05-27-2008, Saat: 11:22 PM
ben ne son gidenim
ne de ilk
ben ne son yolculuğum
ne de ilk
bırak uçumlardan ölümler yazmayı
ne de ilk
ben ne son yolculuğum
ne de ilk
bırak uçumlardan ölümler yazmayı
kalk yığıldığın bulutlardan
doğrul
[SIZE=5]seviyorsan beni[/SIZE]
[SIZE=2]unut...
ben son masalın değilim
son katilin değilim senin
bırak karanlıklarda güneşi aramayı
içten içe azdırma dalgalarını bu gece
yalnızlığını tadında bırak
doğrul
düşünme yüreğindeki kırıklıklarını
düşünme yüreğindeki kırıklıklarını
içinden heyecanlı bir "dilek" tut
(benim olmayan)
(benim olmayan)
sarıl
sımsıkı sarıl
papatyayı kokla
ellerimden tut
beni eğer seviyorsan
ne olur
unut...
yoksa
canını acıtacak bu yağmur
yoksa canım acıyacak
canının yangınında...[/SIZE]
yoksa
canını acıtacak bu yağmur
yoksa canım acıyacak
canının yangınında...[/SIZE]
nice aşklar yitip gitti yüreğimden
tutamadım...
tutulabilecek kadar büyütemedim...
güneşimi çaldılar...
büyüyemedi...
büyütemedim...
oysa o kadar eşsiz renkleri olacaktı ki
gıpta edeceklerdi,kıskanacaklardı ama olmadı...
gözlerim rengine kavuşamadı...
yiten her bir aşk için feda ettiği incilerle
bir nefeslik ışıltısıyla
bir yıldız gibi kayıp gitti gözlerimden...
durduramadım...
yüreğimin paslı kapısını tıklatan herkesi yiğit sandım
işte o geldi dedim içimden
gönül bahçemi yeniden çiçeklerle donatacak olan yiğit sonunda geldi
ve bir tohum ektim yüreklerine onlardan habersiz
sadece emin olmak istedim,
aslolan mı diye
peki ne oldu ha ne oldu...?
yeşertemediler bile...
oysa ektiğim her tohumda aşk vardı
gözlerimin rengi
ruhumun nefesi saklıydı...
ziyan oldu hepsi ve ben parça parça eksildim
yarım kaldım
ve tamamlanırmıyım ?
bilmiyorum...
tutamadım...
tutulabilecek kadar büyütemedim...
güneşimi çaldılar...
büyüyemedi...
büyütemedim...
oysa o kadar eşsiz renkleri olacaktı ki
gıpta edeceklerdi,kıskanacaklardı ama olmadı...
gözlerim rengine kavuşamadı...
yiten her bir aşk için feda ettiği incilerle
bir nefeslik ışıltısıyla
bir yıldız gibi kayıp gitti gözlerimden...
durduramadım...
yüreğimin paslı kapısını tıklatan herkesi yiğit sandım
işte o geldi dedim içimden
gönül bahçemi yeniden çiçeklerle donatacak olan yiğit sonunda geldi
ve bir tohum ektim yüreklerine onlardan habersiz
sadece emin olmak istedim,
aslolan mı diye
peki ne oldu ha ne oldu...?
yeşertemediler bile...
oysa ektiğim her tohumda aşk vardı
gözlerimin rengi
ruhumun nefesi saklıydı...
ziyan oldu hepsi ve ben parça parça eksildim
yarım kaldım
ve tamamlanırmıyım ?
bilmiyorum...
Kimse görmedi, hangi kapıdan girdiğini...
oysa ben, sabahın ilk saatlerinden beri bekliyordum...
Kanatlarınla süzülüp geldin, bahçemin kapısının önünde dinlendin...
ve sonra,
içeri girdin...
oysa ben, sabahın ilk saatlerinden beri bekliyordum...
Kanatlarınla süzülüp geldin, bahçemin kapısının önünde dinlendin...
ve sonra,
içeri girdin...
Tıkırtıya uyanan yalnızlıklar çoktan ölmüşlerdi...
O günden beri notlar biriktirdim düşsel demlerimde...
tırnağımdan artırdığım yaşam hücreleriyle
kimsesizliği örten çocuklar görmüştüm. Sokağın rüzgar almayan bir köşesine kıvrılmış mışıl mışıl uyuyorlardı. Fotoğraflarını çekmek istedim önce ama sonra onları an içinde dondurmak yerine, hafızamda canlı tutmayı tercih ettim...
O günden beri notlar biriktirdim düşsel demlerimde...
tırnağımdan artırdığım yaşam hücreleriyle
kimsesizliği örten çocuklar görmüştüm. Sokağın rüzgar almayan bir köşesine kıvrılmış mışıl mışıl uyuyorlardı. Fotoğraflarını çekmek istedim önce ama sonra onları an içinde dondurmak yerine, hafızamda canlı tutmayı tercih ettim...
İnsanoğlunun çelişik çıkarları arasında yerimi bulmaya çalıştım... Aslında bende orada, kaldırım taşları üzerinde, açıks sırtından soğuk bir rüzgarın girdiği çocuklardan biriydim... Bir fısıltıyla gözlerimi açtığımda beni gördüm, bana bakarken... Uyuyormuş gibi yaptım, bana bakan "ben" elindeki fotoğraf makinesini önce üzerime doğru çevirdi, sonra vazgeçti...
Herkes bir şeyler bildiğini saklıyordu gözlerinde... Bense okumaya çalışıyordum eksik cümlelerde...
Herkes bir şeyler bildiğini saklıyordu gözlerinde... Bense okumaya çalışıyordum eksik cümlelerde...
Şimdi sana rastlayan yanımla konuşuyorum, üzerimi açık bırakan her bez parçasından usulca girdin, burun deliklerimden, ter gözeneklerimden...
Aşkla üşüyen çıplak bir neferim bu kaldırımın kenarında...
Aşkla üşüyen çıplak bir neferim bu kaldırımın kenarında...
akreple yelkovanın kandığı zamani aynı döngüselliğinde yaşamı tokatlıyor... Dakika...
Saniye...
gün...ay...yıl...
Peki dolun-Ay....? Gel de beline dola aşkı mı diyor...?
Çaresiz bekleyişlerdir aslında gün içinde yaşananlar... Telefon masanın üzerine koyulduğu şekliyle duruyordur, ekrandan kelimeler geçiyordur, parmakların klavyeyi okşuyordur... Fakat özlem, başka dokulardan da oluşur... Sessizliğin örgülenmesi, dokunma hissinin küstah bir şekilde ben burdayım demesi, .........Kimin ve kimsenin olmadığı dar zamanlarında bir kaç harfin kısır direnişi...
"özledim..."...
Saniye...
gün...ay...yıl...
Peki dolun-Ay....? Gel de beline dola aşkı mı diyor...?
Çaresiz bekleyişlerdir aslında gün içinde yaşananlar... Telefon masanın üzerine koyulduğu şekliyle duruyordur, ekrandan kelimeler geçiyordur, parmakların klavyeyi okşuyordur... Fakat özlem, başka dokulardan da oluşur... Sessizliğin örgülenmesi, dokunma hissinin küstah bir şekilde ben burdayım demesi, .........Kimin ve kimsenin olmadığı dar zamanlarında bir kaç harfin kısır direnişi...
"özledim..."...
Ben yapamam dahasını.. Bendenim Yorgun..
Kalbim acısını saklayamıyor daha..
Yüregim eziliyor...Benden bu kadar bırak bırak gide(me)yim!!!
-Son kez dene, Son kez bak gözlerime... Ve son kez istiyorum Nolur gitme..
Yüregimin sancısı dursun artık bitanem. Nolur sar beni gönderme, gitmeyeyim, kimselere tek laf söyletme...
Ağlamasın Yüregin..
Melegim Kara Sevdamsın..
Hatıran Kalsın Gülüşünde..
Aklımda Sen Varsın!
Keske Dokunmasaydın Bana
Hani O Masal Gözlerin Varya...