02-18-2008, Saat: 03:40 PM
ßir yıldız kaydı bu gecede
bilmediğim hiç göremediğim bir yerlere
gözümdeki aklara kan düştü
yağmur,bu gece neden yağmadın üzerime
sert rüzgarlarla hasret vurdu yüreğime
gönlüm bir sevdanın amansız atesine düştü
yanaklarıma gözlerimden yaşlar düştü
söyle yağmur sen neden düşmedin üstüme
sensizlikle ödüllendirdin sevdamı
sen nerden bileceksinki sana olan mecburiyetimi
yanımda olmadan nerden görebileceksimki akan gözyaşlarımı
yağmur,sende yağmadınya bu gece saklamadın hıçkırıklarımı
sensizlik aldı belki gözlerimden seni
çarpıştığında yüreğim sensizlikle yıldırımlar düştü bendenime
siyah saçlarıma sayısız aklar düştü
yağmur,dökülüpde yüreğimde ki sensziliği yıkamadın ki
sensizliğin bedeninden
narin bir tabut kesip biçiyorum kendime
ve sonra henüz canı çıkmamış bedenimi
narin kollarına bırakıyorum senden habersiz
bazen narin bir saksıdaki çeçiğe benzetirim seni
sen bir binanın en yüksek cam kenarındasın
üstelik birde demirden parmaklıklar koymuşlar önüne
sen yetişemediğim kadar uzak,dokunamadığım kadar yakın sevdamsın
saklıyorum çaresiz kendimden beni
sensizlikle savaş değil,kaçış belkide bunun adı
yağmur,bundan sonra yağsanda coşsanda fark etmez artık
inan ki artık sen bile bulamazsın eski beni.
bilmediğim hiç göremediğim bir yerlere
gözümdeki aklara kan düştü
yağmur,bu gece neden yağmadın üzerime
sert rüzgarlarla hasret vurdu yüreğime
gönlüm bir sevdanın amansız atesine düştü
yanaklarıma gözlerimden yaşlar düştü
söyle yağmur sen neden düşmedin üstüme
sensizlikle ödüllendirdin sevdamı
sen nerden bileceksinki sana olan mecburiyetimi
yanımda olmadan nerden görebileceksimki akan gözyaşlarımı
yağmur,sende yağmadınya bu gece saklamadın hıçkırıklarımı
sensizlik aldı belki gözlerimden seni
çarpıştığında yüreğim sensizlikle yıldırımlar düştü bendenime
siyah saçlarıma sayısız aklar düştü
yağmur,dökülüpde yüreğimde ki sensziliği yıkamadın ki
sensizliğin bedeninden
narin bir tabut kesip biçiyorum kendime
ve sonra henüz canı çıkmamış bedenimi
narin kollarına bırakıyorum senden habersiz
bazen narin bir saksıdaki çeçiğe benzetirim seni
sen bir binanın en yüksek cam kenarındasın
üstelik birde demirden parmaklıklar koymuşlar önüne
sen yetişemediğim kadar uzak,dokunamadığım kadar yakın sevdamsın
saklıyorum çaresiz kendimden beni
sensizlikle savaş değil,kaçış belkide bunun adı
yağmur,bundan sonra yağsanda coşsanda fark etmez artık
inan ki artık sen bile bulamazsın eski beni.