05-07-2008, Saat: 05:22 PM
Hakkı Yalçın
Avuç içleri
Fenerbahçe'nin yenilgisine düşkün olan futbol medyası, harika bir ortam yarattı. Fenerbahçe'nin yıl boyu süren görkemli masalı, bir maçla bitti. Bir gecede yenisi yazıldı. Şimdi Fenerbahçe, futbolun acımasız mahkemelerinde sorgu sınavına çekiliyor da... Galatasaray iki maçlık futboluyla, yere göğe sığdırılamıyorsa... Bizim sorgulamamız gereken gerçekler yok mudur? Kazanan haklıdır da, kaybedenin hakkı nerdedir?
***
Fenerbahçe bu sezon her mevsim Galatasaray'ı gölgede bıraktı. Galatasaray, sezon başında ceza mağduru pozlarındaydı. Sonra başkanlık dramatize edildi. Ardından teknik adamlık, yoksulluk edebiyatı... Galatasaray'ın oynadığı futbol, en çok eleştirilen futboldu. Ama Galatasaray'ı ayakta tutmanın ahtapot kolları her daim iktidardaydı. Onlar bir maçla, futbolun rengini değiştirdiler.
***
Hakem hatalarından elde edilen gelirin, puan cetveline katkısı sorgulanmayan tek takımdır Galatasaray! Özel silicileri vardır. Ekranlarda kalleş çizgicileri... Ve de kardeş başkanları... "Şampiyonluğumuz çalındı" diye, şu günlerde bas bas bağıran Yıldırım Demirören, rotasını bile Galatasaray'a çeviremiyorsa, adına yürek dayanışması mı dersiniz? Yoksa Fenerbahçe'ye karşı örgütlenmenin fedakâr gösterisi mi? Çalınan şampiyonluğun failini bilip de, suya taş atmakla yetinen birinin, hâlâ Beşiktaş'ta başkan olması ne kadar acı!
***
Ezilmeyi bu kadar çok seven bir toplumun, gazeteleri de ezik olacaktı kuşkusuz. Bir o kadar yalancı... Haberler uzay patentliydi. Bir baktık ki, Hasan Şaş melek oldu, soyunma odasına girdi ve kaderi değiştirdi. Galatasaray'daki yöneticilik, aniden kılık değiştirdi de, iki haftada fedakâr ve özellikli adamlar çıktı vitrine. Ne olduysa iki haftada oldu... Pireler berber oldu, develer tellal oldu.
***
Futbol sonuç oyunu olabilir. Bir dakikada bile maçın kaderi değişebilir. Ama bir yılı ortaya koyduğunuz zaman, bir takıma gereğinden fazla alkış... Diğerine gereğinden fazla eleştiri gönderiliyorsa... O ülkenin futbolunda "haticeyle neticeden" başka bir şey yoktur. O yüzden gazeteciliğin bikini giymesinde de, gömlek değiştirmesinde de sakınca yoktur. ***
Fenerbahçe'ye gelince... Ülkesine buğday taşıyan karıncalar, başını dik tutsun. Adıyla, şanıyla ve sadakatiyle... Ve de her yıl biraz daha karanlığa gömülen bir ülkede, temsil ettikleri aydınlık ruhla. ***
Politikanın günahlarını halktan gizleyen gazeteler, birinci sayfalarında masalları tefrika ederken... Fenerbahçe taraftarı da, avuçlarının içine yazsın Fenerbahçe'yi... Çılgınca alkışlasın. Avuç içleri, gazete sayfalarından kutsaldır! Avuç içleri reklam almaz, bikini giymez... 5 metrelik ofsayta göz yummaz. Futbolun gerçek alfabesi, avuçların içinde yazılıdır. Gazetele sayfalarında değil.