04-24-2008, Saat: 01:04 PM
Avucumun içindeymişsin gibi yakınım sana. Sıcaklığını, ağırlığını, kımıldanışını duyuyorum. Oyuncağını tanımaya çalışan çocuklar gibi hafifçe ve korkarak tutuyorum seni ellerimde. Belki incinmekten, tanımadığım bir şeylerle karşılaşmaktan dolayı bu korku. Belki de ben seni incitmekten korkuyorum kim bilir? Ama bu ikisini ayırmak mümkün değil. Her iki durumda da incinen ben olacağım çünkü.
Bir zamanlar elimden bırakmayı denedim seni. Kelimelerin ardına saklayıp gözümden uzak edince, gönlümden de uzak kalırsın sandım. Halbuki her zerrem seni düşünmekten başka bir şey yapmıyor. Aklımın bana oynadığı tüm oyunların sebebi, sana bir şekilde yakın olma çabası aslında. Tüm engellemelere rağmen, adam sendeciliğime, vurdumduymazlığıma ve bu benim için hayati değeri olanı bertaraf etme çalışmalarıma rağmen, gözyaşlarımdan sızıyorsun yüreğime.
Gözyaşı yani su... Geçemediği yer yoktur suyun. Bir iğne deliği dahi ona yol olur ve küçücük bir sızıntı etrafı göle çevirmeye yeter. Suyun sızması gibi her zerreme sızışını biliyorum. Hiç ummadığım zamanlarda elini yüreğimin üstüne koyup buradayım değişini… Sıkıntılarının da sevinçlerinin de sebebi benim sonucu da benim değişini duyuyorum.
Sıkıntılarımı seviyorum. Boğazım düğüm düğüm olduğunda, içim köze dönüp yandığında bile biliyorum. Sen beni benden çok seversin. Bir iğne ucunu temizlemek adına ateşe tutuşumuz gibi, sen de yüreğimi ateşe tutuyorsun, temizlensin diye. Biliyorum sen beni benden çok düşünürsün. Canımı yakacaklarını bile bile sırılsıklam bağlandıklarımdan, senin o güzel merhametinle kurtuluyorum. Beni bağlamak istedikleri kölelik zincirlerini kırıp, sana yönelmem için yakıyorsun canımı onların eli ile. Biliyorum kalbimi bir çocuk yüreği gibi hızla çarptıran sevinç de senin eserin. Karanlığa yakılmış birer mum gibi bir anda aydınlatıyorsun beni.
Hele sana yalvardığım anlar... Beni affet diye kendimi tükettiğim ve her tükenişin ardından yeniden doğmayla eş yaşadığım o tazelik...İlkbaharda açan bir gül goncasının üzerindeki çiğ tanesi kadar saf ve temiz olduğum hissi... Bir çeşit gıda gibi onu içime damıtıp susuzluğumu giderişim...
Sır gibi saklıyorum içimde. Dün seni dilerken nasıl acizsem, bu gün seni ararken de o kadar acizim. Dileyen dil, anlayan akıl, arayan kalp senin olsun. Senin bir tek nazarın, eğer hak ediyorsam benim olsun.