05-11-2008, Saat: 12:16 AM
NEDEN YOKSUN
Bir sana bir yanım veda
bir ateşin içinden gülümseyebiliyorum sana
çünkü senden öğrendiğim aşk bende bir sadakat
tanıdığım bir şey bu bulutlar ulvi bir el tarafından
ağlayabiliyorsa beni de ağlat demeliyim.
Her an birden bire bir sadakatle gelecekmişsin gibi
Yüzümdeki hazana bak
Son baharın son gününde doğmuşum gibi
Neden yoksun
Neden parmaklarımda kavisler çizmiyorsun artık.
Bilmiyor musun
Artık bütün eşyalar benimle alay eder oldu
Bütün sevdiklerimi başucumda görme isteğim bile suç
Yoksun
Ve perdeleri siyaha soyunan bir günle karşılaşıyorum
Yok oluşun
Şehrin ilk simidini ben yedim
Bütün karlar suskunluğumun ve sensizliğimin üzerine beyaz yalnızlıklar örtüyor
İlk çayını ben içtim bu şehrin
Sen yoksun
Yitik bir şehrin korkularını emziren bütün gecelerini
Buğulu bir camdan seyrediyorum
Sonun nerede olduğunu bilmeden
Ve zahir bir hayata feryatlar bırakarak
Aşikar cümlelerle sinsi ızdırapların ardına adını kazıyorum
Bu yüzden anımsadığım Zühre ve bu yüzden adına zahir cümleler bırakmam
Bir adın kaldı dayanabildiğim hüzünlerden
Kimi zaman gidenler unutmaz geride kalanları
Beni avutan kimi zaman evet son kez git ve bir daha geri dönme
Kalbimi yıkan
Dokunduğun yürek aynı
Mağrur bakışlarınla izliyorsun bu şehri
Yüreğinde yas diye tasvir ettiğin ayrılıkların birgün nefesini senden alacağını hiç düşünmedin
Adımlarını nede çabuk sıklaştırdın gitmek için..
Ve neden acele ettin haykırışlarını
Çığlıklarına adamak için
Gözlerim kan dolu izliyorum seni
Bir yerlerde hala varsın biliyorum.
Sen yoksan bu şehri ölümler kuşatır
Ve bazen bekleyenler değişir adını haykırmak için
Sonra adın mor mürekkeplerle kazınır vaktin darağacına
Ama her şeyden önce yalnızızdır bilirsin
Gitsen de yalnızız kalsan da yalnız
Bu şehir özlediğim bir çift göz için ayakta sanki
Sanki müptelası olduğum puslu bir gökyüzünde gözlerin
Sanki bir uçurum düşüyor avuçlarımdan
Kaç bahar oldu söyler misin
Bir sığınma duygusuyla sana topladığım güller gideli kaç bahar oldu
not:yazar adı bilinmiyor hoşgörüsüne sığınıyorum
Bir sana bir yanım veda
bir ateşin içinden gülümseyebiliyorum sana
çünkü senden öğrendiğim aşk bende bir sadakat
tanıdığım bir şey bu bulutlar ulvi bir el tarafından
ağlayabiliyorsa beni de ağlat demeliyim.
Her an birden bire bir sadakatle gelecekmişsin gibi
Yüzümdeki hazana bak
Son baharın son gününde doğmuşum gibi
Neden yoksun
Neden parmaklarımda kavisler çizmiyorsun artık.
Bilmiyor musun
Artık bütün eşyalar benimle alay eder oldu
Bütün sevdiklerimi başucumda görme isteğim bile suç
Yoksun
Ve perdeleri siyaha soyunan bir günle karşılaşıyorum
Yok oluşun
Şehrin ilk simidini ben yedim
Bütün karlar suskunluğumun ve sensizliğimin üzerine beyaz yalnızlıklar örtüyor
İlk çayını ben içtim bu şehrin
Sen yoksun
Yitik bir şehrin korkularını emziren bütün gecelerini
Buğulu bir camdan seyrediyorum
Sonun nerede olduğunu bilmeden
Ve zahir bir hayata feryatlar bırakarak
Aşikar cümlelerle sinsi ızdırapların ardına adını kazıyorum
Bu yüzden anımsadığım Zühre ve bu yüzden adına zahir cümleler bırakmam
Bir adın kaldı dayanabildiğim hüzünlerden
Kimi zaman gidenler unutmaz geride kalanları
Beni avutan kimi zaman evet son kez git ve bir daha geri dönme
Kalbimi yıkan
Dokunduğun yürek aynı
Mağrur bakışlarınla izliyorsun bu şehri
Yüreğinde yas diye tasvir ettiğin ayrılıkların birgün nefesini senden alacağını hiç düşünmedin
Adımlarını nede çabuk sıklaştırdın gitmek için..
Ve neden acele ettin haykırışlarını
Çığlıklarına adamak için
Gözlerim kan dolu izliyorum seni
Bir yerlerde hala varsın biliyorum.
Sen yoksan bu şehri ölümler kuşatır
Ve bazen bekleyenler değişir adını haykırmak için
Sonra adın mor mürekkeplerle kazınır vaktin darağacına
Ama her şeyden önce yalnızızdır bilirsin
Gitsen de yalnızız kalsan da yalnız
Bu şehir özlediğim bir çift göz için ayakta sanki
Sanki müptelası olduğum puslu bir gökyüzünde gözlerin
Sanki bir uçurum düşüyor avuçlarımdan
Kaç bahar oldu söyler misin
Bir sığınma duygusuyla sana topladığım güller gideli kaç bahar oldu
not:yazar adı bilinmiyor hoşgörüsüne sığınıyorum