07-16-2008, Saat: 10:23 PM
Yaygın kaygı bozukluğu
Sürekli kaygı halinde misiniz? Her an ne olacak diye endişe mi ediyorsunuz? Her kapı açılışından, çalan her zilden irkiliyor musunuz? O halde okuyun...
Bu sorulara evet diyenler için, NP Memory Center Nöropsikiyatri Merkezi Uzmanlarından Psikiyatri Uzmanı Dr. Funda Güdücü Sağır habervaktim için kaleme aldı:
KADINLARDA DAHA SIK RASTLANIR
Çoğu kez kişiyi daraltan, bulunduğu yerde rahat bırakmayan, sıkan, nedenini anlayamadığı bunaltı yaşatan duyguları içerir. Toplumumuzda hiçte az olmayan bunaltı ya da kaygı bozukluğu, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de kadınlarda daha sıktır. Hemen her konuda endişeye kapılan bu hastalar olumsuz her türlü senaryoyu yazmaya hatta bu konuda birçok tedbir almaya yatkındırlar. Özellikle sıkıntısını bedenselleştirmeye yatkın olan kadınlarımız vücudundan aldığı her türlü ağrı, uyuşma, karıncalanma, kaşıntı v.s uyarılarını daha şiddetli hissederek kötü hastalık beklentisi ve kuruntusu içinde bazen doktor doktor gezer bazen de karamsar duygular içinde kendini dinleyerek sıkıntılarını çoğaltır. Bunlar sağlıkla ilişkili evhamlardır, başına kötü olayların geleceği beklentileri içinde de kendine eziyet edebilir. Endişelerini makul açıklamalarla dahi gideremez. Her an yüreği ağzında gibi hisseder, heyecanlıdır. Çok basit görünen işler dahi yorucudur ve her türlü ses onun ani tepkilerine neden olur. Uykuda bile tetiktedir.
BİR ÖRNEK
Bir hanım anlatımıyla yaşadıklarını çok güzel dile getiriyordu: “Bir yıldır hayat dayanılmaz oldu. Her an kalp çarpıntısı, göğsüme taş koymuşlar gibi ağırlık var ve nefes alamıyorum. Kışın o soğukta ben gömleğimin yakasını açıp geziyordum. Ev dar geliyor, yatak dar geliyor. Beklemem gereken hiçbir yere gitmiyorum, çünkü orada patlayabilirim. Çok çabuk tartışmaya giriyorum ki ben böyle değilimdir. Beni tanıyamaz oldu çocuklarım bile… uyku haram oldu, kulağım ya kapıda, ya telefonda. Alt komşunun gece kapıyı yumruklaması ile bir yıl önce korkuyla uyanmam tüm bunların başlangıcı oldu. O an başlayan kalp çarpıntısı bana miras kaldı. Her gün ağlar oldum, neşem gitti. Her şey gözümde büyüyor. Benim söylenileni anlamam için birkaç kere duymam gerekiyor. Çok değiştim.”
HAYATINIZ ALT ÜST OLABİLİR
Bu şikayetlere yabancı olmayanların en az 6 aydır bunları yaşıyor olması yaygın kaygı bozukluğu tanısını düşündürür. Kaygının az miktarının kişiye motivasyon veren, harekete geçiren etkisi olur. Yaşadığı stres nedeniyle bazen artış gösterip tekrar düzene girebilir ki bu normal bir durumdur. Ancak kişi giderek artan tepki ortaya koyuyor ve huzursuzluk gelişiyor ise bu durumun değerlendirmeye ihtiyacı vardır. Çoğu kez depresyon gibi diğer ruhsal bozukluklara eşlik eder. Bazen öyle hal alır ki kişiyi işinden, ilişkilerinden koparıp, hayatını alt üst edebilir. Kendisi ile beraber çevresindekileri de kuruntuları ile bunaltabilirler. Elde olmaksızın gelişen bu durum, beyindeki biyokimyasalların çalışma dizgesindeki sorunlardan ileri gelir. Dolayısıyla ilaç tedavisi büyük yarar gösterir.
(habervaktim)
Sürekli kaygı halinde misiniz? Her an ne olacak diye endişe mi ediyorsunuz? Her kapı açılışından, çalan her zilden irkiliyor musunuz? O halde okuyun...
Bu sorulara evet diyenler için, NP Memory Center Nöropsikiyatri Merkezi Uzmanlarından Psikiyatri Uzmanı Dr. Funda Güdücü Sağır habervaktim için kaleme aldı:
KADINLARDA DAHA SIK RASTLANIR
Çoğu kez kişiyi daraltan, bulunduğu yerde rahat bırakmayan, sıkan, nedenini anlayamadığı bunaltı yaşatan duyguları içerir. Toplumumuzda hiçte az olmayan bunaltı ya da kaygı bozukluğu, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de kadınlarda daha sıktır. Hemen her konuda endişeye kapılan bu hastalar olumsuz her türlü senaryoyu yazmaya hatta bu konuda birçok tedbir almaya yatkındırlar. Özellikle sıkıntısını bedenselleştirmeye yatkın olan kadınlarımız vücudundan aldığı her türlü ağrı, uyuşma, karıncalanma, kaşıntı v.s uyarılarını daha şiddetli hissederek kötü hastalık beklentisi ve kuruntusu içinde bazen doktor doktor gezer bazen de karamsar duygular içinde kendini dinleyerek sıkıntılarını çoğaltır. Bunlar sağlıkla ilişkili evhamlardır, başına kötü olayların geleceği beklentileri içinde de kendine eziyet edebilir. Endişelerini makul açıklamalarla dahi gideremez. Her an yüreği ağzında gibi hisseder, heyecanlıdır. Çok basit görünen işler dahi yorucudur ve her türlü ses onun ani tepkilerine neden olur. Uykuda bile tetiktedir.
BİR ÖRNEK
Bir hanım anlatımıyla yaşadıklarını çok güzel dile getiriyordu: “Bir yıldır hayat dayanılmaz oldu. Her an kalp çarpıntısı, göğsüme taş koymuşlar gibi ağırlık var ve nefes alamıyorum. Kışın o soğukta ben gömleğimin yakasını açıp geziyordum. Ev dar geliyor, yatak dar geliyor. Beklemem gereken hiçbir yere gitmiyorum, çünkü orada patlayabilirim. Çok çabuk tartışmaya giriyorum ki ben böyle değilimdir. Beni tanıyamaz oldu çocuklarım bile… uyku haram oldu, kulağım ya kapıda, ya telefonda. Alt komşunun gece kapıyı yumruklaması ile bir yıl önce korkuyla uyanmam tüm bunların başlangıcı oldu. O an başlayan kalp çarpıntısı bana miras kaldı. Her gün ağlar oldum, neşem gitti. Her şey gözümde büyüyor. Benim söylenileni anlamam için birkaç kere duymam gerekiyor. Çok değiştim.”
HAYATINIZ ALT ÜST OLABİLİR
Bu şikayetlere yabancı olmayanların en az 6 aydır bunları yaşıyor olması yaygın kaygı bozukluğu tanısını düşündürür. Kaygının az miktarının kişiye motivasyon veren, harekete geçiren etkisi olur. Yaşadığı stres nedeniyle bazen artış gösterip tekrar düzene girebilir ki bu normal bir durumdur. Ancak kişi giderek artan tepki ortaya koyuyor ve huzursuzluk gelişiyor ise bu durumun değerlendirmeye ihtiyacı vardır. Çoğu kez depresyon gibi diğer ruhsal bozukluklara eşlik eder. Bazen öyle hal alır ki kişiyi işinden, ilişkilerinden koparıp, hayatını alt üst edebilir. Kendisi ile beraber çevresindekileri de kuruntuları ile bunaltabilirler. Elde olmaksızın gelişen bu durum, beyindeki biyokimyasalların çalışma dizgesindeki sorunlardan ileri gelir. Dolayısıyla ilaç tedavisi büyük yarar gösterir.
(habervaktim)