03-29-2008, Saat: 06:10 PM
Seni özlemenin
Ne demek olduğunu sor bana,
Yetmiş iki dilde anlatabil irim
Kitabını yazabilir im sayfalarc a.
Yalnızlığın rezilliğini
Kokuşmuşluğunu
Ve çıplaklığını da.
Ama hiç kimse
Kavuşmanın güzelliğini
Sormasın bana anlatamam .
Ben sana hiç kavuşmadım ki!
Bilmiyoru m
Dudakların nasıldır.
Sıcak mı ateş topu kadar,
Yoksa soğuk mu
Buza kesmiş bir bardak su gibi?
Kıvrımlarına,
Kırmızı karanfill er mi tutunmuş,
Küle gizlenmiş kor mu var?
Tenime değdiğinde dudakların
Cemre mi düşer bedenime,
Mızrap değen bir saz teli gibi
Titrer mi yüreğim bilmiyoru m.
Ben hiç dudaklarına dokunmadım ki!
Bir erkeği sardığında kolların,
Ürkek ceylânlar
Nasıl kurtulur tuzağından?
Dolu yemiş yaprak gibi
Nasıl titrer bir yürek?
Ellerin nasıl okşar bir bedeni,
Goncalar
Nasıl güle döner sıcaklığınla bilmiyoru m.
Hiç sana sarılıp yatmadım ki!
Kısacası:
atmadım kavuşmayı anlatamam .
Ama,
Seni özlemenin kitabını yazabilir im.
Anlatabil irim daldaki kuşa topraktak i solucana.
Yokluğunda yıllardır
Özlemine dayanmayı öğrendim
Yokluğuna katlanmayı
Aşağılık avunmayı öğrendim nasılsa,
Ustası oldum beklemeni n
Tükenmek pahasına.
Ama hiç kimse kavuşmayı,
İki derenin birbirine karışıp
Sarmaş dolaş aktığı yatağın yorgunluğunu
Sormasın bana ,anlatamam.
Çünkü seninle ben,
Ayrı kaynaktan doğmuş
Sularında hasretler i taşıyan
Başka denizlere koşan iki ırmağız.
Birbirimi ze uzak topraklar da tüketirken yılları
Aynamızda ayrı gökleri yansıtırız.
İşte onun için
İki dere nasıl karışır birbirine
Nasıl sığar iki nehir bir yatağa bilmiyoru m
Seninle
Hiç aynı yatakta coşmadım ki!
Sen bana yalnızca
Ve sadece
Kahpe sensizliği sor
Rezil beklemeyi , özlemeyi sor.
Tanrı şahidimdir
Kurda kuşa
Dağa taşa bile anlatabil irim.
Demem o ki uzaktaki yakınım:
Vuslatlar a yabancıyım,
Ama,
Seni özlemenin kitabını yazabilir im...
Alinti...
Ne demek olduğunu sor bana,
Yetmiş iki dilde anlatabil irim
Kitabını yazabilir im sayfalarc a.
Yalnızlığın rezilliğini
Kokuşmuşluğunu
Ve çıplaklığını da.
Ama hiç kimse
Kavuşmanın güzelliğini
Sormasın bana anlatamam .
Ben sana hiç kavuşmadım ki!
Bilmiyoru m
Dudakların nasıldır.
Sıcak mı ateş topu kadar,
Yoksa soğuk mu
Buza kesmiş bir bardak su gibi?
Kıvrımlarına,
Kırmızı karanfill er mi tutunmuş,
Küle gizlenmiş kor mu var?
Tenime değdiğinde dudakların
Cemre mi düşer bedenime,
Mızrap değen bir saz teli gibi
Titrer mi yüreğim bilmiyoru m.
Ben hiç dudaklarına dokunmadım ki!
Bir erkeği sardığında kolların,
Ürkek ceylânlar
Nasıl kurtulur tuzağından?
Dolu yemiş yaprak gibi
Nasıl titrer bir yürek?
Ellerin nasıl okşar bir bedeni,
Goncalar
Nasıl güle döner sıcaklığınla bilmiyoru m.
Hiç sana sarılıp yatmadım ki!
Kısacası:
atmadım kavuşmayı anlatamam .
Ama,
Seni özlemenin kitabını yazabilir im.
Anlatabil irim daldaki kuşa topraktak i solucana.
Yokluğunda yıllardır
Özlemine dayanmayı öğrendim
Yokluğuna katlanmayı
Aşağılık avunmayı öğrendim nasılsa,
Ustası oldum beklemeni n
Tükenmek pahasına.
Ama hiç kimse kavuşmayı,
İki derenin birbirine karışıp
Sarmaş dolaş aktığı yatağın yorgunluğunu
Sormasın bana ,anlatamam.
Çünkü seninle ben,
Ayrı kaynaktan doğmuş
Sularında hasretler i taşıyan
Başka denizlere koşan iki ırmağız.
Birbirimi ze uzak topraklar da tüketirken yılları
Aynamızda ayrı gökleri yansıtırız.
İşte onun için
İki dere nasıl karışır birbirine
Nasıl sığar iki nehir bir yatağa bilmiyoru m
Seninle
Hiç aynı yatakta coşmadım ki!
Sen bana yalnızca
Ve sadece
Kahpe sensizliği sor
Rezil beklemeyi , özlemeyi sor.
Tanrı şahidimdir
Kurda kuşa
Dağa taşa bile anlatabil irim.
Demem o ki uzaktaki yakınım:
Vuslatlar a yabancıyım,
Ama,
Seni özlemenin kitabını yazabilir im...
Alinti...