03-22-2008, Saat: 03:13 PM
''seni bütün günlerden çalıyorum/ bundan böyle . . .''
Ve artık bu beden sensindir. Köklerimde açan, nice benzetmelere boyun eğen senli bir hayatın filizlenmiş halidir. Yaralı sevdaların en güzel merhem ilacıdır. Ve artık bu beden aşktır. Kimliğini kaybetmiş, yarı bahçıvan ustalarına emanet edilen gül tohumlarıdır. Ve artık bu yaşamak için yaratılan her neyse sensindir . . . Başkası değil!
( şüphesizce yaşadığım her mısranın harfinde saklı yüreğim senin için atıyor . . .)
Sen öyle içime dokunurken sevimliliğinle; ben nasıl ''ben'' olmaktan vazgeçmem, söyler misin? Sayısız hayallerde hep seni aramak varken cennette, nasıl gözyaşlarımı dualarla harcamam. Seni seven bu yüreği, nasıl diğer organlarımdan ayıramam, söyler misin? Bil ki, iki kelimelik sevda sözleri bir tek sana söylemek için kalıyor aklımda. Sensizlik her şeyi unutmaktır. Felaketim olur, kimseler bilmez neler çektiğimi.
( her türlü cennete razıydı bu yürek/ şimdi sadece senli cennete hasret . . .)
Hayat bu!. . Yolcu trenlerinin vagonlarına sığamayacak kadar da hüzün yüklü. Yürüdüğüm yollarda öksüz bir çocuk bakar yüzüme, sen sanırım. Ellerini tutup yüreğime koyarım, sıcaklığın damlar tenimin her yerine; o sevimli gözlerinden iki damla yaş akar mutluluğa . . . Hiç itiraz etmem, karışırım bende o mutluluğa. Bilirim ki, senli bir sevda yolunun en güzel yamacındayım . . .
(her adımda seni yaşarım . . . Sayısız yolculuklarda)
Yağmuru özlerim. İçimde damla olup akan gözyaşlarım aklıma gelir. Nasıl yanarım bir bilsen. Kaç gece yokluğunda siyahı-beyaz yapmayı denediğimi bir görsen. Belki ben böyle umarsızca akıp gitmezdim hayattan . . . Sen olup çağlardım sayısını bilmediğim şelalelerden. Eğilip baktığın her su damlasında kendini görürsün, oysa hepsi benimdir sen olmaya yeminli . . . Daha küçücük bir su damlasıyla çoğalırken, hep hayal ettiğimdi kendimi sen sandırmak/ belki biraz sen oldum/ çok değil . . .
(sakın yağmur sularına basıp geçme olur mu/ sevdamı suya yazmışım, ezme olur mu?)
Ne zor sensiz geçen günler . . . Yalnızlık bedenimi yağmalarken, gülüşün takılır gözlerimden yüreğime. Nasıl çırpınırım bir kuş gibi. Nasıl sen olmakta yarışır hücrelerim. Oysa düşerken gece karanlığı üzerime . . . Umutsuz insan ruhlarıyla dolanırım. Korkarım artık yaşamaktan. Üstümden sayısını bilmediğim dolunaylar geçtiğinde yakamoz olur düşerim denizine . . . Yıldızlar kuşatır senli karanlığımı, aydınlıklarda çoğaltırım inadına seni ve içimdeki o saklı cennetini . . .
(tüm geceler örtse de seni sevgimle bulurum yine de . . .)
Senli günler taşıyor gelecekten, nasılda mutluluk kokuyor bir bilsen. Sanki yeryüzü anlam kazanıyor varlığınla. Çiçekler bir başka açıyor baharda . . . Her yer nefasetinle doluyor. Bir tek sen yetiyor bu dünyaya . . .
Ve sen her baktığında/ güzelliğinle,
İçimde titreyen bir ben/ sanki biraz sen . . .