03-05-2008, Saat: 02:58 PM
HABBABE HATUN Mecusilerin olduğu zamanlarda aynı zamanda Mecusi olan İran emiri emir Kahtaran adlı bir emir vardı. Bu emir ve yandaşları ateşe taparlardı. Bu emirin birde Habbabe adında bir kızı vardı. Bu emire günlerden bir gün Hz.Muhammed (S.A.V.)tarafından birçok kişiye aynı anda aynı gün Müslüman olmayan herkese ulaştı. Bu mektup tüm insanların islâma davet mektubu idi. Emir Kahtaran bu mektubu okuyunca sinirden çılgına döndü. Ve mektubu ateşe doğru attı. Fakat mektup ateşe değil Allah’ın bir hikmeti yere düştü. Emir Kahtaran ve papaz mektubun ateşe düştüğünü sanarak oradan uzaklaştılar. Tam bu sırada Habbabe hatun içeri girdi ve mektubu alıp okudu. Ve Müslüman oldu. Ve tam bu sırada emir Kahtaran ve papazı içeri girdi. Ve Habbabe hatunun mektubu okuduğunu anladılar. Ve emir Kahtaran kızına bir tokat vurarak çabuk odana çık diye bağırdı. Ve Habbabe hatun hiç tereddüt etmeden odasına çıktı. Daha sonra emir Kahtaran papaza dönerek kızım Müslüman oldu ne yapmamız lazım diye sordu. Papazın cevabı zindana atıp kırbaçlamamız lazım dedi. Sebebi ise güya içine şeytan girmiş onu kırbaçlıyorlarmış. Bu kırbaçlama yaklaşık bir hafta sürdü. Ve yinede Habbabe hatun Rabbim Allahtır ve Hz.Muhammed onun Resulüdür oldu. Ve emir Kahtaran kızı Habbabe Hatunu ıssız kuleye gönderip onu aç ve susuz bırakmaya karar verdi. Papaza bunu açıkladı. Ve papaz yanına iki adam aldı. Habbabe Hatunu iki atın arkasına bağlayıp sürükleyerek ıssız kuleye götürmeye başladılar. Bir yere varınca durdular. Tam dinlenirken, adamlardan biri Habbabe Hatunu kurtarmak için Habbabe Hatunun bulunduğu yere gitti. Tam ipleri çözerken papaz her şeyi gördü. Ve oraya giderek diğer adama bunu öldür diye emir verdi. Diğer adam o adamı öldürdü. Ve Habbabe Hatunu sürükleyerek götürmeye devam ettiler. Issız kuleye ulaştıktan sonra papaz Habbabe Hatuna son kez gel tövbe et dedi. Fakat Habbabe Hatun yinede kararında dönmedi. Ve Habbabe Hatunu ayaklarından zincirleyerek oradan uzaklaştılar. Sabahın erken saatlerinde yırtıcı kuşlar geldi ve Habbabe Hatunu ölü sanarak saldırmaya başladılar. Habbabe Hatun çığlık çığlığa defolun ben yaşıyorum diye haykırdı. Zavallı kızın yüzü olduğu gibi kan içinde kaldı. Habbabe Hatun Allaha dua etmeye başladı. Allah’ım bana yardım et seni çok seviyorum diye yalvardı.
Bu dua ile rahmeti büyük ve sonsuz olan Allah Habbabe Hatunu bulunduğu yerden kaybedercesine alıp bir ormana baygın olarak bıraktı. Tam bu sırada ormana tavşan avlamak için çıkan kâhya Neon ve kölesi bir ses duydular. Bu sesi duyduktan sonra sesin geldiği yere vardıklarında Habbabe Hatunu baygın bir şekilde buldular. Neon adlı kâhya Habbabe Hatunu görür görmez âşık oldu. Kâhya Neonun tek isteği Tekfurun Habbabe hatunu görmemesi oldu. Fakat bu istek gerçekleşmedi. Çünkü Habbabe Hatunu tam saraya getirilirken tekfur Habbabe hatunu gördü. Ve tıpkı kahya neonda olduğu gibi ilk görüşte âşık oldu.
Tabii şimdi akıllara şu sual takılıyor. Nasıl olur da ilk görüşte kahyada tekfurda âşık olurlar. İşte cevabı: Habbabe Hatun hem prenses hem de çok güzel bir kızdı. Hastalığına gelince Hıristiyan sarayında yaklaşık bir hafta tedavi gördü fakat tekfur iyileşir iyileşmez haber verilmesini emretmişti. Ve Habbabe hatun kendine geldi. Ve cariyeler hemen tekfura haber verdiler. Tekfur kızın iyileştiğini duyunca sevinçten uçacak gibiydi. Biraz daha kendine gelince Habbabe Hatun’u tekfurun huzuruna çıkardılar tekfur Habbabe Hatun’a geçmiş olsun dedi. Habbabe Hatun sağ olun efendim diye cevap verdi. Tekfur isterseniz size sarayımı gezdireyim dedi. O,zamanlarda tekfura âşık bir kadın vardı. Ve Habbabe Hatun’a bahçeden başlayalım deyince tekfur hayır sarayı ben gezdireceğim dedi. Aslında tekfur’un amacı Habbabe Hatun’un dinini öğrenmek idi. Sarayı gezdirirken tekfur Habbabe Hatun’a siz ormana nasıl geldiniz diye sordu. Habbabe Hatun ormana nasıl geldiğimi hatırlamıyorum ama ben İran emiri emir Kahtaran’ın kızıyım dedi. Tekfur bu cevabın üzerine sanırım babanız Mecusi değimli diye sorunca Habbabe Hatun evet cevabını verdi. Bu cevabın üzerine Tekfur peki sende Mecusimsin diye sordu. Habbabe Hatun biraz ilerleyerek hayır dedi. Peki, Hıristiyanımsın deyince Habbabe Hatun cevap vermedi. Gel zaman git zaman bir gün Hıristiyanların ibadet günü gelmiştir. Herkes kiliseye gitmek için hazırlık yaparken Tekfur kiliseye gitmemek için hasta olduğunu söyler akıla şu sual takılıyor nasıl olurda Hıristiyan olan Tekfur dini tam olan bir Hıristiyan ibadet günü kiliseye gitmesi şartken gitmez. İşte cevabı Tekfur Hıristiyan değil tam tersine bir Müslüman idi. Bütün saraydaki Hıristiyan olanlar kiliseye gidince köpeği ile oynar ve dertleşirdi. O gün yine aynı şey olurken Tekfur Habbabe Hatun’un kiliseye gidip gitmediğini merak ettiği için Habbabe Hatun’un kapısını dinlemeye başladı tam bu sırada Habbabe Hatun Allah’a dua ediyordu Allah’ım bana yardım et bu Hıristiyan sarayında ne yapacağımı bilmiyorum cümleli duayı duyan Tekfur Allah’a şükretti. Düşündü ve odanın kapısını tıklatarak içeri girdi. Habbabe Hatun o anda Tekfur’u görünce biraz korktu. Tekfur Habbabe Hatun’a Müslüman olduğunu neden gizledin diye sordu. Cevap vermeyince Tekfur merak etme ben de Müslüman’ım dedi. Bu sözleri duyan Habbabe Hatun sevinçle ayağa kalktı ve Tekfur’a o halde bana namaz kılmayı öğretirmisin dedi ve Tekfur Habbabe Hatun’a namaz kılmayı öğretti. Ve Habbabe Hatun o günden sonra namazlarını eksiksiz olarak gizli bir şekilde kıldı. Tekfur Habbabe Hatun’a evlenme teklif etti. Habbabe hatun kabul etti. Fakat bir soru soracağım dedi. Ve etrafımızdaki çevre Hıristiyan olduğuna göre nikâhımızı da bir papaz mı kıyacak dedi. Tekfur tepebaşındaki manastırda olan papazlar çoktan Müslüman oldu. Onlardan birine kıydırırız dedi. Fakat Hıristiyanların bir âdeti vardı. Çiftler nişanlı iken kızın nişanlılar köşkünde kalması şarttı. Ve kimsenin anlamaması için mecburen böyle oldu. Bu sırada Tekfur ve Habbabe Hatun’un evleneceğini duyan Kâhya Neon ve Tekfur’a âşık olan kadın Habbabe Hatun’a tuzak kurdular tuzağın amacı iftira atarak Habbabe Hatundan tekfuru soğutmaktı tuzak şu idi. Her gece nişanlılar köşkünün etrafında Kâhya nın adamlarından biri dolaşacak hizmetçilere ve başkalarına görünecek ama yakalanmayacaktı. Kâhya Neon adamına iki kese altın verince emri yerine getirmesini sağladı. Daha ilk geceden itibaren bu tuzak başladı. Cariyelerden biri sesi duyunca merak edip dışarı çıktı adamın kaçtığının farkına vardı. O günden sonra dört gün daha aynı tuzak işlemdeydi. Kâhya Neon Tekfur’un huzuruna çıkıp Habbabe Hatun’un kendisini aldattığını söyledi. Ve Tekfur o sinirle kâhyanın boğazına sarıldı. Alçak yalancı diye bağırdı. Neon adlı alçak beraber takip etmeyi teklif edince Tekfur üzüntü içinde bu teklifi kabul etti. Ve takip başladı. Aynı adam yine köşkün etrafında dolaşmaya başladı Habbabe Hatun sesi duyunca adam kaçıp kaybolduğu anda elinde bir mumla dışarı çıktı. Maksadı sesin nereden geldiğini anlamaktı. İşte tam bu sırada Kahya Neon en kötü ve çirkin iftirayı attı. Bu konuya mahkemede devam edelim. Ve mahkeme kuruldu. Papaz: olayı gören cariyeyi çağırdı. Cariye şahit kürsüsüne geçti. Ve papaz anlat kızım dedi.
Cariye: efendim ben bir kez gördüm bir adam gece yarısı köşkün etrafında dolaşıyordu izlediğimi fark edince karanlıktan faydalanarak kayboldu ben tekfurumuz sanıp söylemeye gerek duymadım. Dedi. Papaz tamam kızım sen çıkabilirsin deyip Kâhya Neon’u çağırdı. Ve oda şahit kürsüne geçerek olanları anlatmaya başladı. Anlattığı şeyler başta normal fakat iftira bölümüne gelince irenç şeylerdi işte Neon’un anlattığı konular.
Efendim ben bir değil tam üç (3) kez gördüm bir adam gece yarısı köşkün etrafında dolaşıyordu dedi ve önce Tekfur cenapları sanmıştım çünkü onun gibi giyinen biriydi fakat ikinci gece onun olmadığını anladım diye ekledi. Üçüncü gece Tekfur cenapları ile beraber takip ettik dedi ve aynı adam yine aynı saatte köşkün etrafında dolaşmaya başladı dedi. Tekfurumuz adamı yakalamamızı emretti. Fakat o ortadan kayboldu dedi. Ve işte en çirkin ve pis iftira daha sonra Habbabe Hatun’u adamın yoluna ışık tutarken gördük hepsi bu kadar efendim dedi. Papaz sanık ayağa kalk dedi ve Habbabe Hatun hiç tereddüt etmeden ayağa kalktı. Tekfurumuza ihanet etmekle suçlanıyorsun bu konuda ne söyleyeceksin dedi. Ve doğru cevap Habbabe Hatun tarafından ben Tekfur’a ihanet etmedim ve etmemde dedi. Ve papaz karar dedi ve herkes ayağa kalktı cevap acı verici idi. Papaz Yarın şafakla birlikte kafası kesilerek idam edilecektir dedi. Ve bu haber Tekfur’a ulaştı. Tekfur olanlara bir türlü anlam veremiyordu ne zaman gözünü kapatsa Habbabe Hatun’un kafasının kesildiği hayalini görüyordu. Aynı gece Neon zindana inerek Habbabe Hatun’a beraber kaçma teklifinde bulundu. Fakat Habbabe Hatun eğer kaçarsam suçu kabul etmiş olurum ve bunu yapmayacağım dedi. Neon artık suçu ve suçluyu düşünme tekrar geleceğim lütfen iyi düşün dedi. Aradan beş dakika geçti. Ve Neon adlı adi köle hadi her şey hazır seni kurtarmaya geldim dedi Habbabe Hatun git buradan seninde benimle beraber suç almanı istemem fakat ben suçsuzum dedi. Bu sırada da Tekfur aşağı iniyordu Neon gerçekleri Habbabe Hatun’a şöyle anlattı. Bak Habbabe senin suçsuz olduğunu tek bilen benim dedi. Tekfur bu sırada zindana inmişti neonu orada görünce merak edip duvarın kenarına saklanıp dinlemeye başladı Neon çirkin tuzağını anlatmaya şöyle devam etti. Her şeyi ben ayarlamıştım köşkün etrafında dolaşan benim adamımdı aslında bu vilayet (il)’in tekfuru ben olacaktım papaz bana söz vermişti fakat bu adam gelip her şeyi elimden almıştı seni ben de çok seviyorum seni de elimden almasına izin vermemek istedim hadi fazla vakit kalmadı kaçalım dedi. Habbabe Hatun seni alçak sen yalnız git ben gelmiyorum dedi. Ve Neon ya demek öyle sen gelmesen ben seni götürmesini bilirim dedi ve Habbabe Hatun’u kolundan tutup sürüklemeye çalıştı tam bu sırada Tekfur saklandığı yerden olduğun yerde dur ve kadını bırak diye bağırdı. Kâhya Neon Tekfur’u karşısında görünce şeytan görmüşçesine korkarak Tekfurumuz efendimiz diye ayağına kapanmaya çalıştığı anda Tekfur kılıcını Kâhya Neon’un boğazına dayadı ve adi köle söylediğin her şeyi duydum böyle bir al.aklğı nasıl yaptın dedi . cezanı çekeceksin Deyip muhafızları çağırdı ve atın şu pisliği zindana emrini verdi. Kâhya Neon Tekfur’a Tekfur umuz acıyın bana yalvarırımefendimiz efendimiz yalvarırım dedi fakat faydasız bunun ardından Tekfur Habbabe Hatun’a Habbabe beni affet dedi bir gaflete düştüm önce sizidinlemeliydim deyince Habbabe Hatun’da Estağfurullah efendim Allah kudretini gösterdi köyüler cazsını öekicek diye cevap verdi. O günden sonra Habbabe Hatun’u da tekfuru da gören olmadı. Fakat tek bilinen çölün güneyindeki manastıra giderek nikahlarını kıydırmış ve evlendikten sonra Medine ye gidip oraya yerleştikleridir.
Bu dua ile rahmeti büyük ve sonsuz olan Allah Habbabe Hatunu bulunduğu yerden kaybedercesine alıp bir ormana baygın olarak bıraktı. Tam bu sırada ormana tavşan avlamak için çıkan kâhya Neon ve kölesi bir ses duydular. Bu sesi duyduktan sonra sesin geldiği yere vardıklarında Habbabe Hatunu baygın bir şekilde buldular. Neon adlı kâhya Habbabe Hatunu görür görmez âşık oldu. Kâhya Neonun tek isteği Tekfurun Habbabe hatunu görmemesi oldu. Fakat bu istek gerçekleşmedi. Çünkü Habbabe Hatunu tam saraya getirilirken tekfur Habbabe hatunu gördü. Ve tıpkı kahya neonda olduğu gibi ilk görüşte âşık oldu.
Tabii şimdi akıllara şu sual takılıyor. Nasıl olur da ilk görüşte kahyada tekfurda âşık olurlar. İşte cevabı: Habbabe Hatun hem prenses hem de çok güzel bir kızdı. Hastalığına gelince Hıristiyan sarayında yaklaşık bir hafta tedavi gördü fakat tekfur iyileşir iyileşmez haber verilmesini emretmişti. Ve Habbabe hatun kendine geldi. Ve cariyeler hemen tekfura haber verdiler. Tekfur kızın iyileştiğini duyunca sevinçten uçacak gibiydi. Biraz daha kendine gelince Habbabe Hatun’u tekfurun huzuruna çıkardılar tekfur Habbabe Hatun’a geçmiş olsun dedi. Habbabe Hatun sağ olun efendim diye cevap verdi. Tekfur isterseniz size sarayımı gezdireyim dedi. O,zamanlarda tekfura âşık bir kadın vardı. Ve Habbabe Hatun’a bahçeden başlayalım deyince tekfur hayır sarayı ben gezdireceğim dedi. Aslında tekfur’un amacı Habbabe Hatun’un dinini öğrenmek idi. Sarayı gezdirirken tekfur Habbabe Hatun’a siz ormana nasıl geldiniz diye sordu. Habbabe Hatun ormana nasıl geldiğimi hatırlamıyorum ama ben İran emiri emir Kahtaran’ın kızıyım dedi. Tekfur bu cevabın üzerine sanırım babanız Mecusi değimli diye sorunca Habbabe Hatun evet cevabını verdi. Bu cevabın üzerine Tekfur peki sende Mecusimsin diye sordu. Habbabe Hatun biraz ilerleyerek hayır dedi. Peki, Hıristiyanımsın deyince Habbabe Hatun cevap vermedi. Gel zaman git zaman bir gün Hıristiyanların ibadet günü gelmiştir. Herkes kiliseye gitmek için hazırlık yaparken Tekfur kiliseye gitmemek için hasta olduğunu söyler akıla şu sual takılıyor nasıl olurda Hıristiyan olan Tekfur dini tam olan bir Hıristiyan ibadet günü kiliseye gitmesi şartken gitmez. İşte cevabı Tekfur Hıristiyan değil tam tersine bir Müslüman idi. Bütün saraydaki Hıristiyan olanlar kiliseye gidince köpeği ile oynar ve dertleşirdi. O gün yine aynı şey olurken Tekfur Habbabe Hatun’un kiliseye gidip gitmediğini merak ettiği için Habbabe Hatun’un kapısını dinlemeye başladı tam bu sırada Habbabe Hatun Allah’a dua ediyordu Allah’ım bana yardım et bu Hıristiyan sarayında ne yapacağımı bilmiyorum cümleli duayı duyan Tekfur Allah’a şükretti. Düşündü ve odanın kapısını tıklatarak içeri girdi. Habbabe Hatun o anda Tekfur’u görünce biraz korktu. Tekfur Habbabe Hatun’a Müslüman olduğunu neden gizledin diye sordu. Cevap vermeyince Tekfur merak etme ben de Müslüman’ım dedi. Bu sözleri duyan Habbabe Hatun sevinçle ayağa kalktı ve Tekfur’a o halde bana namaz kılmayı öğretirmisin dedi ve Tekfur Habbabe Hatun’a namaz kılmayı öğretti. Ve Habbabe Hatun o günden sonra namazlarını eksiksiz olarak gizli bir şekilde kıldı. Tekfur Habbabe Hatun’a evlenme teklif etti. Habbabe hatun kabul etti. Fakat bir soru soracağım dedi. Ve etrafımızdaki çevre Hıristiyan olduğuna göre nikâhımızı da bir papaz mı kıyacak dedi. Tekfur tepebaşındaki manastırda olan papazlar çoktan Müslüman oldu. Onlardan birine kıydırırız dedi. Fakat Hıristiyanların bir âdeti vardı. Çiftler nişanlı iken kızın nişanlılar köşkünde kalması şarttı. Ve kimsenin anlamaması için mecburen böyle oldu. Bu sırada Tekfur ve Habbabe Hatun’un evleneceğini duyan Kâhya Neon ve Tekfur’a âşık olan kadın Habbabe Hatun’a tuzak kurdular tuzağın amacı iftira atarak Habbabe Hatundan tekfuru soğutmaktı tuzak şu idi. Her gece nişanlılar köşkünün etrafında Kâhya nın adamlarından biri dolaşacak hizmetçilere ve başkalarına görünecek ama yakalanmayacaktı. Kâhya Neon adamına iki kese altın verince emri yerine getirmesini sağladı. Daha ilk geceden itibaren bu tuzak başladı. Cariyelerden biri sesi duyunca merak edip dışarı çıktı adamın kaçtığının farkına vardı. O günden sonra dört gün daha aynı tuzak işlemdeydi. Kâhya Neon Tekfur’un huzuruna çıkıp Habbabe Hatun’un kendisini aldattığını söyledi. Ve Tekfur o sinirle kâhyanın boğazına sarıldı. Alçak yalancı diye bağırdı. Neon adlı alçak beraber takip etmeyi teklif edince Tekfur üzüntü içinde bu teklifi kabul etti. Ve takip başladı. Aynı adam yine köşkün etrafında dolaşmaya başladı Habbabe Hatun sesi duyunca adam kaçıp kaybolduğu anda elinde bir mumla dışarı çıktı. Maksadı sesin nereden geldiğini anlamaktı. İşte tam bu sırada Kahya Neon en kötü ve çirkin iftirayı attı. Bu konuya mahkemede devam edelim. Ve mahkeme kuruldu. Papaz: olayı gören cariyeyi çağırdı. Cariye şahit kürsüsüne geçti. Ve papaz anlat kızım dedi.
Cariye: efendim ben bir kez gördüm bir adam gece yarısı köşkün etrafında dolaşıyordu izlediğimi fark edince karanlıktan faydalanarak kayboldu ben tekfurumuz sanıp söylemeye gerek duymadım. Dedi. Papaz tamam kızım sen çıkabilirsin deyip Kâhya Neon’u çağırdı. Ve oda şahit kürsüne geçerek olanları anlatmaya başladı. Anlattığı şeyler başta normal fakat iftira bölümüne gelince irenç şeylerdi işte Neon’un anlattığı konular.
Efendim ben bir değil tam üç (3) kez gördüm bir adam gece yarısı köşkün etrafında dolaşıyordu dedi ve önce Tekfur cenapları sanmıştım çünkü onun gibi giyinen biriydi fakat ikinci gece onun olmadığını anladım diye ekledi. Üçüncü gece Tekfur cenapları ile beraber takip ettik dedi ve aynı adam yine aynı saatte köşkün etrafında dolaşmaya başladı dedi. Tekfurumuz adamı yakalamamızı emretti. Fakat o ortadan kayboldu dedi. Ve işte en çirkin ve pis iftira daha sonra Habbabe Hatun’u adamın yoluna ışık tutarken gördük hepsi bu kadar efendim dedi. Papaz sanık ayağa kalk dedi ve Habbabe Hatun hiç tereddüt etmeden ayağa kalktı. Tekfurumuza ihanet etmekle suçlanıyorsun bu konuda ne söyleyeceksin dedi. Ve doğru cevap Habbabe Hatun tarafından ben Tekfur’a ihanet etmedim ve etmemde dedi. Ve papaz karar dedi ve herkes ayağa kalktı cevap acı verici idi. Papaz Yarın şafakla birlikte kafası kesilerek idam edilecektir dedi. Ve bu haber Tekfur’a ulaştı. Tekfur olanlara bir türlü anlam veremiyordu ne zaman gözünü kapatsa Habbabe Hatun’un kafasının kesildiği hayalini görüyordu. Aynı gece Neon zindana inerek Habbabe Hatun’a beraber kaçma teklifinde bulundu. Fakat Habbabe Hatun eğer kaçarsam suçu kabul etmiş olurum ve bunu yapmayacağım dedi. Neon artık suçu ve suçluyu düşünme tekrar geleceğim lütfen iyi düşün dedi. Aradan beş dakika geçti. Ve Neon adlı adi köle hadi her şey hazır seni kurtarmaya geldim dedi Habbabe Hatun git buradan seninde benimle beraber suç almanı istemem fakat ben suçsuzum dedi. Bu sırada da Tekfur aşağı iniyordu Neon gerçekleri Habbabe Hatun’a şöyle anlattı. Bak Habbabe senin suçsuz olduğunu tek bilen benim dedi. Tekfur bu sırada zindana inmişti neonu orada görünce merak edip duvarın kenarına saklanıp dinlemeye başladı Neon çirkin tuzağını anlatmaya şöyle devam etti. Her şeyi ben ayarlamıştım köşkün etrafında dolaşan benim adamımdı aslında bu vilayet (il)’in tekfuru ben olacaktım papaz bana söz vermişti fakat bu adam gelip her şeyi elimden almıştı seni ben de çok seviyorum seni de elimden almasına izin vermemek istedim hadi fazla vakit kalmadı kaçalım dedi. Habbabe Hatun seni alçak sen yalnız git ben gelmiyorum dedi. Ve Neon ya demek öyle sen gelmesen ben seni götürmesini bilirim dedi ve Habbabe Hatun’u kolundan tutup sürüklemeye çalıştı tam bu sırada Tekfur saklandığı yerden olduğun yerde dur ve kadını bırak diye bağırdı. Kâhya Neon Tekfur’u karşısında görünce şeytan görmüşçesine korkarak Tekfurumuz efendimiz diye ayağına kapanmaya çalıştığı anda Tekfur kılıcını Kâhya Neon’un boğazına dayadı ve adi köle söylediğin her şeyi duydum böyle bir al.aklğı nasıl yaptın dedi . cezanı çekeceksin Deyip muhafızları çağırdı ve atın şu pisliği zindana emrini verdi. Kâhya Neon Tekfur’a Tekfur umuz acıyın bana yalvarırımefendimiz efendimiz yalvarırım dedi fakat faydasız bunun ardından Tekfur Habbabe Hatun’a Habbabe beni affet dedi bir gaflete düştüm önce sizidinlemeliydim deyince Habbabe Hatun’da Estağfurullah efendim Allah kudretini gösterdi köyüler cazsını öekicek diye cevap verdi. O günden sonra Habbabe Hatun’u da tekfuru da gören olmadı. Fakat tek bilinen çölün güneyindeki manastıra giderek nikahlarını kıydırmış ve evlendikten sonra Medine ye gidip oraya yerleştikleridir.