:: Duygusuz.com - Dostluk ve Arkadaşlık Sitesi

Orjinalini görmek için tıklayınız: Hatırlayanınız Var mı Acaba ?
Şu anda (Arşiv) modunu görüntülemektesiniz. Orjinal Sürümü Görüntüle internal link
Hatırlayanınız var mı, sevgi neydi?

Sevgi bir bakış, bir gülüş müydü bazen; bir akış, bir koşuş muydu?..Sevgi gönül kumaşında bir nakış mıydı?!..

Hatırlayan var mı sevgi neydi?

Leyla'ların, Şirin'lerin, Aslıların nazı mıydı o; yoksa Mecnun'ların, Ferhatların, Kerem'lerin niyazı mı? Hangisinde belirtmişti ilk kıvılcımı sevginin? Neydi sevgi?!..

Açıkken gözbebeğimize yerleşen de, göz yumduğumuzda gönlümüze sızan da sevgi değil miydi bir vakitler? Bir dudağım kıpırdanışından yanağımıza akseden pembelikler, utanmalar sevgi değil miydi yoksa? En son ne zaman kızarmıştı yanağımız hatırlayanınız var mı? Uykumuzu en son ne zaman terk etmiştik sevgiyi düşünmek adına? En son sevgi şiirini hangi gecede okumuştuk?


Sahi, neydi sevgi? Bir çuhayı ipek görebilmek miydi; toprağı amber niyetine koklamak mı? Sureti sirete, arazı cevhere, bedeni ruha köle eylemek miydi sevgi? Sevgi bir iyilik miydi, şefkatli bir cümlecik mi? Neydi sevgi dış mıydı, yoksa iç mi; zahir miydi, yoksa batın mı; kalıp mıydı, yoksa can mı?Var olmak mı, varlıktangeçmek mi? Dünyaya gülmeye mi gelmiştik, ağlamaya mı; ölüyor muyuz, yoksa doğuyor mu? Sevgi neydi?!..


Sevgi bir acıydı herhalde, bir kederdi, kah hüzünle, kah mutlululkla hatırlanan. Belki de sabırdı sevgi,affetmekti, gelecek günler adına. Sevgi sınanmaktı adl-i ilahi'de ve sınavı geçmekti ercesine. Sevgi bir tevbeydi, nasuh kisvesinde; bir dirilişti nefsi öldürerek. Sevgi iyi bir ad bırakmatı fena yurdunda. Ömür geçer de ad kalır...


Sevgi: İki hece.

Sevgi, sevmek kelimesinden türetilen bütün öteki kelimelerin en güzeli.
Derin uykulara dalmadan önce ilk soru: Sevgilerinizi en son ne zaman hatırlamıştınız ve sevgiyi hak edenleri en son ne zaman?!..
Bir soru daha: Sevgileriniz yalan mıydı yoksa?!..

Ve son soru: Çorak vadilere yönelmişse sevgimiz, çevremizi kandırmıyorsa sulara, içimizden akan Nil olsa ne ?..
Sevmek kolay değil usta

Hep düşünmüşümdür;
Her sevmek istediğimde sevebilseydim hayatım ne kadar başka olurdu diye...Şunu sevmek istiyorum, sevdim...Buna aşık olmak istiyorum, oldum...Kolay söylenmiyor üstad " SENİ SEVİYORUM ",olmuyor denmiyor yürekten bir çığlık gibi yükselmedikçe.

Sevgi kolay değil usta...Sabahları onu özleyerek uyanmak,yanındayken bile özlemek,o güldüğünde senin içinin gülmesi,o üzüldüğünde senin için parçalanması,o ağladığında senin kahrolman kolay değil...Kontrol edilememezliktir sevgi...
Sevgi kolay değil usta...Yemek yemesine sevinmek,sigara içmesine üzülmek,üşümesine dayanamamak,terlemesinden korkmak,hem bir seven yürek gibi,hem bir aile şevkati ile sarıp sarmalamak istemek kolay değil...O' nu içten düşünmek,sen O olmaktır sevgi...

Sevgi kolay değil usta...Göz göze geldiğinde,yüreğine bir kor düşmesine engel olamamak, dans ederken o dakikaların hiç bitmemesi için dua etmek,O' nun tenine her sıradan temasında bile, O' nu ne kadar çok sevdiğini düşünmek ve hissetmek,avuç içlerinin ter kokusunu bile özlemek yokluğunda kolay değil...Sımsıcaklıktır sevgi...

Sevgi kolay değil usta...Gece yatağına girdiğinde O' nu düşünmek,dualarına O' nu da dahil etmek, kendinden çok,O' nun için yalvarmak,dua etmek kolay değil...Dualarında O' na da yer vermektir sevgi...

Sevgi kolay değil usta...Onunla sadece bakışmayı, dans etmeyi, gezmeyi, elini tutmayı, kokusunu hissetmeyi özlemek değil, yıllar sonrasınıda düşünerek,onla geçecek olan yıllara tatlı bir tebessümle bakmak, onunla beraber yaşlanmayı istemek kolay değil...Hayatını ona verebilmeyi istemektir sevgi...
Bütün bunlar,kolay değil.Bir anda düşünemez,isteyemez insan.

Ben bunları düşünüyor, hissediyor ve istiyorsam ve ben BUYSAM.Bu kadar kolay değil diyerek, sevgime küfür etme arkadaş...Tabii ki kolay değil. Kolay şeyler yakışmaz sevebilen insanlara zaten. Geceye mahkum olan, gündüz önünü göremez misali, ben sevgime mahkum olmuşum.Sevgim benim mabedim.Dokunmayın mabedime...
çok güzel paylaşımlardı sevda yüreklim...
yüreğine sağlık süpersin...
Kişi sevdiğiyle olmak ister!.
Sevdiğinin hâliyle hâllenir…
Sevgisi kadar, onunla yaşar!.
Sevginin ne olduğunu tam olarak bilemediğimiz için, çoğunlukla, “beğeni” ile “sevgi”yi birbirine karıştırırız.
“Beğeni” yanında “sahip olma” arzusuyla açığa çıkar!.
Bir nesneden hoşlandığında, beğendiğin şeye sahip olmak ve üzerinde tasarruf edebilmek arzusuyla yaşarsın…
Bu tüm mahlukatta çok yaygın bir duygudur!.
Kimi, beğendiğini cebine sokar; kimi beğendiğine tasma takıp yanında taşıyarak onunla hava atmak ister; kimi yakalayıp inine sürükler…
Sevmek” ise bundan çok farklıdır…
Sevince, yalnızca sevdiğin için yaşamak istersin!.
Yalnızca yanında olmak, yalnızca onun olmak, yalnızca onun zevk aldığıyla zevk alıp, sevmediğinden kaçmak istersin!
Sevdiğin öylesine sarmıştır aklını, fikrini, ruhunu ki, her şey sana, onu hatırlatır; yanında iken bile onun içinde olmak istersin!…
Yakınlık bile uzak gelir sana!…
Sen kaybolursun, sende; sevdiğin kalır yalnızca, beyninde!..
Onun bakışıyla bakar, onun değerlendirmesiyle değerlendirir, onun diliyle konuşmaya başlarsın!.
Gözün ondan başkasını görmez, kulağın ondan başkasını duymaz, elin ondan başkasına uzanmaz olur!.
Bedensel yakınlık bile, korkunç uzaklık gibi gelir sana; ve onunla tek bir beden, tek bir ruh, tek bir şuur olmayı dilersin!.

Bazılarının da sevgi kokusu sürülür üstüne; “aşığım” sanır!.
Ama sevdiği uğruna, fedakarlık etmeye gelince sıra, o koku siliniverir üzerinden “kopamama” sabunuyla!.
Parasından kopamaz…
Mevkiinden kopamaz…
Yakınlarından kopamaz…
İçinde yaşadığı ortamın güzelliklerinden kopamaz…
“Etraf”tan kopamaz!.
Derken kusurlar belirmeye başlar sevdiğini sandığının üzerinde…
Eksiklikler görmeye başlar, yetersizlikler görmeye başlar…
Bunlar önce acıma duygusuna dönüştürür sevgisini; uzaktan acıyarak seyretmeye başlar…
Sonra tatlı bir anıya dönüşür, sevgi sandığı duyguları!.
Bu tecrübe gösterir ki, onun fıtratında sevgi programı yoktur!..
Beğeniyi, sevgi sanmıştır!..
Uzaklaşma ondan gelmemiş de, karşısındakinden gelmişse, bu defa “nefret”e döner “beğeni”; ondan intikam alma duygusu gelişir içinde; ve vicdanla intikam dalgaları arasında bir o yana bir bu yana sürüklenir durur; terkedilmişliğin, uzaklaşmanın, layık olmadığını yaşamanın sanısı içinde!..
Cüzdanı için, güzelliği-yakışıklılığı için, kendisine hoş gelen huyları için, mevkii-koltuğu için, sevdiğini sanmış; sahip olamayınca da arzusuna erişememenin düş kırıklığı içinde kopmuş; yalnızca çıkarları doğrultusunda yaşamayı tercih etmiştir…
Seven ise göze almıştır kopmayı…
Dışlanmayı… Paradan-puldan, namdan nişandan, dosttan akrabadan uzak kalmayı…
Seven, karşılıksız sever!…
Beğenen karşılığını ister!.
Benim istediğim gibi yaşarsan seni boğarım sahip olduklarıma, der beğenen!..
Onun zaten fıtratında yoktur sevgi, bilmez aşkın ne olduğunu!..
Ne üzere yaratılmışsa, odur tüm meşgalesi…
Karınca gibi çalışır; maymun gibi çiftleşir; aslan gibi yavrularına sahip çıkar…
Ama pervane gibi sevemez!. atamaz kendini ateşe!.
Sevgi sonunda yanmayı getirir!..
Beğeni ise sonunda kaçmayı!.
Beğenen mahlûkat çoğunluğuna göre, “sevgi” delilikten bir türdür!..
Anlamazlar onlar, sevdiği uğruna, etraf ne derse desin deyip, her şarta katlanmayı! Ve “delillik bu” derler…
Beğenme bir tür “hobi”dir!… Bazen ömür boyu sürer, bazen birkaç yıl, bazen bir kaç ay!..
Sevgi bir ömür boyudur!… Bitmez, tükenmez, bazen durulur, bazen coşar ama hiç gerilemez!..

Çok Güzel bir konu idi Sevda Yüreklim Teşekkürler Birtanem..
SmileSmileSmile
Ikinizede teşekkür ederim
Gültanem, seninde o güzel eşliğin için ayriyetten çok teşekkür ederim

Sevgiyle ..

: )