Suskunlugumla eslik ediyorum tangonun zarif ritimlerine.. oyna, oynama, oyna, oynama..Tik tak, tik tak tak, tik tak, tik tak tak..
Zaman nasilda her ritimde hatirlatiyor kendisini...
Zamanin neresindesin, yada neresindeyim..
Biri geçmis biri gelecek, birbirlerinin gözünde iki kisi.. Iki silüet..
Bir günlük dayanma gücünün insandan götürdügü nedir aglamamak icin direnmek adina...
Aslinda birseyi gitmiyor insanin, kaybetmiyor hicbirseyi, yitip giden hicirsey.. Neyimiz var ki bizim beklemekten kaybedilecek...
Gel, ben bildiğim…
Her hecesi ‘sen’ kokan, özlemler biriktiriyorum içimde…
Ve gözlerime sığınmış, yüreğimde saklanmış sessizliğin…
Yalnızlık değil çığlığım, yokluğun sebebim…
Oysa ben, varlığının sesiyim…
Yokluğunun hüznüyüm…
Ve sana adanmış özlemlerin en kuytusuyum…
Ah bu uzaklar…
Sana beni, bana seni uzak eyleyen yollar…
Tükenmiyor bu yokluklar…
Ben ki,
Yanındayken bile sana özlem dolu…
Yüreğine tutsağım..
Sensizliğe alışmak yerine sen’li zamanda kaybolmayı istiyorum…
Şimdiki zamana uyarlamak istiyorum ‘seni’…
Ve özlemin, varlığında anlam olsun istiyorum,
Seni yaşayan benliğime…
Ve şimdi;
Zaman, sensizlik…
Saat; yalnızlığı ‘sen’ geçiyor…
Lakin,
Yüreğine uzak düşen yüreğim, seni yazıyor zamana…
Zaman ki; sensiz bir asır, seninle bir an ‘bana’…
Ve ben yine;Özledim, çok özledim…
Gel, ömrüme ‘şans’ dediğim…
Özleminin içinde boğuluyorum….
-ki beklemek boyledir...
Gel Ey Gülüm
Üşütme bir tanem sevgi dolu yüreğini
Zannetmesin yalnız kalacak
Bırakır mı hiç deli gönlüm onu
Bil ki ayrılığın bana en büyük ceza
Gel ey sultanım günlümün baharı
Özletme,hissettirme bana hasret rüzgarlarını
Değmesin yüreğime hasret kurşunları
Yakmasın içimi yokluğun alevi
Gel ey gül yüzlüm
Gel ki gözlerinde kendimi bulayım
Bak ki gözlerime hasretine doyayım
Gel artık bir tanem mutluluğun olayım
Ahh yar gittin mi şimdi sen benden
Üzdüm mü ben seni hiç bilmeden
Kırdım mı canımın canını
Dillerimi bağlasam şimdi
Sus pus olup ağlasam
Gözyaşalarım yol olsa sana varsa
Ben sana varsam
Beklerim ben yollarını
Dönüşü olmayan yerlerdede olsan gözlerim kapıları
Elimi telefondan bir an olsun ayırmam
Kulağım ayak seslerini bekler
Bir an olsun boş bulunmam
Bir gün ne için beklediğimi unutacak bile olsam
Beklerim ben hiç usanmam
Bir gül soldu içimde
Bin gün oldu sanki ayrılalı
Bir bilsen ah ne kadar çok özledim seni
Bir bilsen ah ne kadar çok istedim seni
Bir bilsen ah ne kadar çok istedim
Tenine dokunmayı
Bir bilsen ah ne kadar
Bekledim pencerenin önünde geçersin diye
Bekledim kapının önünde gelirsin diye
Sen gelmedin bir gül soldu içimde
Senin gibi benim gibi
Ne cok yorulmus bu beden bu ruh..
Omrümde her sarki baska bir kapi acti diyor iclal aydin
oysa bende tüm sarkilar sana acilan kapiyi anlatirdi...
"Cok zor günler gecirdim vaktiyle
Kalbimde firari endiseler nihayetinde
Asik olmak cok zormus yar sana
Ve asik olmak kısmetmis sana
Bu yaralar bereler sanadir askim göreler bileler"
Bilemiyorumk'i yoklugunumu kabullendim yoksa kabulleniyor muyum
Yoklugun yoklukmu aslinda onuda bilmiyorum yani fiziken yoksan yokmusun cidden...
"ellerin gitme telasinda
sen hazir misin..¿?
ayak parmaklarina dikkat et
yürürken ahimdan kirilmasin ...''
Aslinda biliyorum beni anlamani beklemiyorum cok zor cunku, ben dahi henüz anlam veremedim acaba ask anlam veremdigimiz bir duygumu hatta ask bir cisim olabilirmi ki;
Yok yok olamaz cisim dedgin yer kaplar ama dur olabilir soyut cismim kalbimi kaplayan, ictigim sigarada dahi dumana yükledigim..Ki adin ask senin
saate baktigimda düsündügünü sanmak ne güzel bir histir bir bilsen ah kendine benim gözümle bir bakabilsen..
Ben, ben, ben yazmak isterdim ama sen, sen, sen dökülüyor dilimden
icimden gecenlerle dilime dökülenler dogru orantidalar ne güzel...
Tek terslik yoklugun ile varligin arasinda bocalamam
Ahh..! seni bulmamis olsaydim aramazdımki bu denli
ve "hic bir bekleyis güzel degil seni beklemek kadar''
sabrima senin adini koydum
ve onu sardikça seni sarar gibi oluyorum
iste bu yüzden
seni beklemek de güzel
-ki beklemek boyledir...
[ses]http://ercanathesch.googlepages.com/NOSTALJI-SelcukUral-DertlerimiZincir.mp3[/ses]
Bekle ey nazlı sümbül
Bir gün çıkarsam birden karşına şaşırma sakın
Görünce beni karşında öylece sessiz ve masum
Duraksama sakın bir an bile
Koş sarıl sadece sarıl boynuma
Sorma sakın neden böyle oldu diye
Sadece sarıl bakayım gözlerine dalayım derinlere yine eskisi gibi
Uzağına düştüm diye soğuma sakın benden ve sakın unutma beni
Benimkisi belki mecburiyetten belkide ....
Söyleyemedeğim çok şey var aslında ve anlatacak çok şey
Dilimin ucunda dökülmeyi bekleyen kelimeler var biraz isyan biraz özür
Bekle beni ey nazlı sümbül
Geleceğim yanına,çıkacağım dağların ardından
Sana yine gülümseyeceğim
Beklenen gelecekse güzeldir beklemek..Bir ümidim olsa, bin yil beklerim seni... Küflenmis bir sensizlik yigilmaya basladi sessizligimin atardamarina..
Paslanmis bir civinin tehditkarligi saplanirken ümitsiz bekleyisime, kangren vurdu vuracak parmaklarimi neredeyse, nerdesin..¿?
Günler gecelere keyifle karismaz, karanliklar giydirilmisse efkarin bamteline..Sözler kefil olamiyor bir cigere, nefesler düzenli alinamamissa eger...
Kangren olan yanlardan geriye kalan, bir yarim bile edemiyorsa, hangi yanima yaslanmali, bu agir cöküste..
Oturup unutulmuslugumun tezgahina, unutamadigim askin kilimini dokuyorum... Desenleri hep senden mülhem, iplikleri senin özvatanindan getirilmis..
Bekliyorum sevgili, bekleyecek bir Yunus olmadigini bilmenin ümitsizligiyle..Geleceksen, güzel olur beklemek...
Bir yara ki pansuman yapmaya kalksan kanamasi azitir..
Bir yara ki dokunmasan vücut kangren olur...
-ki beklemek boyledir...
Yokluğunda genişledim / hiç olmadığım kadar yok oldum... yanılgılar da kaldı yitik hayallerim ; hiç kimsenin haberi olmadı . tüketilen bir bedenin içerisinde öylesine tutuklu kalışımın bir sebebi olmalıydı ... bedeli yokluktu yokluğundu...
Yokluğuna savruldum , kayboldum . yaşam sürecinde kalan unutulmuş anlardan çok avutulmuş yıllar oldukça ; rüzgarlara bıraktım masum umutlarımı ; hiç olmadığım kadar varlığından yokluğuna kaydım... ben bu yaşam oyununa hiç alış(a)madım...
Yokluğuna vuruldum ; kimseler acımı duymadı , inan hiç kimseler kurşunumu çıkaramadı. Artık yokluğuna alışmalıyım değil mi ?..
“yokluğun, varlığına kavuşmak için ödediğim en ağır bedeldir... hayalin avutmaz artık.”
Yokluğunun bir başka adıdır ; kendime kalışlarım , yanılışlarım... bir sıcak kahve yudumlarken içimden akan senin hasretliğindir ; çaresizliğimin çırpınışıdır... artık anlamalısın ; varlığından öte yokluğun felakettir... içimde dirilmelisin...
Yokluğunu , yokluyorum... yanaklarımdan süzülen yağmur damlacıklarına tutunuyorum . düşüyorum ! pırıltılı sözcüklerle gel(e)miyorum ; yokluğundayım çokta sevin(e)miyorum...
“ dudak kıvrımlarında adını sayıklıyorum... defalarca / hayaline saldırıyorum...”
...yokluğunda bir seher vaktindeyim ; her şeyin bir o kadar uzağında peşine takıldığım her rüzgarla savruluyorum . takıldığım her dikensiz gül kokunla bezenmiş , umarsızca alay ediyorlar... söylesene ey sevgilim !suçum neydi benim...
...varlığına kavuşmak adına , yokluğuna daldım ... affet sevgilim , olmadı ! yapamadım ; anlayacağın kaybettim...
zor...çok zor
anlayacağın..ama boşver anlama sen yine de ,
yokluğun , uzun bir sessizlik gibi...
çöküyor ya gecelerime , inan gündüzleri unutuyorum ;
bastığım zeminler yokluğunu anlatıyor ,
kazımışım bir kere yüreğime varlığını..olmuyor
yokluğunla hiç mi hiç yaşanmıyor..
Hala beklemek varmı yüreklerde ?