06-04-2008, Saat: 01:00 AM
Azat ettim seni.
Git gidebildiğin kadar…
Kırdım bütün kapılarını,
Söktüm demir parmaklıklarını,
Açtım gönül penceremin kanatlarını…
Uç uçabildiğin kadar.
Dönüp dönüp bakma ardına…
Bilirsin dayanamam bakışlarına.
Hadi git!
Git gidebildiğin kadar…
Kırdım bütün kapılarını,
Söktüm demir parmaklıklarını,
Açtım gönül penceremin kanatlarını…
Uç uçabildiğin kadar.
Dönüp dönüp bakma ardına…
Bilirsin dayanamam bakışlarına.
Hadi git!
Azat ettim seni.
Git gidebildiğin kadar…
Kırdım bütün kapılarını,
Söktüm demir parmaklıklarını,
Açtım gönül penceremin kanatlarını…
Uç uçabildiğin kadar.
Dönüp dönüp bakma ardına…
Bilirsin dayanamam bakışlarına.
Hadi git!
Veda busesi koymana gerek yok, alnımın orta yerine.
Git gidebildiğin kadar,
Uç uçabildiğin kadar.
Sen bahara yakışırsın.
Kır çiçeklerinin olduğu yerlere…
Rengârenk kelebek kanatlarına,
Ancak çiğdemler yakışır.
Ben yüce dağ başlarında kar gibiyim,
Kuru bir ağacın kuru dalları,
Ya da sıvasız bir duvar gibiyim.
Mağaralarda saklarım düşlerimi,
Yarasalar yoldaşım,
Akrepler sırdaşım,
Yılanlar arkadaşım…
Sen aldırma benim yağmur bulutlu gözlerime.
Onlar, senden geriye kalan közleri söndürmek için nöbet bekler
Hadi git dedim.
Boşalt senden yana ne varsa içimde.
Çaktığın çivileri birer birer sök.
Oluk oluk aksa da sevda pınarımın gözyaşları,
Sağanak yağan yağmurlardan say.
Sanki bir ağustos sıcağında düşle kendini,
Yıldız ol gökyüzünde birer birer kay.
Git dedim.
Alabildiğine…
Uçsuz bucaksız okyanusların rıhtımında bekleyenler var seni.
Rotanı bilmeyen bir kaptan gibisin,
Sürükleme arkandan beni.
Boşalt dedim ya içimi,
Yalnız bırak bana gövdemi.
Dostların kaldıracağı bir şeyler olsun.
Sustur artık dilini,
Yum gözlerini,
Bakma öyle ne olursun…
Git artık.
Azat ettim seni.
Gelme bir daha buralara…
Bulamazsın bahar yüzlü kimseyi.
Bizim kıştır mevsimimiz artık.
Beyaz gördüğümüz her şey dağ başlarında kar gibidir.
Ne düşlerimizde, ne hayallerimizde;
Kır alttı prensler, beyaz gelinlikli kızlar göremezsin.
Bir ses bekleriz çığ gibi yuvarlanmak adına,
Bir güneş bekleriz sıcaklığında erimek için,
Bir sıcaklık değdi mi bağrımızın orta yerine;
Git gidebildiğin kadar…
Kırdım bütün kapılarını,
Söktüm demir parmaklıklarını,
Açtım gönül penceremin kanatlarını…
Uç uçabildiğin kadar.
Dönüp dönüp bakma ardına…
Bilirsin dayanamam bakışlarına.
Hadi git!
Veda busesi koymana gerek yok, alnımın orta yerine.
Git gidebildiğin kadar,
Uç uçabildiğin kadar.
Sen bahara yakışırsın.
Kır çiçeklerinin olduğu yerlere…
Rengârenk kelebek kanatlarına,
Ancak çiğdemler yakışır.
Ben yüce dağ başlarında kar gibiyim,
Kuru bir ağacın kuru dalları,
Ya da sıvasız bir duvar gibiyim.
Mağaralarda saklarım düşlerimi,
Yarasalar yoldaşım,
Akrepler sırdaşım,
Yılanlar arkadaşım…
Sen aldırma benim yağmur bulutlu gözlerime.
Onlar, senden geriye kalan közleri söndürmek için nöbet bekler
Hadi git dedim.
Boşalt senden yana ne varsa içimde.
Çaktığın çivileri birer birer sök.
Oluk oluk aksa da sevda pınarımın gözyaşları,
Sağanak yağan yağmurlardan say.
Sanki bir ağustos sıcağında düşle kendini,
Yıldız ol gökyüzünde birer birer kay.
Git dedim.
Alabildiğine…
Uçsuz bucaksız okyanusların rıhtımında bekleyenler var seni.
Rotanı bilmeyen bir kaptan gibisin,
Sürükleme arkandan beni.
Boşalt dedim ya içimi,
Yalnız bırak bana gövdemi.
Dostların kaldıracağı bir şeyler olsun.
Sustur artık dilini,
Yum gözlerini,
Bakma öyle ne olursun…
Git artık.
Azat ettim seni.
Gelme bir daha buralara…
Bulamazsın bahar yüzlü kimseyi.
Bizim kıştır mevsimimiz artık.
Beyaz gördüğümüz her şey dağ başlarında kar gibidir.
Ne düşlerimizde, ne hayallerimizde;
Kır alttı prensler, beyaz gelinlikli kızlar göremezsin.
Bir ses bekleriz çığ gibi yuvarlanmak adına,
Bir güneş bekleriz sıcaklığında erimek için,
Bir sıcaklık değdi mi bağrımızın orta yerine;
Su oluruz, kır çiçeklerinin ayak diplerine…
Hadi git.
Azat ettim seni.
Çabuk unutursun…
Önümüz ilkbahar…
Rengârenk çiçekler açar gönül bahçende,
Kelebek kanatlarınla bir oraya bir buraya uçarsın.
Artık özgürsün.
Doyabildiğince yaşa,
Doyabildiğince uç,
Doyabildiğince sev…
Sakın bir daha kapılma kara-kışa.
Şimdi taze sürgün filizler bekliyor seni,
Zaten hiç anlamamıştın beni.
Çabuk unutursun…
Önümüz ilkbahar…
Rengârenk çiçekler açar gönül bahçende,
Kelebek kanatlarınla bir oraya bir buraya uçarsın.
Artık özgürsün.
Doyabildiğince yaşa,
Doyabildiğince uç,
Doyabildiğince sev…
Sakın bir daha kapılma kara-kışa.
Şimdi taze sürgün filizler bekliyor seni,
Zaten hiç anlamamıştın beni.
Git dedim.
Alabildiğince, uçabildiğince…
Senden yana bir şey kalmasın geride.
Zemheri soğuklarında donmayasın.
Kırağı düşmesin gecelerine,
Menekşeler gibi solmayasın.
Kıyamam senin mahzun duran bakışlarına,
Hadi git.
Allah aşkına…
Senden yana bir şey kalmasın geride.
Zemheri soğuklarında donmayasın.
Kırağı düşmesin gecelerine,
Menekşeler gibi solmayasın.
Kıyamam senin mahzun duran bakışlarına,
Hadi git.
Allah aşkına…