03-18-2008, Saat: 11:44 AM
Bugün resim yapmak istedim sevdiğim. Kalemimin, kağıda dökmeyi beceremediği aşkımızın resmini yapmak. Tuvalime renklerle sabitlemek ve bir daha solmamacasına seni sevmek istedim. Çocukken de gökyüzünden başlardım resme, yine öyle yaptım. Kalın uçlu fırçamı, paletimdeki mavi boyaya çalakalem batırıp biraz da beyaz ekledikten sonra mavi atlası tamamladım. İnce uçlu fırçamla beyaza teğet geçip, gökyüzünü bulut varmışçasına dalgalandırdıktan sonra hemen iki kuşu konduruverdim. Beyaz ve saf iki kuş, yanyana, birlikte süzülsünler, ikimiz gibi, özgürlüğü tatsınlar istedim. Yere hemen bir ağaç çizdim. Kalbime saldığın sevda sürgünleri gibi birbirine dolaştırdım dallarını. İnce ve kalın uçlu fırçamla öyle bir karıştırdım ki kahverengiyi, ne sen ayırabilirdin artık ne de ben ölümsüz sevgimizi. Yeşil boyam bitmişti, sarıdan bolca vardı. Sonbahar hüzünleri yer almasın yüreğimizde istedim, maviye boyadım yapraklarını. Aşk böyle birşeydi, umarsız, vakitsiz, şartsız ve kuralsız. El ele ttuştuğumuzda pembe bulutlarda uçardık ikimiz de. Hiç beyaz olmazlardı ki! Sonra şırıl şırıl su aksın istedim, damarlarımdaki kanı şahlandıran aşkın gibi. Beyaz çizgilerle dalgalandırdığım ırmağı kırmızıya boyadım, kıpkırmızıya. Henüz geceye vakit vardı; ama aşkımız, yıldız olup kaysın istedim. Bir kuyrukluyıldız yaptım ki gökyüzünden ağacımıza süzülen, çocukluğumda hayal ettiğim gibi. Beyaza boyamaya kıyamadım. Gece beyazdı, yıldızlar parlamalıydı. Ama dolunay, portakal rengi olmalıydı, sıradışı.
Hani sana şiir yazmıştım da;aşkın resmini yapar ölesiye sevenler; demiştim ve kalbime atmıştım fırça darbelerini de Mona Lisa; n olmak istemiştim. Resim, resim oldu da aşkın resmi olmadı sevdiğim. Aşkın resminde renkler yok, aşkın resmi kara, kapkara sevdiğim, kapkara, çünkü benim aşkım artık bir mezar taşında!