07-15-2008, Saat: 11:52 PM
KURABIYE HIRSIZI
Bir gece kadının biri bekliyordu havaalanında,daha epeyce zaman vardı uçağın kalkmasına. Havaalanındaki dükkandan bir kitap ve bir paket kurabiye alıp, buldu kendisine oturacak bir yer.
Kendisini kitabına öyle kaptırmıştı ki, ama yine de yanında oturan adamın olabildiğince cüretkar bir şekilde aralarında duran paketten birer birer kurabiye aldığını gördü, ne kadar görmezden gelse de.Bir taraftan kitabini okuyup, bir taraftan kurabiyesini yerken,gözü saatteydi, “kurabiye hırsızı” yavaş yavaş tüketirken kurabiyelerini...
Kulağı saatin tik taklarındaydı ama yine de engelleyemiyordu tik taklar
sinirlenmesini. Düşünüyordu kendi kendine, “Kibar bir insan olmasaydım, morartırdım su adamın gözünü simdi!
“Her kurabiyeye uzandığında, adam da uzatıyordu elini. Sonunda pakette tek bir kurabiye kalınca, “Bakalım simdi ne yapacak?”dedi içinden ve yüzünü donup adama dik dik bakmaya başladı. Adam asabi bir gülümsemeyle uzandı son kurabiyeye ve boldu kurabiyeyi ikiye.Yarısını kurabiyenin atarken ağzına, verdi diğer yarıyı kadına.
Kadın kapar gibi aldı kurabiyeyi adamın elinden ve “Aman Allah’ım, ne cüretkar ve ne kaba bir adam, üstelik bir teşekkür bile etmiyor!” diye geçirdi aklından.
Uçağın kalkacağı anons edilince bir iç çekti rahatlamayla. Topladı eşyalarını ve yürüdü çıkış kapısına, donup bakmadı bile”kurabiye hırsızına”. Uçağa bindi ve oturdu rahat koltuğuna, sonra uzandı bitmek üzere olan kitabına.
Çantasına elini uzatınca, gözleri acildi şaşkınlıkla. Duruyordu gözlerinin önünde bir paket kurabiye! Çaresizlik içinde inledi, “Bunlar benim kurabiyelerimse eğer; ötekilerde onundu ve paylaştı benimle her bir kurabiyesini !”
Özür dilemek için çok geç kaldığını anladı üzüntüyle, kaba ve cüretkar olan, “kurabiye hırsızı” kendisiydi iste.
Bir gece kadının biri bekliyordu havaalanında,daha epeyce zaman vardı uçağın kalkmasına. Havaalanındaki dükkandan bir kitap ve bir paket kurabiye alıp, buldu kendisine oturacak bir yer.
Kendisini kitabına öyle kaptırmıştı ki, ama yine de yanında oturan adamın olabildiğince cüretkar bir şekilde aralarında duran paketten birer birer kurabiye aldığını gördü, ne kadar görmezden gelse de.Bir taraftan kitabini okuyup, bir taraftan kurabiyesini yerken,gözü saatteydi, “kurabiye hırsızı” yavaş yavaş tüketirken kurabiyelerini...
Kulağı saatin tik taklarındaydı ama yine de engelleyemiyordu tik taklar
sinirlenmesini. Düşünüyordu kendi kendine, “Kibar bir insan olmasaydım, morartırdım su adamın gözünü simdi!
“Her kurabiyeye uzandığında, adam da uzatıyordu elini. Sonunda pakette tek bir kurabiye kalınca, “Bakalım simdi ne yapacak?”dedi içinden ve yüzünü donup adama dik dik bakmaya başladı. Adam asabi bir gülümsemeyle uzandı son kurabiyeye ve boldu kurabiyeyi ikiye.Yarısını kurabiyenin atarken ağzına, verdi diğer yarıyı kadına.
Kadın kapar gibi aldı kurabiyeyi adamın elinden ve “Aman Allah’ım, ne cüretkar ve ne kaba bir adam, üstelik bir teşekkür bile etmiyor!” diye geçirdi aklından.
Uçağın kalkacağı anons edilince bir iç çekti rahatlamayla. Topladı eşyalarını ve yürüdü çıkış kapısına, donup bakmadı bile”kurabiye hırsızına”. Uçağa bindi ve oturdu rahat koltuğuna, sonra uzandı bitmek üzere olan kitabına.
Çantasına elini uzatınca, gözleri acildi şaşkınlıkla. Duruyordu gözlerinin önünde bir paket kurabiye! Çaresizlik içinde inledi, “Bunlar benim kurabiyelerimse eğer; ötekilerde onundu ve paylaştı benimle her bir kurabiyesini !”
Özür dilemek için çok geç kaldığını anladı üzüntüyle, kaba ve cüretkar olan, “kurabiye hırsızı” kendisiydi iste.