04-29-2008, Saat: 11:25 AM
Yabancı bir şehir gibidir, ayrılık.
“Gözlerine bakınca, yolumu bulamıyorum artık. İçindeki yıldızlar, yok olup gitmiş. Bilmediğim bir şehirde gibiyim sanki.”
O sana yabancı, sen ona yabancı. O yüzden bu susmalar.
“Konuş benimle. Bağır çağır ama konuş. Bu aptal sessizliği hak etmedim ben. Tek bir harfi bile layık görmüyor musun bana?”
Bir kara deliğe düşmüş aşk. Ne yol, ne de işaret. Gözler görmez, eller tutmaz.
“Kaybolmuş sokakların ortasında, kaybolan biz miyiz yoksa? Beni bul, lütfen.”
Gemiler demir atmıştı limana. Oysa şimdi gitme vakti geldi.
“Gitme. Buz dağları var uzaklarda. Gemilerimiz parçalanacak.”
Sen daha ne olduğunu anlayamadan, ayrılık şarkısı yerleşir dudaklarına.
Vurur, gölgelerin arasından akşamların hüznü.
Yabancı bir şehir gibidir, ilk defa gösterince ayrılık yüzünü.
Geceler sarıp, sarmalar seni,
Yalandan şefkatiyle.
Oysa sen, bu sabah da yalnız uyanacaksın.
Gündüzler anlatacak, sen ağlayacaksın.
“Gözlerine bakınca, yolumu bulamıyorum artık. İçindeki yıldızlar, yok olup gitmiş. Bilmediğim bir şehirde gibiyim sanki.”
O sana yabancı, sen ona yabancı. O yüzden bu susmalar.
“Konuş benimle. Bağır çağır ama konuş. Bu aptal sessizliği hak etmedim ben. Tek bir harfi bile layık görmüyor musun bana?”
Bir kara deliğe düşmüş aşk. Ne yol, ne de işaret. Gözler görmez, eller tutmaz.
“Kaybolmuş sokakların ortasında, kaybolan biz miyiz yoksa? Beni bul, lütfen.”
Gemiler demir atmıştı limana. Oysa şimdi gitme vakti geldi.
“Gitme. Buz dağları var uzaklarda. Gemilerimiz parçalanacak.”
Sen daha ne olduğunu anlayamadan, ayrılık şarkısı yerleşir dudaklarına.
Vurur, gölgelerin arasından akşamların hüznü.
Yabancı bir şehir gibidir, ilk defa gösterince ayrılık yüzünü.
Geceler sarıp, sarmalar seni,
Yalandan şefkatiyle.
Oysa sen, bu sabah da yalnız uyanacaksın.
Gündüzler anlatacak, sen ağlayacaksın.