07-07-2008, Saat: 09:18 PM
Gökkubbe gecesine asılan gümüş tepsi,
Hilâlden gelen bedir dediler ki: ''Kaderin! ''
Gönlüme düşen korun senden gelmişti hepsi.
Sol yanım sinsi volkan, sağ yanım yine serin,
Yanarken donan beden, gülüm senin eserin!
Aşkın ilk kıvılcımı kalbe düşerken yine,
Sanmam ki kızıl alev his telini bıraksın.
Hiç çıkmamak üzere süzüldün canevine.
Gözden ıraksın diye, sanma kalpten ıraksın;
Her yılın tünelinden, isterse asır aksın!
Gecenin mavisine, ışığındı saçılan.
Bir eşini görmedi, benzerini bu âlem,
Hüzün kapılarıydı, sonsuzluğa açılan.
Ayrı düştük diye mi, siması nurlu hâlem;
İsyan ateşi yaktı, özlemi yazan kalem!
Hayal ve rüyalara düştüğün andan beri,
Dilime isyan sindi, yalvarıp yakarmaktan.
Dolunay dedikleri: Nazlı ceylan, bir peri...
Hiçbir şey anlamadı, kalem tutan parmaktan,
Ne gökten inen yıldız, ne dağları yarmaktan! ...
Hasret günleri saydı, ayrılığın sisinden,
Her teli özleminden saçıma düşen aklar.
Bir hicran ateşinin dumanı ve isinden,
Işığını daima sonraki aya saklar,
Kaderim Dolunay'ı, niçin bana yasaklar?
Ey sevdanın perisi! Elindeki kimedir? ...
Hasret ateşten gömlek, kim giyecek sırtına?
Gündüz Güneş gece sen, dağları aşan bedir,
Zirveler baş eğerken, ufak bir kıpırtına;
Mahşere dek diner mi ruhumdaki fırtına? !
Hilâlden gelen bedir dediler ki: ''Kaderin! ''
Gönlüme düşen korun senden gelmişti hepsi.
Sol yanım sinsi volkan, sağ yanım yine serin,
Yanarken donan beden, gülüm senin eserin!
Aşkın ilk kıvılcımı kalbe düşerken yine,
Sanmam ki kızıl alev his telini bıraksın.
Hiç çıkmamak üzere süzüldün canevine.
Gözden ıraksın diye, sanma kalpten ıraksın;
Her yılın tünelinden, isterse asır aksın!
Gecenin mavisine, ışığındı saçılan.
Bir eşini görmedi, benzerini bu âlem,
Hüzün kapılarıydı, sonsuzluğa açılan.
Ayrı düştük diye mi, siması nurlu hâlem;
İsyan ateşi yaktı, özlemi yazan kalem!
Hayal ve rüyalara düştüğün andan beri,
Dilime isyan sindi, yalvarıp yakarmaktan.
Dolunay dedikleri: Nazlı ceylan, bir peri...
Hiçbir şey anlamadı, kalem tutan parmaktan,
Ne gökten inen yıldız, ne dağları yarmaktan! ...
Hasret günleri saydı, ayrılığın sisinden,
Her teli özleminden saçıma düşen aklar.
Bir hicran ateşinin dumanı ve isinden,
Işığını daima sonraki aya saklar,
Kaderim Dolunay'ı, niçin bana yasaklar?
Ey sevdanın perisi! Elindeki kimedir? ...
Hasret ateşten gömlek, kim giyecek sırtına?
Gündüz Güneş gece sen, dağları aşan bedir,
Zirveler baş eğerken, ufak bir kıpırtına;
Mahşere dek diner mi ruhumdaki fırtına? !