08-28-2008, Saat: 01:34 AM
Şimdi sen gideceksin ve ben arkandan bakakalacağım. Dur diyemeyeceğim, sesim çıkmayacak. Susuşlarımda saklı kalacak duygularım ne kötü... Söz geçiremeyeceğim göz yaşlarıma akacak. Saklayacağım görmeyesin diye, beceremeyeceğim. "Ağlama" diyeceksin bana, seni dinlemeyeceğim. İçimde biriken ne varsa gözlerimden taşacak dışarı. Dokunmak isteyeceksin, başımı geri çekeceğim öfkeyle. Kızgınım gidişine çünkü, öfkem bir dağ gibi büyük. Ne varsa hayata dair alıp götürüyorsun benden farkında değilsin. Ya da farkındasın ama değilmiş gibi davranıyorsun. Sen kendi yolunu çiziyorsun şimdi ve doğru bildiğini yapıyorsun. Bense binlerce yanlışın ortasında tek başımayım. Oysa beklediğim sevgiliydin sen. Yorgun dünlerden damıtılmış, kimliksiz sevdalardan süzülmüş aşkımın tek sahibi. Sanki seni aramıştım yıllarca da , ararken aşk niyetine yabancı kollarda uyumuştum. Bu yüzden kimse kandırmadı beni, dindirmedi aşka susamışlığımı. Hep eksikti hep yarım. Ne yazık ki "Bu kez tamam" dediğimde de yarım kaldığımı görüyorum.
Belki de sevmeyi beceremiyorum ben.
Öyle ya, deli sevdalar bana göre değil belki de. Dümdüz, heyecansız, içimdeki kuşlar kanat çırpmadan ve tutkuyu kanımda hissetmeden yaşamalıyım aşkı. Buna aşk denirse tabii.. Bu yarım kalmışlık duygusu yok olur mu o zaman? Peki sen biliyor musun bu acıya katlanmaların ilacını? Bu yürek sancısını ne dindirecek? Bu geceler nasıl geçecek? Söyle yar, içimi kor gibi yakan bu ateş nasıl sönecek?
Acelen var biliyorum. Gideceksin, yaşanmamış zamanları da beraberinde götüreceksin. Bunu hiç istemiyorum. Ne berbat bir duygu bu.. İstemediğim bir şeyi yaşıyorum ve buna engel olamıyorum. Benden bağımsız gelişiyor her şey. Çarpmanın etkisiz elemanı gibiyim. Ya da bir savaş filminin daha ilk karesinde atılan ilk kurşunla düşüp ölen ve bir daha da hiç görünmeyen figüran...
Haydi git, bu yol senin yolun. Dilediğince özgür at adımlarını. Kendin için iyi olanı yapıyorsun ya ne önemi var gerisinin. Yaşadığımız kısa günlerin anısına sığınır, atlatmaya çalışırım bu acıyı. Sensiz olmaktan daha kötü ne olabilir bu hayatta ki? Bir insanın başına en kötü şey gelmişse başka hiçbir şeyden korkmuyor. Bir tek seni kaybetmekten korkuyordum, onu da yaşadım zaten. Haydi git, merak etme yaşayacağım. Sensiz olsam da bu sevdayı yaşatacağım
Belki de sevmeyi beceremiyorum ben.
Öyle ya, deli sevdalar bana göre değil belki de. Dümdüz, heyecansız, içimdeki kuşlar kanat çırpmadan ve tutkuyu kanımda hissetmeden yaşamalıyım aşkı. Buna aşk denirse tabii.. Bu yarım kalmışlık duygusu yok olur mu o zaman? Peki sen biliyor musun bu acıya katlanmaların ilacını? Bu yürek sancısını ne dindirecek? Bu geceler nasıl geçecek? Söyle yar, içimi kor gibi yakan bu ateş nasıl sönecek?
Acelen var biliyorum. Gideceksin, yaşanmamış zamanları da beraberinde götüreceksin. Bunu hiç istemiyorum. Ne berbat bir duygu bu.. İstemediğim bir şeyi yaşıyorum ve buna engel olamıyorum. Benden bağımsız gelişiyor her şey. Çarpmanın etkisiz elemanı gibiyim. Ya da bir savaş filminin daha ilk karesinde atılan ilk kurşunla düşüp ölen ve bir daha da hiç görünmeyen figüran...
Haydi git, bu yol senin yolun. Dilediğince özgür at adımlarını. Kendin için iyi olanı yapıyorsun ya ne önemi var gerisinin. Yaşadığımız kısa günlerin anısına sığınır, atlatmaya çalışırım bu acıyı. Sensiz olmaktan daha kötü ne olabilir bu hayatta ki? Bir insanın başına en kötü şey gelmişse başka hiçbir şeyden korkmuyor. Bir tek seni kaybetmekten korkuyordum, onu da yaşadım zaten. Haydi git, merak etme yaşayacağım. Sensiz olsam da bu sevdayı yaşatacağım