07-03-2008, Saat: 10:05 PM
07-04-2008, Saat: 03:17 PM
Alaçam
TARİHİ :
İlçe çok eski bir tarihe sahiptir.M.Ö. devirlerde Frigyalılar, Kimmiler,Mısırlılar, Lidyalılar ve Persler Alaçam 'da hüküm sürmüşlerdir. M.Ö. 5. asırda orta asyadan gelen Miletliler Alaçam'a ZELİKUS adını vermişlerdir.Miletlilerden son ra Danişmetlilerce zaptedilerek TRALKÖY adını almıştır.Selçuklular dönemin- de Tral köy adı ULUKÖY olarak değiştirilmiş ve 1385 yılında İlhanlılar döneminde ALAÇAM adını almıştır.
Alaçam adının;Kasabanın ortasından geçen Uluçay 'ın kenarındaki Uluçam denilen büyük çam ağaçların dan geldiği ifade edilmektedir.Alaçam Anadolu beylikleri döneminde Eratna beyliğinin devamı olan Kadı Burhanettin tarafından ele geçirilmiş, ardından Candaroğulları ve İsfendiyaroğullarının hakimiyetine girmiştir. (1390)1398'de ise Osmanlı Egemenliğine giren Alaçam, Anadolu Türk Birliğinin bozulmasıyla 1402'de tekrar Candaroğullarının eline geçmiştir.Çelebi Mehmet'in Canik bölgesini ele geçirmesiyle Alaçam Osmanlı'nın olmuş ve bu hakimiyet II.Murat döneminde sağlamlaşmıştır.Osmanlı'dan beri bir Türk kasabası olan Alaçam 1 Eylül 1944 tarihinde Samsun'un 8. ilçesi olmuştur.
COÄžRAFİ KONUMU :
Alaçam kuzeyden Karadeniz, batıdan Yakakent, güneyden Vezirköprü, doğudan Bafra ilçeleri ile çevrili şirin bir sahil kasabasıdır. Yüzölçümü 632 km², denizden yüksekliği ortalama 15 m. dir. Samsun'a uzaklığı 78 km. dir.İlçenin en büyük yükseltileri Katran ve Tingaz dağları olup, bu dağların etekleri ise yayla durumundadır.
SOSYO-EKONOMİK YAPISI :
İlçenin ekonomisi genel olarak tarıma dayalıdır. Bunun yanında hayvancılık ve balıkçılık da yapılmaktadır. Tarım ürünlerinin başında tütün gelmektedir. Bunu buğday, çeltik ve mısır üretimi takip eder. Ayrıca her türlü sebze ve meyve yetiştirilir. Hayvancılıkta ise büyük ve küçük baş hayvan yetiştiriciliği yapılmaktadır.
ULAŞIM :
Alaçam Samsun-Sinop devlet karayolu üzerindedir. Bu nedenle ulaşım problemi yoktur. Samsun'a uzaklığı 78 km. dir. Ancak kötü hava şartlarında köyleriyle ulaşımı zor olmaktadır.
TARİHİ ve KÜLTÜREL DEÄžERLER :
İlçede Sivritepe, Elçitepe, Gökçeboğaztepe ve Dedetepe höyükleri bulunmaktadır. Sivritepe, Dedetepe, Gökçeboğaztepe de Hitit dönemine ait yerleşmeler tespit edilmiştir. Gökçeboğaztepe deki kazılar 1955 yılında yapılmıştır. Ayrıca Sivritepe de yapılan kazılarda Milezyenlere (Miletoslular-Miletliler) ait olduğu belirtilen çanaklar, çömlekler bulunmuştur. Birde Yakakent ve Alaçam'ın güneyinde dağlık ve ormanlık alanda tarihi bir kale yer almaktadır.Alaçam'da ki tarihi eserler arasında 1515 yılında Anadolu Beylerbeyi Şadi Bey camii ve 1887 (Rumi 1303) yılında yapılmış Yeni Cami de sayılabilir.Gezi ve Mesire Yerleri: İlçenin 2 km. kuzeyinde deniz kıyısında temiz kumsalı, çınar, kavak ve taflan ağaçlarından oluşan güzel koruluğu ile Geyikkoşan mesire yeri yer almaktadır.
FOLKLARİK DEÄžERLER:
Alaçam ilçe merkezinde halkın %60'ı mübadil olduğundan düğünlerde genellikle rumeli oyunları (Zigaş,Debreli Hasan, Vardar Ovası,Topal Ağa) ağırlık kazanmaktadır.Ayrıca oynanan kasap (horon) karşılama oyunları vardır.İlçede el sanatları kilim dokumacılığı,hasır örücülüğü, ağaç işleri şeklinde gerçekleşir.
YEMEKLER :
Tavuk eti ile yapılan herse, özellikle Çerkez köylerinde yapılan Aluş yemekleri; çiğ kıymadan içine baharat katılarak yapılan kapaklı pidesi, Palamut balığından yapılan palamut dolması Alaçam'a özgü olup, çok beğenilen yemeklerdir. Bahar üzeri yapılan koyun peyniri oldukça meşhurdur.
Küçük asyayı tarihçiler iki kısımda mütaala ederler.Kızıl ırmağı sınır sayarlar.Bu ırmağın doğusuna doğ küçük asya,batısına batı küçük asya derlerdi.Bu iki asya arasında ulusal bakımdan fark görürlerdi.Doğu küçük asyalılar doğu araplar gibi Hami,asurlular gibi Sami idiler.Hasılı türk değildiler.Halbuki batı küçük asyalılar Türktürler. Frigyalılar, Kimmiler, Lidyalılar, Persler, Galatlar, Mileziyenler gibi.
MİLEZİYENLERİN KÖKENİ:
Mileziyenlerin kökeni orta asyadır.Asılları akalardır.M.E. 5. asırda Yunanistan ve Miletten Samsun ve havalisinde iki akın olur.Birincisini Anne muhacirleri yaparlar.Trabzote (Trabzonu ),Amizos(Samsunu),Kotye(Ordu olması muhtemel),Üne (Ünye), Giresunte (Giresun), Amesi (Amasyayı) kurarlar. Mileziyenler ise Amizosu (Samsunun) batı sahillerine giderler ve şehir kurarlar.Dikkat edilecek olursa anlaşılırki köyler,şehirler hep su kenarlarında kurulmuştur.İnsanların suya ihtiyaçları vardır.Susuz yaşayamazlar.Karağaç pınarıle çay içinde pınar bunun örneğidir.Mileziyenler tarafından ilk kurulan bu şehre ZALİKUS adını vermişlerdir.Mileziyenlerın kokenı orta asyadır.Şöylece bir krokısını çizeriz.Orta Asya - Hazer denizi - Tuna nehri - Varna - Yunanistan - izmir - Milet - Sinop - Samsun - Zalikus (Alaçam).Milet şehrinden geldikleri için bunlara Mileziyenler denilmiştir.Mileziyenler asıl AKALAR'dır .Akalar orta asyadan yunanıstana gelmişler yerleşmişlerdir.Akaların yunanıstana gelmelerinin sebebi kuzeyindeki turşaların kendılerıne hucumlarıdır.Onun için yunanıstanı terk etmişlerdir.Zalikus (Alaçamın ilk kurulduğu yer) Kızıl ırmaktan 210 stat ötede (150 stat 16 km hesabı ile 210 stat 22 km'den biraz fazladır.) idi.Burası çay ağzında hamam gölün oldugu yere uygun gelir.
Yermanus ve Teşkilatı :Çetelerden toplanan bilgiye göre (yermanus)Kadıköylü İstil,Taflan köylü Banika,Havzalı piç Vasıl,Samsunun eğri belli kör Anastas ve daha bazı kimseleri seçmiş Rus Kravazörü Samsun sahiline yanaşınca bunları kruvazöre bildirmiş,Rusyaya göndermiştir.Bunlara Rusyada talimat verilmiş,Türkiyeye gönderilmiştir.Rusya vaktiyle Balkanlara adama göndererek,nasıl Bulgarları,Sırpları,Yunanlıları isyana teşvik etmişler ve istiklallerini hazırlamışlarsa aynı siyaseti güderek anadolu şarkındada bir Pontus hükümeti kurmak sevdasındalardır.Rusyaya giden bu Rumlar bir çok harp levazımı ile Samsuna geldiler.Beraberinde bir çok silah ve harp levazımı getirdiler.Samsunun Çakırlar altına yerleşen kravazör bu silahları çıkarmış ve bir vukuat vermeden Koca dağdaki Rum çetelerine erişmiştir.Her ne kadar bu çıkarma haber alınmış ve asker gönderilmişsede vaktinde haber alınamadığı için elde edilememiştir.11.Alay kumandanı Ferit beyden işitildiğine göre Koca dağ bundan sonra silah deposu haline gelmiştir.
Yermanus :Samsunun idaresini eğri belli kör Anastasa,Bafra bölgesi idaresini Ağca alanlı Anastasa,Alaçam bölgesinin idaresini Balçı oğlu Yörgiye vermiştir.Bu çete başları beraberlerine aldıkları adamaları ile köylere baskın yapmaya,köylerden hayvan sürmeye,yoldan giden türkleri öldürmeye başladılar.Alaçam taraflarınada dehşet saçtılar.Çeteler aşırdıkları hayvanlar ile ticarete başladılar.
ALAÇAM ÇETELERİNİN YAPTIKLARI :
1-Emirler mezarlığında pusu kurarak Tepe Bölme köyünden Yüzükçü oğlu Veli çavuşu ve Kızlan köyünden Kızıl Veliyi kesmek sureti ile öldürdüler.
2-Alaçamlı 80 yaşındaki Besim çavuşu,urgancı ormanında odun yaparken Pergelli papası Baba Mihailin kardeşi Anastas başlarında olduğu halde çete efradı parça parça kesmiş etlerini ağaç dallarına asmışlardır.Bunu gören diğer iki arkadaşı öküzlerini bırakarak oradan kaçmışlardır.
3-Bafranın Haydarlı köyünden 3 kişiyi çeteler Karahüseyinliden karacaoğlu papasın 13 kulaç derin kuyusuna atmışlardır.Bunlardan ikisi ölmüş biriside çobanlar tarafından adı geçen kuyuya atılan ağaç dallarına asılarak kuyunun ağzına çıkmış kurtulmuşlardır.Ensesinden kesilmesine rağmen bu vatandaş senelerce yaşamış ama yarası ağırdır.
4-Karludan soğuz oğlu Musa Musa ve Osman ve Ali Onbaşı ve bir çok komşuları hasta olan Taşkelik köyünden Hacı Dursun ağayı ziyarete giderler.Bu sırada Karahüseyinli köyünde bir evde eşkiyaların gizlendiğini bir köylü haber verir.Bunun üzerine adları geçen kimselerle birlikte eli silah tutan 20-30 kişi birlikte giderler ve evi kuşatırlar.Eve hucum eden Musa ile Arnavut Mehmedin tenasül aletini ağzına koyarlar ve ağır yara alan musada sonra ölür.Musa ve Mehmedin akrabaları bu adamaları tutmak için tertibat alırlar.Çete başları Koca Daban Yorgi ve çuvalcıoğullarını bir evde basarak yakalarlar.13 kulaç derinliğindeki adı geçen kuyunun yanına gelerek o kuyuya atarlar.Bu suretle intikamlarını almış olurlar.
5-Müstecep köyünün kapaklı mahallesine Rum çeteleri gelir.Akça namında birisi ile kavuk pınarından ahmed oğlu yakup ve bir çok arkadaşları bu çeteler üzerine gider.Çeteler daha ilerde zannı ile yolda serbest giderlerken çetelerin pusularına düşerler ve her ikiside şehit düşer.Bu cinayeti yapan Kavuklu oğlu Yuvanidi.Akgüney köyünden Alinin Mehmed ve arkadaşları Kara Hasan ve Reşid Yuvaniye pusu kurarlar ve Yuvaninin canını cehnneme gönderirler.
1339 SENESİ AÄžUSTOSUNDA ALAÇAM :Karışıktır.Ve bir yandanda çeteler hristiyan köylerine iniyorlar ve buldukları erkekleri öldürüyorlardı,kadınların ırz ve namuslarına geçiyorlar,hayvanlarını alıp Nebiyana sürüyorlardı.
6-Yenice'de Heyecan :1339 senesi ağustosunda meydancıklı Mihail telaş ve heyecan içinde Yeniceye geliyor.Yenice eşrafından birinin evine giriyor.Mihail bu evce malumdur,sözüne itimat ve ehemniyet olunacağını biliyor ve diyor ki;
-Hatun,şimdi evleri terk edin.Bu akşam kırk kadar rum çetesi Nebiyandan geldiler.Şimdi çorbacı Beftulun evindedirler.İçlerine köyümüzün papasıda karışmıştır.Bir taraftan yenicenin nasıl yakılacağını,nasıl yağma edileceğini,nasıl katliam edileceğini müzakere ediyorlar diğer taraftanda bir inek kestirdiler,masaları kurdurdular rakı içmeğe başladılar.Papas yalvarıyor,aman diyor biz yenicelilerle çok iyi geçiniyoruz,eğer hayvanlara ihtiyaç varsa bizim mallarımızı alınız,sonrada bu haliniz iyi netice vermeyecektir.Köyce katliam olacağımıza şüphe vermesin diyor.Papas ve Beftul yenicedeki dostunu keyfiyetten haberdar etmek için Mihail isminde birini gönderiyorlar ve haber ediyorlar.Rum çetesinin bu kararları yıldırım sureti ile Yeniceye yayılınca,çoluk çocuk,erkek kadın,ihtiyar genç işe yarayacak bazı eşyaları yanlarına alarak ağlamalar feryatlar içersinde kendilerini güzel gecenin karanlığında mısır tarlalarının arasına atıyorlar.Tarlalar mahşerden bir numune oluyor.Mağaramsı olan bir yere girenler dökülen su damlalarından sırıl sıklam ıslanıyorlar.Heyecan haddını aşmıştır.12-15-55-60 yaşlarında bulunanlar devriye gezmeye başladılar.Her dakika,her an ölüm bekleyen yeniceliler sabaha karşı gelen rumun;
-Edilen ısrar üzerine kırk çete efradı yeniceyi yakmaktan vazgeçtiler.Karahüseyinli tarafından Nebiyana geçmek üzere Meydancığı terk ettiler, müjdesini mermesi üzerine herkes evine dönüyor.
YENİCE KATLİAMI :Rum çetelerinden meydancık toplantısı kararları islam çetelerinin dikkat nazarını çekiyor.İkinci bir karar ile rum çetelerinin yeniceyi yakması kararını göz önünde tutarak tertibat alıyorlar.Çetelere yataklık eden bu rumları techir etmedikçe türklerin rahat yüzü görmeyeceklerini anlıyorlar.Yunanistana sevk etmek ve müslüman olan türkleri yerlerinde bırakmak ciheti islam çeteleri ve hükümetçe uygun görülüyor.Laz ve Arnavutlardan mürekkep yüzden fazla çete efradı Yenice ve meydancıktaki rumları topluyor.müslüman olanlar bir tarafa ayrılıyor.Alaçama sevkedilmek üzere kolkola sıra ile bağlanıyorlar.Ve hareket ettiriliyor.Fakat bir subasına geldikleri zaman rum çetelerinin baskınına uğruyorlar.İslam çeteleri hem rum çetelerini hemde kafileyi imha etmek zorunda kalıyorlar.Bundan sonra herkes mal ve canından emın oluyorlar.
7-Menikli Günlap Olayı:Bunun çeteler üzerinde nufusu pek çoktu.Bir dediği iki olmazdı.Alaçamlıların çoğu bunun gadrine uğramışlardır.bazı soysuzlarda görülmüştür ki kendi türk olduğu halde mahza rumlara sadakat göstermek için bazı zengin islam isimlerini rum çetelerine vermiş,soyulmalarını istemiştir.
8-Beriklisin Hainliği :İngiliz mümessili Solter,Alaçamda Beriklisin evine misafir olduğu zaman Beriklis evine İngiliz bayrağı çekmişti.Büyük kızı Safi buna mani olmak istediği zaman Beriklis demiştir ki;Kızım türk hükümeti artık yok olmuştur asla korkma.Artık direnmesine imkan kalmamıştır.Mustafa Kemal Paşa samsuna çıktığı zaman Alaçam jandarma kumandanı İhsan Bey Beriklisin evinde araştırma yapmış Pontus teşkilatına ait olduğu vesikaları makam eli ile Amasya İstiklal mahkemesine göndermiş ve mahkeme tarafından BEriklis İdam olmuştur.
9-Propagandacılar:Reji müdürü Doraçi,oğlu Soma,Çarşambalı ekisper Todoraki,Giriyaku ağanın kel Yordan Rumları harekete geçirecek heyecanlı sözler sarfederler,müslümanlara hakaretin envanını savunurlardı.Açıktan açığa;Türk hükümeti artık batmıştır,batıncaya kadar siz bizi saklayın bizde o vakit sizi muhafaza ederiz derlerdi.Bu hususta en ileri giden kel Yordan ve hacı Todordu.
10-Alaçam'a Akın :Türk köylülerinin çeteler yüzünden köylerinde rahat ve huzuru kalmamıştır.Can ve mal korkusu vardı.Bu sebepten köylüler Alaçamın içine göç etmeye mecbur oldular.
11-Alaçam Rumlarının Toplattırılması :Çetelerle münasebette bulundukları anlaşılan rumlardan 200 kadarını hükümet Alaçamdan çıkatmak zorunda kalmış ve töngel yanına kadar sevketmiş,taşkınlık yapanlara cezasını verdikten sonra kalanları ise Vezirköprüye sevketmiştir.
12-Tıkıçın Dimit :Geyik koşan açıklarında iki yunan kravözörü görülünce Tıkıçın Dimit namında bir ihtiyar,onarmetre boyunda iki sırığın ucuna haç takmış ve sivritepeden kravözörlere göstermiş ve burası Rum mahallesi buraya top atmayın demek istemiştir.Azap Hüseyin bunu görmüş,hükümete haber vermiştir.Keyfiyet Amasyada oturan Nurettin Paşaya bildirilmiş ve onun emri ile bu adam çarşıda bir ıhlamur ağacına asılmak sureti ile idam edilmiştir.
13-Alaçam Rumlarının İkinci Toplatılması :Evvelce öz kardeş gibi geçinen islamlarla rumların artık birbirlerine ehemniyet ve itimatları kalmamıştır.Rum çetelerinin faaliyeti,Rumların taşkınlığı,Türk öldürmeleri,ecnebi emellerine yardımda bulunmaları ve pontus hükümeti kurma emelleridikkat nazarlarını çekmiş ve zararlarına dokunmamak için bunların memleketlerine gönderilmesine emir vermiş,bu ikinci kafilede boyabat üzerinden Malatyaya gönderilmiştir.Samsun köprü yolları dururkenBoyabat üzerinden gönderilmesi,çete taaruzlarını önlemek,dahili karışıklıklara meydan vermemek içindir.
14-Anastasın Maharetleri :Anastasın çetelerle münasebette bulunduğu anlaşılmıştır. Dağlara oduna giden türklerin öküzlerini alan çeteler Anastas vasıtası ile 100 veya 150 lira almak sureti ile öküzlerini alabiliyorlardı.Çorakköyünden Mecit Anastasa 100 lira vermiş ve öküzlerini alabilmiştir.Anastas Türkleri haraca bağlamıştır.
15-Anastasın Öldürülmesi ve Kaçırılan Fırsat :Jandarma Şükrü Tolin Anastası doktor Vafidinin evinde saklı bulmuştur.Onu tavan arasında bulan Şükrü Tolin tertip ettiği planla evden çıkarmış ve köprü üstüne getirdiklerinde Jandarma Hacivetinde planı tatbik sayesınde Anastasın canı cehenneme gönderilmiş fakat bütün çetelerin esrarı söylettirelememiştir.Söylese idi nice esrar perdesi kalkacak ve bilinmeyen nice olaylar bilinecekti.
16-Kabak Hasan Vakası :Bu adamın nereli olduğu bilinmiyorsada arnavut olduğu bilinmektedir.Bir gece göçkünde bir eve giriyor.Bir delikanlıyı alıp evden dışarıya çıkarıyor ve delikanlıyı öldürüyor.Ev halkı Kabak Hasanı katil biliyor.Hükümete keyfiyeti haber veriliyor ve Hasan tutuklanıyor.Bafra müddei umumiyeliğine teslim ediliyor.Arnavut muddei umumi bunu asker kaçağı diye şubeye teslim ediyor.Arnavut Mehmed çavuş şube reisinden bu asker kaçağını alıyor,birde çarşıda güpe gündüz bir köylünün tüfeğini diğer bir köylününde atını alıyor ve Hasana veriyor.Kabak Hasanla Mehmed çavuş Bedeşe gidiyorlar.O gün postayı muhafaza memur jandarma Hacimet de Alaçamdan Bedeşe gelmiş Mehmed çavuş ve Kabak Hasana rast gelmiştir.Tokat silleden sonra Hacimet Kabak Hasanı alıyor.Ellerine kelepçe vuruyor Alaçama sonrada bafraya gönderilsede Kabak Hasan 24 saat geçmeden ölüyor.
17-Civli Vakası :Bafradan Alaçama giden posta arabası ile bıdırın Osmanın arabasındaki yolcular Civli altına geldikten zaman 8-10 kişinin Bafra cihetine kaçtıklarını görmüşler ve çetelerin soygunculuk yaptıklarından kaçtıkları anlaşılınca jandarma Şükrü ve Hacimet tertibat almışlar,soyguncuların cesaretini kırmışlar ve bu sayede yolcular selametle geçebilmişlerdir.Tertibat yolcuların bir başında Şükrü,diğer başında Hacimetin bulunması ve çete efradını ateşleri altına alabilmeleri idi.Fakat 2-3 kalaycı jandarmaların tavsiyelerini dinlemediklerinden soyulmuşlardır.
18-Alaçam-Ankara Tarafları :Ankara hükümeti vilayetlere bir tamim göndererek Ankara hükümetini mi yoksa İstanbul hükümetini mitanırsınız demişti.Alaçam müdürünün tensibi üzerine İslam hristiyan şimdiki jandarma dairesinin önüne toplanmış ve İçelli zade Fazıl bey merhuma söz verilmişti.Fazıl bey konuşmasında demiştirki ;
Ey muhterem ahali;İstanbul ecnebiler efradı tarafından işgal edilmiştir.Padişah esir durumundadır.Padişah idaresi kalmamış gibidir.Onu esaretten kurtarmalıdır.Milli şeref ve haysiyetimiz ayaklar altına alınmıştır.Halbuki daha türk milleti ölmemiştir ve ölmeyecektir.Türkler bunda daha büyük felaketler,badireler geçiriş,cihaan varlığını tasdik ettirmiştir.Daha sonra kuvvet ve kudretimizi sarf etmiş değiliz.Bir avuç kuvvetler yarattığı harikalara şahit olmaktayız.Bizi kurtarırsa Ankara hükümeti kurtaracaktır.Şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonrada el birliği yapalım.Müsade ederseniz Ankara hükümetine sadakatimizi bildirelim.Her emrini dinleyeceğimizi arz edelim.Alaçam'ımızın istikbalini iyi görmüş iyi düşünceler ile vatanın minnettarlığını kazanmıştır.
19-Bir Soygunculuk ve Takip :Demirci köyünde bir soygunculuk yapıldığına dair Alaçamdan gelen bir telgraf üzerine Bafra jandarma kumandanı ile jandarma Hacimet Alaçama hareket etmiş ve ordanda Demirci köyüne giderek hacı Mustafa ile kardeşi Ali'nin soyulduğu anlaşımıştır.Soyanların çeteler olduğu ve ebiyana kaçtıkları anlaşılıyor.
20-Taşkelik Durumu :Demirci köyünden dönmede Bafra jandarma kumandanı Taşkeliğe uğruyor ve eşrafından Hacı Dursunla görüşüyor.Hacı Dursun silahlandırdığı kimseler sayesinde çete faaliyetini önlüyordu.Hükümetin işareti üzerine dağlık kesimlerin neresinde çete faaliyeti görülürse oraya koşardı.Kumandan bunları anlamış v memnun olmuştu.
21-Mustecep Köyü :Köyün çetelere karşı durumunu düzenleyen Rahmi bey idi.Geceleyin bekçilere sabaklara kadar nöbet bekletirdi.Bekçilere ahaliden ücret toplardı.Bu sayede çetelerin şerrinden köyü muhafaza ederdi.
22-Pontu Klubü :Hacı Yakuf'un oğlu Perikles Kuzucak oğlu ve Hacı Todor Pontus klubü kurmuşlar,Samsun Metropoliti Yermanusun değerli yardımcılarından olmuşlardır.
23-Demirci Köy-Akgüney Olayı :90 kişiden mürekkep bir Alaçam rum kafilesi köprüye doğru sevk edilirken Orkancı değısan Besim çavuşun kesildiği yere gelince,çete Mehmet çavuşta oraya gelir.Kuru çayda 90 kişi Mehmet çavuşa teslim olunur.Mehmet çavuş ve çete Gürcü Davut bunlşarı Alaçama getirirler ve tütünlerin satoş muamelerini yaptıktan sonra bir kısmını demirci köyünde diğer bir kısmınıda Akgüneyde imha ederler.
24-Bu Vakanın Akışları :Nebiyan çeteleri bu vaka üzerine harekete geçtiler.Soygunculuğa,Türk köylerini yakmağa,Türkleri öldürmeye hız verdiler.Ortalığa dehşet saçtılar.
25-Alaçam'ın Rum Çeteleri :1-Ayın deresinden Balcı oğlu Yorgi.
2-Ayın deresinden deli Yani.
3-Kara Hüseyinliden Çuvalcıoğulları.
4-Karahüseyinliden Koca Daban Lefter.
5-Çulha köyünden Çapulcu Lefter.
26-Alaçam'ın İslam Çeteleri :1-Karludan Bayram Çeteşi.
2-Kozköyünden Laz Murat.
3-Doyrandan Mehmet Çavuş.
4-50 Arnavut 100 Laz ve Gürcülerden oluşan çeteler.
5-Rauf bey Çetesi.
6-Mahmut bey Çetesi.
27-Rum Çeteleri Teşkilatı :Alaçamın Rum çeteleri teşkilatı Bafranın Asar köyünden Kara Konstantinin Anastasa bağlı idiler.Bu adamlar Nebiyanda Alanlı Nükolun Anastasın emrinde idiler.Bafranın çete işlerini bu Anastas gürürdü.Nebiyan dağının çete başı Ağca Alanlı Anastas ile Kapu Kayalı Taşçı oğlu Sava idi.Bafra çetelerinin merkezi nebiyan dağı sayılabilir.
Pontus ve Teşkilatı :İstiklal harbi süresince Türkiyeyi uğraştıran bu teşkilat hakkında kısaca bilgi verelim.1840 senesinden beri Rizeden istanbul boğazına kadar Anadolunun karadeniz havzasındaki Yunanlılığın ihyası için çalışan bir rum zümresi mevcut idi.Amerika rum muhacirlerinden rahip Klamatyüs namında biri ilk pontus toplantısını ineboluda manastır tabir ettikleri bir yerde ve bir tepe üzerinde kurmuştu.Bu teşkilata giren rumlar zaman zaman eşkiya çeteciliği teşkil ediyorlar,azimle çalışıyorlardı.Umumi harpte bunlar dışardan silah getirmeye muvaffak olmuş, silah,cephane,makinalı tüfek,el bombaları, Samsun,Çarşamba, Bafra,Erbaa taraflarına yığmışlar buralardaki köylere adeta bir silah deposu haline sokmuşlardır.Mütarekeden sonra bütün Rumlar eski Yunanlılığı ihya için uğraşmaya başladıkları gibi Etniki Eterye Cemiyeti propagandacıları ile Merzifon Amerikan koleji talebeleri Ecnebi hükümetler bilhassa Ruslar,mustakil bir pontus hükümeti kurmak konusunda Rumlara önayak oluyorlardı.Bu maksada varmak için umumi bir kıyam hazırlamak lazımdı.Bunun için Samsun Rum metropolidi Yermanus teşkilatın başına geçirildi.Çeteler dağbaşı oldular.Proğramlar yaptılarSamsundaki Rum çeteleri reisi Reji tütün fabrikası direktörü dokumanidis idi.Dokumanidis merkezi Anadolu ile haberleşmek için her vasıtaya baş vururdu.Rumların bu teşebbüsü boşa gitmiyordu.Bazı ecnebi hükümetler Pontus hükümeti kurulmasına taraftar olduklarını bildirdiler.Hatta ileri giderek,Samsun ve havalisinde Rumların sayısını arttırmak için Rusyadaki rum ve ermeniler Batumda toplandığı gibi Türkiyenin içlerindeki rumlarda Samsun ve havalisine hicret ettiriliyorlardı.Bu maksada hizmet için Alaçamdan Samsuna giden Rumlar vardı.Batumda toplanan Rum ve ermenilere Türk kafkas ordularından alınan silahları verdiler.Bu silahları sahillerimize çıkartmaya başladılar.Çetecilik etmek üzere sahillerimize çıkarılan bütün rum kuvvetleri ile Batumda toplanan Rum ve ermenilerin idaresi Sohumda Haralambidise verilmişti.
Ecnebi Parmağı :Samsunda bazı Ecnebi mümessilleri vardı ki;bunlar hem rumları himaye ediyorlar hemde silahlandırıyorlardı. Muacir ianesi maskesi altında bu çeteler yediriliyor,giydiriliyordu.Ecnebi hac kurumu namına gelen zabitler çete teşkilatı yapıyorlar askeri talim yaptırıyorlardı.Pontus hükümetinin esasını bunlar kurmuşlardır.
Pontusun Bir Baş Mekalesi :4 Mart 335 tarihli istanbulda çıkan pontus gazetesi baş mekalesinde:Trabzon vilayetinde rum cumhuriyetinin tesisinde çalışmak maksadı ile çıktığı açıkça yazıyordu.Gizli kapaklı hareket etmiyorlardı.
Samsun'da Gösteriler :Yunanitanın istiklali gününe rastlayan 7 Nisan 335 günü her tarafta bilhassa Samsunda Yermanus butuk bir nümayiş tertip etti.O gün bütün rum kız mektebi talebeleri yunan bayrağını temsil eden kuredlalarla başlarını süslemişler,yunan bayrakları ellerinde olduğu halde Zİto Venizelos (Yaşasın Venizelos demektir) diye sokaklarda bağırmışlardı.Talebelerin peşine takılan rumların haddi hesabı yoktur.Saathane meydanı mahşerden bir numunedir.
Bafra-Çarşamba Gösterisi :Bafra-Çarşamba rumları kiliselerde toplanıyor ve çetelerin acele silahlandırılması kararını veriyorlardı.
Venizelosun Kararı :23 Teşrinievvel 335 tarihinde Şarki Trakya ve Pontus için İstanbulun merkez yapılması kabul edilmiş ve bir an evvel Pontus hükümetinin kurulmasını istemiştir.Venizelosun bu kanaat ve kararı İstanbul patrikanesine bildirilmiş ve öylece harket olunmuştur.
Pontus Zabıtın Heyeti :İstanbulda yunan hafi zabıtasına teşkil memur edilen miralay Aleksandros Zmpraki tarafından Ponrus jandarmasını kurmak üzere Eyfel torpidos ile bir heyet yunanistanda Türkiyeye gönderilmiştir.
Pontus Kuruldu :türkiyede bu faaliyetler devam ederken Batumda rum-pontus hükümeti kuruldu.Bu hükümet teşkilat yapmaya başlamıştır.
Pontus Kongresi :19 Temmuz 336 rumi senesinde Batumda Kara deniz,Kafkas,Cenebu Rusya Rumları tarafından Pontus meselesi hakkında kongre yapıldı.Kongrenın kararları bir aza eli ile İstanbul patrikanesine gönderildi.Pontusçular 336 rumi senesinde faaliyetlerini arttırdılar.Dahilde bir teşkilat yaptılar.
Pontus Teşkilatı :
A)Çete başları seçtiler ve bunların yanına silahlı kuvvetler kattılar.
B)Pontus ahalisi bunların yemelerini içmelerini temin edeceklerdi.
C)İdari ve zabıt heyetleri ile şehir ve köylülerden erzak teminine memur nakliye kolları vucuda getirdiler.
D)Çetelerin faaliyet bölgelerini ayırdılar.
Pontus Kuvvetleri :Bidayette 6000-7000 silahlı idi.Katılanlarla 25000 oldular.Bunlar ufak cuzzi tamlar halinde muhtelif muhallerde saklanıyorlardı.
Pontus Çete Faaliyeti :Bu teşkilattan sonra Pontus çeteleri Türk köylerini yağma ve yakmaya hatta dağlarda yollarda buldukları Türkleri öldürmeye,akli hayale gelmeyen cinayetler yapmaya başladılar.Sistematik çalıştılar.
28-Sinoplu Reof Çetesi :Reof gürcüdür.Batum taraflarından gelmişlerdir.Bu çete efradı cami soyguncusu idi.Seferberliğe iştirak etmemişlerdir.Reofun çete arkadaşları İsmail,İdris idi.Birde Osman isminde biriside sonradan bunlara iltihak etmiştir.Alaçamlı Gavrilin karısını Gavrile teslim eden İsmail idi.Bunların imhası için memleketlerınde pusu kurulmuşsada vaktinde haber alan bu çete pusu kuranları öldürmüşler ve takibata uğradıklarında Türkiyeye kaçmaya muvaffak olmuşlardı.Samsun teşkilatından 200 kişi bunları takibe memur edilmişlerdi.Bu kuvvet bunları elde edememişti.Hükümetin bu gibi çetelere ihtiyaç olduğu bir zaman bunlarda hükümete bir yardım vaat ederek aflarını sağlamışlardı.Hakikaten bu çetenin hükümetimize çok yardımı olmuş fakat çokda menfaatler elde etmişlerdir.Bu çete aileleri ile mustacep köyüne yerleşmişler ve o köyden evlenende olmuştur.Gavril burada öldürülmüş husisi şahıslar ve bu çete çok paraya sahip olmuşlardır.
29-Bekirin Dağa Kaldırılması :Çete gürcü Mahmur Gümenezden Arabın Bekiri dağa kaldırmış ve rivayete göre 1000 Lira alarak salıvermiştir.
Basma ve Yağma Teşebbüsü :Rum çeteleri Alaçamın bir mahallesine kadar gizlice girmişler ve basılmışlarsada firara muvaffak olduklarından yakalanamamışlardır.Alaçamın son kafilesi yola çıktıktan sonra bundan faydalanmak ve yağma yapmak maksadı ile Reof çetesi tahminen 150,Mehmet çavuş çetesi 200 kadar adamı ile Alaçamı basmak istemişler ve pergelli sırtları ile Aşağı değirmen yanına gelmilerdir.Hükğmet bunu haber alınca Jandarma kumandanı İhsan beyi bunların dağıtılmasına memur etmişti.İhsan bey bu çete reislerini yanına çağırmış ve demiştir ki:Hükümet örfi idare ilan etmiştir.Çeteler şimdi buradan köylerine dönmek zorundadırlar.Şehir içine girmemelidirler.Eğer hükümetin emrini dinlemeyerek şehre girmek isteyen olursa derhal vurulacaktır.Bu dakikadan itibaren dağılmanızı ve köylerinize gitmenizi tavsiye ederim.Demiş ve çeteler dağılmışlardır.
YÜZÖLÇÜMÜ :Köyleri ile beraber Alaçamın yüz ölçümü 677 ve yalnız Alaçamın içi 40 kilometre karedir.
İKLİMİ :Karadeniz iklimidir.Yazları serin kışları ılık ve soğuk geçer.
ISI :Temmuz ortalamsı sıcaklık +35'tir.Ocak ayı ortalaması ise -5'tir.
RÜZGARLARI :Yazları gündoğrusu,meltem rüzgarları,kışın cok kere karayel,bazen pek az lodos ekseriya poyraz rüzgarları eser.
ENGEBELLERİ :
A) Ovası :Batıda celevitten başlayarak doğuda termeye kadar uzanan dar bir ovası vardır.dağlardan inen dereler ve çaylar bu ovada bataklık meydana getirirler.Durgun sularda türeyen sivri sinekler sıtma hastalığı yaparlar.Alaçam sıtma bölgesinden sayılır.
B) Dağları :Katran dağlarıdır.(Kapaklı sırtları,Tingez,Katırcı Yokuşu,Töngel Yanı,Katran dağlarının kolları sayılır.Ahali bu yerlerın odun ve kerestesınden faydalanmaktadır.Dağlık kısımların çoğu tarla halıne gelmiştir ve gelmektedır.Sabebi nufusun çoğalması ve tarlaya olan ıhtıyactandır.
C) Dere ve Çayları :Alaçamın içinden akıp giden bir çayı vardır.Adı ULUÇAY'dır.Bu çayın birisi Viraneden gelen (İnderesi),diğeri aşağı Mülküçten gelen Mülküç çayırıdır.Bu çay yazları kurur kışları ise kudurur.Çok döküntü getirir.Halk bu çayın taşlarından,kumlarından,kargalaklarından faydalanır.Büyük seller vucuda getirdiği ve büyük zayiat da verdiği olur.1312 Rumi senesinde (1896) bu çay taşmış ve 13 haneyi yıkmış,hayvanlar telef olmuş ve 4 kişiyi evinden almış getirmiş ve öldürmüştür.Bugün bu tehlike kalkmıştır.
D) Gümenez :Gökçeboğaz,Yenice,Bedeş başlıca çaylarından sayılırlar.Bu çaylar ovada bataklık yaparlar.Bir alman mühendis bu ovada saltanat devrinde incelemeler yapmış ve bataklık kurutulduğu takdirde senevi altın para 10 milyon lira irat getirebileceğine dair rapor vermiştir.
Ürünü :Senevi ortalama 1170 ton buğday,200 ton arpa,100 ton çavdar,65 ton yulaf,900 ton mısır,1300 ton tütün yetiştirilir.Mısır,çavdar,yuluf,arpa ve buğday az yapılır.Tütüne çok ehemniyet verilir.Çünkü bir dönüm yerin tütünden verdiği irat çok;diğerlerinin ki azdır.Ova geniş olsaydı yine tütün yapılırdı.Ama bugün ise ilçemizde tütün ve tütüncülük çok az yapılmaktadır.
İthalat :Vezirköprüden,boyabattan tohumluk buğday,mısır ithal eder. Samsundan, İstanbuldan bakkaliye, manifatura ilaç eczaları,makıne celbeder.
TARİHİ :
İlçe çok eski bir tarihe sahiptir.M.Ö. devirlerde Frigyalılar, Kimmiler,Mısırlılar, Lidyalılar ve Persler Alaçam 'da hüküm sürmüşlerdir. M.Ö. 5. asırda orta asyadan gelen Miletliler Alaçam'a ZELİKUS adını vermişlerdir.Miletlilerden son ra Danişmetlilerce zaptedilerek TRALKÖY adını almıştır.Selçuklular dönemin- de Tral köy adı ULUKÖY olarak değiştirilmiş ve 1385 yılında İlhanlılar döneminde ALAÇAM adını almıştır.
Alaçam adının;Kasabanın ortasından geçen Uluçay 'ın kenarındaki Uluçam denilen büyük çam ağaçların dan geldiği ifade edilmektedir.Alaçam Anadolu beylikleri döneminde Eratna beyliğinin devamı olan Kadı Burhanettin tarafından ele geçirilmiş, ardından Candaroğulları ve İsfendiyaroğullarının hakimiyetine girmiştir. (1390)1398'de ise Osmanlı Egemenliğine giren Alaçam, Anadolu Türk Birliğinin bozulmasıyla 1402'de tekrar Candaroğullarının eline geçmiştir.Çelebi Mehmet'in Canik bölgesini ele geçirmesiyle Alaçam Osmanlı'nın olmuş ve bu hakimiyet II.Murat döneminde sağlamlaşmıştır.Osmanlı'dan beri bir Türk kasabası olan Alaçam 1 Eylül 1944 tarihinde Samsun'un 8. ilçesi olmuştur.
COÄžRAFİ KONUMU :
Alaçam kuzeyden Karadeniz, batıdan Yakakent, güneyden Vezirköprü, doğudan Bafra ilçeleri ile çevrili şirin bir sahil kasabasıdır. Yüzölçümü 632 km², denizden yüksekliği ortalama 15 m. dir. Samsun'a uzaklığı 78 km. dir.İlçenin en büyük yükseltileri Katran ve Tingaz dağları olup, bu dağların etekleri ise yayla durumundadır.
SOSYO-EKONOMİK YAPISI :
İlçenin ekonomisi genel olarak tarıma dayalıdır. Bunun yanında hayvancılık ve balıkçılık da yapılmaktadır. Tarım ürünlerinin başında tütün gelmektedir. Bunu buğday, çeltik ve mısır üretimi takip eder. Ayrıca her türlü sebze ve meyve yetiştirilir. Hayvancılıkta ise büyük ve küçük baş hayvan yetiştiriciliği yapılmaktadır.
ULAŞIM :
Alaçam Samsun-Sinop devlet karayolu üzerindedir. Bu nedenle ulaşım problemi yoktur. Samsun'a uzaklığı 78 km. dir. Ancak kötü hava şartlarında köyleriyle ulaşımı zor olmaktadır.
TARİHİ ve KÜLTÜREL DEÄžERLER :
İlçede Sivritepe, Elçitepe, Gökçeboğaztepe ve Dedetepe höyükleri bulunmaktadır. Sivritepe, Dedetepe, Gökçeboğaztepe de Hitit dönemine ait yerleşmeler tespit edilmiştir. Gökçeboğaztepe deki kazılar 1955 yılında yapılmıştır. Ayrıca Sivritepe de yapılan kazılarda Milezyenlere (Miletoslular-Miletliler) ait olduğu belirtilen çanaklar, çömlekler bulunmuştur. Birde Yakakent ve Alaçam'ın güneyinde dağlık ve ormanlık alanda tarihi bir kale yer almaktadır.Alaçam'da ki tarihi eserler arasında 1515 yılında Anadolu Beylerbeyi Şadi Bey camii ve 1887 (Rumi 1303) yılında yapılmış Yeni Cami de sayılabilir.Gezi ve Mesire Yerleri: İlçenin 2 km. kuzeyinde deniz kıyısında temiz kumsalı, çınar, kavak ve taflan ağaçlarından oluşan güzel koruluğu ile Geyikkoşan mesire yeri yer almaktadır.
FOLKLARİK DEÄžERLER:
Alaçam ilçe merkezinde halkın %60'ı mübadil olduğundan düğünlerde genellikle rumeli oyunları (Zigaş,Debreli Hasan, Vardar Ovası,Topal Ağa) ağırlık kazanmaktadır.Ayrıca oynanan kasap (horon) karşılama oyunları vardır.İlçede el sanatları kilim dokumacılığı,hasır örücülüğü, ağaç işleri şeklinde gerçekleşir.
YEMEKLER :
Tavuk eti ile yapılan herse, özellikle Çerkez köylerinde yapılan Aluş yemekleri; çiğ kıymadan içine baharat katılarak yapılan kapaklı pidesi, Palamut balığından yapılan palamut dolması Alaçam'a özgü olup, çok beğenilen yemeklerdir. Bahar üzeri yapılan koyun peyniri oldukça meşhurdur.
.:: ALAÇAM NASIL KURULDU ::.
Küçük asyayı tarihçiler iki kısımda mütaala ederler.Kızıl ırmağı sınır sayarlar.Bu ırmağın doğusuna doğ küçük asya,batısına batı küçük asya derlerdi.Bu iki asya arasında ulusal bakımdan fark görürlerdi.Doğu küçük asyalılar doğu araplar gibi Hami,asurlular gibi Sami idiler.Hasılı türk değildiler.Halbuki batı küçük asyalılar Türktürler. Frigyalılar, Kimmiler, Lidyalılar, Persler, Galatlar, Mileziyenler gibi.
MİLEZİYENLERİN KÖKENİ:
Mileziyenlerin kökeni orta asyadır.Asılları akalardır.M.E. 5. asırda Yunanistan ve Miletten Samsun ve havalisinde iki akın olur.Birincisini Anne muhacirleri yaparlar.Trabzote (Trabzonu ),Amizos(Samsunu),Kotye(Ordu olması muhtemel),Üne (Ünye), Giresunte (Giresun), Amesi (Amasyayı) kurarlar. Mileziyenler ise Amizosu (Samsunun) batı sahillerine giderler ve şehir kurarlar.Dikkat edilecek olursa anlaşılırki köyler,şehirler hep su kenarlarında kurulmuştur.İnsanların suya ihtiyaçları vardır.Susuz yaşayamazlar.Karağaç pınarıle çay içinde pınar bunun örneğidir.Mileziyenler tarafından ilk kurulan bu şehre ZALİKUS adını vermişlerdir.Mileziyenlerın kokenı orta asyadır.Şöylece bir krokısını çizeriz.Orta Asya - Hazer denizi - Tuna nehri - Varna - Yunanistan - izmir - Milet - Sinop - Samsun - Zalikus (Alaçam).Milet şehrinden geldikleri için bunlara Mileziyenler denilmiştir.Mileziyenler asıl AKALAR'dır .Akalar orta asyadan yunanıstana gelmişler yerleşmişlerdir.Akaların yunanıstana gelmelerinin sebebi kuzeyindeki turşaların kendılerıne hucumlarıdır.Onun için yunanıstanı terk etmişlerdir.Zalikus (Alaçamın ilk kurulduğu yer) Kızıl ırmaktan 210 stat ötede (150 stat 16 km hesabı ile 210 stat 22 km'den biraz fazladır.) idi.Burası çay ağzında hamam gölün oldugu yere uygun gelir.
.:: GEÇMİŞ DÖNEMLERDE ALAÇAM ÇETELERİ ::.
MÜTAREKEDEN SONRA ALAÇAMYermanus ve Teşkilatı :Çetelerden toplanan bilgiye göre (yermanus)Kadıköylü İstil,Taflan köylü Banika,Havzalı piç Vasıl,Samsunun eğri belli kör Anastas ve daha bazı kimseleri seçmiş Rus Kravazörü Samsun sahiline yanaşınca bunları kruvazöre bildirmiş,Rusyaya göndermiştir.Bunlara Rusyada talimat verilmiş,Türkiyeye gönderilmiştir.Rusya vaktiyle Balkanlara adama göndererek,nasıl Bulgarları,Sırpları,Yunanlıları isyana teşvik etmişler ve istiklallerini hazırlamışlarsa aynı siyaseti güderek anadolu şarkındada bir Pontus hükümeti kurmak sevdasındalardır.Rusyaya giden bu Rumlar bir çok harp levazımı ile Samsuna geldiler.Beraberinde bir çok silah ve harp levazımı getirdiler.Samsunun Çakırlar altına yerleşen kravazör bu silahları çıkarmış ve bir vukuat vermeden Koca dağdaki Rum çetelerine erişmiştir.Her ne kadar bu çıkarma haber alınmış ve asker gönderilmişsede vaktinde haber alınamadığı için elde edilememiştir.11.Alay kumandanı Ferit beyden işitildiğine göre Koca dağ bundan sonra silah deposu haline gelmiştir.
Yermanus :Samsunun idaresini eğri belli kör Anastasa,Bafra bölgesi idaresini Ağca alanlı Anastasa,Alaçam bölgesinin idaresini Balçı oğlu Yörgiye vermiştir.Bu çete başları beraberlerine aldıkları adamaları ile köylere baskın yapmaya,köylerden hayvan sürmeye,yoldan giden türkleri öldürmeye başladılar.Alaçam taraflarınada dehşet saçtılar.Çeteler aşırdıkları hayvanlar ile ticarete başladılar.
ALAÇAM ÇETELERİNİN YAPTIKLARI :
1-Emirler mezarlığında pusu kurarak Tepe Bölme köyünden Yüzükçü oğlu Veli çavuşu ve Kızlan köyünden Kızıl Veliyi kesmek sureti ile öldürdüler.
2-Alaçamlı 80 yaşındaki Besim çavuşu,urgancı ormanında odun yaparken Pergelli papası Baba Mihailin kardeşi Anastas başlarında olduğu halde çete efradı parça parça kesmiş etlerini ağaç dallarına asmışlardır.Bunu gören diğer iki arkadaşı öküzlerini bırakarak oradan kaçmışlardır.
3-Bafranın Haydarlı köyünden 3 kişiyi çeteler Karahüseyinliden karacaoğlu papasın 13 kulaç derin kuyusuna atmışlardır.Bunlardan ikisi ölmüş biriside çobanlar tarafından adı geçen kuyuya atılan ağaç dallarına asılarak kuyunun ağzına çıkmış kurtulmuşlardır.Ensesinden kesilmesine rağmen bu vatandaş senelerce yaşamış ama yarası ağırdır.
4-Karludan soğuz oğlu Musa Musa ve Osman ve Ali Onbaşı ve bir çok komşuları hasta olan Taşkelik köyünden Hacı Dursun ağayı ziyarete giderler.Bu sırada Karahüseyinli köyünde bir evde eşkiyaların gizlendiğini bir köylü haber verir.Bunun üzerine adları geçen kimselerle birlikte eli silah tutan 20-30 kişi birlikte giderler ve evi kuşatırlar.Eve hucum eden Musa ile Arnavut Mehmedin tenasül aletini ağzına koyarlar ve ağır yara alan musada sonra ölür.Musa ve Mehmedin akrabaları bu adamaları tutmak için tertibat alırlar.Çete başları Koca Daban Yorgi ve çuvalcıoğullarını bir evde basarak yakalarlar.13 kulaç derinliğindeki adı geçen kuyunun yanına gelerek o kuyuya atarlar.Bu suretle intikamlarını almış olurlar.
5-Müstecep köyünün kapaklı mahallesine Rum çeteleri gelir.Akça namında birisi ile kavuk pınarından ahmed oğlu yakup ve bir çok arkadaşları bu çeteler üzerine gider.Çeteler daha ilerde zannı ile yolda serbest giderlerken çetelerin pusularına düşerler ve her ikiside şehit düşer.Bu cinayeti yapan Kavuklu oğlu Yuvanidi.Akgüney köyünden Alinin Mehmed ve arkadaşları Kara Hasan ve Reşid Yuvaniye pusu kurarlar ve Yuvaninin canını cehnneme gönderirler.
1339 SENESİ AÄžUSTOSUNDA ALAÇAM :Karışıktır.Ve bir yandanda çeteler hristiyan köylerine iniyorlar ve buldukları erkekleri öldürüyorlardı,kadınların ırz ve namuslarına geçiyorlar,hayvanlarını alıp Nebiyana sürüyorlardı.
6-Yenice'de Heyecan :1339 senesi ağustosunda meydancıklı Mihail telaş ve heyecan içinde Yeniceye geliyor.Yenice eşrafından birinin evine giriyor.Mihail bu evce malumdur,sözüne itimat ve ehemniyet olunacağını biliyor ve diyor ki;
-Hatun,şimdi evleri terk edin.Bu akşam kırk kadar rum çetesi Nebiyandan geldiler.Şimdi çorbacı Beftulun evindedirler.İçlerine köyümüzün papasıda karışmıştır.Bir taraftan yenicenin nasıl yakılacağını,nasıl yağma edileceğini,nasıl katliam edileceğini müzakere ediyorlar diğer taraftanda bir inek kestirdiler,masaları kurdurdular rakı içmeğe başladılar.Papas yalvarıyor,aman diyor biz yenicelilerle çok iyi geçiniyoruz,eğer hayvanlara ihtiyaç varsa bizim mallarımızı alınız,sonrada bu haliniz iyi netice vermeyecektir.Köyce katliam olacağımıza şüphe vermesin diyor.Papas ve Beftul yenicedeki dostunu keyfiyetten haberdar etmek için Mihail isminde birini gönderiyorlar ve haber ediyorlar.Rum çetesinin bu kararları yıldırım sureti ile Yeniceye yayılınca,çoluk çocuk,erkek kadın,ihtiyar genç işe yarayacak bazı eşyaları yanlarına alarak ağlamalar feryatlar içersinde kendilerini güzel gecenin karanlığında mısır tarlalarının arasına atıyorlar.Tarlalar mahşerden bir numune oluyor.Mağaramsı olan bir yere girenler dökülen su damlalarından sırıl sıklam ıslanıyorlar.Heyecan haddını aşmıştır.12-15-55-60 yaşlarında bulunanlar devriye gezmeye başladılar.Her dakika,her an ölüm bekleyen yeniceliler sabaha karşı gelen rumun;
-Edilen ısrar üzerine kırk çete efradı yeniceyi yakmaktan vazgeçtiler.Karahüseyinli tarafından Nebiyana geçmek üzere Meydancığı terk ettiler, müjdesini mermesi üzerine herkes evine dönüyor.
YENİCE KATLİAMI :Rum çetelerinden meydancık toplantısı kararları islam çetelerinin dikkat nazarını çekiyor.İkinci bir karar ile rum çetelerinin yeniceyi yakması kararını göz önünde tutarak tertibat alıyorlar.Çetelere yataklık eden bu rumları techir etmedikçe türklerin rahat yüzü görmeyeceklerini anlıyorlar.Yunanistana sevk etmek ve müslüman olan türkleri yerlerinde bırakmak ciheti islam çeteleri ve hükümetçe uygun görülüyor.Laz ve Arnavutlardan mürekkep yüzden fazla çete efradı Yenice ve meydancıktaki rumları topluyor.müslüman olanlar bir tarafa ayrılıyor.Alaçama sevkedilmek üzere kolkola sıra ile bağlanıyorlar.Ve hareket ettiriliyor.Fakat bir subasına geldikleri zaman rum çetelerinin baskınına uğruyorlar.İslam çeteleri hem rum çetelerini hemde kafileyi imha etmek zorunda kalıyorlar.Bundan sonra herkes mal ve canından emın oluyorlar.
7-Menikli Günlap Olayı:Bunun çeteler üzerinde nufusu pek çoktu.Bir dediği iki olmazdı.Alaçamlıların çoğu bunun gadrine uğramışlardır.bazı soysuzlarda görülmüştür ki kendi türk olduğu halde mahza rumlara sadakat göstermek için bazı zengin islam isimlerini rum çetelerine vermiş,soyulmalarını istemiştir.
8-Beriklisin Hainliği :İngiliz mümessili Solter,Alaçamda Beriklisin evine misafir olduğu zaman Beriklis evine İngiliz bayrağı çekmişti.Büyük kızı Safi buna mani olmak istediği zaman Beriklis demiştir ki;Kızım türk hükümeti artık yok olmuştur asla korkma.Artık direnmesine imkan kalmamıştır.Mustafa Kemal Paşa samsuna çıktığı zaman Alaçam jandarma kumandanı İhsan Bey Beriklisin evinde araştırma yapmış Pontus teşkilatına ait olduğu vesikaları makam eli ile Amasya İstiklal mahkemesine göndermiş ve mahkeme tarafından BEriklis İdam olmuştur.
9-Propagandacılar:Reji müdürü Doraçi,oğlu Soma,Çarşambalı ekisper Todoraki,Giriyaku ağanın kel Yordan Rumları harekete geçirecek heyecanlı sözler sarfederler,müslümanlara hakaretin envanını savunurlardı.Açıktan açığa;Türk hükümeti artık batmıştır,batıncaya kadar siz bizi saklayın bizde o vakit sizi muhafaza ederiz derlerdi.Bu hususta en ileri giden kel Yordan ve hacı Todordu.
10-Alaçam'a Akın :Türk köylülerinin çeteler yüzünden köylerinde rahat ve huzuru kalmamıştır.Can ve mal korkusu vardı.Bu sebepten köylüler Alaçamın içine göç etmeye mecbur oldular.
11-Alaçam Rumlarının Toplattırılması :Çetelerle münasebette bulundukları anlaşılan rumlardan 200 kadarını hükümet Alaçamdan çıkatmak zorunda kalmış ve töngel yanına kadar sevketmiş,taşkınlık yapanlara cezasını verdikten sonra kalanları ise Vezirköprüye sevketmiştir.
12-Tıkıçın Dimit :Geyik koşan açıklarında iki yunan kravözörü görülünce Tıkıçın Dimit namında bir ihtiyar,onarmetre boyunda iki sırığın ucuna haç takmış ve sivritepeden kravözörlere göstermiş ve burası Rum mahallesi buraya top atmayın demek istemiştir.Azap Hüseyin bunu görmüş,hükümete haber vermiştir.Keyfiyet Amasyada oturan Nurettin Paşaya bildirilmiş ve onun emri ile bu adam çarşıda bir ıhlamur ağacına asılmak sureti ile idam edilmiştir.
13-Alaçam Rumlarının İkinci Toplatılması :Evvelce öz kardeş gibi geçinen islamlarla rumların artık birbirlerine ehemniyet ve itimatları kalmamıştır.Rum çetelerinin faaliyeti,Rumların taşkınlığı,Türk öldürmeleri,ecnebi emellerine yardımda bulunmaları ve pontus hükümeti kurma emelleridikkat nazarlarını çekmiş ve zararlarına dokunmamak için bunların memleketlerine gönderilmesine emir vermiş,bu ikinci kafilede boyabat üzerinden Malatyaya gönderilmiştir.Samsun köprü yolları dururkenBoyabat üzerinden gönderilmesi,çete taaruzlarını önlemek,dahili karışıklıklara meydan vermemek içindir.
14-Anastasın Maharetleri :Anastasın çetelerle münasebette bulunduğu anlaşılmıştır. Dağlara oduna giden türklerin öküzlerini alan çeteler Anastas vasıtası ile 100 veya 150 lira almak sureti ile öküzlerini alabiliyorlardı.Çorakköyünden Mecit Anastasa 100 lira vermiş ve öküzlerini alabilmiştir.Anastas Türkleri haraca bağlamıştır.
15-Anastasın Öldürülmesi ve Kaçırılan Fırsat :Jandarma Şükrü Tolin Anastası doktor Vafidinin evinde saklı bulmuştur.Onu tavan arasında bulan Şükrü Tolin tertip ettiği planla evden çıkarmış ve köprü üstüne getirdiklerinde Jandarma Hacivetinde planı tatbik sayesınde Anastasın canı cehenneme gönderilmiş fakat bütün çetelerin esrarı söylettirelememiştir.Söylese idi nice esrar perdesi kalkacak ve bilinmeyen nice olaylar bilinecekti.
16-Kabak Hasan Vakası :Bu adamın nereli olduğu bilinmiyorsada arnavut olduğu bilinmektedir.Bir gece göçkünde bir eve giriyor.Bir delikanlıyı alıp evden dışarıya çıkarıyor ve delikanlıyı öldürüyor.Ev halkı Kabak Hasanı katil biliyor.Hükümete keyfiyeti haber veriliyor ve Hasan tutuklanıyor.Bafra müddei umumiyeliğine teslim ediliyor.Arnavut muddei umumi bunu asker kaçağı diye şubeye teslim ediyor.Arnavut Mehmed çavuş şube reisinden bu asker kaçağını alıyor,birde çarşıda güpe gündüz bir köylünün tüfeğini diğer bir köylününde atını alıyor ve Hasana veriyor.Kabak Hasanla Mehmed çavuş Bedeşe gidiyorlar.O gün postayı muhafaza memur jandarma Hacimet de Alaçamdan Bedeşe gelmiş Mehmed çavuş ve Kabak Hasana rast gelmiştir.Tokat silleden sonra Hacimet Kabak Hasanı alıyor.Ellerine kelepçe vuruyor Alaçama sonrada bafraya gönderilsede Kabak Hasan 24 saat geçmeden ölüyor.
17-Civli Vakası :Bafradan Alaçama giden posta arabası ile bıdırın Osmanın arabasındaki yolcular Civli altına geldikten zaman 8-10 kişinin Bafra cihetine kaçtıklarını görmüşler ve çetelerin soygunculuk yaptıklarından kaçtıkları anlaşılınca jandarma Şükrü ve Hacimet tertibat almışlar,soyguncuların cesaretini kırmışlar ve bu sayede yolcular selametle geçebilmişlerdir.Tertibat yolcuların bir başında Şükrü,diğer başında Hacimetin bulunması ve çete efradını ateşleri altına alabilmeleri idi.Fakat 2-3 kalaycı jandarmaların tavsiyelerini dinlemediklerinden soyulmuşlardır.
18-Alaçam-Ankara Tarafları :Ankara hükümeti vilayetlere bir tamim göndererek Ankara hükümetini mi yoksa İstanbul hükümetini mitanırsınız demişti.Alaçam müdürünün tensibi üzerine İslam hristiyan şimdiki jandarma dairesinin önüne toplanmış ve İçelli zade Fazıl bey merhuma söz verilmişti.Fazıl bey konuşmasında demiştirki ;
Ey muhterem ahali;İstanbul ecnebiler efradı tarafından işgal edilmiştir.Padişah esir durumundadır.Padişah idaresi kalmamış gibidir.Onu esaretten kurtarmalıdır.Milli şeref ve haysiyetimiz ayaklar altına alınmıştır.Halbuki daha türk milleti ölmemiştir ve ölmeyecektir.Türkler bunda daha büyük felaketler,badireler geçiriş,cihaan varlığını tasdik ettirmiştir.Daha sonra kuvvet ve kudretimizi sarf etmiş değiliz.Bir avuç kuvvetler yarattığı harikalara şahit olmaktayız.Bizi kurtarırsa Ankara hükümeti kurtaracaktır.Şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonrada el birliği yapalım.Müsade ederseniz Ankara hükümetine sadakatimizi bildirelim.Her emrini dinleyeceğimizi arz edelim.Alaçam'ımızın istikbalini iyi görmüş iyi düşünceler ile vatanın minnettarlığını kazanmıştır.
19-Bir Soygunculuk ve Takip :Demirci köyünde bir soygunculuk yapıldığına dair Alaçamdan gelen bir telgraf üzerine Bafra jandarma kumandanı ile jandarma Hacimet Alaçama hareket etmiş ve ordanda Demirci köyüne giderek hacı Mustafa ile kardeşi Ali'nin soyulduğu anlaşımıştır.Soyanların çeteler olduğu ve ebiyana kaçtıkları anlaşılıyor.
20-Taşkelik Durumu :Demirci köyünden dönmede Bafra jandarma kumandanı Taşkeliğe uğruyor ve eşrafından Hacı Dursunla görüşüyor.Hacı Dursun silahlandırdığı kimseler sayesinde çete faaliyetini önlüyordu.Hükümetin işareti üzerine dağlık kesimlerin neresinde çete faaliyeti görülürse oraya koşardı.Kumandan bunları anlamış v memnun olmuştu.
21-Mustecep Köyü :Köyün çetelere karşı durumunu düzenleyen Rahmi bey idi.Geceleyin bekçilere sabaklara kadar nöbet bekletirdi.Bekçilere ahaliden ücret toplardı.Bu sayede çetelerin şerrinden köyü muhafaza ederdi.
22-Pontu Klubü :Hacı Yakuf'un oğlu Perikles Kuzucak oğlu ve Hacı Todor Pontus klubü kurmuşlar,Samsun Metropoliti Yermanusun değerli yardımcılarından olmuşlardır.
23-Demirci Köy-Akgüney Olayı :90 kişiden mürekkep bir Alaçam rum kafilesi köprüye doğru sevk edilirken Orkancı değısan Besim çavuşun kesildiği yere gelince,çete Mehmet çavuşta oraya gelir.Kuru çayda 90 kişi Mehmet çavuşa teslim olunur.Mehmet çavuş ve çete Gürcü Davut bunlşarı Alaçama getirirler ve tütünlerin satoş muamelerini yaptıktan sonra bir kısmını demirci köyünde diğer bir kısmınıda Akgüneyde imha ederler.
24-Bu Vakanın Akışları :Nebiyan çeteleri bu vaka üzerine harekete geçtiler.Soygunculuğa,Türk köylerini yakmağa,Türkleri öldürmeye hız verdiler.Ortalığa dehşet saçtılar.
25-Alaçam'ın Rum Çeteleri :1-Ayın deresinden Balcı oğlu Yorgi.
2-Ayın deresinden deli Yani.
3-Kara Hüseyinliden Çuvalcıoğulları.
4-Karahüseyinliden Koca Daban Lefter.
5-Çulha köyünden Çapulcu Lefter.
26-Alaçam'ın İslam Çeteleri :1-Karludan Bayram Çeteşi.
2-Kozköyünden Laz Murat.
3-Doyrandan Mehmet Çavuş.
4-50 Arnavut 100 Laz ve Gürcülerden oluşan çeteler.
5-Rauf bey Çetesi.
6-Mahmut bey Çetesi.
27-Rum Çeteleri Teşkilatı :Alaçamın Rum çeteleri teşkilatı Bafranın Asar köyünden Kara Konstantinin Anastasa bağlı idiler.Bu adamlar Nebiyanda Alanlı Nükolun Anastasın emrinde idiler.Bafranın çete işlerini bu Anastas gürürdü.Nebiyan dağının çete başı Ağca Alanlı Anastas ile Kapu Kayalı Taşçı oğlu Sava idi.Bafra çetelerinin merkezi nebiyan dağı sayılabilir.
Pontus ve Teşkilatı :İstiklal harbi süresince Türkiyeyi uğraştıran bu teşkilat hakkında kısaca bilgi verelim.1840 senesinden beri Rizeden istanbul boğazına kadar Anadolunun karadeniz havzasındaki Yunanlılığın ihyası için çalışan bir rum zümresi mevcut idi.Amerika rum muhacirlerinden rahip Klamatyüs namında biri ilk pontus toplantısını ineboluda manastır tabir ettikleri bir yerde ve bir tepe üzerinde kurmuştu.Bu teşkilata giren rumlar zaman zaman eşkiya çeteciliği teşkil ediyorlar,azimle çalışıyorlardı.Umumi harpte bunlar dışardan silah getirmeye muvaffak olmuş, silah,cephane,makinalı tüfek,el bombaları, Samsun,Çarşamba, Bafra,Erbaa taraflarına yığmışlar buralardaki köylere adeta bir silah deposu haline sokmuşlardır.Mütarekeden sonra bütün Rumlar eski Yunanlılığı ihya için uğraşmaya başladıkları gibi Etniki Eterye Cemiyeti propagandacıları ile Merzifon Amerikan koleji talebeleri Ecnebi hükümetler bilhassa Ruslar,mustakil bir pontus hükümeti kurmak konusunda Rumlara önayak oluyorlardı.Bu maksada varmak için umumi bir kıyam hazırlamak lazımdı.Bunun için Samsun Rum metropolidi Yermanus teşkilatın başına geçirildi.Çeteler dağbaşı oldular.Proğramlar yaptılarSamsundaki Rum çeteleri reisi Reji tütün fabrikası direktörü dokumanidis idi.Dokumanidis merkezi Anadolu ile haberleşmek için her vasıtaya baş vururdu.Rumların bu teşebbüsü boşa gitmiyordu.Bazı ecnebi hükümetler Pontus hükümeti kurulmasına taraftar olduklarını bildirdiler.Hatta ileri giderek,Samsun ve havalisinde Rumların sayısını arttırmak için Rusyadaki rum ve ermeniler Batumda toplandığı gibi Türkiyenin içlerindeki rumlarda Samsun ve havalisine hicret ettiriliyorlardı.Bu maksada hizmet için Alaçamdan Samsuna giden Rumlar vardı.Batumda toplanan Rum ve ermenilere Türk kafkas ordularından alınan silahları verdiler.Bu silahları sahillerimize çıkartmaya başladılar.Çetecilik etmek üzere sahillerimize çıkarılan bütün rum kuvvetleri ile Batumda toplanan Rum ve ermenilerin idaresi Sohumda Haralambidise verilmişti.
Ecnebi Parmağı :Samsunda bazı Ecnebi mümessilleri vardı ki;bunlar hem rumları himaye ediyorlar hemde silahlandırıyorlardı. Muacir ianesi maskesi altında bu çeteler yediriliyor,giydiriliyordu.Ecnebi hac kurumu namına gelen zabitler çete teşkilatı yapıyorlar askeri talim yaptırıyorlardı.Pontus hükümetinin esasını bunlar kurmuşlardır.
Pontusun Bir Baş Mekalesi :4 Mart 335 tarihli istanbulda çıkan pontus gazetesi baş mekalesinde:Trabzon vilayetinde rum cumhuriyetinin tesisinde çalışmak maksadı ile çıktığı açıkça yazıyordu.Gizli kapaklı hareket etmiyorlardı.
Samsun'da Gösteriler :Yunanitanın istiklali gününe rastlayan 7 Nisan 335 günü her tarafta bilhassa Samsunda Yermanus butuk bir nümayiş tertip etti.O gün bütün rum kız mektebi talebeleri yunan bayrağını temsil eden kuredlalarla başlarını süslemişler,yunan bayrakları ellerinde olduğu halde Zİto Venizelos (Yaşasın Venizelos demektir) diye sokaklarda bağırmışlardı.Talebelerin peşine takılan rumların haddi hesabı yoktur.Saathane meydanı mahşerden bir numunedir.
Bafra-Çarşamba Gösterisi :Bafra-Çarşamba rumları kiliselerde toplanıyor ve çetelerin acele silahlandırılması kararını veriyorlardı.
Venizelosun Kararı :23 Teşrinievvel 335 tarihinde Şarki Trakya ve Pontus için İstanbulun merkez yapılması kabul edilmiş ve bir an evvel Pontus hükümetinin kurulmasını istemiştir.Venizelosun bu kanaat ve kararı İstanbul patrikanesine bildirilmiş ve öylece harket olunmuştur.
Pontus Zabıtın Heyeti :İstanbulda yunan hafi zabıtasına teşkil memur edilen miralay Aleksandros Zmpraki tarafından Ponrus jandarmasını kurmak üzere Eyfel torpidos ile bir heyet yunanistanda Türkiyeye gönderilmiştir.
Pontus Kuruldu :türkiyede bu faaliyetler devam ederken Batumda rum-pontus hükümeti kuruldu.Bu hükümet teşkilat yapmaya başlamıştır.
Pontus Kongresi :19 Temmuz 336 rumi senesinde Batumda Kara deniz,Kafkas,Cenebu Rusya Rumları tarafından Pontus meselesi hakkında kongre yapıldı.Kongrenın kararları bir aza eli ile İstanbul patrikanesine gönderildi.Pontusçular 336 rumi senesinde faaliyetlerini arttırdılar.Dahilde bir teşkilat yaptılar.
Pontus Teşkilatı :
A)Çete başları seçtiler ve bunların yanına silahlı kuvvetler kattılar.
B)Pontus ahalisi bunların yemelerini içmelerini temin edeceklerdi.
C)İdari ve zabıt heyetleri ile şehir ve köylülerden erzak teminine memur nakliye kolları vucuda getirdiler.
D)Çetelerin faaliyet bölgelerini ayırdılar.
Pontus Kuvvetleri :Bidayette 6000-7000 silahlı idi.Katılanlarla 25000 oldular.Bunlar ufak cuzzi tamlar halinde muhtelif muhallerde saklanıyorlardı.
Pontus Çete Faaliyeti :Bu teşkilattan sonra Pontus çeteleri Türk köylerini yağma ve yakmaya hatta dağlarda yollarda buldukları Türkleri öldürmeye,akli hayale gelmeyen cinayetler yapmaya başladılar.Sistematik çalıştılar.
28-Sinoplu Reof Çetesi :Reof gürcüdür.Batum taraflarından gelmişlerdir.Bu çete efradı cami soyguncusu idi.Seferberliğe iştirak etmemişlerdir.Reofun çete arkadaşları İsmail,İdris idi.Birde Osman isminde biriside sonradan bunlara iltihak etmiştir.Alaçamlı Gavrilin karısını Gavrile teslim eden İsmail idi.Bunların imhası için memleketlerınde pusu kurulmuşsada vaktinde haber alan bu çete pusu kuranları öldürmüşler ve takibata uğradıklarında Türkiyeye kaçmaya muvaffak olmuşlardı.Samsun teşkilatından 200 kişi bunları takibe memur edilmişlerdi.Bu kuvvet bunları elde edememişti.Hükümetin bu gibi çetelere ihtiyaç olduğu bir zaman bunlarda hükümete bir yardım vaat ederek aflarını sağlamışlardı.Hakikaten bu çetenin hükümetimize çok yardımı olmuş fakat çokda menfaatler elde etmişlerdir.Bu çete aileleri ile mustacep köyüne yerleşmişler ve o köyden evlenende olmuştur.Gavril burada öldürülmüş husisi şahıslar ve bu çete çok paraya sahip olmuşlardır.
29-Bekirin Dağa Kaldırılması :Çete gürcü Mahmur Gümenezden Arabın Bekiri dağa kaldırmış ve rivayete göre 1000 Lira alarak salıvermiştir.
Basma ve Yağma Teşebbüsü :Rum çeteleri Alaçamın bir mahallesine kadar gizlice girmişler ve basılmışlarsada firara muvaffak olduklarından yakalanamamışlardır.Alaçamın son kafilesi yola çıktıktan sonra bundan faydalanmak ve yağma yapmak maksadı ile Reof çetesi tahminen 150,Mehmet çavuş çetesi 200 kadar adamı ile Alaçamı basmak istemişler ve pergelli sırtları ile Aşağı değirmen yanına gelmilerdir.Hükğmet bunu haber alınca Jandarma kumandanı İhsan beyi bunların dağıtılmasına memur etmişti.İhsan bey bu çete reislerini yanına çağırmış ve demiştir ki:Hükümet örfi idare ilan etmiştir.Çeteler şimdi buradan köylerine dönmek zorundadırlar.Şehir içine girmemelidirler.Eğer hükümetin emrini dinlemeyerek şehre girmek isteyen olursa derhal vurulacaktır.Bu dakikadan itibaren dağılmanızı ve köylerinize gitmenizi tavsiye ederim.Demiş ve çeteler dağılmışlardır.
.:: ALAÇAM'ın COÄžRAFİ KONUMU ::.
MEVKİ :Graniçe göre takriben 35-36 boylam ve 41-35 enlem daireleri arasında ve Karadenizin güney kısmana 2,5 kilometre uzaktadır.Merkezin kuzeyınde karadenız,güneyınde güvez köyü kapaklı sırtları ile tingez tepe,doğusunda pergeli sırtları,batısında katırcı yokusu vardır.Batısında Gerze,güneyinde Vezirköprü,doğusunda Bafra,kuzeyınde karadenız bulunuyor diye tarif etmek daha doğru olur.YÜZÖLÇÜMÜ :Köyleri ile beraber Alaçamın yüz ölçümü 677 ve yalnız Alaçamın içi 40 kilometre karedir.
İKLİMİ :Karadeniz iklimidir.Yazları serin kışları ılık ve soğuk geçer.
ISI :Temmuz ortalamsı sıcaklık +35'tir.Ocak ayı ortalaması ise -5'tir.
RÜZGARLARI :Yazları gündoğrusu,meltem rüzgarları,kışın cok kere karayel,bazen pek az lodos ekseriya poyraz rüzgarları eser.
ENGEBELLERİ :
A) Ovası :Batıda celevitten başlayarak doğuda termeye kadar uzanan dar bir ovası vardır.dağlardan inen dereler ve çaylar bu ovada bataklık meydana getirirler.Durgun sularda türeyen sivri sinekler sıtma hastalığı yaparlar.Alaçam sıtma bölgesinden sayılır.
B) Dağları :Katran dağlarıdır.(Kapaklı sırtları,Tingez,Katırcı Yokuşu,Töngel Yanı,Katran dağlarının kolları sayılır.Ahali bu yerlerın odun ve kerestesınden faydalanmaktadır.Dağlık kısımların çoğu tarla halıne gelmiştir ve gelmektedır.Sabebi nufusun çoğalması ve tarlaya olan ıhtıyactandır.
C) Dere ve Çayları :Alaçamın içinden akıp giden bir çayı vardır.Adı ULUÇAY'dır.Bu çayın birisi Viraneden gelen (İnderesi),diğeri aşağı Mülküçten gelen Mülküç çayırıdır.Bu çay yazları kurur kışları ise kudurur.Çok döküntü getirir.Halk bu çayın taşlarından,kumlarından,kargalaklarından faydalanır.Büyük seller vucuda getirdiği ve büyük zayiat da verdiği olur.1312 Rumi senesinde (1896) bu çay taşmış ve 13 haneyi yıkmış,hayvanlar telef olmuş ve 4 kişiyi evinden almış getirmiş ve öldürmüştür.Bugün bu tehlike kalkmıştır.
D) Gümenez :Gökçeboğaz,Yenice,Bedeş başlıca çaylarından sayılırlar.Bu çaylar ovada bataklık yaparlar.Bir alman mühendis bu ovada saltanat devrinde incelemeler yapmış ve bataklık kurutulduğu takdirde senevi altın para 10 milyon lira irat getirebileceğine dair rapor vermiştir.
Ürünü :Senevi ortalama 1170 ton buğday,200 ton arpa,100 ton çavdar,65 ton yulaf,900 ton mısır,1300 ton tütün yetiştirilir.Mısır,çavdar,yuluf,arpa ve buğday az yapılır.Tütüne çok ehemniyet verilir.Çünkü bir dönüm yerin tütünden verdiği irat çok;diğerlerinin ki azdır.Ova geniş olsaydı yine tütün yapılırdı.Ama bugün ise ilçemizde tütün ve tütüncülük çok az yapılmaktadır.
İthalat :Vezirköprüden,boyabattan tohumluk buğday,mısır ithal eder. Samsundan, İstanbuldan bakkaliye, manifatura ilaç eczaları,makıne celbeder.
07-04-2008, Saat: 03:49 PM
Emeğine sağlık Ercan
Bu güzel bilgiler için teşekkürler ..
Bu güzel bilgiler için teşekkürler ..
07-04-2008, Saat: 03:50 PM
1. Giriş
Mustafa Kemal’in 19 Mayıs 1919 yılında Kurtuluş Mücadelesini başlattığı Samsun’un, Türk Kurtuluş Tarihinde müstesna bir yeri vardır. Çok eski çağların ticaret ve kültür merkezi, liman şehridir. Günümüze kadar bu görünümünü devam ettirmiştir. Bugün de bu özelliğini korumaktadır. İç Anadolu’nun Karadeniz’e açılan penceresidir. Kara, hava, deniz ve demiryolu ulaşımına sahiptir.
Ulusal Kurtuluş Savaşımızın başlamasında ve çağdaş Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunda müstesna bir yere sahip olan Samsun, Cumhuriyet tarihimiz içinde de Karadeniz Bölgesinin ve ülkemizin önemli bir merkezi haline gelmiştir. Her ne kadar henüz gereği gibi değerlendirilemeyen doğal ve ekonomik potansiyele sahip olmakla birlikte, Samsun halen Karadeniz Bölgesinin nüfus, sanayi, ticaret, doğal ve kültürel varlıklar ve zenginlikler açısından en büyük ilidir.
Doğu Karadeniz boyunca kıyılara yapışık olarak uzanan dağlar, Samsun'a ülkemizin iki büyük ve verimli ovasını armağan edercesine iç kısımlara çekilip sonra tekrar kıyıya paralel yoluna devam etmiştir. Verimli Çarşamba ve Bafra Ovaları ile bu ovalara hayat veren Yeşilırmak ve Kızılırmak, Samsun'un belirgin coğrafi karakteristik özellikleridir. Bu ovalarda yetiştirilen tarımsal ürünler, bölgemizin ticari ve sınai varlığının da asıl etkenleridir.
İlimizin 957.888 ha. toprak büyüklüğünün % 46.87 si tarım alanı olup, bu alanlarda başta tütün, buğday, pirinç, şekerpancarı, mısır, fındık, ayçiçeği, meyve ve sebze olmak üzere, çok çeşitli ürün yetiştirilmektedir. İlin tarımsal durumu nedeniyle, tarıma dayalı sanayinin teşviki ve geliştirilmesi gereklidir.
Organize Sanayi Bölgesi büyük ölçüde tamamlanmış olup, Kavak ve Bafra Organize Sanayi Bölgelerinin bitirilme çalışmaları devam etmektedir.
Her geçen yıl çeşitli bölüm ve fakültelerin eklenmesi ile gelişen Ondokuz Mayıs Üniversitesinin şu anki öğrenci sayısı 30,000’dur. Üniversitemiz Samsun’un kültür odağı ve gurur kaynağıdır.
Coğrafi konumu itibariyle bölgenin merkezi durumunda bulunan ilimizde hemen hemen tüm kuruluşları bölge müdürlükleri yer almaktadır.
2. Samsun’un Tarihi
Samsun İlimiz insanlık tarihi açısından çok eski bir yerleşim alanıdır. Başta bugünkü şehrin merkezi olmak üzere Kızılırmak vadisi, Kavak, Tekkeköy, Çarşamba ovasında eski çağlardan beri insan iskan edilmiş ve yaşam sürmüştür.
Orta Taş Devrinde (Mezolitik. M.Ö 10000-5000) insanların Tekkeköyde bulunan sığınaklarda yaşadıkları ve bölgenin en eski yerleşimcileri oldukları bilinmektedir. Yine Cilalı Taş Devri (Neolitik. MÖ. 5000-4000) ile Bakır-Tunç Devrinde (Kalkolitik. M.Ö.4000-1700) insanların Samsun merkez Dündar Tepe, Kavak Kalenderoğlu ve Bafra İkiztepe de sürekli iskan oluşturarak yaşamlarını devam ettirdikleri yapılan arkeolojik kazılardan anlaşılmaktadır.
Samsun İli sınırları içerisinde devlet kurarak yaşayan en eski topluluk Gaşkalar’dır. Bu medeniyette Gasgaslar da denilmektedir. (M.Ö.5000-3500) Bilinen bu ilk medeniyeti takiben bütün Kuzey Anadolu’ya hakim olan Paflagonlar Kızılırmak Havzasında yaşamışlardır. (m.ö. 3000-1100) Hititler (M.Ö. 2000-1200) Frigyalılar (M.Ö. 1182-M.Ö. 676) Kimmerler (M.Ö. 676), Lidyalılar (M.Ö. 1200-547 bugün Kara Samsun adıyla isimlendirilen yere ENETE adında bir site kurdular) Miletliler (İyonya) (M.Ö.2000- M.Ö.400) Egeden Karadeniz yoluyla ENETE’ye yerleşerek “Amisus” veya “Amisos” ismini verdiler. Perslerin (M.Ö.550-330) Lidya Kralı Krezus’u yenmeleri sonunda M.Ö. 546 Amisos, Pers İmparatorluğunun eline geçti. M.Ö. 331 yılında Büyük İskenderin Persleri yenmesi sonucu Makedonya İmparatorluğu eline geçen Amisos, İskenderin ölümüyle Pers kökenli Kont Krallığı (M.Ö. 255-63) kuruldu. Amisos Kont Krallığının başkenti oldu. Daha sonra M.Ö. 1. yy da Roma İmparatorluğu hakimiyetine giren Amisos M.S. 385 yılında Roma İmparatorluğu’nun ikiye ayrılmasıyla Bizans İmparatorluğu’nun sınırları içerisinde kaldı. Amisos M.S 860 yılında Abbasiler zamanında halife Mutassım’ın emriyle Malatyalı korkunç Ömer komutasındaki kuvvetler tarafından ele geçirilmiş ise de Bizaslılar tarafından tekrar geri alınmıştır. Türklerin Anadolu’ya girmesiyle birlikte 1. Türkler birlikleri zamanında Danişmentliler tarafından Samsun kuşatılmış ise de alınamamıştır. Anadolu Selçukluları zamanında Samsun’un Müslüman yerleşim yerleri 1.185 yılında Anadolu Selçuklu hakimiyetine geçmiştir. İlk defa Amisos ismi Selçuklular tarafından Samsun olarak değiştirilerek kullanılmaya başlanılmıştır. Haçlı Seferleri sonrası başkent Trabzon olmak üzere Trabzon Rum İmparatorluğu Rum İmparatorluğu egemenliğine giren Samsun Cenevizlilerin Karadeniz’de ticareti ellerine geçirmeleri sonucunda 100 yıl kadar burada yaşamışlardır. Bu tarihlerde Türklerin yaşadığı Samsun’a “ Müslüman Samsun” 3 km. mesafede bulunan Cenevizlileri ticaret sitesine de “Gavur Samsun” denilmiştir.
1.071 yılında Malazgirt Savaşı’ndan sonra Danişmentliler tarafından alınamayan Samsun’un deniz kıyısında bir kale kurarak Müslüman Samsun’u oluşturduktan sonra 1.243 Kösedağ Savaşı sonrası Trabzon Rum İmparatorluğu egemenliğine girmiş ise de 1.296 yılında tekrar Anadolu Türklerinin eline geçmiş ve 1.389 yılında da Yıldırım Beyazıt zamanında Osmanlı topraklarına katılmıştır. Anadolu Selçuklu Devleti çökerken Canik Beyliğine de başkentlik yapmıştır.
3. Mütareke Yıllarında Samsun
3.1. Rum Pontus Cemiyetlerinin Bölücü Faaliyetleri
20 yüzyıl başlarında bölücü faaliyetler, Anadolu topraklarına yayıldı. Bu bölgede bağımsız bir devlet kurmak gayesi ile harekete geçen gruplardan biri de Doğu Karadeniz’deki Rumlar’dı. 1904 ‘te Merzifon’daki Amerikan Koleji’nde “Pontus Rum Cemiyeti” adı altında bir teşkilat kurulmuş ve hızla çevreye yayılmıştı. Papadopulaos adlı bir öğretmen tarafından kurulan bu cemiyet, okul müdürü Mr.White’nin önderliğinde teşkilatlanmasını sürdürürken bir taraftan da itilaf devletlerinin desteğini sağlamıştır.Merzifon’da Anadolu Koleji’nde bir tek Türk talebe yoktu. 135 talebenin 108’i Ermeni, 27’si Rum’du. Okul müdürü, diğer kolejlerde olduğu gibi, bir papazdı. 1893’de misyonerlerin tertiplediği devlet aleyhine yapılan gösterilerin planlayıcıları arasında Merzifon Anadolu Koleji müdürü olan papaz da bulunuyordu.
Kısa sürede birçok kasabada teşkilatlanan Pontus Cemiyeti, başta Müdafa-i Meşruta olmak üzere yeni yeni kuruluşlar ile bölgede teşkilatlanıyor, bir tarafta da “20 yaşından büyük her üyenin silahlandırılması’na çalışıyordu. Kısa sürede 14 şube açan Müdafa-i Meşruta Cemiyeti’nin Çarşamba, Bafra, Havza ve Kavak ‘ta da şubeleri bulunduğu gibi Avrupa devletleriyle işbirliği yapmak gayesiyle “Mukaddes Anadolu Rum Cemiyeti” adı altında yurt dışı ağırlıklı bir teşkilatı da vardı.
1.Dünya Savaşı yıllarında İtilaf devletlerinin açık desteğini de kazanan bölücü Rumlar, çalışmalarını daha bir yoğunlaştırarak, Çarlık Rusyasından da silah almayı başardılar. İngilizlerce de Mondros Mütarekesinin hemen ardından sadece Samsun Rumlarına 10,000 tüfek dağıtılmış, İstanbul’daki Rum Patrikhanesinin ve Yunanistan’ın isteği üzerine son 50 yılda Samsun ve yöresine “göçmen” adı altında 50,000 Rum yerleştirilmiş bunların 25,000 kadarı “Pontus Çeteleri” saflarında yer alarak Samsun ve Merkez kazaya bağlı köylerde 500 civarında kundaklama, öldürme, yaralama gibi olaylara katılarak, “yoketme/Jenosid” kampanyasına girişmişlerdir.
9.Ordu Müfettişi olarak Mustafa Kemal’in 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıktığı gün, şehirde İngiliz askerleri vardı ve Merzifon dahil, bölgede önemli bir askeri güç olarak bulunuyorlardı.Mustafa Kemal, 21 Mayıs’ta Harbiye Nezareti (Genel Kurmay) ‘ne gönderdiği raporda; Samsun ve dolaylarında 40 kadar bölücü Rum çetesi bulunduğunu, Müslüman halkın kaygı ve korku içinde yaşadığını, Rum Çetelerine karşı bir tedbir olmak üzere bazı Laz çetelerinin para karşılığı bölgeye getirilip Rum saldırılarına karşı kullanıldığını belirtti. Söz konusu çetelerden biri ve en kuvvetlisi; Giresun Bölgesinde üstlenmekle birlikte Karadeniz’in hemen her yerinde baskınlar düzenleyen, Rum çetelerini sık sık zor durumlara düşüren “Topal Osman” çetesi idi . Mustafa Kemal’in Samsun bölgesinde görüştüğü ilk kişilerden birisi de Topal Osman olmuştur.
Yunan donanmasının 9 Haziran 1921 de İnebolu’yu bombalaması üzerine taşkınlıklarını iyice artıran Rum Çetelerine karşı Ankara Hükümeti, 26 Haziran 1921’de Karadeniz’deki Rum nüfusunun başka bölgelere yerleştirilmesini kararlaştırdı. Nurettin Paşa komutasında Sivas’ta kurulan Merkez ordusuna “tenkil hareketi” görevi verildi. Merkez Ordusu Komutanlığı da Pontusçulukla uğraşanlar hakkında tutuklama kararı alarak bunları birer birer yakalamaya başladı. Merzifon’daki Amerikan Koleji de kapatıldı ve yöneticileri yurtdışı edildi. Bu arada Samsun ve Trabzon metropolit merkezleri basılarak çok sayıda silah ve belge ele geçirildi.İtilaf devletleri, Rumlar’a karşı alınan bu tedbirleri tesirsiz hale getirmek için bazı teşebbüslerde bulunmaya başlayınca da Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti Dışişlerinden aşağıdaki “nota” yı almakta gecikmedi:
“Pontus Devleti fikrini İstanbul’daki Rum Patrikhanesi ve Yunanistan yeniden diriltmişlerdir. Samsun ve Marmara denizi yöresinde şimdiye kadar 200,000’den fazla Türk öldürülmüştür. Türk kadınlarının ırzına geçilmiş, köyleri yakılmıştır. Türk uyruklu Rumlar, Yunanistan tarafından silah altına alınmaktadır. Karadeniz Rumlarını etkisiz hale getirmek için Anadolu içlerine nakledilmektedirler. Samsun bölgesindeki Rum köylerinden 2,500 tüfek ve bir milyondan fazla mermi ele geçirilmiştir.”
Merkez Ordusu kuvvetlendirilerek sayısı artırılmış ve 1922 yılının başlarından itibaren de Pontus ayaklamasının bastırılmasına geçilmiştir. Bunun için de bölgeye dağılan milli kuvvetler, asi Rum köylerini ve onların dayanağı olmuş yerleri birer birer taramaya başladı. Sonunda, Pontus hayali ile başlayan Rumlar’ın elebaşıları ve onların yardakçıları tamamen yok edildi. Bir çıban başı olarak senelerce etkinliğini sürdüren Rumlar’ın bu tutumu kökünden kaldırıldı. Bunun için de Merkez Ordusu’unca ele geçirilen çetelerden 10,886’sı kısmen affedildi. Orduya sığınmayıp direnen 11,188 Rum da öldürüldü. Anadolu içlerinde oturmak zorunda bırakılan Rum kadın ve çocukları da 1923 yılı başlarında vapurlara bindirilerek Yunanistana gönderildi. Böylece, Pontus hayalide sona ermiş oldu.
4. Cumhuriyet Döneminde Samsunla İlgili Olarak Gerçekleşen Bazı Önemli Olaylar
* Mustafa Kemal Paşa 19 Mayıs 1919 da Samsun’a çıktı.
* Mustafa Kemal Paşa 20 Eylül 1924’te tekrar Samsun’a geldi.
* Vezirköprü ilçesi Amasya ilinden ayrılarak Samsun’a bağlandı.
* Fransızların elinde bulunan sigara fabrikası Tekel’e devredildi.
* 1927‘da Elektrik Şebekesi hizmete açıldı.
* 1929‘da Samsun su şebekesine kavuştu.
* 29 Ekim 1930 ‘da Gazi Kütüphanesi hizmete açıldı.
* 1932‘de Samsun-Sivas demiryolu hizmete açıldı.
* 1934’te Kavak bucağı, ilçe oldu.
* 1944’te Alaçam bucağı ilçe oldu.
* 1946’da Verem Savaş Dispanseri hizmete açıldı.
* 1953’te SSK Hastanesi hizmete açıldı.
* 1954’te Halk Eğitim Merkezi hizmete açıldı.
* 1957’de Samsun Havalimanı hizmete açıldı.
* 1959’da Kızılay Kan Merkezi kuruldu.
* 1960’ta Samsun Limanı hizmete açıldı.
* 1961’de Samsun Fuarı hizmete açıldı.
* 1968’de Karadeniz Bakır İşletmeleri hizmete girdi.
* 1970’de Samsun Azot fabrikası üretime başladı.
* 1973’te Belediye sarayı hizmete açıldı.
* 1979’da Samsun şehirlerarası tam otomatik telefon görüşmesine açıldı.
* 1982’de 19 Mayıs Üniversitesi öğretime başladı.
* 1993 de Samsun Büyük Şehir statüsünü aldı
* 1996’da Samsun İçme ve Kullanma suyu projesi tamamlandı.
* 1997’de Samsun Kalkınmada Öncelikli Yöre Statüsüne alındı. Uygulamaya Ocak 1998’de geçildi.
* 1998’de Samsun-Çarşamba Uluslararası Havalimanı resmi olarak açıldı. 1999 Şubatında seferler başladı.
07-04-2008, Saat: 03:50 PM
ohhhhhhhhhhhhhh beee samsunluu arkadaşlarımm nolcakk buranın hali yahuu
kıskandım bende bafranınkini şeetcem
kıskandım bende bafranınkini şeetcem
07-04-2008, Saat: 04:01 PM
BAFRA
TARIHI:
Bafra'nin tarihi M.Ö. 5000 yillarina kadar uzanmaktadir. Ikiztepe ören yerinde yapilan arastirmalarda Kalkolitik Döneme (M.Ö. 5000-4000) ait yerlesmelerin izine rastlanmistir. Ikiztepe ören yerinde I.Ö. 4000 yillarindan I.Ö. 1700 yillarina kadar 2300 yil boyunca sürekli yerlesim yapildigi anlasilmistir. Burada Eski Tunç Çagi (M.Ö. 3000-2000) ve Erken Hitit (M.Ö. 1900-1800) dönemi kültürlerinin izlerinin tasiyan çok sayida eser ve kalinti bulunmustur. M.Ö. 670 yillarinda Paflogonlarin'da Kizilirmak vadisinde yasadiklari bilinmektedir.
M.Ö. 6. yy'da Lidyalilarin eline geçen bölgeyi M.Ö. 546 da Persler istila etmistir. Ikiztepede Helenistik döneme (M.Ö. 330-30) ait bir anit mezarda bulunmaktadir.
Bu bölge M.Ö. 47'de önce Roma, sonrada Bizans egemenligine girmistir.
1071 Malazgirt savasindan sonra Selçuklularin eline geçen Bafra'ya 1214 yilinda Anadolu Selçuklu Hükümdari Izzettin Keykuvas Türkmen asiretlerini yerlestirmistir. 1243'de baslayan Mogol istilalari Selçuklu Imparatorlugunun yikilmasi ve Türk beyliklerinin kurulmaya baslamasina neden olmustur. Iste bu dönemde bölgede küçük bir Selçuklu beyligi olan Bafra Beyligi kurulmustur. 1460'da ise Bafra Osmanli hakimiyetine girmistir.
Bafra adinin; Kizilirmagin denize açildigi yerde (M.Ö. 521 yillarinda Fenikeliler zamaninda) ticaret gemilerini yanastigi koylara kurulan, ticaret evlerine, Bafira denilmesinden geldigi sanilmaktadir.
Bafra Ilçesi Osmanli Imparatorlugu devrinde Trabzon iline bagli Canik Sancagina ait bir yerdi. Hangi tarihte kaza merkezi oldugu kesin olarak bilinmemektedir. Salname kayitlarin göre 1854 yili sonlarinda kaza merkezi oldugu anlasilmaktadir.
Imparatorluk zamaninda 1876 harbinden sonra Kirim'dan Bafra'ya çok sayida Türk gelmistir. Daha sonralari çikan Balkan ve I. Dünya savaslari Türk halkinin azalip, fakirlesmesinin, azinlik olmalarina ragmen Rum ve Ermenilerin iktisadi hayati ellerine geçirip zenginlesmelerini saglamistir.
Bundan dolayi cesaretlenerek Rum- Pontus imparatorlugunu kurma hevesine kapilan Ermeni ve Rumlar mavri mira cemiyetini kurmuslardir. Fakat 1919'da Milli Mücadelenin baslamasiyla bu amaçlari gerçeklesmemis, daha sonra Bati Trakya'daki Türklerle degistirilmislerdir.
Bafra, Cumhuriyetin kurulmasindan bu yana Samsun ilinin büyük bir ilçesi olarak yerini muhafaza etmistir.
COGRAFI KONUMU :
Bafra Karadeniz'e 20 km. uzaklikta, denizden yüksekligi 20 m olan ve Kizilirmak'in biriktirdigi birikinti ovasi üzerinde kurulmus; bir ilçemizdir.
Ilçe dogusunda ve kuzeyinde Karadeniz, batisinda Alaçam, güneyinde Kavak ilçeleriyle çevrilmistir. Yüz ölçümü 175.000 hektar. Samsun'a uzakligi 51 km. dir.
Kizilirmak deltasini kaplayan Bafra ovasi güneyde daglarla çevrilidir. Bunlardan en yüksegi 1224 m ile Nebyan dagidir. Bu daglar Canik Daglarinin uzantilaridir. Bafra'nin en büyük, Türkiye'nin ise en uzun akarsuyu Kizilirmak bu daglari derin bir vadi ile geçerek ovaya ulasir. Bafra ovasi tamamen Kizilirmak tarafindan olusturulmustur. Irmagin denize yakin kisimlarinda birçok göl olusturmustur. Nebyan daginin etekleri ise yayla durumundadir.
Kizilirmak'in uzunlugu 1151 km'dir. Sivas'taki Kizil Dag'dan dogar, Orta Anadolu'da genis bir yay çizerek Bafra'dan denize dökülür. En çok Nisan ve Temmuz dönemlerinde su tasir.
Kizilirmak'in denize döküldügü yerde olusmus göller, irmagin her iki yakasinda da yeralir. Batidaki göl Karabogaz, Dogudaki ise balik gölleridir. Dogu yakada yeralan göllerin baslicalari sunlardir; Dutdibi, Liman, Hayirli, Çernek, Uzungöl, Tombul göl, Ince göl. Göllerin çevresi sazlik ve batakliktir. Ancak , ormanlik alanlarda göze çarpar.
SOSYO- EKONOMIK YAPISI:
Tarimsal üreten ve tarim ürünlerinin pazarlanmasina dayali bir ekonomi gelismistir.Kizilirmak deltasinin sulakalan çevresinde yasayan insanlarin ise temel geçim kaynaklari tarim, hayvancilik, balikçilik ve sazcilik gibi etkinliklerdir.
Kizilirmak Deltasi Türkiye'nin önemli tarim alanlarindan birisidir ve yogun olarak sebze tarimi yapilmaktadir. Deltanin sulakalan çevresinde ise daha çok çeltik ve hububat üretilmektedir.
Ilçede hayvancilik genellikle sulakalan çevresindeki köylerde yapilmaktadir. Ilçede Balikçilikta oldukça gelismistir. Balik göllerinde tutulan baliklar iç piyasada tüketilirken; 1985 yilinda yetistirilmeye baslanan kerevitin hemen hemen tamami yurtdisina satilmaktadir.
Sanayi alanindaki faaliyetlerde basta Tütün olmak üzere oldukça gelismistir. Ilçedeki Tekel yaprak Tütün Merkez Isletme Müdürlügü tütünlerin bakim ve isletmesini gerçeklestirir.
Bölgede 1 Tekel, 6 Konfeksiyon-Tekstil, 35 Orman ürünleri, 8 un- kepek, 2 Balikunu-yagi isletmesi, Ayrica; Tugla, Damper, Tanker, Soba, Mibzer, Zirai Aletler Donduma üretimi yapan isletmelerde mevcuttur. Bu alanlarda toplam olarak yaklasik 3000 kisi istihdam edilmektedir. Bunlarin disinda diger imalat ve montaj sanayi dallarindan olusan bir de küçük sanayi sitesi vardir. Bafra'da bir de Kizilirmak üzerinde elektrik üretim ve sulama amaçli Altinkaya Baraji ile Derbent Barajlari bulunmaktadir.
ULASIM:
Bafra Samsun'un 51 km batisinda, Samsun-Sinop Devlet Karayolu üzerindedir. Her gün her saat Samsun'dan Bafra'ya araç bulmak mümkündür. Ulasim problemi kesinlikle yoktur.
TARIHI VE KÜLTÜREL DEGERLER:
Bilinen geçmisi M.Ö. 5000-4000 yillarina dayanan ve günümüze kadar sürekli yerlesim yapildigi anlasilan Kizilirmak agzi ve çevresi Tarihi ve Kültürel eserler bakimindan yüklüce bir mirasa sahiptir.
1971 yilindan itibaren Ikiztepe köyü sinirlarinda bulunan Ikiz Tepe ören yeri ve çevrede yapilan yüzey arastirmalarinda 57 höyük tip, düz yerlesim yeri, 25 antik çag ile hemen sonrasina ait kalinti, 48 tümülüs, 5 kaya mezari, 3 mezarlik, 1 kale, 1 hamam, 1 köprü bulunmustur. Ikiztepe'de, elde edilen bulgular, burada Erken Hitit dönemine ait önemli bir kentin oldugunu belgelemektedir.
Ikiztepe ören yerindeki en yüksek tepe ilk Tunç Çagi III. Zamaninda (M.Ö 2300-2100) mezarlik olarak kullanilmis. Eski Anadoluda bulunan mezarliklardan en büyügü olan bu mezarlikta 623 adet mezar tespit edilmistir.
Ikiztepe ören yerindeki bu en yüksek tepe daha sonra Helenistik çagda (M.Ö. 330-30) bir Tümülüs (Yigma Mezar) olarakta kullanilmistir.
Ikiztepe'de ortaya çikartilan 6000 civarindaki, pismis toprak, kemik, boynuz, tas ve maden eserler Samsun Arkeoloji Müzesinde sergilenmektedir.
Ikiztepe ören yeri, Kültür Bakanliginca arkeolojik alan olarak tescil edilmis ve kamulastirilmistir.
Kaleler:
Bafra'da Marti Kalesi ve Asar Kale olmak üzere iki kale kalintisi vardir. Bunlardan Marti Kalesi harabe halindedir. Helenistik döneme aittir.
Asar Kale'de harabe halindedir. Kizilirmak vadisinde Agsar köyünde bulunan kale M.Ö. 1000 yillarina tarihlenmistir.
Paflagonya Kaya Mezarlari: (M.Ö. 700) da, Asar Kalesinin oldugu bölgede Kizilirmak vadisinde dikkat çeken tarihi yapilardir.
Camiler:
Büyük Cami (1670), Tayyar Pasa Cami (1869), Çarsi Cami(1865), Nuri Ibrahim Cami (1887), Seyhören Türbesi.
Hamamlar:
Yeni Sifa Hamami (17.yy); Uzun hamam Bedesten; 17.yy da yapildigi sanilmaktadir.
Çesmeler:
Çesme, Alibey Çesmesi (1751), Hüseyin Bey Çesmesi, Kadi Çesmesi (1778), Mescit Çesmesi (1840), Tasli Çesme, Camiler, Türbeler, Hamamlar, çesmeler ve Bedesten Osmanli dönemine ait tarihi yapilardir.
GEZI VE MESIRE YERLERI:
Kizilirmak Deltasi:
Bafra'nin dogusundan batisina 60 km'lik bir kiyi seridine sahiptir. Bu deltada balik gölleri, kiyi kumullari, çorak adalar, kuru ve su basar çayirlar, sazliklar, çamur düzlükleri ve tarim alanlari yeralir. Kizilirmak Deltasi uzun yillardan beri kus varligi açisindan son derece önemli bir yer olarak bilinmektedir. Deltanin sahilleri denize girmek ve günesten yararlanmak isteyeler için idealdir.
Balik Gölleri:
Ilçenin 20 km kuzey batisinda Kizilirmak'in iki yakasinda yeralirlar. Bu göller irili ufakli 33 parçadan olusur. Göllerden bazilari; Karabogaz Gölü, Balik Gölü, Liman Gölü, Dut dibi Gölü, Uzungöl, Hayirli Göl, Ince Göl, Çernek Gölü, Tombul Göldür. Çevresi sazlik ve bataklik olan bu bölge, kus gözlemciligi açisindan dört mevsim çok önemli bir potansiyele sahiptir. Bu bölgemiz ülkemizin en önemli sulak alan eko-sistemlerinden birini olusturur.
Baraj Gölleri:
Altinkaya ve Derbent Barajlarinin gölleri ve çevresindeki agaçlik alanlar Bafra'nin görülmeye deger köselerindendir. Piknik yapmak ve dinlenmek amaciyla gidilecek yerler olmasi yaninda; oltayla veya agli balik avlamak içinde uygun mekanlardir.
FOLKLORIK DEGERLER:
Bölge kozmopolit bir yapiya sahip oldugundan çesitli folklorik özellikleri de içine almistir. Bu nedenle ilçe ve çevresinde degisik yörelerin oyunlari oynanmaktadir.
Ilçede hali ve kilim dokumaciligi, özellikle dag köylerinde bez dokumaciligi yapilmaktadir. Bir de zembil örücülügü ve hasir örücülügü gelismistir.
YEMEKLER:
Bafra pidesi, köftesi, Nokulu (Lokul) ve kaymakli lokumu ile ünlüdür. Nokul hamurdan içine ceviz ve kuru üzüm konularak yapilir. Birde meshur bal kaymak dondurmasi vardir.
ÇETİNKAYA KÖPRÜSÜ
ALTINKAYA BARAJI
DERBENT BARAJI
ALİBEY ÇEŞMESİ
BEDESTEN ÇARŞISI
HIZIRBEY TÜRBESİ
BÜYÜK CAMİİ
KAPIKAYA
İKİZTEPE DRAMOSLU MEZAR
KALE MEZARLARI
BARAJ GÖLÜ
KARPUZ FESTİVALİ
KARPUZ FESTİVALİ
TARIHI:
Bafra'nin tarihi M.Ö. 5000 yillarina kadar uzanmaktadir. Ikiztepe ören yerinde yapilan arastirmalarda Kalkolitik Döneme (M.Ö. 5000-4000) ait yerlesmelerin izine rastlanmistir. Ikiztepe ören yerinde I.Ö. 4000 yillarindan I.Ö. 1700 yillarina kadar 2300 yil boyunca sürekli yerlesim yapildigi anlasilmistir. Burada Eski Tunç Çagi (M.Ö. 3000-2000) ve Erken Hitit (M.Ö. 1900-1800) dönemi kültürlerinin izlerinin tasiyan çok sayida eser ve kalinti bulunmustur. M.Ö. 670 yillarinda Paflogonlarin'da Kizilirmak vadisinde yasadiklari bilinmektedir.
M.Ö. 6. yy'da Lidyalilarin eline geçen bölgeyi M.Ö. 546 da Persler istila etmistir. Ikiztepede Helenistik döneme (M.Ö. 330-30) ait bir anit mezarda bulunmaktadir.
Bu bölge M.Ö. 47'de önce Roma, sonrada Bizans egemenligine girmistir.
1071 Malazgirt savasindan sonra Selçuklularin eline geçen Bafra'ya 1214 yilinda Anadolu Selçuklu Hükümdari Izzettin Keykuvas Türkmen asiretlerini yerlestirmistir. 1243'de baslayan Mogol istilalari Selçuklu Imparatorlugunun yikilmasi ve Türk beyliklerinin kurulmaya baslamasina neden olmustur. Iste bu dönemde bölgede küçük bir Selçuklu beyligi olan Bafra Beyligi kurulmustur. 1460'da ise Bafra Osmanli hakimiyetine girmistir.
Bafra adinin; Kizilirmagin denize açildigi yerde (M.Ö. 521 yillarinda Fenikeliler zamaninda) ticaret gemilerini yanastigi koylara kurulan, ticaret evlerine, Bafira denilmesinden geldigi sanilmaktadir.
Bafra Ilçesi Osmanli Imparatorlugu devrinde Trabzon iline bagli Canik Sancagina ait bir yerdi. Hangi tarihte kaza merkezi oldugu kesin olarak bilinmemektedir. Salname kayitlarin göre 1854 yili sonlarinda kaza merkezi oldugu anlasilmaktadir.
Imparatorluk zamaninda 1876 harbinden sonra Kirim'dan Bafra'ya çok sayida Türk gelmistir. Daha sonralari çikan Balkan ve I. Dünya savaslari Türk halkinin azalip, fakirlesmesinin, azinlik olmalarina ragmen Rum ve Ermenilerin iktisadi hayati ellerine geçirip zenginlesmelerini saglamistir.
Bundan dolayi cesaretlenerek Rum- Pontus imparatorlugunu kurma hevesine kapilan Ermeni ve Rumlar mavri mira cemiyetini kurmuslardir. Fakat 1919'da Milli Mücadelenin baslamasiyla bu amaçlari gerçeklesmemis, daha sonra Bati Trakya'daki Türklerle degistirilmislerdir.
Bafra, Cumhuriyetin kurulmasindan bu yana Samsun ilinin büyük bir ilçesi olarak yerini muhafaza etmistir.
COGRAFI KONUMU :
Bafra Karadeniz'e 20 km. uzaklikta, denizden yüksekligi 20 m olan ve Kizilirmak'in biriktirdigi birikinti ovasi üzerinde kurulmus; bir ilçemizdir.
Ilçe dogusunda ve kuzeyinde Karadeniz, batisinda Alaçam, güneyinde Kavak ilçeleriyle çevrilmistir. Yüz ölçümü 175.000 hektar. Samsun'a uzakligi 51 km. dir.
Kizilirmak deltasini kaplayan Bafra ovasi güneyde daglarla çevrilidir. Bunlardan en yüksegi 1224 m ile Nebyan dagidir. Bu daglar Canik Daglarinin uzantilaridir. Bafra'nin en büyük, Türkiye'nin ise en uzun akarsuyu Kizilirmak bu daglari derin bir vadi ile geçerek ovaya ulasir. Bafra ovasi tamamen Kizilirmak tarafindan olusturulmustur. Irmagin denize yakin kisimlarinda birçok göl olusturmustur. Nebyan daginin etekleri ise yayla durumundadir.
Kizilirmak'in uzunlugu 1151 km'dir. Sivas'taki Kizil Dag'dan dogar, Orta Anadolu'da genis bir yay çizerek Bafra'dan denize dökülür. En çok Nisan ve Temmuz dönemlerinde su tasir.
Kizilirmak'in denize döküldügü yerde olusmus göller, irmagin her iki yakasinda da yeralir. Batidaki göl Karabogaz, Dogudaki ise balik gölleridir. Dogu yakada yeralan göllerin baslicalari sunlardir; Dutdibi, Liman, Hayirli, Çernek, Uzungöl, Tombul göl, Ince göl. Göllerin çevresi sazlik ve batakliktir. Ancak , ormanlik alanlarda göze çarpar.
SOSYO- EKONOMIK YAPISI:
Tarimsal üreten ve tarim ürünlerinin pazarlanmasina dayali bir ekonomi gelismistir.Kizilirmak deltasinin sulakalan çevresinde yasayan insanlarin ise temel geçim kaynaklari tarim, hayvancilik, balikçilik ve sazcilik gibi etkinliklerdir.
Kizilirmak Deltasi Türkiye'nin önemli tarim alanlarindan birisidir ve yogun olarak sebze tarimi yapilmaktadir. Deltanin sulakalan çevresinde ise daha çok çeltik ve hububat üretilmektedir.
Ilçede hayvancilik genellikle sulakalan çevresindeki köylerde yapilmaktadir. Ilçede Balikçilikta oldukça gelismistir. Balik göllerinde tutulan baliklar iç piyasada tüketilirken; 1985 yilinda yetistirilmeye baslanan kerevitin hemen hemen tamami yurtdisina satilmaktadir.
Sanayi alanindaki faaliyetlerde basta Tütün olmak üzere oldukça gelismistir. Ilçedeki Tekel yaprak Tütün Merkez Isletme Müdürlügü tütünlerin bakim ve isletmesini gerçeklestirir.
Bölgede 1 Tekel, 6 Konfeksiyon-Tekstil, 35 Orman ürünleri, 8 un- kepek, 2 Balikunu-yagi isletmesi, Ayrica; Tugla, Damper, Tanker, Soba, Mibzer, Zirai Aletler Donduma üretimi yapan isletmelerde mevcuttur. Bu alanlarda toplam olarak yaklasik 3000 kisi istihdam edilmektedir. Bunlarin disinda diger imalat ve montaj sanayi dallarindan olusan bir de küçük sanayi sitesi vardir. Bafra'da bir de Kizilirmak üzerinde elektrik üretim ve sulama amaçli Altinkaya Baraji ile Derbent Barajlari bulunmaktadir.
ULASIM:
Bafra Samsun'un 51 km batisinda, Samsun-Sinop Devlet Karayolu üzerindedir. Her gün her saat Samsun'dan Bafra'ya araç bulmak mümkündür. Ulasim problemi kesinlikle yoktur.
TARIHI VE KÜLTÜREL DEGERLER:
Bilinen geçmisi M.Ö. 5000-4000 yillarina dayanan ve günümüze kadar sürekli yerlesim yapildigi anlasilan Kizilirmak agzi ve çevresi Tarihi ve Kültürel eserler bakimindan yüklüce bir mirasa sahiptir.
1971 yilindan itibaren Ikiztepe köyü sinirlarinda bulunan Ikiz Tepe ören yeri ve çevrede yapilan yüzey arastirmalarinda 57 höyük tip, düz yerlesim yeri, 25 antik çag ile hemen sonrasina ait kalinti, 48 tümülüs, 5 kaya mezari, 3 mezarlik, 1 kale, 1 hamam, 1 köprü bulunmustur. Ikiztepe'de, elde edilen bulgular, burada Erken Hitit dönemine ait önemli bir kentin oldugunu belgelemektedir.
Ikiztepe ören yerindeki en yüksek tepe ilk Tunç Çagi III. Zamaninda (M.Ö 2300-2100) mezarlik olarak kullanilmis. Eski Anadoluda bulunan mezarliklardan en büyügü olan bu mezarlikta 623 adet mezar tespit edilmistir.
Ikiztepe ören yerindeki bu en yüksek tepe daha sonra Helenistik çagda (M.Ö. 330-30) bir Tümülüs (Yigma Mezar) olarakta kullanilmistir.
Ikiztepe'de ortaya çikartilan 6000 civarindaki, pismis toprak, kemik, boynuz, tas ve maden eserler Samsun Arkeoloji Müzesinde sergilenmektedir.
Ikiztepe ören yeri, Kültür Bakanliginca arkeolojik alan olarak tescil edilmis ve kamulastirilmistir.
Kaleler:
Bafra'da Marti Kalesi ve Asar Kale olmak üzere iki kale kalintisi vardir. Bunlardan Marti Kalesi harabe halindedir. Helenistik döneme aittir.
Asar Kale'de harabe halindedir. Kizilirmak vadisinde Agsar köyünde bulunan kale M.Ö. 1000 yillarina tarihlenmistir.
Paflagonya Kaya Mezarlari: (M.Ö. 700) da, Asar Kalesinin oldugu bölgede Kizilirmak vadisinde dikkat çeken tarihi yapilardir.
Camiler:
Büyük Cami (1670), Tayyar Pasa Cami (1869), Çarsi Cami(1865), Nuri Ibrahim Cami (1887), Seyhören Türbesi.
Hamamlar:
Yeni Sifa Hamami (17.yy); Uzun hamam Bedesten; 17.yy da yapildigi sanilmaktadir.
Çesmeler:
Çesme, Alibey Çesmesi (1751), Hüseyin Bey Çesmesi, Kadi Çesmesi (1778), Mescit Çesmesi (1840), Tasli Çesme, Camiler, Türbeler, Hamamlar, çesmeler ve Bedesten Osmanli dönemine ait tarihi yapilardir.
GEZI VE MESIRE YERLERI:
Kizilirmak Deltasi:
Bafra'nin dogusundan batisina 60 km'lik bir kiyi seridine sahiptir. Bu deltada balik gölleri, kiyi kumullari, çorak adalar, kuru ve su basar çayirlar, sazliklar, çamur düzlükleri ve tarim alanlari yeralir. Kizilirmak Deltasi uzun yillardan beri kus varligi açisindan son derece önemli bir yer olarak bilinmektedir. Deltanin sahilleri denize girmek ve günesten yararlanmak isteyeler için idealdir.
Balik Gölleri:
Ilçenin 20 km kuzey batisinda Kizilirmak'in iki yakasinda yeralirlar. Bu göller irili ufakli 33 parçadan olusur. Göllerden bazilari; Karabogaz Gölü, Balik Gölü, Liman Gölü, Dut dibi Gölü, Uzungöl, Hayirli Göl, Ince Göl, Çernek Gölü, Tombul Göldür. Çevresi sazlik ve bataklik olan bu bölge, kus gözlemciligi açisindan dört mevsim çok önemli bir potansiyele sahiptir. Bu bölgemiz ülkemizin en önemli sulak alan eko-sistemlerinden birini olusturur.
Baraj Gölleri:
Altinkaya ve Derbent Barajlarinin gölleri ve çevresindeki agaçlik alanlar Bafra'nin görülmeye deger köselerindendir. Piknik yapmak ve dinlenmek amaciyla gidilecek yerler olmasi yaninda; oltayla veya agli balik avlamak içinde uygun mekanlardir.
FOLKLORIK DEGERLER:
Bölge kozmopolit bir yapiya sahip oldugundan çesitli folklorik özellikleri de içine almistir. Bu nedenle ilçe ve çevresinde degisik yörelerin oyunlari oynanmaktadir.
Ilçede hali ve kilim dokumaciligi, özellikle dag köylerinde bez dokumaciligi yapilmaktadir. Bir de zembil örücülügü ve hasir örücülügü gelismistir.
YEMEKLER:
Bafra pidesi, köftesi, Nokulu (Lokul) ve kaymakli lokumu ile ünlüdür. Nokul hamurdan içine ceviz ve kuru üzüm konularak yapilir. Birde meshur bal kaymak dondurmasi vardir.
ÇETİNKAYA KÖPRÜSÜ
ALTINKAYA BARAJI
DERBENT BARAJI
ALİBEY ÇEŞMESİ
BEDESTEN ÇARŞISI
HIZIRBEY TÜRBESİ
BÜYÜK CAMİİ
KAPIKAYA
İKİZTEPE DRAMOSLU MEZAR
KALE MEZARLARI
BARAJ GÖLÜ
KARPUZ FESTİVALİ
KARPUZ FESTİVALİ
07-04-2008, Saat: 04:26 PM
Karpuzlarda ne guzel gorunuyor oyle..
Insanin cani cekiyor...
Insanin cani cekiyor...
07-04-2008, Saat: 04:38 PM
Değil mi ..
Seninde güzel emeğine sağlık Mervecim
Seninde güzel emeğine sağlık Mervecim
07-04-2008, Saat: 04:38 PM
K€$K!NßI¢@K Adlı Kullanıcıdan Alıntı:Karpuzlarda ne guzel gorunuyor oyle..
Insanin cani cekiyor...
bide canlı görsen demekkii hem kocamanlar hemde tatları müthişş
07-04-2008, Saat: 04:40 PM
ağustosta festival varr karpuz festivalii günü netleşince haber vericemm burdann herkesi beklerim