04-05-2011, Saat: 11:33 AM
Ne güzel bir yüreğin var senin be adam!
Ne güzel güler gözlerin… İçi ısınır insanın elbette kanı kaynar sana ama bilmiyorum ki; bu hisler sonra sevgiye döner mi?
“Bir şans tanı bana” diyorsun. Al bütün şanslar senin olsun.
Yürekleri soğuktan üşümüş pek çok insanın şömine ateşi görmesi gibi sevgi dolu birini gördüğünde yanında bulunmak istemesinden öte bir istek mi senin ki?
Naz değil kapris değil bunlar. Yoğurdu üfleyerek yemek hiç değil! Sadece deneyip görerek yanılmaktansa biraz daha anlamaya çalışmak derdindeyim.
Büyük hayaller ve heveslerle başlanılan ilişkilerin nasıl hayal kırıklığıyla son bulduğunu bilirim. Çok büyük konuşanların lafı ağzından havaya savuranların iki gün sonra ortadan kaybolduklarına da çok şahitliğim vardır.
Sevgililik evcilik aşık olmacılık oynamadan önce; iyi arkadaşlar olacak kadar zamanımız olsa hiç fena olmazdı. Sen bana ben sana yabancıyken; sınırlarını hikayeni bilmiyorken; cinselliğin o hoş ve keyifli çekiciliğine kapılmak bana göre değil.
Tutku çekim arzu karışımı bir hoşlanmayı aşkla karıştırmak ne sık yapılan bir hatadır! Gerçi günümüz aşkları hangi kelimelerle açıklanır; onu da bilmiyorum.
Her şeyim nettir benim. Köşelerim sınırlarım isteklerim istemediklerim sevdiklerim sevmediklerim kabul edeceklerim etmeyeceklerim bellidir! Biraz serttir çizgilerim belki ama ne aradığımı gönlümün nerede kanatlanacağını iyi bilirim.
Uzun yalnızlıklar aşkı özletir. Sevdiğin birini düşününce burnun direği sızlar ya; işte onun gibi sızlar aşka hasret kalınca gönül. Sonra bir çift göz görür kapılır peşinden sürüklenir. Menekşenin mavinin kahvenin peşinde akıp gider biraz. Ardan zaman geçer; artık gözler de büyüsünü kaybeder. Kusurlarına takılmaya başlarsın. Böyle biriyle yapamam dersin. Başlar aklın savaşları çalar ayrılık çanları!
Biz iki yalnız bir sevda eder miyiz? Göreceğiz! Aşk sandığımız bir rüzgara kapıldıysak zaman geçecek onu da çözeceğiz…
Ne güzel güler gözlerin… İçi ısınır insanın elbette kanı kaynar sana ama bilmiyorum ki; bu hisler sonra sevgiye döner mi?
“Bir şans tanı bana” diyorsun. Al bütün şanslar senin olsun.
Yürekleri soğuktan üşümüş pek çok insanın şömine ateşi görmesi gibi sevgi dolu birini gördüğünde yanında bulunmak istemesinden öte bir istek mi senin ki?
Naz değil kapris değil bunlar. Yoğurdu üfleyerek yemek hiç değil! Sadece deneyip görerek yanılmaktansa biraz daha anlamaya çalışmak derdindeyim.
Büyük hayaller ve heveslerle başlanılan ilişkilerin nasıl hayal kırıklığıyla son bulduğunu bilirim. Çok büyük konuşanların lafı ağzından havaya savuranların iki gün sonra ortadan kaybolduklarına da çok şahitliğim vardır.
Sevgililik evcilik aşık olmacılık oynamadan önce; iyi arkadaşlar olacak kadar zamanımız olsa hiç fena olmazdı. Sen bana ben sana yabancıyken; sınırlarını hikayeni bilmiyorken; cinselliğin o hoş ve keyifli çekiciliğine kapılmak bana göre değil.
Tutku çekim arzu karışımı bir hoşlanmayı aşkla karıştırmak ne sık yapılan bir hatadır! Gerçi günümüz aşkları hangi kelimelerle açıklanır; onu da bilmiyorum.
Her şeyim nettir benim. Köşelerim sınırlarım isteklerim istemediklerim sevdiklerim sevmediklerim kabul edeceklerim etmeyeceklerim bellidir! Biraz serttir çizgilerim belki ama ne aradığımı gönlümün nerede kanatlanacağını iyi bilirim.
Uzun yalnızlıklar aşkı özletir. Sevdiğin birini düşününce burnun direği sızlar ya; işte onun gibi sızlar aşka hasret kalınca gönül. Sonra bir çift göz görür kapılır peşinden sürüklenir. Menekşenin mavinin kahvenin peşinde akıp gider biraz. Ardan zaman geçer; artık gözler de büyüsünü kaybeder. Kusurlarına takılmaya başlarsın. Böyle biriyle yapamam dersin. Başlar aklın savaşları çalar ayrılık çanları!
Biz iki yalnız bir sevda eder miyiz? Göreceğiz! Aşk sandığımız bir rüzgara kapıldıysak zaman geçecek onu da çözeceğiz…