07-12-2008, Saat: 12:51 PM
merhaba,
sıcak bir merhaba önce
geciktim
uzak yollardan geldim
bavulumda kanayan aşk yaraları
yol yorgunuyum da üstelik
kendime gelmeye çalışıyordum
bilmeden sana geldim
seni biryerlerden ısırıyor gözlerim
bu aşinalığı ruhlarımızın
miras kalmış olabilirmi
ruhlar alemindeki sevişmelerden
ellerini yadırgamadı ellerim
gözlerim kalbine değmiş sanki
biryerlerde
ellerimle koymuş gibi buldum
sıcaklığını teninin
yakınlık dediysem
çözme hemen bağcıklarını yüreğinin
oturup içelim önce
birbirimizi
bir kahve fincanında
önce bir yere yerleşmeliyim
dedim ya
yol yorgunuyum
yaralarımda bavul kanamaları
şimdi açılalım birbirimize
yüzme biliyorsan
boğulmasın biri diğerinde
kaç kulaç attığımızı hesaplamadan
bırakalım kendimizi aşk denizine
ne terazi, ne metre yaramaz burda işine
bana kaç adım geldiğini saymadan
gözlerini kapatıp yürüyeceksin
yüreğine yatırım yapacaksan
beni değil, kalbine kuleler dikeceksin
çünkü hesap işlemez aşka
bir bedene iki can sığdırma çabası bu
ben karlar altındayken sen üşüyeceksin
bir dikene bastığında benden ah işiteceksin
köklerim sende filizlenecek
ben yanacağım, sen tüteceksin
ne diyordun
kuyumcu terazisi,
metre,
üç adım
diyorum ki,
iki okyanus gibi yürüsek birbirimize
karışsak sonra
hesapsız, kitapsız
matematiğe dökmeden işi
bir savaşma değil bu nihayetinde
bir sevişme
belkide bir nebze ruhları değişme
kazananı kaybedeni yok
yeneni yenileni
bir bir berabere kalacağız sonuçta
yorma kendini
çıkacak çivisi aşkın daha çakılmadan
kuyumcu terazisi,
metre,
beş adım,
diyorsun
diyorum ki,
mantığınla sevme beni
ölçülmez aşkın boyu eni,
hele kantara hiç vurma
kasap gibi
hiçbir çengele gelemem ben
kelepçelerini çöz sevmelerinin
bir eskiciye sat terazini
kuyumcu terazisi,
metre,
on adım
diyorsun
sen trende seyahatten yanasın
güzergah ve durakları belli
oysa bir deli tay koşar içimde
dörnala
tutuşmuşsam ellerine sevgilinin
her yanım yangın yeri
cehennemine ateş olurum
cennetine mavi bir deniz
uğraşma, anlayamazsın hislerimi
bir sevmelik canım kalmış zaten
bırak harcama beni
sıcak bir merhaba önce
geciktim
uzak yollardan geldim
bavulumda kanayan aşk yaraları
yol yorgunuyum da üstelik
kendime gelmeye çalışıyordum
bilmeden sana geldim
seni biryerlerden ısırıyor gözlerim
bu aşinalığı ruhlarımızın
miras kalmış olabilirmi
ruhlar alemindeki sevişmelerden
ellerini yadırgamadı ellerim
gözlerim kalbine değmiş sanki
biryerlerde
ellerimle koymuş gibi buldum
sıcaklığını teninin
yakınlık dediysem
çözme hemen bağcıklarını yüreğinin
oturup içelim önce
birbirimizi
bir kahve fincanında
önce bir yere yerleşmeliyim
dedim ya
yol yorgunuyum
yaralarımda bavul kanamaları
şimdi açılalım birbirimize
yüzme biliyorsan
boğulmasın biri diğerinde
kaç kulaç attığımızı hesaplamadan
bırakalım kendimizi aşk denizine
ne terazi, ne metre yaramaz burda işine
bana kaç adım geldiğini saymadan
gözlerini kapatıp yürüyeceksin
yüreğine yatırım yapacaksan
beni değil, kalbine kuleler dikeceksin
çünkü hesap işlemez aşka
bir bedene iki can sığdırma çabası bu
ben karlar altındayken sen üşüyeceksin
bir dikene bastığında benden ah işiteceksin
köklerim sende filizlenecek
ben yanacağım, sen tüteceksin
ne diyordun
kuyumcu terazisi,
metre,
üç adım
diyorum ki,
iki okyanus gibi yürüsek birbirimize
karışsak sonra
hesapsız, kitapsız
matematiğe dökmeden işi
bir savaşma değil bu nihayetinde
bir sevişme
belkide bir nebze ruhları değişme
kazananı kaybedeni yok
yeneni yenileni
bir bir berabere kalacağız sonuçta
yorma kendini
çıkacak çivisi aşkın daha çakılmadan
kuyumcu terazisi,
metre,
beş adım,
diyorsun
diyorum ki,
mantığınla sevme beni
ölçülmez aşkın boyu eni,
hele kantara hiç vurma
kasap gibi
hiçbir çengele gelemem ben
kelepçelerini çöz sevmelerinin
bir eskiciye sat terazini
kuyumcu terazisi,
metre,
on adım
diyorsun
sen trende seyahatten yanasın
güzergah ve durakları belli
oysa bir deli tay koşar içimde
dörnala
tutuşmuşsam ellerine sevgilinin
her yanım yangın yeri
cehennemine ateş olurum
cennetine mavi bir deniz
uğraşma, anlayamazsın hislerimi
bir sevmelik canım kalmış zaten
bırak harcama beni