:: Duygusuz.com - Dostluk ve Arkadaşlık Sitesi

Orjinalini görmek için tıklayınız: bırak bırak gide(me)yim!!!
Şu anda (Arşiv) modunu görüntülemektesiniz. Orjinal Sürümü Görüntüle internal link
ben ne son gidenim
ne de ilk
ben ne son yolculuğum
ne de ilk
bırak uçumlardan ölümler yazmayı

kalk yığıldığın bulutlardan


doğrul


[SIZE=5]seviyorsan beni[/SIZE]


[SIZE=2]unut...


ben son masalın değilim


son katilin değilim senin


bırak karanlıklarda güneşi aramayı


içten içe azdırma dalgalarını bu gece


yalnızlığını tadında bırak

doğrul
düşünme yüreğindeki kırıklıklarını


içinden heyecanlı bir "dilek" tut

(benim olmayan)




sarıl




sımsıkı sarıl




papatyayı kokla







ellerimden tut


beni eğer seviyorsan


ne olur

unut...
yoksa
canını acıtacak bu yağmur
yoksa canım acıyacak
canının yangınında...[/SIZE]


4724398lgfgsdfcp0.jpg


nice aşklar yitip gitti yüreğimden
tutamadım...
tutulabilecek kadar büyütemedim...
güneşimi çaldılar...
büyüyemedi...
büyütemedim...
oysa o kadar eşsiz renkleri olacaktı ki
gıpta edeceklerdi,kıskanacaklardı ama olmadı...
gözlerim rengine kavuşamadı...
yiten her bir aşk için feda ettiği incilerle
bir nefeslik ışıltısıyla
bir yıldız gibi kayıp gitti gözlerimden...
durduramadım...
yüreğimin paslı kapısını tıklatan herkesi yiğit sandım
işte o geldi dedim içimden
gönül bahçemi yeniden çiçeklerle donatacak olan yiğit sonunda geldi
ve bir tohum ektim yüreklerine onlardan habersiz
sadece emin olmak istedim,
aslolan mı diye
peki ne oldu ha ne oldu...?
yeşertemediler bile...
oysa ektiğim her tohumda aşk vardı
gözlerimin rengi
ruhumun nefesi saklıydı...
ziyan oldu hepsi ve ben parça parça eksildim
yarım kaldım
ve tamamlanırmıyım ?
bilmiyorum...

1sessizgemi3xiisz11sd6.jpg


Kimse görmedi, hangi kapıdan girdiğini...
oysa ben, sabahın ilk saatlerinden beri bekliyordum...
Kanatlarınla süzülüp geldin, bahçemin kapısının önünde dinlendin...
ve sonra,
içeri girdin...

Tıkırtıya uyanan yalnızlıklar çoktan ölmüşlerdi...
O günden beri notlar biriktirdim düşsel demlerimde...
tırnağımdan artırdığım yaşam hücreleriyle
kimsesizliği örten çocuklar görmüştüm. Sokağın rüzgar almayan bir köşesine kıvrılmış mışıl mışıl uyuyorlardı. Fotoğraflarını çekmek istedim önce ama sonra onları an içinde dondurmak yerine, hafızamda canlı tutmayı tercih ettim...

cahilusmukarriblv0.jpg


İnsanoğlunun çelişik çıkarları arasında yerimi bulmaya çalıştım... Aslında bende orada, kaldırım taşları üzerinde, açıks sırtından soğuk bir rüzgarın girdiği çocuklardan biriydim... Bir fısıltıyla gözlerimi açtığımda beni gördüm, bana bakarken... Uyuyormuş gibi yaptım, bana bakan "ben" elindeki fotoğraf makinesini önce üzerime doğru çevirdi, sonra vazgeçti...
Herkes bir şeyler bildiğini saklıyordu gözlerinde... Bense okumaya çalışıyordum eksik cümlelerde...

Şimdi sana rastlayan yanımla konuşuyorum, üzerimi açık bırakan her bez parçasından usulca girdin, burun deliklerimden, ter gözeneklerimden...
Aşkla üşüyen çıplak bir neferim bu kaldırımın kenarında...




mvmt4wf8.png


akreple yelkovanın kandığı zamani aynı döngüselliğinde yaşamı tokatlıyor... Dakika...
Saniye...
gün...ay...yıl...
Peki dolun-Ay....? Gel de beline dola aşkı mı diyor...?
Çaresiz bekleyişlerdir aslında gün içinde yaşananlar... Telefon masanın üzerine koyulduğu şekliyle duruyordur, ekrandan kelimeler geçiyordur, parmakların klavyeyi okşuyordur... Fakat özlem, başka dokulardan da oluşur... Sessizliğin örgülenmesi, dokunma hissinin küstah bir şekilde ben burdayım demesi, .........Kimin ve kimsenin olmadığı dar zamanlarında bir kaç harfin kısır direnişi...
"özledim..."...



adskgkgkgf9.png
Ben yapamam dahasını.. Bendenim Yorgun..
Kalbim acısını saklayamıyor daha..
Yüregim eziliyor...Benden bu kadar bırak bırak gide(me)yim!!!
-Son kez dene, Son kez bak gözlerime... Ve son kez istiyorum Nolur gitme..
Yüregimin sancısı dursun artık bitanem. Nolur sar beni gönderme, gitmeyeyim, kimselere tek laf söyletme...

Ağlamasın Yüregin..
Melegim Kara Sevdamsın..
Hatıran Kalsın Gülüşünde..
Aklımda Sen Varsın!
Keske Dokunmasaydın Bana
Hani O Masal Gözlerin Varya...

adszvt5.jpg
çok güseldi sağolasın
unut...
yoksa
canını acıtacak bu yağmur
yoksa canım acıyacak
canının yangınında...

saÄžoL AsYa' cım GüzeL payLa$ıım iÇin .
YüreÄžin DerT GörmeSin SmileSmileSmile

akreple yelkovanın kandığı zamani aynı döngüselliğinde yaşamı tokatlıyor... Dakika...
Saniye...
gün...ay...yıl...
Peki dolun-Ay....? Gel de beline dola aşkı mı diyor...?
Çaresiz bekleyişlerdir aslında gün içinde yaşananlar... Telefon masanın üzerine koyulduğu şekliyle duruyordur, ekrandan kelimeler geçiyordur, parmakların klavyeyi okşuyordur... Fakat özlem, başka dokulardan da oluşur... Sessizliğin örgülenmesi, dokunma hissinin küstah bir şekilde ben burdayım demesi, .........Kimin ve kimsenin olmadığı dar zamanlarında bir kaç harfin kısır direnişi...
"özledim..."...




adskgkgkgf9.png



öZLem SmileSmileSmile
mükemmel paylaşımlar ellerine sağlık Manesia.
teşekkür ederimSmile
çok guzel paylasımlardı tesekkürler emegıne sağlık
Alıntı:
[b]içinden heyecanlı bir "dilek" tut


(benim olmayan)

dilek tut ben olmayan sıkıosa tabiBig Grin[/b]
Ben yapamam dahasını.. Bendenim Yorgun..
Kalbim acısını saklayamıyor daha..

Yüregim eziliyor...Benden bu kadar bırak bırak gide(me)yim!!!
-Son kez dene, Son kez bak gözlerime... Ve son kez istiyorum Nolur gitme..
Yüregimin sancısı dursun artık bitanem. Nolur sar beni gönderme, gitmeyeyim, kimselere tek laf söyletme...


Teşekkürler Asyam mükemmeldi Sad
Smile
"umutlarıma ektim seni onlarla biçeceğim...
ve ben seni hep yarın seveceğim...."
gönül tarlasına yağmayan yağmuru,
yeşermeyen aşk filizini seveceksin...
bırakmak ne kelime...
içinde bu aşk oldukça git dese bile gitmeyeceksin...

yüreğine sağlık asya....
içindeki umtların yeşeren düşler olması dileklerimle...