda gördüm ki bu çabalarımın hepsi boşa imiş. Sözlerimi çok fazla uzatmak ve sizin başınızı daha fazla ağrıtmak istemiyorum. Ben yaptığım hiç birşeyden ve kız kardeşiniz ile yaşadığım hiç bir günden pişman değilim.
Ben artık hayatımı bir düzene sokmak istiyor geleceğe ait planlar yapmak istiyor ve onu aklımdan çıkarmak istiyorum.
Bunu kendisinede açıkladım. Ama hala benim bulunduğum yerlerde geziyor beni kazanmak ve herşeyi düzeltmek istiyor. Bu bir şikayet değildir. Onun iyiliğini istiyorum
Onun hak ettiği insanı bulmasını istiyorum artık ona zarar vermekten kaçmak istiyorum ben. O günden sonra kendisi ile hiç konuşmadım görüşmedim artık bunların hiç birinide istemiyorum. Sadece beni takip etmekten vazgeçmesini sağlayın. Kaçtığım her yerde karşıma çıkmamasını sağlayın. Bu elbet benim için kolay bir şey değil fakat daha öncelerden olması gereken birşeydi diye düşünüyorum.
Size tekrardan insifiyatiniz için teşekkür ediyorum.
Ne olursunuz ablacığım bende insanoğluyum artık benden vazgeçmesini sağlayın bunu üzülerek söylüyorum size .
Hoşçakalın yüce Rabbime emanet olun.
Der ve bu maili yollar….
Artık bir geçmişi kalmamıştır. O göz yaşlarını o yılları helal etmekten başka bir şey kalmamamıştır.
Artık yapacağı işlerden de vazgeçer ve en kısa zamanda evlenmek ister gencimiz…Başkalarının mutlu olabilesi için kendi mutluluğunu hiçe saymanın ne demek olduğunu öğretmiştir. Hem sevdiğine hem cümle aleme. Anlı açık çeker ve arkasına bakmadan gider…… Elveda güzel karım benim diyerek …
Altindir...