09-10-2008, Saat: 07:21 PM
Kulaklarımda bir uğultu belirdi birden..! Sitemle, öfkeyle, deli dolu bir sesle sarsıldı ruhum… Çok uzaktan, çok derinden geliyordu sanki, o sesten başkasını duyamadım bir an, her yanımı kapladı… Bütün ışıklar söndü sanki…“Yeter demiştim sana” dedi. “Misafir kabul etmiyorum artık, …”çok acıdı canım, çok kanattılar, çevirdikleri enkaza bakmadan dönüp gittiler sırtlarını'' Susmadan devam ediyordu, tıpkı son nefesini vermek üzere olan bir hasta gibi… Eğer konuşamasa yarım kalacaktı her şey ve bir daha asla tamamlanamayacaktı o cümlelerini… Gözlerimden yaşlar akmaya başladı birden… Bir cevap bekliyordu, bir açıklama.. “Beni bu kadar acıtmaya, bu kadar parçalamaya ne hakkın var” dedi.. “ Ne hakkın var her seferinde biraz daha eksiltmeye, yıkıp dökmeye…” Artık tanımıştım onu… Ses tonundan değil… .Öfkesinden, acısından, feryadından !... Akan gözyaşlarımı sildim önce... Sonra kalkıp aynaya baktım usulca, artık bana ait olmayan gözlerime, dudaklarıma, yüzüme... Ve son olarak "ONA"… Ona değdi gözlerim. YÜREÄžİMDİ konuşan, haykıran, hesap soran işte… Fazlasıyla hakkı vardı buna zaten, biliyordu o da... Yıllar öncesini hatırlattı birden.. Söz verdirtmişti bana…Daha minicikken vurmuşlardı, yıkıp, dağıtıp, savurmuşlardı ne varsa…Kalan iki üç parça külle haykırmıştı o zaman bana tıpkı şu anki sesiyle..”Kapat kapılarımı artık, kilitle kilitleyebildiğin kadar, ve anahtarını öyle bir yere sakla ki sen bile girme, sen bile kırma, sen bile yok etme artık kalanları!” Dedi.. “Misafir diye alma kimseyi içeri!…”… Haklıydı galiba… Herkesten önce ben saplamıştım bıçağı ona, belki kimse zarar veremezdi istemeseydim ben, hiçbir misafir… Önce ben yaktım sonra gelenler savurdu külleri…Söz vermiştim yıllar önce bunu hatırlattı bu ses şimdi..İlk defa bir emri dinleyip kapatmıştım tüm kapılarını yüreğimin..Ben bile bilmiyordum artık nerede olduğunu anahtarının..Belki bir çöl kenarındaydı belki de uçsuz bucaksız bir denizin derinliklerinde… Özür dilerim ruhum, özür dilerim yüreğim… Ama ben seni dinledim hem de yıllarca dinledim..Şimdi içeri giren, anahtarı bulan bir misafir değil… Artık sen sahibini buldun ya da o seni… Ne fark eder… Ben söz vermeyi çoktan bıraktım artık… Yaralamayacak ya da ben buna izin vermeyeceğim diyemem sana... Kalıcı olmayanın acısı da kalıcı olmaz... Bir deli rüzgar çıkar alır götürür geride kalanları ve sonra yine doğar güneş… Bak toparlamışsın kendini işte o kadar parçalanmana rağmen sen de.. Ama bu sefer gerçekten özür dilerim YÜREÄžİM! Hazırla sen de kendini parçalanmaya, yok olmalara, artık küllerinin bile kalmamasına…! Tıpkı bedenim gibi sen de alıştır kendini… Çünkü bu sefer ne gelen misafir ne de gidecek olan… El değiştiriyorsun artık yüreğim, bana ait değilsin, bunlar son sözlerim sana, belki de son haykırışlarım
......HOŞÇA KAL!!.....