04-13-2008, Saat: 09:17 PM
Akşamın kızıllığı çöktü üzerime...
Yer gök ateş kızılı...
Gök yanıyor tüm vahşetiyle... Kızılca kıyamet...
Ürktü güneş, yavaş, yavaş kaçıyor...
Kelimelerim her zamankinde kırgın...
Noktalarım bile keyifsiz
Ellerim boşlukta, gözlerim kararan ufukta...
Sana dair cümleler kurmayı bıraktığımdan beri
Ne gündüzümün baharı belli nede gecemin hırçın ayazı...
Usul bir sessizlik nerden çıktı bu... Beynimi delecek bu ıssızlık...
Bir melodi; tanıdık kelimelerime şarkı söyleyen notalar;
'Sarılıp yarama gitsem çare değil ki
Yüreğimde yangın çıkar bu şehir yanar.'
Adını koyduğum senli cümlelere söylerdim bu sözleri,
Bana dair korkuların bir bulut misali kayboluyordu...
'Sensiz yaralıdır zaman yıllar yaralı
Sararır içimde hüzün, ömrüm sararır'
Her bir sözümde sarılırdın ruhuma,
Ben ise sana sığınırdım her sözünde...
Yaram kanıyor daha sıkı sar yüreğimi...
Sığınağım ol, ıssızım...
'Belki kavuşamam sana ölümde gelir
Bulutlara yazdım seni yağmur yüreklim...'
Bütün küskün gitmelerimin önünü keserdin
Kızgın susuşlarıma ağlardın...
Bana olan gecikmelerini yok ederdin...
Kelimelerim kısa, kelimelerim kırgın
Çünkü kalmadın bende,
Yüreğim seni özlemekte, sözlerim ağlamaklı
Bu sefer geciktin bana,
Bu sefer küskünlüklerime
Bu defa kırgınlıklarıma ilaç olamadın...
Bütün 'kırgınlığım', bütün 'küskünlüğüm' sana...
Başım senin özleminle dönerken de ağlardım ben...