08-17-2008, Saat: 06:54 AM
Vur Bana Dünya, Çünkü Ben TÜRK'ÜM!
Vatanımın ha ekmeğini yemişim, ha uğrunda bir kurşun” diyerek,
Gül bahçesine girercesine kara toprağa düşen
Gül yüzlü şehitlerimize ithafen ...
Vatan yoluna baş koymuş, Bayrak sevgisini iplik iplik hücrelerine dokumuş can dostum Hitabım sana ve sininle birlikte tüm sahiplenenlere Vakit gecenin bir yarısı Alem kim bilir kaçıncı uykuda?
Oysa benim çarmıha gerili gözbebeklerime uyku öylesine uzak ki Yüreğimde ordular at sürmekte, fırtınalar kopmakta Sensizlik bileklerimde demir bilezik Hıçkırıklar boğazımda dokuz düğüm Kemirir ruhumu hicranlar bölüm bölüm… Olmuyor dost Olmuyor Beceremiyorum uyumayı O kahpe kızıl kurşunların hedefi olup, alkanlara boyandığın günden beri, şu riyakarlıklarla dolu dünyaya kapatamıyorum gözlerimi bir türlü
Çünkü sen geliyorsan aklıma Bir elinde yavuklun kadar sevdiğin ondörtlün, bir elinde güller var Göğsünde hiç indirmediğin, “lekelemeyin, kirletmeyin, indirmeyin” diye sıkı sıkı tembihlediğin ay-yıldızlı bayrağın… Ve ne zaman aklıma gelsen, kırk ikindi yağmurları misali uzunca bir sağanak boşalıyor gözlerimden Sana giden yollarda, başlıyor bir tipi, başlıyor bir boran
Hatırlar mısın dost? İsyan karası gecelerde türküler söylerdik Karanlık bahtımıza inat, hep aydınlık, umut dolu türküler Kâh Köroğlu’yla Bolu Dağı’ nı gezer, Kâh Karacaoğlan’la pınar başına inerdik Mehterle Estergon’ a gittiğimiz günlerde olurdu bizim Yeminler ederdik Allah (cc)’ a, bayrağa, silaha “Vatan bölünmez, bayrak inmez, ezan dinmez” diye
Bırakıp gitmek var mıydı kavlimizde be dost Kahpe kurşunlara yenik düşmek var mıydı? Yeminimiz birlikte mücadele etmek için değil miydi Yeminimiz son nefes, son nefer ve son damla kana kadar, Büyük Türkiye uğruna mücadele etmek için değil miydi? Şerefini üç kuruşa satan bayrak düşmanlarına hadlerini birlikte bildirmeyecek miydik?
Biliyorum'ki şuan benimlesin, benliğini hissedebiliyorum Hem de tüm hücrelerimleVe biliyorum ki, duyuyorsun beni Öyle ise kulak ver dudaklarımdan fütursuzca dökülenlere:
“Senin başucunda taş, benim gözümde yaş…
Sen borcunu ödedin, sıra bende arkadaş…”
Sesimi duymak istemeyen hainler İnsanlıktan nasipsiz insan hakları havarileri, bayrağa sarılı tabutların ardı sıra timsah gözyaşı döken fikir fahişeleri açın kulaklarınızı dinleyin
Loş ışıklı meyhanelerde geyik muhabbeti yapmayı, entelektüellik zanneden salon aydınları, koca bir nesli uyutan, uyuşturan kravatlı pştlar siz de dinleyin Ve siz de dinleyin; Allah’ sız yandaşlarını inanmadığınız Allah’a alkışlarla uğurlarken bile, salyalar saçarak bu milletin değerlerine küfretmekten geri kalmayan iman, akıl, izan züğürtleri…
Şu dışarıdaki ölüm sessizliğine inat, karanlık geceye ve siz vatansızlara, bayraksızlara inat haykırıyorum işte ...
EÄžİL FAKAT KIRILMA DİYEN ŞARLATANLARA GÜLEYİM…
NAMUSSUZ YAŞAMAKTANSA BIRAK ŞEREFİMLE ÖLEYİM
BU MİLLETİ İLELEBET YAŞATMAK TEK ÜLKÜM
VUR! VUR BANA DÜNYA ÇÜNKÜ BEN TÜRK'ÜM!
Vatanımın ha ekmeğini yemişim, ha uğrunda bir kurşun” diyerek,
Gül bahçesine girercesine kara toprağa düşen
Gül yüzlü şehitlerimize ithafen ...
Vatan yoluna baş koymuş, Bayrak sevgisini iplik iplik hücrelerine dokumuş can dostum Hitabım sana ve sininle birlikte tüm sahiplenenlere Vakit gecenin bir yarısı Alem kim bilir kaçıncı uykuda?
Oysa benim çarmıha gerili gözbebeklerime uyku öylesine uzak ki Yüreğimde ordular at sürmekte, fırtınalar kopmakta Sensizlik bileklerimde demir bilezik Hıçkırıklar boğazımda dokuz düğüm Kemirir ruhumu hicranlar bölüm bölüm… Olmuyor dost Olmuyor Beceremiyorum uyumayı O kahpe kızıl kurşunların hedefi olup, alkanlara boyandığın günden beri, şu riyakarlıklarla dolu dünyaya kapatamıyorum gözlerimi bir türlü
Çünkü sen geliyorsan aklıma Bir elinde yavuklun kadar sevdiğin ondörtlün, bir elinde güller var Göğsünde hiç indirmediğin, “lekelemeyin, kirletmeyin, indirmeyin” diye sıkı sıkı tembihlediğin ay-yıldızlı bayrağın… Ve ne zaman aklıma gelsen, kırk ikindi yağmurları misali uzunca bir sağanak boşalıyor gözlerimden Sana giden yollarda, başlıyor bir tipi, başlıyor bir boran
Hatırlar mısın dost? İsyan karası gecelerde türküler söylerdik Karanlık bahtımıza inat, hep aydınlık, umut dolu türküler Kâh Köroğlu’yla Bolu Dağı’ nı gezer, Kâh Karacaoğlan’la pınar başına inerdik Mehterle Estergon’ a gittiğimiz günlerde olurdu bizim Yeminler ederdik Allah (cc)’ a, bayrağa, silaha “Vatan bölünmez, bayrak inmez, ezan dinmez” diye
Bırakıp gitmek var mıydı kavlimizde be dost Kahpe kurşunlara yenik düşmek var mıydı? Yeminimiz birlikte mücadele etmek için değil miydi Yeminimiz son nefes, son nefer ve son damla kana kadar, Büyük Türkiye uğruna mücadele etmek için değil miydi? Şerefini üç kuruşa satan bayrak düşmanlarına hadlerini birlikte bildirmeyecek miydik?
Biliyorum'ki şuan benimlesin, benliğini hissedebiliyorum Hem de tüm hücrelerimleVe biliyorum ki, duyuyorsun beni Öyle ise kulak ver dudaklarımdan fütursuzca dökülenlere:
“Senin başucunda taş, benim gözümde yaş…
Sen borcunu ödedin, sıra bende arkadaş…”
Sesimi duymak istemeyen hainler İnsanlıktan nasipsiz insan hakları havarileri, bayrağa sarılı tabutların ardı sıra timsah gözyaşı döken fikir fahişeleri açın kulaklarınızı dinleyin
Loş ışıklı meyhanelerde geyik muhabbeti yapmayı, entelektüellik zanneden salon aydınları, koca bir nesli uyutan, uyuşturan kravatlı pştlar siz de dinleyin Ve siz de dinleyin; Allah’ sız yandaşlarını inanmadığınız Allah’a alkışlarla uğurlarken bile, salyalar saçarak bu milletin değerlerine küfretmekten geri kalmayan iman, akıl, izan züğürtleri…
Şu dışarıdaki ölüm sessizliğine inat, karanlık geceye ve siz vatansızlara, bayraksızlara inat haykırıyorum işte ...
EÄžİL FAKAT KIRILMA DİYEN ŞARLATANLARA GÜLEYİM…
NAMUSSUZ YAŞAMAKTANSA BIRAK ŞEREFİMLE ÖLEYİM
BU MİLLETİ İLELEBET YAŞATMAK TEK ÜLKÜM
VUR! VUR BANA DÜNYA ÇÜNKÜ BEN TÜRK'ÜM!